Söz köylünün

Bergama'da herşey 1989 yılında başladı. Eurogold firmasına altın arama izni verilmesiyle yörede maden bulunduğunu öğrenen halk sevinç çığlıkları attı. Ancak, siyanür kullanılacağı duyulunca hayaller kabusa döndü.

Dünyanın en ince lifli pamuğuyla en güzel zeytininin yetiştiği, turizm cenneti antik şehir Bergama'da 17 köy "siyanür isteyenler ve istemeyenler" diye ikiye bölündü. Protestolar, mitingler ve mahkemelerin ardı arkası kesilmedi.

Söz sonunda köylüye geldi. Kararı artık Bergama halkı verecek. Ovacık, Çamköy, Süleymanlı, Aşağı Kırıklar, Pınarköy, Narlıca, Tepeköy ve Küçükkaya köylerinde yarın siyanürlü altına "evet mi?" "hayır mı?" referandum yapılacak.

Tarihi oylamayı, RP, DSP, CHP, ÖDP, İP üyelerinden oluşan sekiz kişilik Çevre Yürütme Kurulu denetleyecek. Her köyün muhtarı sandık başkanı olacak. Ağaç katliamı iddiası, rüşvet, çorak toprak söylentileri yarın son bulacak.
Mücadelenin bayrağını sırtlayan Ovacıklı Ayhan Akbaş çok dertli: "Bir kilo altın için kim ölür? Size 10 ton altın verseler ölür müsünüz yoksa yaşamayı mı seçersiniz?"
Yeşillikler içindeki Ovacık ve çevre köyleri, raporlarda kıraç bölge olarak gösterildi. Köylüler, maden aramak için satın alınan arazideki zeytin ağaçlarının kesildiğini ileri sürüyor. "Madende çalışan adamları yüksek maaşla satın alıyorlar. Sekiz sene sonra çekip gittikleri zaman hepimiz kanser olacağız. Peki bunun sorumluları yok mu?" diye soruyorlar.
Tevfik Koç, "Eurogold firması bizim köye şadırvan, Çamköy'e Düğün Salonu, Narlıca köyüne de köprü yaptı. Menfaati yoksa neden yapsın? diye soruyor.
Çamköy Muhtarı İbrahim Öner ölüm korkusuyla yaşanamayacağını söylüyor ve ekliyor: "Altın arama şirketi geldiğinden beri huzurumuz kalmadı. Biz babamızdan kalan toprağı işletmek, temiz havada yaşamak istiyoruz."