Sanılanın aksine akne lezyonlarını sıkmak ciltteki folikül kanalının bütünlüğünü bozuyor ve tahrişle birlikte bakterilerin sayısının artmasına yol açıyor. Cildin bariyer fonksiyonunu bozarak iltihabı daha da arttırıyor.Ayrıca irritasyon meydana geliyor ve bu durum da iz oluşumuna zemin hazırlıyor. Fakat komedon denilen siyah noktaların steril şartlarda ekstraktör adı verilen aletlerle temizlenmesi veya peeling gibi yöntemlerle uzaklaştırılması tedavide fayda sağlıyor.
Yapılan çalışmalara göre, besinler akne üzerinde etkili oluyor. Çikolata, süt ve yağlı besinler, akne oluşumunu tetikliyor.Bunda, sütte bulunan hormon benzeri bir madde suçlanıyor. Yine yapılan çalışmalarda akne oluşumunu önlemek için ayrıca glisemik indeksi düşük besinlerin tüketilmesi öneriliyor ve şekerli besinlerden kaçınılması gerektiği belirtiliyor.
Vücutta strese bağlı olarak salınan ve ayrıca stresle düzeyleri değişen bazı hormonlar mevcut. Akneye yatkın kişilerde stres bu hormonlar üzerinden sivilce oluşumuna neden oluyor. Bu yüzden akne oluşumunu önlemek için stresten uzak durmak büyük önem taşıyor.
Sigara cildin yapısını ve kan dolaşımı üzerinden beslenmesini bozarak akne oluşumuna katkıda bulunuyor. Alkol ise şeker içeriğine bağlı olarak glisemik indeksi yüksek olduğu için sivilce oluşumunu tetikliyor.
Yine toplumdaki yaygıninanışın aksine akne tedaviedilebilen bir hastalık. Üstelik günümüz ilaçlarından gayet iyi sonuçlar alınıyor. Akne tedavisi nedene yönelik olarak yapılıyor. Ayrıca aknenin tipi, yerleşim yeri ile süresi, hastanın yaşı ve cinsiyetine uygun olan ilaçlar seçiliyor.Tedavi etkinliği 6-8 haftada başlıyor, lejyonlar düzelse de bir süre daha koruyucu tedavi devam etmek gerekiyor. Erken dönemde tedavi olmak hem ciltte izler ve kalıcı çukurcukların oluşmaması, hem de kişinin psikolojik açıdan olumsuz etkilenmemesi için son derece önem taşıyor.