05.12.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:
Hepatitin A,B,C,D ve E şekillerinde yoğunlukla görüldüğünü dile getiren Koruk, Hepatit A virüsünün görülme sıklığının genelde çocuklarda yenilen yiyeceklerden, kanalizasyon sularının içme sularına karışması yoluyla halsizlik, kusma, gözlerde sarılık şekillerinde yaşandığını kaydetti. Bu türün kronikleşmediğini, bazen belli ettirmeden bile yaşandığını aktaran Koruk, özel bir tedavisi olmayan Hepatit A’nın yeterli ölçüde gıda ve sıvı alınması, temizliğe dikkate edinilmesi halinde kendiliğinden geçtiğini anlattı.
Hepatit B ve C türlerinin belirtileri ve bulaşma yolları bakımından birbirine benzediğini dile getiren Koruk, bu türlerin kronikleştiğini ve hastalığın ilerlemesi halinde karaciğer sirozu, karaciğer yetmezliği ve karaciğer kanserine neden olduğunu belirtti. Hepatit B’nin cinsel yolla, toplu sünnet, kuaför ve berberlerde kullanılan malzemeler, uyuşturucu bağımlıların ortak enjektör kullanması şeklinde bulaşabildiğini aktaran Koruk, özellikle çocuk yaşlarda veya doğum sırasında virüsün bebeğe bulaşması halinde kronikleşme riskinin yüzde 75-90’lara ulaştığını, erişkinlerde ise bu riskin yüzde 5’lerde olduğunu kaydetti.
Koruk, "Türkiye’de Hepatit B görülme oranı Ege bölgesinde yüzde 3,5 iken Şanlıurfa’nın da bulunduğu Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yüzde 18’lere çıkıyor. Hepatit B, sigaradan sonra karaciğer kanserine neden olan ikinci etkendir" dedi. Bölgede eğitimsizlik ve bölgenin sosyal yapısı nedeniyle evde doğumların halen devam ettiğini anlatan ve hepatitin bulaşma yollarından birinin de doğum sırasında gerçekleştiğini belirten Koruk, "Evde doğumlarda, özellikle yörede yoğun olarak görülen B ve C türü hepatit hastalığı olan anneden, hastalığın kan yoluyla bebeğe geçme riski çok fazla. Çünkü doğum sırasında sağlık personeli bulunmadığı için müdahale etme şansınız yok. Ancak hastanede olması halinde bebeğe yapılan aşı ve serum ile hastalığa yakalanmadan korunabilir" diye konuştu.