Uzaylılar bu defa tiyatroda taşlandı!

Uzaylıların köylülerce taş atılarak kovalanması, geçen yılın en çok konuşulan olaylarından biriydi. Ve Uşak Eşme’ye bağlı Narlı köyünde geçen yıl, 3 köylünün "Taşla kovaladık" dediği uzaylılar, şimdi tiyatro oyunu oldu.
Tarih öğretmeni Şakir Özdemir’in yazdığı, Uşak Belediyesi Oda Tiyatrosu’nda 20 öğretmen ve 3 öğrencinin sahneye koyduğu 2 perdelik oyunun ‘prömiyerini’ yaklaşık 300 kişi izledi. Uzaylının ve uçan cismin Eşme’ye gelişini anlattıklarını belirten Özdemir, "Köylülerin uzaylılara yaklaşımını mizahi bir dille anlatmaya çalıştık. İkinci bölümde ise Eşme Kışladağ’daki altın madenini ele aldık" dedi.

Kuş olmasın?!
Geçen yıl, Narlı köylülerinin ‘Uzaylı gördük’ iddialarının ardından uzaylının robot resmi çizildi; SIRIUS Uzay Araştırmaları Merkezi Başkanı Haktan Akdoğan ve 3 kişilik heyet, Narlı’da inceleme yaptı. Akdoğan, uzaylı cismin tarlada bıraktığı iddia edilen izlerden örnekler alıp Amerika’daki UFO Araştırma Merkezi’ne gönderdi. Ancak daha sonra bölgede ölü bir pelikan bulununca uzaylı sanılan cismin kuş olduğu üzerinde duruldu.

Mustafa Topaloğlu’nun akrabası mısın, nesin?
İşte oyundaki diyaloglardan kısa bir özet:
Mehmet: Sen kimsin gardaşım, in misin cin misin, nerden çıktın?
A.R: Korkma benden sana zarar gelmez, korkma.
Mehmet: Ne korkacakmışım canım, aklınız sıra bennen eğleneceniz öyle mi? Bekçi Kadir, sen misin lan oğlum, nerden buldun bu elbiseyi, ödümü kopadın valla, uzaylılar gibi giyinmişin, çoluk çocuk görmesin çıkar şu elbiseleri (Çok korkmuştur arkası dönük ellerini açar dualar eder). Orda mısın? Allahım nedir bu başıma gelenler? Yoksa bu adam uzaylı mı? (Mehmet yanında duran zehir tulumbasını fark ettirmeden sırtına takar, hışımla uzaylıya döner) Gonuş len insan mısın, uzaylı mısın görelim. Bu zehiri bi sıkarsam sivrisinek gibi yere yapıştırırım valla.
A.R: Ben uzaylı değilim, uzaydan gelmiyorum. Ben gelecekten geliyorum. Miladi 2102 yılından, 64 nolu Uşak yaşam alanından geliyorum. Ben sizin zamanınızın 100 yıl sonrasından, gelecekten geliyorum.
Mehmet: Nasıl, nasıl, gelecekten mi? Daha dün olmadı sadıç sen günleri karıştırıyon. Bu kafayı tırlatmış valla. Sadıç senin adın ne?
A.R.: Benim adım A.R. 525
Mehmet: Ulan bu ne biçim isim? Araba plakası gibi. Numara yapma lan, numaradan isim mi olur. Şakanın tadını kaçırma, köylüyüz anlamayız diye adamın kafasını bozma. Bilmem kaç yılından geliyomuş da, 64 nolu Uşak yaşam alanından geliyormuş da. Sen Mustafa Topaloğlu’nun akrabası mısın yoksa?
A.R: Senin adın ne?
Mehmet: Memet, Memet. İsim dediğin böyle olur. Üstüme gelmezsen iyi olur.
A.R: Mehmet beni iyi dinle, bana inanmalısın. Ben bilim adamıyım. Zamanınıza görevli olarak geldim. Anladın mı?
Mehmet: Benim şimdiki zamana aklım ermiyo ki 100 yıl sonrasını anlayayım. Ne amacı, ne görevi, ben bir şey anlamadım.