Türkiye’nin ilk 3D korku filmi korkutmayı bırakın artık klişe olmuş sahnelerle izleyicisini güldürmeyi başaran nadir yapımlardan…

“Sekar nedir bilir misin? İnsanın derisini kavurmaz, yapay tatlandırıcı sakarinin kardeşidir.”

Ozan Akarı

ozan.akari@milliyet.com.tr

Cehennem

Karısını aynı zamanda asistanı olarak kullanan fotoğrafçı, bir moda çekimi için eski bir mum fabrikasına gider. Fabrika tekinsiz bir yerdir. Yıllar önce engelli çocuklarından utanan bir aile orada çocuklarını öldürmüştür. Ailesinden intikam almak isteyen küçük çocuk fotoğrafçıyla iletişim kurar. Duvarda kendi kendine beliren mesajlar, çıkan yangılar ve vahşice öldürülen insanlar…

Haberin Devamı

Oyuncular özenle seçilmiş!

Bir korku filmi çekeceksiniz. Hem de Türkiye’de hiç yapılmamış 3D tekniğiyle. Tamam, film maliyetinin büyük bir kısmı yapıma gidecek ve elinizde kalan parayla ünlü oyuncuları oynatamayacaksınız. Ancak daha oynamayı bırakın sesini kullanmayı bile(senaryodan repliklerini okudukları belli oluyor) bilmeyenlerle hangi izleyiciyi etkileyeceksiniz?

Bir insanın korktuğu yüzünden değil gözlerinden belli olur!

Oynadığın karakterle bütünleşmezsen, dümdüz konuşursan, vurgularına dikkat etmezsen, karşındakine kızdığını mimiklerinle değil sadece sesini gelişi güzel yükselterek gösterirsen izleyici perdede gördüğü kötü ruh, cin, şeytan sen ne dersen de ondan korkar mı? Korkmaz çünkü ilk önce sen korkmalısın ki biz de sana inanalım…

Perdeden dışarı fırlamışlar

Fabrikadaki kül yağmuru, kapıdan fırlayan kuşlar, tepeden sarkan bitkiler, yapraklarını dökmüş ağaç dalları ve duvarda beliren yazılar. 3D olarak bunlar sizi tatmin ederse sorun yok demektir. Yönetmen Biray Dalkıran, film vizyona girmeden önce verdiği bir röportajda bu işin belli bir tekniği olduğu, sahneleri ona göre kurmak gerektiğini söylemişti. Demek ki ekranın önüne ne koyarsan, alın size 3D görüntü. Senaryo ise başlı başına bir sorun. Sorun olması 4, 5 filmden birleştirilmesi. “Neden bu yapılıyor?” diye soracak olursanız cevap basit: Özgün bir iş yapmak her babayiğidin harcı değildir. Hem yapılmış ve tutmuş işler ortadayken(Hollywood, Kore, Japon korku filmleri) düşünüp kafa patlatmak için zaman harcamak gereksiz. İzleyici aptal ya, ne anlar… Cehennem filmi bana Shutter(Resimdeki hayalet), Ring(Halka), The Exorcism of Emily Rose ve Karanlık Sırlar’ı anımsattı.

Haberin Devamı

Dijital efektler iyi değil

Ülkemizdeki sinema izleyicisi teknolojiyle iç içe yaşadığı için artık çok bilinçli. Kaldı ki Hollywood gibi dev bir endüstrinin yaptıkları ortadayken sadece Türkiye’de bir ilki gerçekleştirmek için film yapmak bence reklamdır. Duvarların yanması, kuşların uçması, garip garip ses efektleri, birden çıkan yangınlar ve stop motion tekniğinin kullanılması başlı başına izleyiciyi etkilemiyor bile. Zaten bunları en kötü filmlerde görüyoruz. Sen yeni ne yaptın onu göster Türk seyircisine…

Çarşafa dolanan sevişme

İki genç yatakta çıplaktır. Evde de kimseler yoktur. Neden ikisi de belden aşağısı çarşafa dolanmış şekilde sevişir? Tabii ya, kamera çekiyor değil mi onları!

Sırf bu sahne de olsun, o sevişmeyi görmek için bile insanlar sinema gelir diye düşünürsen 3D çekmenin anlamı ne? Keşke o sevişme daha iyi çekilseydi de iki, üç gündür yapılan saçma sapan 'Cehennem’ reklâmı olmasaydı. (3D çekimler için yurtdışından gelen ekip o kadar korkmuş ki, işi yarım bırakıp geri kaçmışlar. Çok korkunç.)

Haberin Devamı

En iyi reklâm hem de 3D porno filmlerin çekildiği bu zamanda '3D sevişmeye hazır olun’ olsa daha iyi olurdu…