Korku, endişe, kaygı, belirsizlik... Korkuyorum... Son günlerde öyle çok şiddet haberi aldık ki gerçekten artık yüreğim dayanmıyor...
Kadına, çocuğa, hayvana yapılan her zulüm haberi bıçak gibi göğsüme saplanıyor...
“Şiddet” kelimesinin bu sayfada yer almasından bile son derece rahatsızım ama son günlerde olup bitenlere de duyarsız kalamıyor insan...
Oysa ki; sevgi olmalı bu yazıda, umut olmalı, mutluluk olmalı, güzellikler olmalı. Ne var paylaşamadığımız? Neden?
Aslında herşey aileden başlıyor. Bir çocuk yetiştirmek; sonu olmayan bir kitap yazmak gibi. Daha anne karnında başlıyor herşey. Ona ne verirseniz onu alıyor sizden.
Anne baba olarak o kadar önemli bir misyonumuz var ki... Bir insan yetiştirmek çok ama çok zor. Siz ne yaparsanız onu yapıyorlar, ne söylerseniz onu tekrarlıyorlar. 3 yaşına basmadan konuşmayı söken kızım aynen böyle... O yüzden onun yanında konuşurken ne söylediğimize, nasıl davrandığımıza o kadar çok özen gösteriyoruz ki...
Özellikle çalışmayan ve sürekli çocuğuyla vakit geçiren annelere daha da çok görev düşüyor. Bir çocuk belki çok yemek yemez ama bir şekilde karnı doyar, büyür. Bir çocuğun çok oyuncağı olmaz ama evinde mutluysa bir şekilde eğlenir, kendine oyunlar yaratır ve mutlu olur.
Tek bir şey yeter bir çocuk için o da; sevgi. Sevgi varsa o yuvada inanın her şey kolay. Ağaç yaşken eğilir derler ya... İşte tam da bu... Eğer topluma iyi bireyler sunmak istiyorsak temeli sağlam atalım...
Belki karamsarım son günlerde ama umutluyum. Her çocuk eşit şartlarla büyüse, sevgiyle beslesek onları... Sonra mutluluk sarsa etrafımızı... Bahar gibi yaz gibi. Çok mu polyanayım yoksa anne olduktan sonra daha fazla mı hayal kurar oldum bilmiyorum ama inanıyorum.
Biraz daha hoşgörü, biraz daha anlayış sadece... Lütfen...