Bulut destanı

"Hayatlarımız, tercihlerimiz bize olası bir yön sunar. Ve bu yönle sonsuzluğa ulaşırız."

Cloud Atlas- Bulut Atlası

1850 yılında Pasifik seyahatine çıkan Amerikalı Adam Ewing'in yolculuğu, 1931 yılında meteliksiz bir müzisyenin Belçika'daki yaşam mücadelesi, 1975 yılında Kaliforniya'da nükleer bir santraldeki cinayetleri ve yolsuzlukları araştıran gazeteci Luisa Rey, 21. yüzyıl İngilteresinde huzurevindeki bir yayıncının dramı, geleceğin Koresinde idama mahkûm edilen klon Sonmi-451'in hayatı ve kıyamet sonrası Hawai'de ilkel kabile hayatı yaşayan bir topluluk...

Altı farklı öyküyü iç içe anlatan film geçmiş, günümüz ve geleceğin birbirine sıkı sıkıya bağlı olduğunu; hayatta yapılan iyilik ve kötülüklerin tüm dünyayı etkilediğini destansı bir şekilde sinemaseverlere anlatıyor.

'Büyük sözlü büyük hikâye'

David Mitchell'in aynı adlı romanından uyarlanan 'Bulut Atlası', 1999 yılında vizyona girdiğinde sinema dünyasını baştan aşağıya değiştiren Matrix'le özünde büyük benzerlikler taşıyor. Yaşadığımız dünyanın bir bilgisayar programı olduğunu ve gördüğümüz her şeyin gerçekliğini sorgulayan Matrix'e karşı

"Hayatlarımız bize ait değil, bizler başkalarına bağlıyız, geçmişle günümüzdeki her kötülük ve iyilikte geleceğimize doğarız" diyen 'Bulut Atlası' arasında pek bir fark görünmüyor. Zaten filmin yönetmenliğini de "Koş Lola Koş" ve "Koku" filmlerinden tanıdığımız Tom Tykwer ile Matrix'in yaratıcıları Lana ve Andy Wachowski kardeşlerin üstlenmesi tesadüf değil.

İnsan hayatının belirleyici unsurları olan korku, inanç, aşk ve ölümün biz daha doğmadan harekete geçtiğini ve biz yok olduktan sonra da devam edeceğini üzerine basa basa söyleyen 'Bulut Atlası' büyük sözlerle büyük bir hikâye anlatıyor. 164 dakika uzunluğunda olmasına rağmen zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz. (Üç saatlik bir baş yapıt olan 'Yeşil Yol' filminde de zaman su gibi akıp geçmişti.)

Filmin başrollerini paylaşan Tom Hanks ve Halle Berry anlatılan hikâyelerde farklı farklı tiplere bürünüyor. Tabii ki oskar ödüllü aktör Tom Hanks yine döktürerek izleyenleri etkilerken, Wachowski kardeşlerin asla vazgeçemedikleri oyuncu Hugo Weaving bu filmde de yer almayı başarıyor.

Müzikleriyle izleyenleri bambaşka dünyalara götüren 'Bulut Atlası'nın görselliği ise muhteşem. Geçmiş ve gelecekte geçen sahneler şiir gibi... Film bittiğinde kendinizi bir rüyadan uyanmış olarak buluyorsunuz.