Editörün SeçtikleriAdalet, üçkağıt ve grevler

Adalet, üçkağıt ve grevler

08.06.1998 - 00:00 | Son Güncellenme:

Adalet, üçkağıt ve grevler

Adalet, üçkağıt ve grevler

DÜNYA futbol tarihinde "Bosman Kararnamesi" diye anılan uluslararası anlaşmanın sonuçlarını, kimse önceden hesaplayamadı. Oysa bir futbolcunun, ulusu ve pasaportu hangi ülkeye ait olursa olsun, dünyanın dört bir yanında mesleğini icra etmesindeki tüm engelleri kaldıran bu kararname, bugün örneğin Afrikalı bir oyuncunun Türkiye'ye, Türk bir oyuncunun olağan T.C. yurttaşlarının çalışma izni alamadığı tüm ülkelere transferini sağlarken; dünya kupaları başta olmak üzere tüm ulusal ve uluslararası futbol turnuvalarına "ticaret"i de olağanüstü boyutlarda soktu. Artık büyük futbol organizasyonları, sponsor dediğimiz ticari kuruluşların finansmanlarıyla oluşturuluyorlar. Dikkatle bakılırsa, futbolun son on yıldır hızlanarak girdiği sosyolojik ivmede, futbolcuların serbest dolaşımı ve sponsorluk, aslında dünyanın "küreselleşme" diye adlandırdığımız sınırsız alışverişe açılımının, en mükemmel örneği olmakla kalmayıp öncülüğünü kaptı. Öyle ki, futbol evreninde dişe diş bir liberal ticaret rekabeti yapılıyor. Ama, "ırkçılığın" tam karşısında yer alan bir kozmopolitliği de var. İspanyol milli takımında yalnızca dört İspanyol'un bulunması, gerisinin hep yabancı olması İspanyolların takımlarını "milli" duygularla desteklemesini engellemiyor. Aynı biçimde, UEFA kupasını kazanan İnter Milan'ın İtalyanlığı, topu topu üç İtalyan oyuncusuyla özümleniyor. Ve bu gerçek tüm takımlar için geçerli.
Bazı düşünürler, futbolun kitleler üstünde yarattığı tutkuyu bir "adalet" özlemi olarak algılıyorlar. Örneğin, sosyal sorunları sınırlarını aşan Brezilya'nın futbolda en "iyiyi, doğruyu ve güzeli" yakalaması, sosyal adaleti son derece çarpık olan bu ülkede yeşil çim üzerindeki on iki "büyücü"nün torpil yapılamayan, adam kayırılamayan, haksızlık edilemeyen bir ortamda, ayaklarının ve beyinlerinin gücüyle kazandıkları başarı boşuna değil. Brezilya'da adalet, yalnızca yeşil çimde var. Ve ünlü yazar Julio Cortazar'ın futbol yorumuna göre: "Halklar, güzelliğe olduğu kadar, özgürlüğe ve adalete de ihtiyaç duyarlar".
Fransa 98 günlerinde, işte tüm dünya halklarının özlediği bir adalet duygusu da yaşanacak. Ve en iyi oynayan, en iyi taktik verilen, en güçlü takım, hak ettiği sonucu alırken, bizler de bu koca dünyada, en azından futbol sahalarında adaletin yerini bulduğunu düşüneceğiz.

Fransa, Dünya Kupası'nın düzenlemesini, teorik olarak çok başarılı yaptı. İlgililerin en çok başını ağrıtan sorun, terörizm ve hooligan tehlikelerine karşı oldu. Terörizme "caydırıcı" olmak tekniğiyle yaklaşan Fransa, son bir aydır hergün özellikle köktendinci Müslüman gruplar arasında operasyonlar yapıyor. Bugüne dek 100'e yakın köktendinci, hiç bir eylem yapmadıkları halde tutuklandı, evleri arandı, ifadeleri alındı, yani korkutuldu ve serbest bırakıldı. Öylesine bir caydırıcılık sözkonusu ki bu operasyonlarda, sanki her köktendincinin arkasına bir polis takılmış izlenimi veriyor. Hooligan'lara gelince, Fransız ve İngiliz yetkilileri daha bir yıl öncesinden başladıkları toplantılarla bu "aşırı" İngilizlere karşı önlem almaya başladı. Örneğin Fransa'nın ünlü bıçak sanayii "Opinel", sponsoru olduğu Dünya Kupası simgesini hakkını satın alarak yeni çıkardığı bir bıçağın üstüne resmettiği ve bu bıçaklardan bir İngiliz Hooligan'ın üzerinde bulunduğu için, tüm üretimini piyasadan çekmeye zorlandı ve çekti.

Yalnız Paris'te, bir bölümü jandarma olmak üzere 21 bin güvenlik görevlisi var. Bunlardan pek çoğu sivil ve tüm Dünya Kupası boyunca, metrolarda, maçlarda, sokaklarda halkın arasında dolaşacaklar. Yol ve trafik kontrolleri, daha kupa başlamadan sıklaştırıldı. Ancak evdeki hesaba uymayan bir çarşı durumu da var: grevler. Fransa'nın "milli prestiji" haline gelen kupa organizasyonunun aksamaması gereğinden yararlanan pek çok sendika, tam kupa zamanına gelen dönemlerde "grev" yapacaklarını duyurdular. Örneğin, en önemli maçların oynanacağı ve özel metro hatlarının kurulduğu Fransa Stad'ına hizmet veren metro işçileri sendikaları, devleti ücretler artmazsa aynı günlerde greve gitmekle tehdit ediyorlar. Ülkenin milli hava yolları Air France'ta ise pilotlar, şimdiden greve başladılar. Ancak bu grevde, pek de pilotların suçu yoktu. Air France yönetimi, yanlış bir zamanlamayla, geçen yıla kadar zarar eden şirketi yeniden yapılandırmak üzere, İngiliz pilotlara oranla yüzde 25 fazla ücret alan Fransız pilotların maaşlarını düşürüp, yerine Air France hisseleri vermeye kalktılar. Pilotlar hisselere razı ama, ücretleri düşmemesi koşuluyla. "Çünkü" diyorlar; "İngilizlerin daha çok yan avantajları var ve sonuçta bizden daha iyi durumdalar." Bu grev, sürdüğü takdirde hava trafiğinde büyük kargaşaya yol açacak. Fransa'da tüm Dünya Kupası yetkilileri, pilot sendikalarıyla işverenin anlaşması için duaya durdular.
Bu arada, Kamerun Futbol Federasyonu'nun bir sahte bilet skandalına karıştığı ortaya çıktı. Bir Fransız turizm şirketine "üç bin bilet" satan federasyonun, biletlerinin sahte olduğu anlaşıldı. Sahte üç bin bileti pazarlayan şirket, on milyon franklık bir zararla iflas bayrağını çekerken, o biletleri alanların da ortada kalacakları kesinleşti. Ayrıca, Kamerun Futbol Federasyonu'nun, bir İngiliz turizm şirketini de dolandırdığı anlaşıldı.


Vücut Kitle İndeksi Hesaplama

Sağlığınızı kontrol altında tutmak için Vücut Kitle İndeksi (VKİ) hesaplama aracını deneyin!

VKİ HESAPLA
KEŞFETYENİ
Survivor'dan elendikten sonra Yiğit Poyraz'dan ilk paylaşım!
Survivor'dan elendikten sonra Yiğit Poyraz'dan ilk paylaşım!

Cadde | 03.05.2025 - 07:13

Survivor All Star 2025'e sürpriz bir şekilde veda eden isim Yiğit Poyraz olmuştu. İlk paylaşımını yapan Poyraz'ın 'Usta' ifadesi dikkat çekti.

Yazarlar