Günümüzün hızlı tempolu dünyasında, çoğumuz zaman zaman sağlıksız alışkanlıklara kapılıyoruz. İşlenmiş gıdalar, şekerli atıştırmalıklar, sigara, aşırı alkol tüketimi, şehirdeki hava kirliliği ve hatta plastik şişelerden su içmek. Bu alışkanlıklar, sadece genel sağlığımızı değil, yaşlanma sürecimizi de derinden etkiliyor.
Peacock’a göre, bu faktörler vücudumuzda kronik inflamasyona yol açarak cildimizin esnekliğini kaybetmesine enerji seviyelerimizin düşmesine ve hormonal dengesizliklere neden oluyor. Sonucunda ise daha hızlı yaşlanan bir bedene sahip oluyoruz. Özellikle şekerli karbonhidratlar, yaşlanmanın en büyük düşmanlarından biri olan kronik inflamasyonu tetikliyor. Beyaz ekmek, makarna, tatlılar ve gazlı içecekler gibi gıdalar, sadece kilo alımıyla sınırlı kalmıyor.
Yaşlanmanın en büyük sorumlularından biri, vücudumuzda serbest radikallerin birikmesidir. Serbest radikaller, çevresel faktörler ve sağlıksız alışkanlıklar nedeniyle hücrelerimize zarar vererek erken yaşlanmayı tetikler. A, C ve E vitaminlerinin alımı bu noktada büyük önem taşır. Peki, bu antioksidanları nereden alabilirsiniz?
Beslenme uzmanı, renkli meyve ve sebzeleri sofranızın baş tacı yapmanızı öneriyor. Kırmızı biber, ıspanak, yaban mersini, çilek, havuç ve brokoli gibi besinler, antioksidan açısından oldukça zengindir. Örneğin, C vitamini bakımından zengin olan portakal ve kivi, cildinizin parlaklığını artırırken kolajen üretimini destekler.
E vitamini içeren badem ve avokado ise cilt bariyerini güçlendirerek nem kaybını önler. Her öğünde tabağınıza farklı renkler eklemek, hem gözünüze hitap eder hem de vücudunuzun genç kalmasını sağlar. Ayrıca, cildinizin nemli, elastik ve genç görünmesini istiyorsanız, Omega-3 yağ asitlerini hayatınıza dahil etmelisiniz.
Somon, uskumru, sardalya gibi yağlı balıklar ve keten tohumu, chia tohumu gibi bitkisel kaynaklar Omega-3 açısından oldukça zengindir. Bu sağlıklı yağlar, cildin nem bariyerini güçlendirir, ince çizgilerin ve kırışıklıkların görünümünü azaltır. Eğer balık tüketmiyorsanız, ceviz, keten tohumu yağı veya alg bazlı Omega-3 takviyeleriyle bu ihtiyacı karşılayabilirsiniz.
Gabriela Peacock, kolajen üretimini desteklemek için kemik suyu, yumurta beyazı, tavuk, hindi gibi yağsız protein kaynaklarını ve kolajen takviyelerini öneriyor. Kemik suyu, son yıllarda popüler bir süper gıda olarak öne çıkıyor. Uzun süre kaynatılarak hazırlanan kemik suyu, kolajen ve diğer besleyici maddeler açısından da zengin. Unutmayın, yaşınız ne olursa olsun, daha sağlıklı ve enerjik bir bedene sahip olmak için asla geç değil.