Görsel açıdan sinemaseverlere doyumsuz bir seyirlik sunan Steven Spielberg imzalı "Tenten'in Maceraları" sırtını sadece bilgisayar efektlerine dayayarak büyük bir hayal kırıklığı yaratıyor

The Adventures of Tintin- Tenten'in Maceraları

Genç muhabir Tenten (Jamie Bell) içinde asırlık gizemi barındıran bir maket gemi bulmasıyla İvan İvanoviç Sakharine'in (Daniel Craig) hedefi olur. Bu kötü adam, Tenten'in 'Kızıl Rackham' adlı korsana ait paha biçilmez hazineyi çaldığına inanmaktadır. Köpeği Milu'nun, geçimsiz Kaptan Haddock'un (Andy Serkis) ve Dupond ve Dupont adlı savsak dedektiflerin (Simon Pegg ve Nick Frost) yardımıyla Tenten,

fırtınalı denizlerden Kuzey Afrika'nın kızgın çöllerine kadar dünyayı bir baştan bir başa dolaşarak

Haberin Devamı

nefes kesen bir maceraya atılır.

Görüntüler şahane gerisi bahane

Tenten'in maceralarını Steven Spielberg'ün filme çekeceğinin ilk duyduğumda, "Spielberg yine harikalar yaratır" demiştim. Ancak, üç boyutlu animasyon "The Adventures of Tintin- Tenten'in Maceraları"nı izlediğimde çok büyük bir hayal kırıklığı yaşadım. İzleyenleri maceradan maceraya götüren filmin kendisi değil, bilgisayar efektleriydi. Biz sanki büyük maceraya atılmıyoruz, efektlerinin birbirleriyle yarışmalarını izliyoruz. Çünkü sinemadan çıktığımda aklımda kalan tek şey, "Acaba hangi sahne daha güzel di?" sorusu oldu.

"Okuduğum ilk macerasından beri, Tenten aklımdan ve yüreğimden çıkmadı. Kaderimde Tenten'le birlikte bir şeyler yapmak ve bir keşif yolculuğuna çıkmak olduğunu biliyordum" demiş oskarlı yönetmen Steven Spielberg. Eğer yüreğinden çıkmayan Tenten buysa acaba yüreğinden çıkana neler olurdu artık siz düşünün.

Filmi başarız yapan tek unsur maalesef Spielberg'ün ta kendisi. Tenten'i İndiana Jones gibi yapmaya çalışmış. Ellerinde o kadar çok hikâye varken neden bu kadar basit bir senaryo yazdıklarını da bir türlü anlamadım.