Ultraviyole ışınları ciltte fotooksidasyona neden oluyor. Fotooksidasyon ise ciltteki hücrelerde bulunan DNA, yağ ve proteinleri etkileyerek yaşlanmaya ve cilt kanseri gibi problemlere yol açıyor. Balkabağında bulunan karotenoidler ve E vitamini bu hasarları önleyerek cilt sağlığına önemli katkılar sağlıyor.
Balkabağını tüketmemiz için bir başka önemli neden de kalp sağlığımızı koruması. Kötü huylu kolesterol (LDL) okside olarak ateroskleroza, bir başka deyişle damar sertliğine yol açabiliyor. Balkabağının içeriğinde yer alan antioksidanlar LDL kolesterolün oksidasyonunu önleyerek ateroskleroz gelişme riskini düşürüyor.
Lifli besinleri az tüketen kişilerde kabızlık ve kolon kanseri görülme riski yükseliyor. Zengin lif içeriği sayesinde bağırsakların çalışmasını optimize ediyor ve kabızlığı önlüyor. Yetişkin bir kişinin günde yaklaşık 25-30 gram lif alması gerekiyor ve balkabağı zengin lif içeriği ile bu ihtiyacı karşılamaya yardımcı oluyor.
Balkabağının hem meyve kısmı hem de çekirdekleri, beta karoten bakımından zenginler. Beta karoten vücutta bağışıklık sistemin güçlenmesinde rol oynayan bir vitamin olan A vitaminine dönüşüyor. Bu sayede bağışıklık sisteminin güçlenmesine katkı sağlıyor ve enfeksiyonlara karşı koruyor. Ayrıca balkabağında bulunan C ve E vitamini gibi diğer vitaminler de yine bağışıklık sisteminin güçlenmesinde önemli rol oynuyorlar.
100 gram eş değerinde 1 dilim balkabağı yaklaşık 25-30 kaloridir. Ancak karbonhidrat içeriği çok yüksek olduğu için balkabağı tüketilen öğünde meyve, pilav, makarna gibi diğer karbonhidratları tercih etmemekte fayda var” uyarısında bulunan Nur Ecem Baydı Ozman sözlerini şöyle sürdürdü:
"Balkabağı hafif haşlanmış halde yulaf ezmesi ve yoğurt ile karıştırılarak lezzetli ve sağlıklı bir ara öğün veya kahvaltı alternatifi oluşturulabilir. Aynı zamanda yemeklerin yanında garnitür olarak püre formunda veya balkabağı çorbası şeklinde tüketmek balkabağını tatlı formunda tüketmekten çok daha sağlıklı olacaktır."