Tanrıyı duyan mahkûm!

'Sessizlik özüne dönmektir. Tanrıyı bulmak için sadece dinlemelisin.'

Ozan Akarı

ozan.akari@milliyet.com.tr

Stone(Şantaj)

Şartlı tahliye memuru Jack Mabry'in(Robert De Niro) tekdüze geçen hayatı emekliliğine sayılı günler kala değişmeye başlar. Çünkü, büyükanne ve büyükbabasının cinayetini çıkardığı yangınla kazaymış gibi göstermeye çalışan mahkûm Gerald 'Stone' Creeson'ın (Edward Norton) dosyasını, şartlı tahliye gerekçesiyle incelemektedir. Şartlı tahliyenin gerçekleşebilmesi ve Stone'un hapisten erken çıkabilmesi için Jack'i kendisinin yepyeni bir insan olduğuna dair ikna etmesi gerekmektedir. Tek başına bunu başaramayacağını anlayan Stone, eşini(Milla Jovovich) Jack'in üzerine salar...

İçi boş oyunculuk

Filmin afişinde iki dev ismi(Robert De Niro ve Edward Norton) görünce harikalar yaratacaklarını ve karşılıklı döktüreceklerini sanmıştım. Sadece filmin açılış bölümündeki ilk konuşmaları beni tatmin etti.('Gençken nasıl sevişirsin, yaşlıyken neler değişir?' tartışması çok iyiydi. Norton, yer yer Niro'nun oyunculuğunu bile bastırdı.)

Hikâye ilerlediğinde iki ünlü ismin tekrar tekrar bir araya gelmeleri maalesef sizi etkilemiyor. Senaryodan ve yönetmenden kaynaklanan hatalar, filmin aşırı derecedeki dini söylemleri baştan aşağıya sizi sıkıyor. (Kaldı ki Norton, Primal Fear-İlk korku filmindeki oyunculuğunu bakışlarına kadar aynısını kopyalarken...) De Niro ise aynı tipik oyunculuğunu konuşturuyor. Ne çok üstü ne de çok altı...

Din soslu gerilim

Cinayetten hapiste yatan bir mahkûm, şartlı tahliye memurunu etkilemek için karısını kullanır. Mahkûmun karısıyla yatan memur, olan bitenin farkındadır. Sonunda mahkûm tahliye olur. Bir yanlış yaptığını anlayan memur, tahliyeyi durdurmaya çalışır ve başaramaz. Eee... Hapishaneye düşen kime sarılır? Tabii ki Tanrı'ya...

İşte size Stone filmi. Yeni anlattığı tek şey Jack'le oyun oynayan Stone'nun Tanrı'nın sesini duyması. Yani sessizliği. Bir ara şartlı tahliyeden bile vazgeçme aşamasına gelir, Stone. Ancak bunun bir oyun mu yoksa gerçek mi olduğunu filmi izleyenler farklı algılamaktadır.

Tüm film boyunca izleyiciyi 'Acaba ne olacak?' diye meraklandıran tek unsur ise müzik. Sizi bir geriyor ki sanırsınız bir şeyler olacak ama olmuyor. Hatta olamıyor. Baştan aşağıya din soslu bir 'nü'(Milla'yı bol bol çıplak gösteren) çalışma...

Hayko Cepkin'e çağrı

Geçen haftalarda 'Resident Evil: Afterlife-Ölümden sonra) filmini izleyen Hayko Cepkin, tüm film boyunca Milla Jovovich'in siyah taytının yırtılmasını beklediğini Aktüel dergisine verdiği röportajda söylemişti. Buradan Cepkin'e bir çağrı yapmak istiyorum:

Sayın rockçı Cepkin, Stone filmini izlerseniz bırakın taytı Milla'yı çırılçıplak göreceksiniz. Ama size kötü bir sürprizim var. Milla'nın göğüsleri her erkeğin hayallerini süsleyen büyüklükte değil. Umarım sizin de hayalleriniz yıkılmaz...