KİŞİYE ÖZEL SABUNDA YUMUŞAKLIK SIRRI
Osmanlı dönemindeki sabunlar da kişilerin istediği gibi yapılıyordu. Kişinin beğendiği kokuya göre çeşitlenen sabunlar, saçlarda sertleşme yaptığı için mutlaka hatmi çiçeği ve ebegümeci kaynatılarak elde edilen kıvamlı su yumuşatıcı olarak kullanılıyordu. Saraya sürekli kurutulmuş hatmi çiçeği ve ebegümeci gönderilmesi de o yıllarda sık sık yapılan alışılmış bir uygulamaydı.
İBN-İ SİNA’NIN ÖNERİSİ: GÜL SUYU
Sarayın en çok kullanılan ürünü gül sularıydı. Gül suyu ile ciltlerini temizleyen Osmanlı kadınları, ciltlerinin hem nemlenmesini hem de kırışıkların azalmasına yardımcı olduğunu söylüyordu. Ciltteki yaraları ve cilt hastalıklarını iyileştirmek için de gül suyu kullanılıyordu. Bunun dışında Osmanlı tıbbında gül yağı ruh hastalıkları tedavisinde de kullanılmıştı. İbn-i Sina'nın da bakım yöntemlerinde sık sık gülü ve gülle yapılan ürünleri kullandığı söyleniyor.
YÜZ HATLARINI DEĞİŞTİRECEK BAKIM YOK
Osmanlı döneminde güzellik algısı günümüzde olduğu gibi değildi. O dönemde sadelik, temizlik ve bakımlılık, güzellik anlamına geliyordu. Kadınlar yüz hatlarını değiştirecek bakımlar yapmıyor ve hafif kokular tercih ediyorlardı. Bu uygulamalar güzellik, sadelik ve özgünlük adına en ideal sırlardandı.
TONİK YERİNE MELİSA
Tonik yapmak için bir su bardağı kaynar suya, bir çorba kaşığı melisa koyuluyor. Üstü kapalı olarak kısık ateşte 5 dakika tutulan karışım, ateşten alındıktan sonra, 20 dakika demleniyor ve süzülüyor. Yüzünüze süreceğiniz tonik böylece hazır oluyor. Bu formül her türlü cilt için uygun ve etkili. Yüzdeki kırışıklıkları giderdiği gibi yaşlanmayı da önlüyor.
