Amerika Birleşik Devletleri'nde köleliği kaldıran Abraham Lincoln'ün hayat hikâyesini konu alan ‘Lincoln’ tarihin akışını değiştiren karakteri suya sabuna dokunmadan anlatıyor..

Amerika Birleşik Devletleri'nde köleliği kaldıran Abraham Lincoln'ün hayat hikâyesini konu alan ‘Lincoln’ tarihin akışını değiştiren karakteri suya sabuna dokunmadan anlatıyor..

Lincoln

Amerika Birleşik Devletleri'ndeki iç savaş tüm hızıyla sürmektedir. Kuzey ve Güney olarak ikiye ayrılmış Amerikan ulusu, kanlı çarpışmalarla birbirlerini öldürürken Amerika'nın 16. Başkanı Abraham Lincoln (Daniel Day-Lewis) savaşı sona erdirmek, ülkeyi birleştirmek ve köleliğe son vermek için harekete geçer. Medeni cesareti ve başarmaya dair şiddetli azmi ve kritik kararları ile gelecek nesillerin kaderini değiştirecektir. Ancak Lincoln bunun bedelini canıyla ödeyecektir.

Haberin Devamı

Suya sabuna dokunmuyor!

Amerikan tarihinin en önemli dönüm noktalarından biri olan köleliğin kaldırılmasını ve ülkenin en sevilen başkanlarından Abraham Lincoln'ün hayat hikâyesini dar bir bakış açısıyla anlatan Steven Spielberg yine üzerinde çok konuşulacak bir yapıma imza atıyor. Filmi köleliği kaldıracak yasa maddesinin meclisten geçmesi üzerine kuruyor. Lincoln'ün bunu başarmak için neler yaptığını, vatandaşların ve meclis üyelerinin neler düşündüğünü bitmek tükenmek bilmeyen diyaloglarla gözler önüne seriyor.

Bu çetrefilli hikayeyi suya sabuna dokunmadan anlatan Spielberg, büyük bir hayak kırıklığı yaratıyor. Filmden geriye hormonlu ürünleri tüketirken ağzımızda oluşan yavan tat kalıyor... Öyle ki tarihin akışını değiştiren bir adamı kaybettiğimiz için üzülmüyor ve onu öldürenlere kızmıyoruz. Özdeşleşemediğimiz, onunla ağlayıp, sevinemediğimiz bir karaktere nasıl bağlanacağız?

Sanki toy bir yönetmen

1800'lü yılları mekân ve kostümlerle gerçeğe son derece yakın beyazperdeye aktaran Lincoln'ün en büyük artısı Daniel Day-Lewis'in oskarlık performansı... En büyük eksisi ise Spielbeg'ün içindeki harikalar yaratan çocuğu öldürmesi. Eğer filmin sonunda yönetmen Steven Spielberg yazmasa kimse bu filmi onun çektiğini anlamazdı. Yönetmen demek uslup farkı demek. Bir kamera hareketi, hikâyenin dili, ortaya çıkan görüntüler onu ele verir. Ancak, ortada bunlardan biri bile yok. Sanki karşımızda yönetmenliğe yeni başlamış toy birisi duruyor. Çok yazık olmuş...

Haberin Devamı