Kaan Yılancıoğlu, “Öyleyse ne yapmalı? Bilim insanlarının yapması gerekenler açık, yeni tedaviler geliştirmek, yeni ilaçlar bulmak. Peki toplum ne yapmalı? Öncelikle bilimi desteklemeli, bilimin değerini bilmeli bu yolda bilim insanlarını desteklemeli, yenilikleri ve bilimsel bilgiyi takip etmeli, bilim okuryazarı olmayı öğrenmeli.” Diyerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
Sonrasında temizliğe ve hijyene dikkat etmeli. El yıkama alışkanlığı edinmeli, doğru el yıkama tekniklerini öğrenmeli. Doktora gittiğinde gereksiz antibiyotik için ısrar etmemeli, hastalandığında evinde istirahat etmeli, istirahat edemiyorsa kendisini izole etmeyi bilmeli, maske takmalı. Gereksiz ve yanlış antibiyotik kullanmamalı. Nezle, grip olduğunda hekime gitmeli, hekim ne diyorsa onu yapmalı.
Bu bağlamda hayvancıların ve besicilerin de veteriner hekimlerin bilgisi ve uzmanlığı ışığında antibiyotik kullanmaları da şarttır. Unutulmamalıdır ki, hayvanlar ile insanlar çoğunlukla ortak antibiyotikleri kullanmaktadır. Bizler doğru antibiyotik kullansak dahi, hayvan eti ile tükettiğimiz antibiyotikler, vücudumuzda dirençli türlerin ortaya çıkmasını kolaylaştırabilir. Bu sebeple hayvancılıkta da denetimler çok önemlidir.
Kaan Yılancıoğlu, “Artık antibiyotiklerin altın çağı sona eriyor, zamanımız kısıtlı belki 10 bilemediniz 15 yıl sonra büyük bir problem var kapımızda” diyerek, sözlerini şöyle tamamladı: “Bilim insanları küresel ısınma ve bakterilerde antibiyotik direnci problemini insanoğlunun yakın zamanda karşılaşacağı en büyük tehlike olacağını haykırıyor.Bizler de bu sebeple her fırsatta haykırıyoruz, en azından bu süreci uzatmak, gerekli yeni tedavilerin bulunması için zaman yaratmak adına, artık yanlış ve gereksiz antibiyotik kullanmayalım.”