Cem Özkök

Cem Özkök

cem.ozkoktr@gmail.com

Tüm Yazıları

Öncelikle nedir bu fonksiyonel tıp?

Fonksiyonel tıpta vücudun biyokimyası, fizyolojisi değerlendirilir ve bu düzeni bozan etken tespit edilerek bunun düzeltilmesi ile hastalığın ortadan kalkması ve yeniden sağlıklı duruma geçilmesi planlanır. İlaçtan uzak şekilde bütün olarak iyileşmeyi esas alır.

Dün saglikliyasiyoruzyoruzcom'un danışma kurulu üyesi olan çok kıymetli doktorların bir araya geldiği "Sağlıklı yaş almanın kuralları"nın konuşulduğu, öğretici bir etkinliğe ev sahipliği yapan sevgili Okan Çağlar ve değerli eşi Nurçin Çağlar öncülüğünde çok verimli bir organizasyonu geride bırakmanın vermiş olduğu keyifle değerli bilgilerinden sizlere de aktarmak istedim.

Haberin Devamı

Fonksiyonel tıp bakış açısıyla kendi alanlarında çok başarılı Doktorların sunumlarını izledik. Notlarımızı aldık. Her hoca kendi alanları ile ilgili konuşmalar yaparken, aslında ortak paydada söyledikleri , sağlıklı yaşam modelini hayat tarzı olarak benimsemek. Zaten kendimde de yaşadığım gibi, o iyilik halini bir kez yaşadıktan sonra artık sizin yaşam şekliniz haline dönüşmüş oluyor ve de sizi zorlamıyor. Bütüncül bakış açısıyla değerlendirmenin önemini bir kez daha anladım; kendi payıma çıkardığım sonuçlar edindiğim bilgiler oldu. Dinlerken de düşündüm çokça; İnsan vücudu ne muazzam bir makine! Nasıl bir sistem. Her yol birbirine bağlı. Yollarda bir şeyler ters giderse bütün sistem etkileniyor.

Sağlıklı yaş almanın en önemli yolları?

Doğru beslenme, aralıklı oruç / 2 öğün beslenme, egzersiz, uyku, kimyasallardan kurtulmak. Her türlü toksik ilişkiden uzak durmak, doğada daha fazla kalmak büyük önem taşıyor.

Geçenlerde sosyal medya hesabından "sağlıklı yaş almanın 10 anahtarı" olarak Dr Mercola'nın yazısını şu şekilde paylaşmışlardı:

Uygun gıdayı seçin.

Acıkmadan yemeyin.

Düzenli egzersiz.

Stres yönetimi.

Bolca temiz su için.

Bağırsaklarda sağlıklı mikroorganizmalara iyi bakın.

Kimyasal, toksin ve kirleticiden uzak durun.

Sağlık için uykunuzu alın.

Kendinizi topraklayın.

Zararın neresinden dönerseniz kârdır!

Okan Bey'in şu sözleri bugüne dair altın notlar arasındaydı;

Haberin Devamı

Rahmetli babasıyla olan bir anısını şöyle anlattı;

"2 yaşındayım bir gün rahmetli babam gazete okuyor, Gazete okurken 'gencecik adam ölmüş' dedi, ben de babama sordum, 'adam kaç yaşındaydı'? 82 yaşındaydı dedi. Bunu o zaman anlamakta çok zorlandım, içimden güldüm. Ama şunu öğrendim zaman içerisinde; kendinizden 20 veya 25 yaş büyüğü size yaşlı geliyor, hangi yaşta olursanız olun, içinde bulunduğunuz yaş hiç bir bir zaman yaşlı sınıfında olmayacak."

Ve "zararın neresinden dönerseniz kârdır" diye de ekliyor.

"Yaptığımız 3 şey var: sağlıklı doğal beslenmek, egzersiz, uyku. Bu üçünü yaptığınız zaman sorunlarınızın zaten %80 ininden kurtuluyorsunuz."  Okan Bey bu alana yönelmeden çok ciddi sorunlara sahip olup, neredeyse 50.000 ilaç kullanmış ve hiç bir faydasını görmemiş. ' Zararın neresinden dönersek kardır' diyerek kendine bambaşka bir hayat çizip sağlığına kavuşmuş ve bunca insana ilham olup, yön gösterebilmiş. Şimdi de biz gençler olarak elimizden geldiğince doğruyu herkese aktarmaya çalışıyoruz.

Haberin Devamı

Nurçin Çağlar'ın çevirisini yaptığı Dr. Frank Lipman’ın  “Sağlıklı Yaş Almanın Yeni Kuralları” kitabında Dr. Frank'ın dediği gibi;

Zihinsel netliği kaybetmek, şişkin görünmek genellikle berbat hissetmek kesinlikle yaşlanmanın getirdikleri değildir. Bunlar harekete geçirici mesajlardır yaşam tarzını değiştirmeniz gerektiğine dair bir işarettir. Hastalarıma öğrettiğim her şeyi ve sonra yaşlanmanın sözde bazı semptomlarını ideal kilonuza ulaşmak güçlü ve çevik kalmak, iyi uyumak ,hayattan daha fazla zevk almak, tersine çevirmek hakkında öğrettiğim her şeyi içeriyor. Çoğu durumda bu anlayış insanların 60 yaşında 45 yaşında olduğundan daha genç görünmesine ve hissetmesini sağlıyor.

@aokançağlar hesabını takip ederseniz aşağıdan yukarıya doğru kronolojik sıraya göre iyileşme sürecini anlatıyor detaylı olarak. Her gün hikayelerde o gün yediklerini ve ayrıca eşi Nurçin Hanım’ın tariflerini de paylaşıyor. Sizlere de fikir olması açısından takip edip uygulayabilirsiniz.

Hayatta gerçekten bazı şeyler için geç değil. Tıpkı benim hikayem gibi.

Benim hikayem nasıl başladı?

Geçen seneye kadar kötü beslenme, sporsuz hayat ve düzensiz hayatım vardı. Hep işimi bahane edip, zamanım yok diyordum. Ta ki annemin zoruyla fonksiyonel tıp doktoru Melek Vuslat Özdoğan’a gidip gerçeklerle yüzleşene kadar. Çıktığım zaman ağlamıştım. Karaciğer yağlanması, şeker başlangıcı, ağır metal ve daha bir çok değerlerde bozulma. Gece terlemelerim, elde vücutta kızarıklık, egzama, tatlı krizleri... Nereden başlayacaktım, nasıl yapacaktım? Yemeğe bağımlıydım. Tatlı yemesem sanki günüm kötü geçecekmiş gibi geliyordu. Bir yandan da halsizlik, enerjisizlik, tembellik hissi hep üzerimdeydi. Korkunç bir kısır döngüye girmiştim.

Kilo zaten artık tolere edemeyeceğim kadar fazla ve beni zorlamaya başlamıştı, yaklaşık 120 kiloydum. Şu an bunları yazarken bile "nasıl yapıyordum" diyorum. Nerdeyse her gün 500 gr tatlı, sağlıksız karbonhidratlar, paketli ürünler, gece yemeleri ve daha aklıma getirmek istemeyeceğim kadar kötü gıda tüketimi.

Tedaviye başlandı...

Yaklaşık 15/20 takviye ile glutensiz, süt ürünsüz, şekersiz hayata merhaba dedim. Tüm paketlenmiş gıdaları hayatımdan çıkardım. Her gün bisküvi, cips hayatında olan biri olarak nasıl olacaktı bu? Kakao bile yasaktı. Genetiği bozulmuş; mısır soya vb her şeyi çıkartarak tertemiz bir sayfa açtım. 5 ay boyunca bir tek kaçamak bile yapmadan, tedavinin başa atmaması için sıfır gluten ve sıfır şeker olarak azim ve sabır ile yola devam ettim. İyileşirken de 30 kg verdim.

Gluten intelorensı olan biri olarak hiç gluten yememeliydim. Bu çok zor olacak diye ağlarken, şu an bunu zor olarak nitelendirdiğim için kendime gülüyorum. Meğer ne kadar fazlalıkmış hayatımda, rutine soktuğum her şey. Zamanla annemin de desteği ile glutensiz de yaşandığını, alternatiflerin çok olduğunu öğrendim. Nohut unlu poğaçalar, mercimek ekmeği, karabuğday tava ekmeği, tahin ekmeği ekmek tariflerim arasında en meşhurları arasında mesela. Kim derdi ki öğreneceğim ve şu an öğreteceğim. Şekersiz beslenmeyi de öğrendim. Evde tariflerimde dut kurusu tozu, hurma kullanmayı ve şeker olmadan da harika tatlılar yapmayı öğrendim. Tüm tariflerim cemozkook hesabımda öne çıkanlarda mevcut göz atabilirsiniz. Cipsim bile kinoadan!

Diyet ile sağlıklı yaşamı karıştırmayın!

Diyet kelimesi benim hayatımda yok. Sağlıklı yaşam sürekliliği olan bir durum, diyet ise baskılayıcı anlık çözümden başka bir şey değil. Bu ikisini ayırt edebiliyorsanız hayatıma hoş geldiniz.

Zamanla kan değerlerime bakılarak iyileşme yoluna girdim ve iyileştim. Şimdi eve asla paketlenmiş gıda, şeker, gluten, süt ürünü sokmuyorum. Vücudumun tolere edeceği şekilde dışarıda haftada 1-2 yiyorum. Okudukça öğrendikçe hepsinin bizlere kattığı zararın farkına vardıkça yolumdan hiç şaşmayıp "evet ben böyle yaşlanmak istiyorum" derken kendimi buluyorum.

Aslında hastalıklarımın alt yapısını kendim hazırlamışım, kişi ne yaparsa kendine yapıyor. Gerek beslenme gerek yanlış yaşam alışkanlıkları bir  çok rahatsızlığa davetiye hazırlıyor. Benim şansım annemdi ve fonksiyonel sağlık alanında araştırmaları ve yönlendirmeleri ile beni her zaman doğru yola itip bugünlere getirdi ve öğretmeye de devam ediyor. Tabii ki herkes benim kadar şanslı olmuyor. Aile şartları, geleneksel yapılar bazı şeylere müsaade etmiyor. Bizler de burada devreye girip bilinçlenen kişiler olarak bilinçlendirmeye çalışıyoruz. İstiyorum ki ben bilinçlendim herkes bilinçlensin.

Fonksiyonel tıp ile nasıl iyileştim?

Ben iyileşme sürecimi fonksiyonel Tıp Doktoru Dr Melek Vuslat Özdağan ve diyetisyeni Dyt. Erdi Uğur kontrolünde yürüttüm .Bir çok problemimden, hastalıklardan bir tane bile ilaç almadan, sadece takviye ve beslenme planı uygulayarak ve de yaşantıma dikkat ederek kurtuldum. Klasik tıpta hasta olduktan sonra hastalığa teşhis ve ilaç tedavisi uygulanırken ki bu ilaç kullanımı kökteki ana sebebi ortadan kaldırmıyor sadece sorunu baskılıyor anlık rahatlık sağlıyor. Ama uzun vadede daha büyük problemler doğuruyor. Tam bu noktada kendimden de ufak  bir örnek ile açıklayayım; egzamam vardı ve yıllardır gittiğim cildiye dermatolog gibi branş doktorları teşhis koyup kortizonlu kremler ilaçlar verip yolladılar. Hatta  egzamayla yaşamaya alış geçmez diyen de oldu. Sadece kullandığım zaman konfor sağlayan bu ilaçların  verdiği zararlarla yıllar içinde başka sorunlar da ortaya çıkmaya başladı. Adeta bataklık gibi içinden çıkılması güç bir durum. Kimse demedi ki  beslenmeyle direk ilgisi olduğunu, içeride bir şeylerin yanlış gittiğinin işareti olarak vücudun imdat çığlığı olduğunu, cildimin aslında bana uyarı verdiğini. Bağırsaklara odaklanmak gerektiğini, stresi yönetiminin önemini. Bedenimiz aslında bizimle o kadar güzel konuşuyor ki  onu dinlemeyi bilmemiz gerekiyor.

Fonksiyonel Tıp ise sorunun kökenine iniyor. Kök nedeni bulup hastalığa kalıcı tedavi sağlanıyor. Saçının telinden ayak tırnağına kadar bütün olarak ele alıyor. Hastanın geçmiş öyküsü, genetik faktörleri, check up tahlilleri, yaşam modeli vs hepsi değerlendirilerek; gerekli vitamin mineral takviyeleri, kişiye özgü beslenme planı ve sağlıklı sürdürülebilir bir yaşam modeli ile tedavi şekli oluyor. Hastalıklardan bu şekilde kurtulabiliyorsunuz. Kronik bazı gereken durumlarda ilaç da verebiliyorlar ama o ilacın zararlarını elimine edecek çareler sunarak.

Klasik tıp doktorlarımız, cerrahlarımız da tabi ki çok değerliler ve iyi ki varlar. Yeri geldiğinde ilaçlar da kullanmamız gereken durumlar tabii ki olabilir. Ama konu; Türkiye'de Tıp Fakültelerinde sağlık & beslenme ilişkisi öğretilmediği için bu bağlamda tedaviler de olamıyor.

Herkesin kendi standardına göre ekonomik olarak zorlandığı dönemlerden geçiyoruz. Bana da çok mesaj geliyor "çok pahalı gitme şansımız yok' vs diye. İnanın çok iyi anlıyorum, hepimiz için durum aynı esasında. Ama bir şeylerden fedakarlık edip (ki kendinize dürüst davranıp şöyle bir tüketim, harcamalarınıza bakın göreceksiniz ne çok şeyden vazgeçebileceğinizi, en üste sağlık harcamanızı koyun gerisi olduğu kadar olsun.

Sabah rutinlerim neler?

Güneşi selamlama (ilk gözümü açtığımda, tel ışığına bakmadan)
Yeni güne uyanmaya şükür!
Nefes meditasyon
Esneme hareketleri
Dil-diş temizliği ile kuru fırçalama
Yeşil smoothie (ıspanak - maydanoz - elma - tatlı olsun derseniz / muz / bitkisel süt (badem sütü)
Takviyeler (iyileşme sürecinde doktor kontrolünde kullandığım 15 takviye vardı. Bu süreç sonrası herkesin de kullanması gereken demirbaş takviyeleri kullanmaya devam ediyorum.)
İlk öğün hazırlığı: Birer gün arayla yulaf kasesi, kahvaltı şeklinde değişimli
Gün planlaması
19 sayfa kitap okuma
Spor ve iş

Hastalıklarınızı sahiplenmeyin!

Benim hastalığım genetik demeyin. “Genleriniz kaderiniz değildir” Sağlıklı yaşam modeliyle iyilik hali mümkün! Haydi siz de sağlığınızı kaybetmeden harekete geçin. Bir yerlerden başlayın, gerisi gelecektir. Az hiçten iyidir. Elinden gelenin en iyisini yapmaya çalış, kendinin en iyi versiyonunu bulmak için.

Hastalıklar kaderiniz değil. Unutmayın ki “Kader gayrete aşıktır”

Sağlıkla kalın…