Psikolojik ve ekonomik şiddet

Bir önceki yazımda pandemi sürecinde evde geçirilen vakitte aile içi şiddetin ve kadına karşı şiddetin ne denli arttığına değinmiş ve her ne olursa olsun şiddet için hukuki aksiyon alınması gerektiğinin altını çizmiştim.

Bu yazımda şiddetin psikolojik ve ekonomik boyutunun altını özellikle çizmek istiyorum. Çünkü ülkemizde şiddet, salt fiziksel şiddet ile sınırlı olarak görülüyor. Fakat şiddet bununla sınırlı değil. Şiddetin psikolojik ve ekonomik görünüm şekilleri de mağduru en az fiziksel şiddet kadar yoğun bir şekilde etkileyebiliyor.

Haberin Devamı

Peki, psikolojik şiddet nedir? Bunu örnekleyerek açıklayalım. Kişiye onun haysiyetini, onurunu, gururunu kırıcı sözler söylemek, kişiyi yok saymak, aile sırlarını ifşa etmek, sevgi göstermemek veya eşe onu sevmediğini söylemek gibi kişiyi psikolojik ve duygusal açıdan zedeleyen, manevi zarara uğratan davranışlardır. Eşin çocuğun kendisinden olmadığı ile suçlandığını, kız çıkmadı diye suçlandığını, sadakatsizlikle suçlandığını sıkça görmüşsünüzdür. İşte bunları psikolojik şiddet kapsamında değerlendiriyoruz.

Ekonomik şiddet nedir? Eşin ve/veya ailenin geçimi ve idamesi için katkıda bulunmamak, yapılması ve müdahil olunması gereken harcamaları yapmamak, ortak hayatın gerektirdiği harcamaları yapmamak ekonomik şiddet içeren davranışlardır. Hatta Yargıtay eşin aşırı cimri olmasını ekonomik şiddet olarak görüyor.

Yargıtay, birçok kararında psikolojik ve ekonomik şiddeti kusurlu davranış ve boşanma sebebi olarak görüyor. Fiziksel, psikolojik ve/veya ekonomik şiddet içerikli davranışlar veya bu davranışlar uğrama tehlikesi, boşanma davasına konu olabileceği gibi 6284 sayılı Kanun uyarınca “koruma ve önleyici tedbiri” davası açılmasına sebep olabiliyor.

Tekrar etmekte yine fayda görüyorum; bu koruma için somut şiddetin mutlaka varlığı aranmıyor şiddet tehlikesinin dahi varlığı halinde önleyici tedbirler gündeme geliyor. Şiddet tehlikesi altında olan kadın veya herhangi bir aile üyesi 6284 sayılı Kanun uyarınca “delil sunmaya dahi” gerek olmaksızın önleyici tedbir isteyebiliyor. Şundan da bahsetmekte yarar var; şiddet tehlikesi altında olan kişi çoğunlukla kadın olmakla birlikte mağdur bazen erkek aile bireyi olarak da karşımıza çıkabilmekte, mağdur aile üyesi erkek de önleyici koruma tedbiri talep edebiliyor.

Haberin Devamı

Şiddet tehlikesi söz konusu ise aile mahkemesine dilekçe ile yapılacak koruma tedbiri başvurusu veya kolluk kuvvetlerine yapılan şikayet yeterli olmakta. Başvuru sonrası aile mahkemesince verilebilecek koruma tedbiri kararı ile talep doğrultusunda, şiddet uygulayanın mağdurla iletişim kurması, mağdura, okuluna, iş yerine ve/veya konutuna yaklaşması engelleniyor. Hatta olayda ekonomik mağduriyet yaratacak bir durum varsa şiddet mağduru kadın lehine nafaka dahi tesis ediliyor.

Mahkemenin bu karara aykırı hareket edilmesi halinde 3 gün ila 10 gün arasında hapis cezası yaptırımı söz konusu.

 

Av. Oğuz Kara

(kara@oguzkara.av.tr)