Editörün SeçtikleriKara yolculuk

Kara yolculuk

06.08.1997 - 00:00 | Son Güncellenme:

Kara yolculuk

Kara yolculuk

GEÇEN hafta Datça Yarımadası'nın gizemli koyları Haytbükü, Mesudiye, Palamutbükü'yle, Akdeniz'le Ege'nin kucaklaştığı Knidos'ta, tarih ve doğanın el ele verdiği cennet köşelerde gezintimizi sürdürmüştük. Bu hafta da Gökova Körfezi'nde "karadan mavi yolculuk" yapıyoruz.
Datça'dan çıktıktan 45 kilometre sonra, yeni asfaltın yanıbaşındaki eski yola giriyoruz. Çamların arasına gizlenmiş, taş ve toprak karışımı bir yoldan sola saptıktan sonra, bir kilometrelik "dikkatli" bir yolculuk bizi günlük ağaçlarıyla çevrili Büyük Çatı'ya ulaştırıyor. Derin koydaki iskelede Karadeniz'den gelen çatanalar, yanında oyuncak gibi duran balıkçı motorları, cırcır böceklerinin o dinmeyen nağmeleri süslüyor doğayı.
Anılarım, beni 20 yıl öncelere götürüyor. Beton bir tekneyle Gökova'ya ilk mavi yolculuğum. Bodrum'dan demir aldıktan sonra önce Çökertme, sonra sırasıyla İngiliz Limanı, Löngöz, Ballısu, Büyük ve Küçük Çatı, Yediadalar... Yeşilin denizle öpüştüğü koylar, her dalışta 3 - 4 kiloluk lagos ve sinaritler vurduğumuz düşüyor aklıma. "Değişen birşey var mı?" diye bakıyorum doğaya.
Bakir koyların eskisi gibi durduğunu görünce, bir sevinç kaplıyor yüreğimi ve Değirmenyanlı balıkçı Mehmet'in teknesine atladığımız gibi koylar arasında dolaşmaya başlıyoruz.
Kıvrım kıvrım dizili gizli koylarda halatlarını çam ağacının gövdesine bağlamış guletler ve mavi yolcular... Kimi denize giriyor, kimi kadehindeki içkisini yudumluyor, kimi de doğanın o eşsiz güzelliğini içine sindirmeye çalışıyor. Bir dinginlik, bir huzur var her köşede.
Ve küçük mavi turumuzdan sonra, tekrar ana yola çıkıyor, az ilerden sola sapıp, körfezin eşsiz koylarından Bördübet'e doğru yol alıyoruz. Toprak bir yolda yavaş yavaş ilerlerken, karşımıza birden "Radar kontrol max 120", "otoyol", "tren yolu", "geri dönülmez" gibi komik levhalar çıkıyor.
Bördübet'in görkemiyle yüzyüze geldiğimizde, son levha "The End" ile noktalanıyor. Ve bir kilometre sonra etrafı çam, günlük ve palmiye ağaçlarıyla çevrili Amazon Kamp'ın içine giriyoruz. Bir cangılın içindeyiz sanki. Kampın üç tarafında 14 bungolov, çadırlar, ortada bir havuz ve doğayla uyumlu bir lokanta. Ağaçların altında şipşirin, güleryüzlü genç bir kadın.
Bizi sevgiyle karşılayan Özge Hanım'dan kampla ilgili bilgi alırken onun, eşi Cengiz Tecelli'yle birlikte işletmenin sahibi olduğunu ve o esprili levhaları birlikte hazırladıklarını öğreniyoruz. Ve belki bir gece kalabileceğimiz bu cennet köşeye tam iki gün ayırıp, karadan "mavi yolculuğa" çıkmaya karar veriyoruz.

Ertesi sabah buzluk ve piknik sepetimizi aldığımız gibi turumuza başlıyoruz. Safaricilerin yollara koyduğu yer adlarını gösteren uyarı levhaları sayesinde kaybolmadan ilerlerken, ilk koyumuz Bekar Limanı'na giriyoruz. Günlük ağaçlarıyla örülü koy denizden görülmeyecek kadar kapalı bir köşe. Kıyıda sanki herkesten kaçar gibi gizlenmiş bir balıkçı teknesi. Sadece kuş sesleri bozuyor doğanın sessizliğini...
Okluk istikametine doğru uzanıyoruz. Birden, o muhteşem güzelliği ve tıpkı bir papatya gibi açılan, binbir koyu yeşillikleriyle Yediadalar çıkıyor karşımıza. Kimi koya sığınmış tekneler, kimi yalnızlığının efkarını yaşayan sahiller. Gün uzaklaşıp da mavi sulara gömülmeye başladı mı güneş, bir hüzün kaplıyor koyları. Bir yelkenli giriyor az ötedeki Saklı Koy'a ve aşk gibi doyumsuz, duygulu bir güzellik; Küfre Koyu'yla kucaklaşıyoruz.
Belli ki geceleyecek tekneler, kimbilir belki de koyun sonunda denizle kavuşan Küfre Deresi'ne sürecekler küçük botlarını ve "Yediadalar Lokantası"nda balıklarını yerken, buzlu rakılarını yudumlayacaklar...
Küfre Koyu ortadan kaybolurken, günlük ağaçlarının arasına dalıp, Kambur Kemal'in yanına varıyoruz. Alabildiğine büyük tarlanın ortasında bir evcik. Domates, patlıcan, biber, fasulye fidelerinin boy verdiği bir bahçe. Kova kova fesleğenlerle birlikte 75 yaşındaki Kemal Dayı da baş köşeye kurulmuş. Bu yaşına kadar Marmaris Armutalan'da evi olmasına rağmen, teknelere sebze satarak geçimini sağlamış. 72 yaşına kadar günde 3 büyük rakıyı gövdeye indirmiş, ama doktorlar siroz alarmı verince 60 yıllık dostuyla yolları ayrılmış. Esprili ve sevimli ihtiyarımızla kahkahalar atarak sohbet ettikten sonra vedalaşıp, dağlara doğru tırmanıyoruz. Tepeye vardığımızda, dağın alt yamaçlarında bir göl gibi karşımıza çıkan Löngöz'e, virajları aşıp ulaşıyoruz.
Mavi yolculuk sırasında denizden asla görünmeyen bu gizli koyun kıyısında, 50 yıldır teknelere hizmet veren Ali Dayı'nın balıkçı lokantası. Odunlar yığılmış ocağın ortasına. Belli ki ateş yakıp, pişirecekler tavukları, balıkları.
Denizin ortasında bir yelkenli, irili ufaklı balıklar atlıyor suya. Çamlarla kaplı ormanın içindeki zakkum ağaçlarının altlarında anfor parçaları. Pembe çiçekli körpecik begonvil fidanın bir dalı da, asırlık çam ağacıyla kucaklaşmış. Çevredeki ağaçların altında "yeşili koru, doğayı sev" levhaları...

83 yaşındaki Ali Dayı'nın gücü kuvveti yerinde, gözleri cin gibi. Tam 50 yıldır bu güzelim koyda oturup, teknelere hizmet veren "Ali Dayı"ya, "Ayıcı Ali" de derlermiş. Nedenini sorduğumuz zaman mağrur bir edayla kafasını kaldırıp, "350 kiloyu kuş gibi kaldırırdım" cevabını veriyor. Çapkınlıktan mıdır bilemem ama, "Kaç çocuğun var?" deyince sayısını bilmediğini söylüyor. Bu cevabı duyan kristal kolyeli, çakır gözlü Huri Hanım, Ali Dayı'yı hırsla yumrukluyor. Belli ki 50 yıllık kocasını ilk günkü gibi sevip, kıskanıyor.
İş teknelere gelince Ali Dayı şikayetlerini sıralıyor:
"Eski kaptanlar mazide kaldı. Koya giren her tekne yolcusu burada yemek yerdi. Sırasında gecenin geç saatlerine kadar sohbet ederdik. Şimdi değil yemek, karaya bile çıkmıyorlar."
Ali Dayı'nın haklı dertlerini dinledikten sonra Löngöz'e veda edip, Marmaris'e çok yakın mesafedeki Ayın Koyu'na geliyoruz. Bu güzel koyu piknikçiler doldurmuş. Ağaçların altında "Yerlere çöp atmayın" yazılı ikaz levhaları, ama dinleyen kim, inadına etraf karpuz kabukları ve çöp torbalarıyla dolu. Deniz kıyısındaki çöp konteynırı taşmış, taşmış, taşmış...
İnsanlarımızın her girdiği yeri hak ile yeksan ettiğini, hazin bir şekilde gördükten sonra, denize bile girmeden yanan ormanların içinden ve kilometrelerce alana yayılan odun deposunun yanından süzülüp, Marmaris yoluna çıkıyoruz.
YARIN: AKYAKA, SEDİRE ADASI VE İNGİLİZ LİMANI

Gökova Körfezi'nin cennet koylarından Bördübet'te inci gibi dizili yelkenliler. Belli ki kılavuzları start verince aynı anda hareket edip, o gizli koylar arasında dolaşıp, mavi yolculuğun tadını çıkaracaklar.

Bördübet'te Amazon Kamp'ın plajı ve pırıl pırıl bir deniz. Bu sakin ve doğayla iç içe koyun tadını hasır şemsiyenin gölgesine sığınanlar, güneşlenenler, yüzenler, balık tutanlar ve kano yapanlar çıkarıyor.

Bördübet'teki cennet köşelerden biri de Golden Key. 22 odanın, ikisi kral dairesi olan bu dokulu köşede, minik kuşları doyurmak için kapı girişlerine yemlikler konmuş. Odalar inanılmaz bir zevkle dekore edilmiş. Lokantanın önünden geçen azmağın sularına ise, 3 - 4 kiloluk sazanlar bırakılmış.

Alabalık havuzları, sebze bahçeleri, üzüm bağlarıyla çevrili bu rafine köşede, yerin altına şarap mahzeni yapılmış. Tesisin sahibi Şebnem Uyar (hasır şapkalı), Bördübet Plajı'nın karşısında, tekneyle ulaşılan adayı da inanılmaz bir zevkle düzenlemiş, dağa taşa pembe çiçekli zakkum ağaçları dikmiş.

* Gökova'nın en güzel koyunda, üstelik etrafı çam ve günlük ormanlarıyla çevrili, gürültüden uzak ve sakin bir yerde tatil yapmak isterseniz size Amazon Kamping'i öneririm. Datça - Marmaris yoluna dokuz kilometre mesafedeki bu cennet köşede, çadırda veya bungalovda kalabilirsiniz. "Bu sıcak havada bungalovda nasıl uyurum?" diye de tasalanmayın. Özel bir taştan yapılan bungalovda battaniye örtmeden uyuyamazsınız. Kampın yanıbaşındaki Bördübet Koyu'nda, denizin tadını çıkarabilirsiniz. Canınız deniz çekmezse, onun da çaresi var. Kamptaki havuz günün her saati emrinizde. Türk mutfağından seçme yemeklerin sunulduğu Amazon'ın telefonu 0 252 436 91 11 veya 436 91 60.
* Çok şık ve lüks bir yerde konaklamak isterseniz, Golden Key'i tercih edebilirsiniz. Dev ağaçların altında, zakkum ve begonville çevrili bu cennet köşede iki kişi yarım pansiyon 260 mark. 4 - 5 kiloluk sazanların cirit attığı azmaktan kalkan motorla adaya gidip, Akdeniz'in lacivert sularını kulaçlayabilirsiniz. Telefonu 0 252 436 90 88. Faks 436 90 89.
* Bizim gibi karadan mavi yolculuk yaparsanız, Löngöz'de Ali Dayı'nın lokantasında odun ateşinde pişen tavuk ya da balığın tadına bakmanız şart. Deniz dibine meraklıysanız, gözlük ve paletinizi taktığınız gibi, balıkların peşinden koşturabilirsiniz.

Marmaris - Datça arasındaki yol, yer yer çok genişletilmiş, ancak yolun iki kenarına dökülen, ama silindirle ezilmeyen mıcırlar hızlı geldiğiniz zaman bir kaza yapmanıza neden olabilir. Geçen yıldan beri bir türlü düzeltilemeyen yol, çok kişinin ocağını söndürmüş. Siz siz olun, yolun geniş ve boş oluşuna aldanmayın. Karşınıza aniden çıkan bir araçtan kaçmak isterken mıcırların üstüne direksiyonunuzu kırarsanız, kötü son sizin de başınıza gelebilir.

Vücut Kitle İndeksi Hesaplama

Sağlığınızı kontrol altında tutmak için Vücut Kitle İndeksi (VKİ) hesaplama aracını deneyin!

VKİ HESAPLA
KEŞFETYENİ
Herkes şaşkına döndü! Çantasından 'büyü' çıktı
Herkes şaşkına döndü! Çantasından 'büyü' çıktı

Cadde | 21.05.2025 - 10:57

Evlilikleri magazin gündeminde yer alan Hailey Bieber'ın bu sefer çantasından çıkan 'aşk büyüsü' konuşuluyor.

Yazarlar