Toplumsal cinsiyet rollerinin bir yandan kadın beyninin potansiyelini sınırladığını bir yandan da şekillendirdiğini aktaran Uzman Klinik Psikolog Zeynep Betül Alp, şunları söyledi: “Kadınların toplumsal olarak yönlendirildiği alanlar, beyinlerinin nasıl geliştiğini etkileyebiliyor. Örneğin, kız çocukları daha fazla dil ve iletişim odaklı oyunlara teşvik edilirken, erkek çocukları daha çok mekânsal becerileri geliştiren oyunlara yönlendirilebiliyor. Bu da beyin plastisitesi sayesinde uzun vadede bazı yeteneklerde fark oluşturabiliyor. Ama bu, kadınların belli alanlarda doğal olarak daha kötü ya da iyi olduğu anlamına gelmiyor. Beyin, deneyimlerle şekillenen bir organ ve kadınlara eşit fırsatlar verildiğinde birçok alanda erkeklerle aynı seviyede veya daha iyi performans gösterebildiklerini görüyoruz.”
Kadın beyni hakkındaki yanlış inanışları değerlendiren Uzman Klinik Psikolog Zeynep Betül Alp, bu mitleri şöyle sıraladı:
‘Kadınlar daha duygusaldır, erkekler daha mantıklıdır.’
Beyindeki duygusal işlemleme merkezleri (limbik sistem) hem kadınlarda hem erkeklerde aktif. Kadınlar sosyal olarak duygularını daha fazla ifade etmeye teşvik ediliyor olabilir ama bu, mantıklı düşünemedikleri anlamına gelmiyor.
‘Kadınlar bilim ve matematikte başarısızdır.’
Matematik ve bilim becerileri cinsiyetle değil, eğitim ve teşvikle ilgilidir. Kadınların mühendislik veya bilimde az temsil edilmesi, biyolojik değil toplumsal bir durumdur.
‘Kadınlar çok konuşur, çünkü beyinleri öyle çalışır.’
Kadınların dil merkezleri daha aktif olabilir ama bu, bütün kadınların çok konuştuğu anlamına gelmez. Konuşkanlık, bireysel ve kültürel faktörlere daha çok bağlıdır.
‘Kadın ve erkek beyinleri tamamen farklıdır.’
Aslında büyük ölçüde benzerler ve bireysel farklılıklar cinsiyet farklarından daha belirgindir. Yani bir kadının beyni, başka bir kadının beyninden bile daha farklı olabilir.