30.01.2006 - 00:00 | Son Güncellenme:
Yapılan son araştırmalar 'Bekârlık sultanlık’tır inancını çürütüyor. Araştırmalar sonucunda ortaya çıkan 'evlenenlerin daha uzun yaşadığı’ saptamasını, Prof. Dr. Osman Müftüoğlu da doğruluyor. Hatta uzun yaşama ve sağlıklı yaşlanmada rol oynayan faktörler arasında evliliğin önemli bir payı olduğunu savunuyor. Evlenmenin ömür uzatıcı etkisinin özellikle kadınlarda daha fazla olduğunu vurgulayan Müftüoğlu, refah seviyesi iyi olanların da bir adım ileride olduğunu anlatıyor. Müftüoğlu, sorularımızı yanıtladı.
Evlenmenin uzun yaşamayı sağlayan bir etkisi olduğu yönündeki araştırma sonuçları ne kadar doğru?
Evlenmenin yaşlanma sürecine olumlu etkisi var. Bütün araştırmalara göre, uzun yaşamak istiyorsanız evlenin. Düşünmeyin, üzülmeyin, korkmadan evlenin, sağlıklı kalın. Evlenenlerde kalp hastalıkları, depresyon ve cinsel yolla bulaşan hastalıklara yakalanma oranı daha az. Evliliğin ömür uzatıcı etkisi kadınlarda daha fazla. Aslında erkekler kendine bakma özürlü. Evlenmediği zaman kadın - erkek ayrımına bakıldığında şöyle bir gözlem var. Kocası ölen kadınların ortalama yaşam süresi, karısı ölen erkeklerin yaşam süresi kıyaslandığında eşlerini kaybeden erkekler çok daha kısa yaşıyor. Çünkü kadınlar kendine bakma konusunda daha itinalı. Bana göre iyi ki kadınlar uzun yaşıyor. Çünkü erkeklerin uzun yaşadığı dünya daha bakımsız ve çirkin olurdu gibi geliyor.
Refah düzeyi önemli
Türkiye genç nüfusa sahip... Gelecekte değişecek nüfus dengelerine yönelik yaşlı nüfus için neler yapılmalı?
Yaşlı sağlığı üzerine daha fazla eğilmemiz, ona yönelik çok ciddi hazırlıklar yapmamız lazım. Şu anda olayı sadece huzurevleri olarak görüyoruz. Ama o evlerin huzurlu evler olduğundan son derece kuşku duyuyorum. Yaşlı nüfusun nasıl organize olacağına yönelik hastane yapmamız lazım. Yaşlı sağlığını yaşlanmış insanların sağlığı gibi görmekten vazgeçip yaşlanma sürecinde insanları sağlıklı tutma gayreti haline dönüştürmek daha başarılı sonuç verir.
Önerilerinizin ve öngörülerinizin kendi yaşamınızdan çıkardığınız sonuçlar olduğunu söyleyebilir miyiz?
Hem öyle, hem de benim çok önemli bir hayat öğretmenim var. 20 yıldır yanında olduğum Süleyman Demirel. Her bir ziyaretim ders gibi geçti.
Demirel’in bakış açınızı değiştirmede nasıl bir rolü oldu?
İlk başhekim olduğum zaman bana söylediği bir söz, hayat görüşümü neredeyse yüzde 50 değiştirdi. Demirel bana dedi ki; 'Bir yeri yaka yaka da ele geçirebilirsin yapa yapa da. Akıllı insan, yetenekli ve topluma kendini adamış insan, yapa yapa ele geçirir. O insanları kazanarak, koruyarak geçiren insandır.’ Bu kavgalar, telaşlar, heyecanlar eğer statüden, pozisyonel durumlardan kaynaklanıyorsa, sonuçları çok değiştirmiyorsa hiç bir şey kazandırmıyor.
Şu anki sağlığı nasıl?
80 yaşında ve sağlıklı. Yaşının önünde bir sağlığı var. Diyabeti dışında bir sorunu yok.
Antioksidan besinleri bol bol tüketin. Her gün en az 5 porsiyon sebze ve meyve tüketin. (Kuru siyah erik, kuru siyah üzüm, böğürtlen, çilek, pancar Brüksel lahanası, ıspanak, brokoli, kivi, kızılcık, kırmızı biber, portakal, avokado, soğan).
Düzenli kahvaltı yapın.
İşlenmiş besinlerden, yapay tatlandırıcılardan uzak durun.
Omega 3 içeren besinleri daha çok kullanın (Semizotu, balık eti, avokado, kanola yağı, ceviz).
Stres altındayken yemek yemeyin. Gece yemek yemekten kaçının.
Yumurta beyazını bolca tüketin (haşlanmış yumurta beyazını ya da sadece yumurta beyazından yapılan omleti).
Sadece bedensel egzersizler yeterli değil. 'Kalbinize değen’, onun daha hızlı ve güçlü çarpmasına neden olan şeyler kalbinizin duygusal egzersizleridir. Yeni bir aşk, eşinize karşı sık sık yinelenen sevgi sözcükleri ve yeniden alevlenen duygu yoğunluğu, yeni bir başarı, keyiflendiren yeni bir film, oyun, müzik ya da kitap iyi birer egzersizdir. Bırakın kalbiniz yeni heyecanlarla çarpsın, yeni hevesler, yeni keyifler, yeni aşklar yaşasın. Bu denemelerin kalbiniz için gençleştirici egzersizler olduğunu hiç unutmayın.
Aşırı mükemmeliyetçilik.
Sevilmeyen - istenmeyen görevleri üstlenme.
Yetersiz - hatalı iletişim.
Motivasyon eksikliği.
Amaçları ve öncelikleri belirleyememek.
Aynı anda çok fazla işi yapmaya çalışmak.
Ayak üstü atıştırmak - öğle yemeğini atlamak.
Masa başı çalışmasına ara vermemek.
Masa başı egzersizleri yapmamak.
Gereğinden çok ciddi bir iş ortamı oluşturmak.
Aşırı çay - kahve içmek.
Yetersiz su tüketmek.
50 - 100 kalorilik ara öğünleri atlamak.
Görevlendirmede kıskançlık, her işi üstlenmek.
Takım çalışması eksikliği.
Öğle tatillerinde yürüyüş yapmamak.
İşe erken gelip, işten geç çıkmak.
Tatil günlerinde de çalışmak.