Hükümlü olarak adım attığı Gökçeada’ya aşık olan Latif Akar, 21 yıl sonra, biri imam nikahlı iki eşini ve sekiz çocuğunu Çankırı’dan getirerek film öyküsü gibi bir hayat kurdu
Latif Akar, 1974 yılında Çankırı’da zabıtalık yaparken silahlı saldırı sonucu bir kişiyi öldürdü. Yargılanıp 18 yıl hapse mahkum oldu. Bu cezanın bir kısmını Çankırı Kapalı Cezaevi’nde geçirdikten sonra iyi halden dolayı Gökçeada Açık Cezaevi’ne nakledildi. Burada beş yıl hapis yattı. Bu nakil Akar’ın hayatını değiştirecek en önemli olaydı. Gökçeada’da kaldığı sürece doğayı ve burada yaşayanları çok seven Akar, filmlere konu olabilecek öyküsünü şöyle anlattı:
“Çankırı’nın Ilgaz ilçesinde Yeşildumlupınar Belediyesi’nde zabıta olarak çalışıyordum. İki yıllık memurdum. Bu sırada çıkan olayda, silahla bir kişiyi öldürdüm. O zamanlar 25 yaşındaydım. En güzel yıllarım hapishanede geçti."
Havası çok güzeldi
Maddi durumu iyi olmayan Akar, cezaevindeyken boncuk zincirler dizip satarak hem kendi masrafını hem de ailesinin nafakasını çıkarmaya çalıştı. Cezasını tamamladıktan sonra, özgürlüğüne kavuşan Akar, “Çankırı’ya geri dönemezdim" diyerek şöyle devam etti: “Burada Çankırı’ya nazaran daha çok iş imkanı bulunuyordu. Hem havası da güzeldi. Biri imam nikahlı iki eşim var. Onlara yatakları toplamalarını söyledim ve adaya çağırdım. Hemen iş kurmak için araştırma yaptım. Dişimizden, tırnağımızdan attırdığımız her kuruşla şimdiki işimizi kurdum. Yüzme bilmediğim halde balıkçılık bile yaptım. Benim inancım, insan ne istese onu başaracak güçtedir. Ben de alınteriyle çalıştım ve başardım."
Güler yüzlü hizmet
Gelen müşterilere eski bir mahkum olduğunu söylememeye çalıştığını belirten Akar, bu durumu sadece yakın dostlarının bildiğini belirtti. Herkesin bir gün cezaevinde kalabileceğini ifade eden Akar, “Türkiye’de şartlar cezaevine girmeye müsait. Cumhurbaşkanlarımız bile cezaevine girdi. Cezaevinde yatan kişilere kötü olarak bakıyorlar. Ama onlar da duygulara sahipler. Onlar da özlüyorlar. Onlar da duygulanıyorlar. Hem de çok çalışkandırlar. İçerde olduklarından dolayı da bir azime sahiptirler" diye konuştu.
Turizm bilgisinin olmamasına rağmen pansiyon ve restoran işleten Akar, “Önemli olan müşteriye iyi hizmet, güler yüz. Bu iki değer bizim için çok önemli. İşimi başarıyla yürüttüğüme inanıyorum. İnsanlar da bizim hizmetimizden memnun. Biz prensip olarak, kendimizin yemeyeceği hiçbir şeyi müşteriye sunmuyoruz. İki eşim bana
meze yapmada yardım ediyor. Sekiz çocuğumuzda garsonluk dahil bütün işlere koşuyor. Onlarla gurur duyuyorum" dedi.
Anılarını tazeledi
Akar’la birlikte kapatılan cezaevini gezdik. Şimdi eşeklerin uğrak yeri haline gelen eski hapishanede, hücre koridorlarını dolaştık. Akar, bahçede eski günleri anarak volta attı. Bir zamanlar diktiği kavak ağacına baktı. Hapishane içindeki eski sinema salonun kötü halini görerek, hüzünlendi, yaşadıkları bir bir aklına geldi. Hapishanedeki yemekhaneye de uğrayan Akar, arkadaşlarıyla birlikteymiş gibi heyecanlandı.
Cezaevinin kapatılmasının yanlış olduğuna dikkat çeken Akar, mahkumların meslek edinerek hayatlarını sürdürmelerine yardımcı olduğunu belirtti. Akar, “Ekonomik yönden mahkumlara oldukça yardımcı olan bir kurumdu. Başlı başına bir tesisti. Kapatılması bence hataydı" dedi.