İnsan, hayatında her şey yolunda giderken dahi kendisini mutsuz hissedebilir. Yaşam koşulları, duygu durumumuzu ve psikolojik sağlığımızı direkt olarak etkilese de görüyoruz ki iyi koşullara sahip insanlar da mutsuzluk duygusunu deneyimleyebiliyorlar. Hatta neden böyle hissettiklerine dair içten içe utanç duyuyor olabilir ve başkaları tarafından da nankörlükle suçlanabilirler. İlişkileriniz, görünür de güzel olabilir; ekonomik şartlarınız iyi olabilir, aileniz destekleyici bir pozisyonda da olabilir. Ancak, sizin gene de kendinizi mutsuz hissetmeye hakkınız vardır. Hayır, şımarık değilsiniz; şükretmeyi bilmiyor değilsiniz, ilgi çekmek için yapmıyorsunuz ve bu sizin kaderiniz değil. Sadece, kendinizi keşfetme yolculuğuna çıkma zamanınız gelmiş. Genelde, psikolojik semptomlar ve yoğun duygular bize dur ve kendine dön bir yerlerde takılı kaldık şeklinde uyarıcı bir görevdedirler. Semptomunuz, ters giden bir şeyleri fark ettirmek için gelir ve böyle durumlarda psikoterapiden yüksek oranda faydalanabilirsiniz.
Mutsuz hissetmek için en temeldeki neden ya da tek neden hayat şartları değildir. Kişi, mutluluğu hak etmediğine dair bir kök inanca sahip olabilir. Geçmişte yaşadığı ya da yaşattığı bir durumla ilgili, derin bir suçluluk ve pişmanlık nedeniyle kendisini cezalandırıyor olabilir.
Bazen, bireyin kendisi de terapiden önce sebeplerin farkında olmayabilir. Örneğin, nasıl mutlu olacağınızı bilmiyor olabilirsiniz; çünkü, çocukluk ve ergenlik dönemlerindeki deneyiminiz mutsuzluk olabilir. Mutsuz olmanın, yakınlık ve beklenti içermediği için hayal kırıklığından koruyacağına dair bir inancınız olabilir. Kendini geri planda bırakarak başkaları için yaşayan bir yapınız olabilir (Fedakarlık şeması ve hayır diyememek). Acı veren travmalar, çözümlemeyi bekledikleri için semptom olarak karşınıza çıkıyor olabilir.
Can sıkıntısı yaşadığımızda; aslında, kendimizi yeniden keşfetmeye bir alan açılır. Düşünebilir, hayal edilebilir, rahatlayabilir ve planlama yapabiliriz. Hareket gibi hareketsizlikte hayatın doğal bir parçasıdır. Belki de yalnızlıktan değil de tanımadığınız iç dünyanızdan korkuyorsunuzdur? Otomatik cevap verilebilecek bir soru değil; üzerine, belki haftalarca düşünmek gerekebilir.
İç dünyamız ile (duygular, düşünceler, niyetler ve beden) temas kurdukça yalnızlık (tek başınalık) daha az ürkütücü hale gelir. İnsan, doğası gereği ötekine ihtiyaç duyar; ancak, belli bir miktar yoksunluğu da tolere edebiliyor olması ve tek başına da hayatını sürdürebiliyor olması gerekir. Böylece, sağlıklı yetişkin olabilir ve gerçek ilişkiler kurabilir. Güçsüz hissetmeden tek başınalık ile yüzleşmek için terapiden fayda sağlanabilir. İnsanın, iç dünyasını anlamlandırması ve davranışlarının altındaki gerçek motivasyonları keşfetmesi gerçek bir güçtür.
Sağlıklı günler dilerim.
Uzm. Psk. Özlem Nur Tulum
Astrolog Aslıhan Doktoroğlu
6 Mayıs Haftası burç yorumları - Haftalık burç yorumları
6 Mayıs 2024
R.Hakan Kırkoğlu
Heyecan ve sürpriz içeren bir yeniay geliyor
4 Mayıs 2024
Dt. Pertev Kökdemir
Porselen lamina diş nedir ve nasıl yapılır?
3 Mayıs 2024
Oğuz Kara
Çalışanlarla gizlilik sözleşmesi
3 Mayıs 2024
Astrolog Aslıhan Doktoroğlu
29 Nisan Haftası burç yorumları - Haftalık burç yorumları
29 Nisan 2024