Genetik geçişli meme kanserlerinde ve yoğun aile öyküsünde, diğer memeye de risk azaltıcı cerrahi yapılabilmektedir. Ancak iki memenin de alınması, meme kanserinin tekrar etme riskini sıfıra indirmemektedir. Meme kanseri sistemik bir hastalık olduğu için, cerrahiye ek olarak ilaç ya da ışın tedavisi tamamlayıcı olarak gerekebilmektedir.
Meme kanseri tedavisi gerçekleştirilen uygun hastalarda hekim onayı ile gebeliğe izin verilebilmektedir. Kemoterapi başlanmadan önce de tüp bebek teknikleriyle yumurta ya da embriyo dondurma işlemleri gebelik şansını artırmak için kullanılabilmektedir.
Toplumda, sütyen kullanımının meme kanserine sebep olabileceği konusunda kulaktan dolma bilgiler yayıldığı görülmektedir. Sutyendeki balenlerin meme dokusuna baskı yapması ile lenf akımını engellediği teorisi ileri sürülse de, meme kanseri ve sütyen kullanımı ile ilişkili bilimsel bir kanıt bulunmamaktadır.
Memedeki şüpheli kitlelerin tanısı için iğne biyopsileri kullanılmaktadır. Biyopsilerin kanser yayılımına sebep olduğu ile ilgili bilimsel bir kanıt bulunmamaktadır. İğne biyopsisi sonucunda iyi huylu çıkan kitlelerde ameliyata gerek kalmazken, meme kanseri tanısı alan hastalarda biyopsi ile tümörün alt tipi belirlenerek tedavi planı yapılmaktadır. Bu nedenle biyopsi meme kanseri tedavisine yön veren çok önemli bir uygulamadır.
Erkeklerde meme dokusu kadınlara göre daha az olsa da meme kanseri erkeklerde de ortaya çıkabilmektedir. Her 100 meme kanseri hastasından bir tanesi erkektir. Erken tanı ve tedavi planlaması ile erkeklerde de meme kanseri kısa sürede kontrol altına alınabilmektedir.