Hafif başlayan bu semptomlar, gecenin ilerleyen saatlerde sizi uykudan uyandıracak bir seviyeye de ulaşabilir. Şikayetlerin özellikle gece ortaya çıkması ve uykudan uyandırma noktasına kadar gelmesi, elleri sallayarak rahatlama ihtiyacı hissedilmesi karpal tünel sendromunun tipik işaretlerinden biridir.
Bilgisayar kullanımının yoğun olduğu meslek grubu çalışanları, çok fazla el işi yapan ev hanımları, enstrüman çalan kişiler gibi el ve bileğini aktif kullanan kişilerde karpal tünel sendromu yaygın olarak görülebilmektedir. Ağrının özellikle geceleri ortaya çıkmasında uyku pozisyonlarının önemli etkisi vardır.
Uyku sırasında bileğin çene ya da başın altında geriye doğru bükülerek uzun süre kalması ağrıların şiddetini artırabilmektedir. Karpal tünel sendromunun tanısı elektromiyografi (EMG) ile konulmaktadır. Tedavisinde öncelikle fizik tedavi uzmanı ile görüşülmeli ve hekimin önerdiği tedavi yöntemleri uygulanmalıdır. Tedaviye dirençli vakalarda ise bir sonraki adım ameliyat olabilmektedir. Mikrocerrahi yöntemi ile yapılan karpal tünel ameliyatları sonrasında hasta, kısa sürede günlük hayatına dönebilmektedir.
Sabahları yataktan kalktınız ve güne başlamak için ilk adımı attınız. Topuğunuza bıçak batması gibi keskin bir ağrı saptanıyorsa ve günün geri kalanında topuklarınızda hafif bir ağrı hissediyorsanız sebebi topuk dikeni rahatsızlığı olabilir. Topuk dikeni, topuk kemiğinin alt kısmında kalsiyum birikmesiyle oluşmaktadır.
Topuk dikeninin oluşmasında obezite önemli bir sebep olmakla birlikte sık sık ayakta durmak, sert yüzeylerde koşmak ya da zıplamak, uygun olmayan ayakkabılar giymek gibi faktörler de topuk dikeni oluşumuna neden olabilir.
Her zaman çıplak gözle görülemeyen topuk dikeninin tanısının doğru bir şekilde konulabilmesi için hasta, şikayetlerini ertelememeli ve ortopedi ve travmatoloji uzmanına başvurmalıdır.
Topuk dikeni tedavisinde ayağın basınç yükünü azaltmak, ağrıyı ve iltihabı kontrol altına almak, esnekliğin artırılmasını sağlamak önemlidir. Topuk dikeni vakalarında fizik tedavi ve enjeksiyon tedavileri etkili olabilmektedir. Cerrahi dışı yöntemler ile çözüm bulunamayan durumlarda ise hastalara cerrahi tedavi önerilmektedir.