Astım, hava yollarında uzun süreli (müzmin, kronik) iltihabi bir durumun hava yollarının tıkanmasına neden olduğu ataklar halinde gelen öksürük, nefes darlığı, hırıltılı nefes alıp verme ve göğüste sıkışma şikayetleriyle karşımıza çıkan bir hastalık halidir. Özellikle tekrarlayıcı, gece ve sabaha karşı ortaya çıkan , alerjen maddeler ve çevresel maruziyetlerden etkilenerek, mevsimsel özellik gösterebilen ve tedavi edilmesi gereken bir durumdur. Göğüs hastalıkları hekimlerince hastanın muayenesi yapılır, tetkikleri ve solunum testleri ile tanısı konulur. İşte astımı tetikleyen 10 neden:
Mevsim değişikliklerinde; iklim değişikliği, çevresel ısı farklılaşmaları dönemlerinde daha yoğun gözlenen viral enfeksiyon etkenleri astım tanısı almış hastalarda en önemli atak nedenlerinden biridir. Astım ataklarına kadar gidebilen çok gürültülü klinik durumlara neden olabilmektedir. Üst solunum yolları enfeksiyonu şikayetleriyle başlayan, yaygın gribal bulgularla (burun akıntısı, kas ağrısı, yaygın halsizlik) seyredebilen hatta pnömoni gelişimini kolaylaştıran bu durumlarda astım hastalarının mevcut klinik durumlarından daha kötü bir hale gelebilecekleri unutulmamalı ve erken dönemde göğüs hastalıkları tarafından değerlendirilmelidir. Kronik hastalıklarla takibi olan grupların bu dönemlerde aşılamalar açısından hekimlerince yönlendirilmelidir.
Astım hastalarının yıl içinde farklı dönemlerde hastalıklarının seyrinin ataklar şeklinde değiştiği ve bahar dönemleri, mevsim geçişlerinde özellikle polen maruziyetinin şikayetleri derinleştirdiği ve tedavinin yeniden düzenlenmesi gerekliliğini ortaya çıkardığı bilinmektedir. Özellikle alerjik şikayetleri ön planda olan, alerjik rinit tanısı ile de takip altında olan hasta gruplarında bu polenler nefes darlığı, öksürük, hapşırık, gözlerde yanma-kaşıntı, burunda akıntıya sebep olabilmektedir. Ağaçlardan yayılan tüylü-lifli polenler, çiçek aromaları, çiçek tozları, ot ve çimen ile temas azaltılmalıdır. Havada uçuşarak yayılabilen dış ortamdaki bu polenlerin ev ve çalışma ortamından uzak tutulması için havalandırmada kullanılan pencerelerde sineklik gibi bir önlemin alınması da etkilidir. Bu dönemlerde hastalarımızın gerekli olmadıkça dış ortamda ve yoğun olarak maruz kalacakları yeşil alanlarda bulunmamaları tavsiye edilmektedir. Geçmiş yıllarda bu gibi durumlarla karşılaşmış kişilerin dışarı çıktıklarında maske takmaları karlıaşmayı azaltacaktır. Ayrıca göğüs hastalıkları kliniklerinde yapılan alerji testleri ile hangi etkenlere karşı hassasiyetlerinin olduğu saptanabilmekte ve buna yönelik olarak ta tedavileri düzenlenbilmektedir.
İnsan biyopsikososyal bir varlık olarak tanımlanmaktadır. İçinde bulunduğumuz psikolojik durum vücudumuzda birçok değişikliğe sebebiyet verebilmektedir. Astım hastalarının da stresli dönemlerde şikayetlerinin arttığı ve ek ilaç ihtiyacının hissedildiği klinisyenlerce bilinmektedir. Vücudumuzdaki sempatik-parasempatik sinir sistemi havayollarında da genişleme veya daralmaya neden olarak nefes darlığı ve diğer solunum şikayetlerimizi arttırabilmektedir. Benzer şekilde hastalarımız güldüğünde şikayetlerinin arttığını söylemekten çekinmektedir. Kişinin kendini olumlu yönde telkin etmesi, doğru nefes alma teknikleri ve gerekliliğinde psikolojik destek bu gibi durumların yaşanmasını azaltacaktır.
Evde yoğun bir temizlik sonrası sıkışıp-daralıp nefes darlığı ile acile, göğüs hastalıklarına müracaat eden hastalarımız olmaktadır. Çamaşır suları, yumuşatıcılar, deterjanların yanlış kullanımı, çok miktarda ve karıştırılarak kullanılması ciddi bronşial daralmalara hasarlara sebebiyet vermekte yoğun bakımda takip edilen hastalar olmaktadır. Maalesef endüstrinin, reklamların da etkisiyle insanlar evlerini hastane gibi temizlemektedir. Bahar temizliği, bayram temizliği gibi dönemlerde bu hastaların dikkatli olması, maske takmaları imkan varsa bir yardımcı tarafından yapılması önerilmektedir. Kişisel kullanılan ve oda parfümlerinin de yoğun olarak sıkılmasından kaçınılmalıdır.
Dünyada solunum hastalıkları, kanser denildiğinde ilk akla gelen tütün ürünleri olmakla birlikte yaygın olarak tüketilmektedir. Astımın solunum yollarının geçici hassasiyeti daralması olarak ataklar şeklinde ortaya çıkmasına tütün ürünlerinin kullanımı, dumanıyla karşılaşmak, ortamda bulunmak sebep olabilmektedir. Bu hastaların yakınlarının da bu konuda hassas olması, anlayışla yaklaşmaları önemlidir. Astım tanısı almış kişinin tütün ürünleri kullanımı mevcut şikayetleri derinleşmesine, tedavi başarısızlığına sebebiyet verecektir.
Yaşadığımız mekanlar, yaptığımız işler kronik dönemde bizde oluşturduğu etkilerle sağlığımızı bozabilmektedir. Özellikle en temelde kullanılan ihtiyaçlarda da dikkatli olunmalıdır. Evde bulunan eşyalar ya da yeni alınacak durumlarda halı, kilim, perde, tüylü yünlü yastık yorgan seçiminde alerjik şikayeti olan hastalarımızın özen göstermeleri tavsiye edilir. Ev tozu akarları, mite-akar gelişimini kolaylaştıracak bu tür eşyaların kullanımı, temizliği haftalık yıkanması ve ütülenerek kullanımı tavsiye edilmektedir. Evde yaşanılan mekanlarda sadelik, her yerde kalabalık eşyaların olmaması, çocuk odalarında tüylü oyuncaklar ve eşyalar için kapalı kutuların, dolapların olması önemlidir. Benzer şekilde evde bakılan hayvanlar kedi, köpek, kuş ile temas aynı ortamda bulunmaları, tüyleri, atıkları, kokuları, bakım ve temizliği ile ilgilenmekte de astım hastalarının şikayetlerini arttırmaktadır. Gece yatılan odada bulundurulmamaları tavsiye edilmektedir.
Günümüzde klimalar 4 mevsim kullanılabilmekte. Bakımı yapılmamış, filtresiz ya da filtresi düzenli değiştirilmemiş klimalar astım hastaları için bir risk oluşturmaktadır. Bu risk alerjenler polenler kadar enfeksiyon hastalıkları açısında da tabloyu kötüleştirmektedir. Sadece kendi evimizde ya da işyerinde değil tatil için konakladığımız otellerde tesislerde de (lejyoner hastalığı) karşımıza çıkmaktadır. Bu cihazların, havalandırma sistemlerinin servislerce düzenli bakımı ilk alınacak önlem olmalıdır.
Dünyanın birçok bölgesinde yapılan araştırmalarda özellikle sanayileşme ile birlikte astım gibi solunum hastalıklarının çevresel hava kirliliği ile arttığı bilinmektedir. Tüketilen yakıtlar, araçların yaydıkları gazlar, bazı meslek gruplarında karşılaşılan kimyasallar, duman gibi faktörler astım takibindeki hastaları etkileyebilmektedir. Son dönemde kentsel dönüşüm sürecinde yıkımların kontrol önlemleri alınarak yapılması çevresel hava kirliliğini arttırmamak için önemlidir. İklim ve hava koşuları ile birlikte yaşanan bölgesel hava kirliliği dönemlerinde havayolu hastalığı olan kişilerin maske ile dışarı çıkmaları tavsiye edilmektedir.
Evlerimizin mimarisi, dış çevre ile olan ilişkisi havalandırılması özellikle mutfakta yemek pişirilirken kullanılan ocak, fırın, sıcaklık etkisi, buhar, yağlar baharat karışımları astım semptomu olan hastalarımızda bronşial hassasiyeti arttırabilmektedir. Bu kişiler artan nefes darlığı, öksürük, balgam şikayetleri ile hekime müracat etmektedirler. Bu tür meslek grubu kişilerde de dönem dönem benzer durumlar oluşabilmektedir. Doğalgaz-kombi, ocak, fırın bakımları, havalandırmanın gözetilmesi, aspiratör kullanımı önerilmektedir.
Günümüzde hastalıkların tedavisinde diyetin önemi artmaktadır. Yanlış beslenme alışkanlığı kilo artışı, endokrin bozukluklar gibi birçok duruma sebep olmaktadır. Astım semptomlarına eşlik eden ve şikayetleri arttıran reflü, geçmeyen kronik öksürüğün sık sebepleri arasında gösterilmektedir. Yağlı, aşırı karbonhidratlı, fastfood tarzı yemek, gazlı içecekler, gece geç saatte yeme alışkanlığı astım hastalarında solunum semptomlarının artmasına sebep olmaktadır.