Bienal Doğuya da uzanıyor

Bu yıl Şiirsel Adalet temasıyla 20 Eylülde başlayan 8. Uluslararası İstanbul Bienali sürüyor. Sanatseverleri 16 Kasıma kadar 42 ülkeden 85 sanatçının yapıtıyla buluşturacak bienal, İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı tarafından düzenleniyor. Bienalin bu yılki küratörü, New Yorkun en önemli çağdaş sanat müzelerinden New Museumun da küratörü olan Dan Cameron. Bienal (iki yılda bir anlamına geliyor) dört ana mekânda: Antrepo No.4, MSÜ Tophane-i Amire Kültür ve Sanat Merkezi, Yerebatan Sarnıcı ve Ayasofya Müzesi."Adalet nedir?", "Neden günümüzde acil bir mesele halini almıştır?", "Bugünün küreselleşmiş dünyasında adalet mümkün olabilir mi?" gibi soruları yeniden tartışmaya açan bienal, şiir ve adalet olgularını yeni bir yorumla buluşturmayı amaçlıyor. Dan Cameron, bienal temasını, küreselleşmeye alternatif bir izah getirilebileceği fikri ile açıklıyor: "Bugün hepimizin bildiği üzere, küreselleşmenin asıl müsebbibi olarak her gün aynı manifesto / reçete karşımıza çıkarılıyor: İktidarsızlık. Ben bunun karşısında mücadele etmekten yanayım." Şiirsel Adalet uğruna... İstanbul Bienali, tarihinde ilk kez olarak, bu yıl Doğuya da uzanıyor. Bienale katılan on sanatçıya ait çalışmalar, Diyarbakırlı sanatseverler tarafından izlenebilecek. Sergi, 26 Ekime dek Diyarbakır Galeri İş Merkezindeki Diyarbakır Sanat Merkezi Galerisinde görülebilecek. 10 sanatçı da orada... 8. Uluslararası İstanbul Bienalinin bilet fiyatları tam 10 milyon, indirimli 5 milyon lira olarak belirlenirken, Ayasofya Müzesinde sergilenen yapıtlar müze bileti alınarak görülebilecek. Öğrenciler, 65 yaşın üstündekiler, öğretmenler, Uluslararası Plastik Sanatlar Derneği üyeleri ve 15 kişinin üzerindeki gruplar sergiyi indirimli olarak izleyebilecekler. Her gün üç kere düzenlenecek olan rehberli turlara 10 milyon lira ödenerek katılınabiliyor. Ve fiyatlar... Milliyet Sanat Dergisi yazarlarından Levent Çalıkoğlunun izlenimlerinden notlar... "Zıtlıklarla örülü bir Bienal var karşımızda. Dan Cameron, kullandığı tüm mekânları, birbirleriyle etkileşimli, zıtlıklar içeren bir düzenlemeyle ele almış. Örneğin karanlığa açılan Yerebatan Sarnıcının tenimize bulaşan nemli derinliği ile Ayasofyanın aydınlık ikinci katının tercih edilmiş olması, tuhaf bir zıtlıktan beslenen bir denge yaratıyor. Yerebatan, yapıtlarda görselliğin yüceltildiği, insanlık tarihinin, medeniyetin, modernitenin eleştirildiği bir zindan, buram buram ulvilik kokan Ayasofya ise işlerin mümkün olduğunca sustuğu bir eğlence parkına dönüştürülmüş." Zıtlıklarla örülü bir Bienal