Yaşam Tuğba Özay sütlacı benimle paylaştı!

Tuğba Özay sütlacı benimle paylaştı!

16.05.2016 - 19:26 | Son Güncellenme:

Survivor ile birlikte yeniden tanıdığımız ve hayran kaldığımız Tuğba Özay ile biraz Ada'dan, biraz Aşk'tan, biraz İnsanlık'tan konuştuk...

Tuğba Özay sütlacı benimle paylaştı


Survivor bir çok evde olduğu gibi bizim evde de heyecanla izleniyor. Sanırım 2. veya 3. hafta falandı kendimi; “Benim Tuğba Özay ile konuşmam lazım! Sohbet etmem lazım, ben onu hiç böyle bilmiyordum.” derken buldum.

Bir yandan çok sert bir duruş, çok dediğim dedik bir hal var orası çok net, ancak bunun yanında oldukça hümanist, oldukça şairane (babadan gelen bir yan olsa gerek), oldukça yapıcı ve olgun bir tavrın da olduğu kesin.

Tuğba Özay’ın bu 3 ay boyunca Survivor’da yaşadıkları, konuştukları ve tavırları bir çok insana “Tuğba Özay’ı hiç böyle tanımamıştım!” dedirtti.

İstanbul’a dönüşü sonrası yoğun temposu arasında sıcak bir akşamüstünü bana ayıran bu tatlı kadın ile hem sütlaç yedik, hem sohbet ettik.
Ben her ne kadar dedikodu yapmaya zorladıysam da o dedikodu yapmamak konusunda oldukça kararlı :)
Papatya Somer


Çok samimi söylüyorum daha önce Tuğba Özay; soğuk bir duruşu olan, sert, bir şekilde yanına kimseyi yaklaştırmayan ama bunu neden yaptığı da çok belli olmayan bir profildi gözümüzde..
Şimdi bambaşka bir şey oldu…
Ne oldu da böyle oldu?

Haberin Devamı

Survivor Türkiye’de ve dünyada artık fenomen olmuş bir Reality Show. Dolayısı ile Survivor seni vezir de eder rezil de.

Seni rezil eden de vezir eden de Survivor değil, onun formatı değil, senin kendi duruşun. O yüzden ben hep şunu savunuyordum, “Sadece parkurdaki yarış değil, oradaki duruş da çok önemli.”
Şu anda hangimiz parkurda şu çok iyi yarışmaçı diye konuşuyoruz.
Bunun yerine “Aaaaa bak bu şununla kulis yaptı, öbürü tam adamlığını gösterdi” deyip, bu tip şeyleri konuşuyoruz.
İlk zamanlar yarışlar konuşulurken daha sonraları karakterler ve kişilikler konuşulmaya başlandı.

Kendi adıma; ben orada kendimdim, başka bir karaktere bürünmedim. Zaten 24 saat kameralar ile yaşıyorsun orada. Ne yapıyorsan, ne söylüyorsan milyonlarca insan bunu görüyor. Bu yüzden insanlar bir süre sonra bu senin gerçek halin mi, oynuyor musun anlıyorlar.

Hep söylediğim bir şey vardı, “Ben buraya Tuğba Özay olarak geldim, Tuğba Özay olarak gitmek istiyorum, insan geldim, insan gitmek istiyorum”.
Oradaki koşullar evet çok zordu, gerçekten. Açlık zaten dayanması çok kolay bir şey değil. Bir gün dayanırsın, iki gün dayanırsın ama sürekli dayanmak çok kolay birşey değil.

Haberin Devamı

Devamlılığı yok hiç bir sevincin yani ?

E tabii… Tamam ödül kazanıyorsun ama onu yedikten bir süre sonra yine açsın, sabah aç uyanıyorsun ve karnını doyurabileceğin şey o kadar kısıtlı ve sürekli aynı şeyleri yemek de çok yorucu ve yıpratıcı.
Tüm bu zorluklarla uğraşmak seni sen olmaktan çıkartıyorsa işte sen orada gerçek karakterini gösteriyorsun.
Ben zor koşullarda bile karakterimden ödün vermedim. Ben oynamadım. İnsanların bilmediği, belki ön yargılar ile yaklaştığı ve hiç tanımadığı bir Tuğba’yı gördüler orada insanlar.
Bu anlamda Survivor’ın kazananlarından biri olduğumu düşünüyorum.

Gerçek anlamda “Survivor Olmanın” ne demek olduğunu gösterdiğini düşünüyorsun yani?

Kesinlikle evet.

Ekran karşısında olmanın çılgına çevirdiği insanlar var.
Hem Gönüllüler hem de Ünlüler takımında kendi dalında belki bir yer edinmiş ama hiç kimsenin tanımadığı insanların bir anda Türkiye’nin hakkında en çok konuştuğu insanlar haline dönüşmesi biraz bocalamalarına sebep oluyor olabilir mi dersin?


Olmaz olur mu ? Ada’dan döndükten sonra hem sosyal medyadan, hem sokakta beni görüp, bana ulaşan insanlarda şu tepki ile karşılaştım; “Sen orada insanlık dersi verdin” diyorlar. Kültürel olarak bir çoğundan yüksek seviyede olduğun için seni anlayamadılar.

Bence halk da, oradaki insanlar da bana biraz ön yargı ile de bakıyorlardı. Veya Tuba Özay isminin altında da kalabiliyorlardı. Bu da bir ön yargıydı. Ben halbuki oraya herhangi bir egoyla gitmedim ben orada herkesle eşit şartlardaydım. İlk zamanlar benim yanımda olanların neden yanımda olduğu bile buna dayanıyordu.

Haberin Devamı

Tuğba Özay sütlacı benimle paylaştı


Kendini Tabiatın Kızı olarak ifade ediyorsun, bununla ne demek istiyorsun?

Aynen öyleyim. Ben hep şunu düşündüm; “Tabiat insanı vahşileştiriyor mu? Uysallaştırıyor mu?”
Survivor’dan önceki yaşantıma bakarsan bizim Antalya’da bir çiftliğimiz var. Ben hep doğanın içinde, suların içinde, bir gün bir dağın tepesinde, bir gün kayadan denize atlayan bir kızdım hep.
Bu yüzden Survivor’a giderken de aslında Tabiatın Kızı olduğumu hep vurguladım ve uyumlandığım görüldü.

Geçtiğimiz yıllarda tek başıma çok tatile gittim, bir tekne kiralayıp tek başıma 3 gün, 5 gün, 10 gün bir teknede zaman geçirdiğim çok fazla tatil yaptım. Bunu seviyorum yani.


Survivor hayatının ekrandan görünen bölümleri ve yarışmalar dışında nasıl geçiyordu?

İlk bir ay ben de barakada yaşıyordum. Daha sonra kendim için bir yaşam alanı yaptım.
Sabah erkenden kalkıyordum, ilk işim ormana gidip kütükler toplamak oluyordu. Düşünebiliyor musun Atlantik okyanusunun dibindesin ve sabah yüzünü orada yıkıyorsun. İnanmaz bir deneyim.
Ateşimi yaktım, hamağımı kurdum, çamaşırlık yaptım, çok güzel bir oturma düzeni yaptım.

Tepsiler sehpalar, rüzgar gülleri yaptım kendime. Sonuçta hayatın bir süreliğine bile olsa orada geçiyor ve kendi yaşam alanını yaratıp bundan keyif almaya bakmak lazım.

Haberin Devamı

Gece yarısı yıldızların kaymasını izliyordum.
Bir gece tam 5 tane arka arkaya yıldız kaydı. Ertesi gün dokunulmazlık oyunu vardı. Ben de her yıldız kaydığında bir dilek tuttum ve biri de yarın oyunda iyi olmaktı ve ertesi gün 5 oyun oynadım ve 5’te 5 yaptım ?

Oradan buraya bir şeyler getirdin mi?

Ben tabii konseyde eleneceğimi bilmediğim için, konseye giderken yanıma hiç birşeyimi hatta orada kullandığım çantamı ve özel eşyalarımı bile almadım. Ancak söyledim onları getirecekler bana.

10 Şubat benim doğum günüm.
Bizim adanın karşısında küçük bir ada var, oraya gittim dalmaya ve kocaman bir deniz minaresi buldum, bu da bence tabiat ananın bana doğum günü armağanıydı.
“Tabiatın Kızıyım” diye boşuna demiyorum:)

Haberin Devamı

Tuğba Özay sütlacı benimle paylaştı


Tabiatın sana verdiği mesajlara ve enerjilere de inanıyorsun anladığım kadarı ile. Maneviyatı yüksek bir kadın mısın?

Çok inanıyorum. Her sabah uyanıp, battaniyelerimi çırptım, yaşam alanımı temizledim, düzenledim ve abdest alıp namaz kılarak güne başladım.
Güzel enerjilerle, pozitif duygularla güne başladım. Bunlar benim ruhuma iyi geldi. Tabiat beni daha çok uysal yaptı, ama bir anlamda da vahşileşmiş olabilirim :)
Mesela; olduğum için yerde bademler falan vardı, onları toplayıp yiyordum, birçok zaman bademin diğer tarafını farenin ısırdığını fark ettim ama yinede yıkadım yedim. Yani eğer bu bir anlamda vahşileşmekse barınmak için bunları da yapıyorsun orada.

Kadın olarak Survivor’da kalmak daha zor galiba. Kadınlara özel bazı durumlar var çünkü. Sadece biyolojik olarak değil fizyolojik olarak mücadele etmek de kadın için erkeklere nazaran daha zor olmalı.
Survivor’da bir kadın olarak en çok nelerin eksikliğini hissettin? Veya nelerde zorlandın? Mesela adet dönemini geçirmek zor oldu mu orada?

İnanır mısın 3 ay boyunca regl olmadım, sanırım bu havanın veya beslenmenin de etkisi ile oldu. Aklıma hiç seks de gelmedi mesela.

Bir çok açıdan kendini adaya uyumluyorsun ve artık orada yaşayan bir insansın ve oranın kurallarına göre yaşıyorsun. Saçlarım mesela aylarca sadece okyanus suyu ile yıkandı. Ancak önce kirlenmiş göbi görünse bile oldukça sağlıklı kaldılar.

Dışarıdan gördüğüm kadarı ile Nagihan ile olan kopmadan sonra daha bir dingin, daha bir kendi haline çekilmiş duruyordun. Nagihan ile yakın ilişkinin bitmesi sana olumlu yansıdı mı dersin?

Bunu görmene çok sevindim, çünkü her ne kadar orada sürekli kameraların bizi çektiğini bilsek bile neyin ne kadar yayınlandığı ve insanların neleri görüp görmediğini bilemiyoruz tabii oradayken.
Veya bir tartışma olduğunda o tartışma nasıl montajlanıyor bunu bilmiyorduk tabii.

Ancak ben ilk günden beri o dedikodulardan ve tartışmalardan uzak durmaya çalıştım ama her ne kadar uzak dursan bile bir şekilde o adadasın ve çok ufak bir alandasın ister istemez içine dahil olabiliyorsun. Çünkü ben normal hayatımda da dedikodudan hoşlanmıyorum. Bu durumlardan ve kişilerden uzaklaşmaya başladıkça da doğaya iyice döndüm ve aynen dinginleştim.

Aslında Survivor genel hayatın minimalize edilmiş hali. Normalde nasılsan orada da çok farklı değilsin aslında. Oranın şartlarından dolayı duygular çok değişebiliyor, ancak ben hep şunu savundum, “Sen doğru dur, eğriler zaten eğriliğini gösterir.”

İlk başlarda belki benim için egoları vardır falan diye düşünmüş olabilirler ancak bunun hiç de böyle olmadığını en azından halkın gördüğünü biliyorum.

Finale kadar gidip her türlü entrikayı çeviren insan olarak anılmaktansa, 3. ayda kendi duruşu ve karakteri ile geri dönüş yaptı ve efsane oldu denmesi çok daha güzel. Yanış anlaşılmasın , bunlar söylendiği için böyle konuşuyorum.

Trend Topic; olmuş #TuğbaÖzayAdamdır, #TuğbaÖzayHükümetGibiKadındır diye Twitter’da bahsedilmiş. Düşünsene "KıskançTuğbaÖzay", "YalancıTuğbaÖzay" diye de yazabilirlerdi, bu yüzden ben Survivor’ın kazananlarından olduğumu söylüyorum.

Ada’dan döndükten sonra aldığın tepkiler seni şaşırttı mı?

22 yıldır şov dünyasının içindeyim, podyum, tiyatro, müzik bir çok alanda boy göstermiş bir insanım. Bilenler beni biliyor ama bilmeyen de çok insan varmış ki, sokağın ve sosyal medyanın kalbini tutarak bunu söylüyorum, bana günah çıkartan o kadar çok insan oldu ki.

“Tuğba hanım ben sizi hiç sevmiyordum” veya” Sizi burnu havada, egosu yüksek, iki lafı bir araya getiremez” olarak biliyordum. “ diyen o kadar çok insan oldu ki, şiir okumam belli bir kitleyi etkilemiş, bir erkeğin sığınması altına girmemem başka bir kitleyi etkilemiş, arkadaşımın arkasından iş çevirmemem bir gurubu etkilemiş herkes farklı bir şeyden etkilenmiş ve mesela küçük çocukların bile güzel tepkilerini almak çok harika.

Survivor’ın kelime anlamı hayatta kalan demek. Ben konseyde Acun bey’e demiştim ki; Ülkeme döndüğüm zaman insanlar bana şunu demesinler, sen ne yalancıymışsın, ne sahtekarmışsın, arkadaşını satmışsın, onun arkasından iş çevirmişsin, O da bana “Merak etme ben normalde bunu hiç bir yarışmacıya söylemem ama aynen düşündüğün gibi olacak, insanlar sokakta sana harika tepkiler verecek dedi. Bu anlamda Survivor insanın gerçekten vezir de olacağı bir yer..

Seninle yan yana gelmişken meşhur Sütlaç’tan yememek olmazdı. İzninle "Kıskananlar çatlasın" demek ve herkese Sütlacını benimle paylaştığını göstermek istiyorum ?

Aaaaa.. Evet tabii ki ???

Tuğba Özay sütlacı benimle paylaştı


Orada kazanılan ufacık bile olsa bir ödülün bu kadar tartışılması ve insanların bunu mesela haline getirmesini neye bağlıyorsun? Ödülden dolayı mı?
Yoksa bunun altında başka birşey mi vardır dersin?


O bence tamamen benimle ilgili bir algı operasyonuydu. Beni kötü göstermekti. Nagihan’ın sonradan dahil olduğu bir Tuğba Özay’ı kötü gösterme mücadelesi vardı. Ben hep diyordum “Ben bu oyunu bozarım” diye, ben bu oyunu bozdum.

Orada bir kural var, bu kurala uymak zorundasınız. Kazandığımda da dedim, ben yemeyeyim, arkadaşlarım yesin (bilmiyorum bu yansıdı mı ekrana) ancak bu zaten mümkün değildi.
Şimdi o gün oynanan bir oyun var, ben burnum kırık olduğundan oynayamadım ama 5 kişi oynadı ve o oyun kazanıldı ve et yedik. Akabinde farklı bir oyun oynandı ve bunu ben kazandım. Eğer önceki oyunu düşünerek bir seçim yapsam o oyunda 5 kişinin de emeği var. Hangisini seçeyim?
Malum kadınların tatlıya karşı ayrı bir düşkünlüğü var, bu durumda Nagihan ve Ezgi ile paylaşmak isterdim ama ikisi ile birlikte paylaşmam imkansızdı.

Bir de şöyle bir durum var, Yunus daha ödülü görmeden önce “Ne olur sütlaç olsun” dedi ve benimle birlikte finale kadar geldi. Bu durumda en adaletli olanın Yunus ile paylaşmak olduğunu düşündüm.
Zaten ya Yunus kazanacaktı ya da ben.

Orada çıkar için insanların ne kadar şekilden şekle girdiğini de gördük. Nagihan 2 gün önce beni satmış, benim arkamdan konuşmuş ama buna rağmen sütlacın hesabını soruyor. Sen benim arkamdan dediğini bırakma, sonra gel bana sütlacını neden benimle paylaşmadın de.
Bence Survivor öncesi sadece vücut çalışmaya değil ruh sağlığı için de bir uzmana giderek ruh sağlığını da geliştirmeliler. Öyle şeyler duydum ki; hindistan cevizi bulmuş aman ona vermeyin, balık tutuyorlar aman şunlar görmesin.. Bu gibi durumlarda olanlar da var. Bu yüzden diyorum “İnsan gibi geldim, insan gibi gideceğim” diye.

Biz koyu bir sohbete devam ederken yanımıza 2 hanım yaklaşıyor ve çığlıklar eşliğinde “Tuğbaaaaaaa hanımmmmm biz sizi çok sevdikkk, hiç böyle bilmiyorduuuuk” diyorlar ? Yaklaşık 10 dakika kadar Survivor boyunca Tuğba Özay’ın aslında daha önce hiç fark edemedikleri, ekrana hiç yansımayan bir çok yönünü gördüklerini söylediler ve bir tanesi “ben eskiden sizi çok sevmezdim” deyiverdi :) :)


Geçen hafta medyada ses bulan bir Tuğba Özay haberi vardı, 1 Nisan şakasının gerçek oluşu ve eşinden boşanman konusu. Bununla ilgili bir soru sormayacağım ama bu bana şunu düşündürdü; bu kadar halinden ve inandıklarından ödün vermeyen, dediğim dedik halin özel ilişkilerine nasıl yansıyor ?


Dominant bir yapım var ama bir yandan da oldukça duygusalım. Duygusal bir insan olmasam o şiirleri nasıl yazayım?
Çok insancılımdır. “İçimdeki çocuk ruh hiçbir zaman ölmesin, o ölürse ben büyürüm, büyümek istemiyorum”.

Dışarıya karşı belki de bir koruma kalkanı oluşmuş bilemiyorum ama bir insan hem çok sert görünümlü olurken aynı zamanda çokta naif ve çocuksu da olabiliyor aslında. Belki de bu sert tavrım ve görünümüm yıllar içinde yaptığım meslek ile birlikte insanların kötü yanlarını göre göre oluşturduğum bir kalkandır.

Ancak insanların bu kötü hallerine rağmen ben hep iyi yanlarını bulup çıkartmaya çalışırım. Yetiştiğim aile de böyle bir aile. Eğitimli bir anne babanın kızıyım, belli bir ideolojisi olan, inancın, felsefenin ve görüşün savunucusu insanlar. İster istemez böyle bir ailede daha evrensel, daha toplumsal bakıyorsun. Beni ben yapan özelliklerde okuduğum yüzlerce kitabın, hem ailemin hem de kendimi zaman içerisinde yetiştirmemin payı var. Bunların hepsi benim hayata bakışımda etkili şeyler.

Ön yargısı olan insanlar “Aman yine ego yaptı” diye düşünebilir ama ben arkadaşlık ilişkilerimde de, özel ilişkilerimde de hep vazgeçilmez oldum. Neden vazgeçilmez oldum; insana verilecek en büyük ceza ona yine insanca davranmaktır.

Sevgi, saygı, hoşgörü, paylaşım, bunların hepsi insanı insan yapan şeyler, benim ilişki kurduğum insanlar da bende bunları gördükçe, emek verdiğimi fark ettikçe benden vazgeçmek veya beni kaybetmek onları üzüyor.

Geçtiğimiz günlerde boşandığım eşim beni aradı, bir evrakla ilgili konuşmamız gerekti. Ve bana dedi ki; bir anda ağlamaya başladı, hayatım boyunca seni unutmayacağım, hep seni seveceğim” diye. Bu şekilde bir ayrılık yaşamak bile çok güzel ve önemli bence. Arkamdan “hain kadın, senin yüzünden hayatım allak bullak oldu” dememesi ne güzel.

Bir kere ekonomik özgürlüğümü elime almış bir insanım, serbest yetişmiş bir insanım, ne istediğini bilen ve inançlarından ödün vermeyen bir kadınım bu bir erkeğe zor mu gelir, bilemiyorum.

Ancak bence erkekler aslında aptal kadını sevmiyor. Erkekler; akıllı kadından korkuyor, aptal kadınla vakit geçiriyor, akıllı kadına aşık oluyor. O yüzden aşık olmaktan korkuyorsa güçlü kadına yanaşmıyor, ama yanaştığı zaman da kurtulamıyor.

O gücünün yanında bir de, çocuksu yanında varsa, gerçekten emek harcıyorsan ve hoşgörülüysen o erkek seni başının tacı yapar bence.

Tuğba Özay sütlacı benimle paylaştı


Evlilik ne kadar sürdü?
8 yıl. İlk 4 yılı çok dolu dolu geçti. Sonraki 2 yılı duraklama dönemine geçti. Sonraki 2 yıl birbirimizi hiç görmeden ve boşanma evresi olarak geçti. Ama çok güzeldi ve bitti.

Evlenip boşananların çoğunda “Bir daha asla evlenmem” cümlesini duyuyorum. Sence sende de bir evlilik fobisi oluştu mu?

Fobi değil de, hobi olmasın inşallah :):):) Hobi olursa sıkıntı. :)
Bu işlerin planı programı olmuyor. Hayatın ne getireceğini bilemiyoruz. İlişkiye ve aşka aç değil ancak açığım :)

Survivor sonrasında Survivor ile ilgili konuşulacak çok şey var ancak şu ara telaşını yaşadığın çok önemli bir şey daha var; albüm.
Albümden biraz bahseder misin? Ne zaman çıkacak?


Evet aynen. Albüm telaşındayım. Survivor’da da yazdığım bir şarkım var. O da albümde yer alacak.
Sabaha karşı uyandım, kumsaldı bir kütüğe oturdum. Muazzam bir manzara vardı.”Bir şey söylemek isitiyorum..” dedim kendi kendime. Biri ile konuşmaya ihtiyacım vardı ve artık kimsenin de samimi olmadığını gördüğüm günlerdi artık o günler.

Ve bir anda arka arkaya geldi sözler. Uzun bir şarkı oldu. Ama tabii bir yandan da şarkıyı unutmamam lazım!
Hemen bir tuvalet kağıdı aldım ve bir kalem çaldım ? Orada izinsiz aldığım tek şey oldu bu. Sonra yazıp geri verdim tabii :) Bu şarkıyı yazmak içindi bu hırsızlığım :)

Haziran’ın ilk haftası çıkmış olacak. Toplamda 9 parça var ve hepsinin bir hikayesi var, hepsi bana ait parçalar. Albümde çok önemli isimler ile birlikte çalıştıkve bu beni çok heyecanlandırıyor açıkçası.

Survivor araya girdi aslında, Ocak ayında çıkacaktı albüm. Çalıştığım projelerde insanların Survivor’dan dolayı projeleri durdurup “Tuğba’yı bekliyoruz demesi de benim için inanılmaz bir gurur.

İnsanların farkına vardıkları ve hiç bilmedikleri yanlarını gördükleri bir Tuğba Özay’ın kaleminden çıkmış olan şarkıları dinlemeleri bambaşka mı olacak dersin?

Kesinlikle bambaşka olacak. Bu konuda da bir ön yargı vardı. Benim konseyde kendi yazdığım bir şiiri okumam bile insanları şaşırtmış, beni hiç bu yönlerimle tanımadıklarını dile getiriyorlar.
Ancak benim babam biliyorsun şair, babamın dayısı Bedir Rahmi Eyüboğlu, genlerde de var yani ?
Bence bu dönem Tuğba Özay’ın ikinci dönemi gibi bir şey. İnsan biriktirmek çok güzel ve önemli bir şey. Ne mutlu bana ki, Survivor sayesinde beni hiç tanımayan insanların da gerçek Tuğba Özay’ı görebildiler.

Keşke Survivor’da da bunu anlayıp, hak edecek insanlar olaymış. Gerçi ben konsey sonrası veda ederken Nagihan’ın bana sarılıp ağlaması, “beni affet demesi” bile bunu başarabildiğimin işaretidir.

Yani ben sarılmamanı bekliyordum açıkçası :)
Ben olsam o kadar şeyden sonra sarılamazdım gailba...


Bununla ilgili bir çok eleştiri aldım. “Neden sarıldın, sana neler yaptı” diye. Ama diyebileceğim tek bir şey var ki; “Kafasını yastığa koyduğunda, herkes kendinin ne olduğunu bilir.” Kendi cezasını verir, bunun üzerine benim bir tavır almama gerek yoktu artık.

Dört duvarı yaşamış bir insana Survivor vız gelir, tırıs gider. Kötü olmayı normalleştirmediğimiz ve insanlığımızı kaybetmediğimiz bir yaşam diliyorum hepimize….

Yazarlar