Burada genelde çok farklı yazılar paylaşıyorum ama bu başka. Bu yazıyı ebeveynleri (özellikle anneleri) uyarmak, işinin ehli olmayan, hele hele çocukların da içinde olduğu işlerde işbaşı yaptırılmış kadroların elden geçirilmesini, bizim durumumuzda mümkünse görevden alınmasını sağlamak için yazıyorum. Burada yayınladığım fotoğrafların hepsini 25 Temmuz'da çektim. Dahası da var ama buraya koymamayı tercih ettim.Gelelim olaya...
Duru kuzumun son birkaç haftadır baş gösteren alerjik bir durumu var. Arasıra ortaya çıkıyor ve test falan henüz yaptıramadığımız için de nedenini tam olarak bulamadık. Birkaç gün öncesinden Kanuni Sultan Süleyman Araştırma ve Eğitim Hastanesi’ndeki çocuk alerji doktorundan randevu aldık ve doktora gittik. Neyse, doktor gayet güzel muayene ettikten sonra bizden kan tahlili istedi. İstemez olaydı!
Öncelikle kan sırası dediğin olay, bu hastanede büyük bir olay(mış). Sanırım her gün orada bin kişi rahat kan tahlili yaptırıyor. Bize verilen sıra 618 idi ve bir de üstüne üstlük öğle tatiline denk gelince bir buçuk saat kadar bekledik sıramızı. Sıramız yanınca da kan alınan yere girip boşalan koltuklara oturmaya başladık; rastgele.
Duru kuzum doktordan deli gibi korktuğu için gözlerimle sürekli kontrol ediyordum hemşireleri ama, nasıl anlayayım hangisi işinin erbabı, hangisi değil. Kan alan bir çocuk vardı, erkek. Ben onun önündeki koltuk boşalınca ona doğru yöneldim ve kendisi bana Duru’yu göstererek “Bebeğin kanı mı alınacak?” dedi. Ben de “Evet,” deyince diğer hemşireler alsın ben almayayım diyerek bana bu konuda işinin ehli olmadığını belirtti. Ben de her hemşirenin bu şekilde davrandığını düşünerek (Ah salak kafam ah! Olaydan sonra, hastanede, eve geldiğimde evde, hatta gece yatmadan önce o kadar çok ağladım ki anlatamam) içlerinden en yaşlı olan kısa sarı saçlı hatunun (adını bilmediğim için tarif ediyorum) önündeki koltuk boşalınca ben de kucağımda Duru, oturdum koltuğa.
Hanım abla tuttu Duru’nun kolunu, zaten benim minik kuzum başladı anında ağlamaya. Kolunu sıktı o kullandıkları lastikle… Soktu iğneyi miniğimin koluna. Canım benim, nasıl ağlıyor, anlatamam. Şuraya ganırttı olmadı, buraya ganırttı olmadı, böyle evirdi olmadı, şöyle çevirdi yine beceremedi. Çıkardı iğneyi kızımın kolundan kızıma söylene söylene.
Derken, saniyeler içinde elinde Duru’nun eline bağladı az önce koluna bağladığı o lastiği. Zank diye soktu tekrar iğneyi. Ama tabii kan, damardan geldiği kadar kolay gelmiyor elden. Akmadı Allah akmadı. Bastırıyor da bastırıyor kızımın eline. Kan aksın bir an evvel diye ama nafile. Neyse, damla damla tüplere toplaya toplaya üç tüp kan topladı kızımın elinden. Biliyorum bekleyen insan için zaman uzun gelir, aslında geçen zaman daha kısadır ama inanın abartmıyorum, iki dakika falan sürdü bu kan al(ama)ma işlemi. Neyse, bu arada Duru’nun ağlaması hiç ama hiç kesilmedi. Bir yandan katıla katıla ağlarken kucağımda sürekli “Dittiiiii! Ditttiiiiii!” diye bittiğini öğrenmek için sürekli bu kelimeyi söyleyip durdu bitanem. İkimiz de ter ama bildiğiniz su içinde kaldık bu sırada. Herkes şok olmuş durumda bize bakıyordu. Neyse, ben kızımı oradan bir an önce uzaklaştırma telaşıyla kan al(ama)ma işkencesinin bittiğini anlar anlamaz eşimi içeriye çağırdığım gibi attım kendimi dışarı. Bu arada Duru katıla katıla ağlamaya devam ediyor ve ben de beceriksiz hemşirenin bize verdiği bir çimdik pamuğu Duru’nun eline bastırmaya devam ediyorum. Derken, canı çok yandığı ve elinde ters giden bir şeyler olduğunu bildiği için Duru’nun elini aniden çekerek düdük kadar pamuktan kurtarması ve içeride (kusura bakmayın ama bunu söyliycem) işini beceremeyen, bunu kabul etmeyip beni başka bir hemşireye yönlendirmeyen, kızımı onca dakika ağlatıp doktor korkusunu katbekat arttıran, üzen hemşirenin dakikalar boyunca alamadığı kanın hepsi bir anda boşaldı! Duru’nun her yeri, benim her yerim kan içinde kaldı ve ben küçük bir şok geçirdim! Duru kanı görünce daha çok ağlamaya başladı ve ben kuzumu koştura koştura gerisin geri az önce çıktığım 2 no.lu kabine geri götürdüm ve benim beceriksiz hemşirenin yanına gidip “Bu kolu bu şekilde mi bırakacaksınız?” diye bağırdım. Hemşire elden akan kanları görünce (sanırım onca kan vardı da ben neden alamadım bir saattir?” diye şaşırarak) şok geçirip hemen bir parçacık daha pamuk vererek Durucuğumun elinin üstüne bastırmamı söyledi ve beni yolladı. Neyse ben Duru’ya iyice yapışıp koştura koştura çıktım oradan ve kızımın hıçkırıkları arasında oradan uzaklaştım. Kuzum, hastaneden bayağı bir uzaklaşınca sakinleşti ve arabada bitap düşüp onca stresin üstüne ayakları, üstü başı, kan revan içinde uykuya daldı.
Arabada, o şekilde bu kez ben ağlaya ağlaya fotoğraflarını çektim ve akşam, kuzularımın ikisini de uyuttuktan sonra ilk işim, işinin ehli olmayıp bunu kabul etmek istemediği için beni bebek hemşirelerinden birine yönlendirmeden kızımın canını acıta acıta, ağlata ağlata kan almaya çalışan hemşireyi Alo 184 Sağlık Bakanlığı’na şikayet etmek oldu.
Bana telefonda yardımcı olan temsilci, hemşirenin adını bilmememin bir problem teşkil etmeyeceğini, kayıtlardan kimin olduğunun çıkacağını söyledi. Zaten ben muayene saatimizden doktorumuzun adına, kan verme saatimizden kan verdiğimiz kabin ve elimizdeki kan verme sıra numaramıza kadar her detayı verdim kendisine.
Aklınızda olsun, siz de bu tarz şikayetleriniz olduğunda çekinmeden Alo 184'ü arayabilir, şikayetinizi belirtebilirsiniz. Şikayet takibi için ise, şikayette bulunan kişi olarak kendi isminizi vermeniz yeterli. Benim e-mail adresimi de aldılar. Herhangi bir cevap gelmezse ben kendilerini arıycam zaten.
Ve emin olun, bu işin peşini bırakmıycam!