Hastalığı etkileyen birçok faktör bulunuyor
Taşikardinin oluşmasında birçok faktör etkilidir. Bunların başında kalp hastalıklarına bağlı olarak kalp dokularında meydana gelen hasarlar gelir. Kalp hasarlarının yanı sıra;
Anemi,
Yüksek ateş,
Stres,
Ani duygu değişimleri,
Endişe ve korku anları,
Çok fazla kafein tüketimi,
Alkol ve sigara tüketimi,
Elektrolit dengesizliği,
Tiroid bezinin fazla çalışması,
Kalp yetmezliği,
Bazı doğumsal anomaliler,
Kalp hastalıkları,
Uyuşturucu madde kullanımı,
Kullanılan bazı ilaçlar.
Eğer bu belirtileri gösteriyorsanız…
Taşikardi birçok kişide çeşitli belirtilerle ortaya çıkarken bazı kişilerde hiçbir şikayete yol açmaz. Erken müdahale şansını düşüren bu durum, ani kalp durması, kalp krizi ve ölüm riskini artırabilir. Dolayısıyla kişilerin kalbinde ve vücudunda meydana gelen değişimleri ve bulguları iyi gözlemlenmesi gerekir. Özellikle de;
-Kalp atışlarının giderek hızlanması,
-Kalp atışlarının hissedilmeye başlanması,
-Nabzın yükselmesi,
-Baş dönmesi,
-Bayılma,
-Nefes almakta zorlanma,
-Göğüste sıkışma hissi,
-Sersemlik hissi,
-Güçsüzlük,
-Hipotansiyon,
-Göğüs ağrısı yaşayan kişiler mutlaka uzman bir doktora görünmelidir.
Sigara ve alkol kullananların dikkatine!
Taşikardi yani kalpte ritim bozukluğu durumu söz konusu olduğunda birçok kişi risk grubunda yer alıyor. Özellikle de kalp sağlığı üzerinde ciddi bir tehlike yaratan sigara ve alkol kullanan kişilerin taşikardiye yakalanma riski çok daha yüksek. Bunun yanı sıra; kalp hastaları, tansiyon hastaları, kansızlık şikayeti yaşayanlar, uyku apnesi olanlar, tansiyon problemi olan kişiler ve sürekli stres altında olanlar da risk grubunda bulunuyor.
Teşhis yöntemi değişkenlik gösteriyor
Taşikardi birçok sebebe bağlı olarak ortaya çıktığından tanı yöntemleri de farklılık gösterir. Dolayısıyla taşikardinin tespiti için;
-EKO testi,
-Tiroid testleri,
-Holter,
-EPS,
-Stres testi,
-Kan testleri uygulanır.
Tedavi sürecinde nasıl bir yol izleniyor?
Taşikardi için bir yol haritası belirlenirken öncelikle ritim bozukluğuna yol açan sebeplerin saptanması gerekir. Yol haritasını şekillendiren sadece hastalığın sebebi değil, hastanın yaşı, cinsiyeti ve genel sağlık durumu da etkilidir. Tedavideki asıl amaç, ritim bozukluğunun tekrarlamasını önlemek, sıklığını düşürmek, oluşabilecek riskleri azaltmaktır. Bu kapsamda uygulanan tedavi yaklaşımları ise şu şekildedir:
Vagal manevralar: İlk tercih edilen yöntemlerin başında gelen vagal manevralar, bazı hareketler aracılığıyla kalp ritminin düzenlenmesini amaçlar.
İlaçlar: Genellikle vagal manevraların eksik kaldığı durumlarda kalp ritmini dengeleyecek ilaçlara başvurulur.
Kardiyak ablasyon: Kasık, kol ve boyna yerleştirilen kataterlerin kalbe yönlendirilmesidir. Kataterlerin hedefi aşırı elektrik sinyallerinin gönderilmesini engeller.
Kardiyoversiyon: Kalbe verilen şok ile elektriksel sinyaller uyarılır ve ritmin normale dönmesi sağlanır.
Kalp pili: Cildin altına yerleştirilen kalp pili, ritminin arttığı anlarda devreye girerek kalbin normal ritmine kavuşmasını sağlar.
Cerrahi yöntemler: Kalpte ritim bozukluğuna yol açan birden fazla elektrik yolunun olması durumunda tercih edilen yöntem ameliyattır.
