Maarif : Bilgi, kültür.
Mağrip : Batı. 2. Akşam.
Mağrur : Gururlu.
Mahabat : Mehebat, eski İran’da tanınmış bir peygamber.
Mahbup : Sevilen, sevilmiş, sevgili.
Mahra : Değerli kimse.
Mahser : Huy, özellik
Mahsun : Güçlü, güçlendirilmiş
Mahsut : Biçilmiş ekin.
Mahur : Klasik Türk müziğinde bir makam.
Mahya : Ramazan ayında camilere ışıkla yazılan yazı, resim.
Makal : Söz, kelam. 2. Söyleyiş,
Maksud : Amaç, gaye, maksat
Maksum : Taksim edilen, bölünmüş.
Maksur : Kısaltılmış. 2. alıkonulmuş. 3. Elinde olmadan zoraki.
Maksut : Ulaşılması istenen şey.
Mançer : Yabani kiraz ağacı.
Mançu : Kuzeydoğu Çin´de yaşayan Moğol asıllı halktan olan.
Mangalay : Alın. 2. Binici, süvari.
Manuk : Delikanlı, küçük
Mardik : Mücadele eden
Maruf : Herkesçe bilinen ve tanınan kişi, ünlü
Maşide : Şan ve şeref sahibi anlamındadır
Matlup : İstenilen, aranılan, talep edilen şey.
Matuk : Özgürlüğü bağışlanmış.
Mebruk : Kutlamaya değer kimse.
Mebrur : Hayırlı, beğenilmiş, makbul.
Mebus : Gönderilmiş, yollanmış. 2. Milletvekili. 3. Öldükten sonra diriltilmiş olan.
Mecdi : Büyüklük, ululuk, şan ve şerefle ilgili.
Mecdut : Talihi açık, mutlu, şanslı kimse.
Medayin : Şehirler, kentler.
Mefhar : Övünme. 2. Övünmeyi gerektiren şey.
Mehay : Sevgini ölümsüzlüğü.
Mehcur : Ayrı, uzak.
Mehip : Heybetli, azametli. 2. Aslan.
Mekin : Nüfuz sahibi, oturup yerleşen.
Mekki : Mekkeli. 2. Mekke´yle ilgili.
Mekselina : Eshab-ı Kehf´den – 7 Uyurlar´dan. Efsus ya da Yarpuz denilen bir şehirde Dakyanus (Dakyus) adındaki zalim hükümdar, halkı kendisine ve putlarına tapmaya zorlar. Allah´ın varlığına ve birliğine inanan birkaç genç ise gizlice ibadet ederek bu zalimin buyruğu dışına çıkar. Bunu haber alan Dakyanus´tan kaçan gençler, yolda kendileri gibi inançlı bir çobana rastlar. Çobanın bildiği ve yanında su olan bir mağaraya sığınan yedi kişi, burada uykuya dalar. Bu konu Kuran’da Kehf süresin de geçmektedir. Mekselina, bu 7 kişiden biridir.
Melen : Kıraç toprak
Meli : Çılgın aşık.
Meran : Sis, duman.
Merani : Cesaret.
Merksas : Cesur, yiğit.
Mernuş : Eshab-ı Kehf´den – 7 Uyurlar´dan. Efsus ya da Yarpuz denilen bir şehirde Dakyanus (Dakyus) adındaki zalim hükümdar, halkı kendisine ve putlarına tapmaya zorlar. Allah´ın varlığına ve birliğine inanan birkaç genç ise gizlice ibadet ederek bu zalimin buyruğu dışına çıkar. Bunu haber alan Dakyanus´tan kaçan gençler, yolda kendileri gibi inançlı bir çobana rastlar. Çobanın bildiği ve yanında su olan bir mağaraya sığınan yedi kişi, burada uykuya dalar.Bu konu Kuran’da Kehf süresin de geçmektedir. Mernuş, bu 7 kişiden biridir.
Merzuk : Mutlu. 2. Rızkı verilmiş, rızklı.
Mesih : İsa peygambere verilen adlardan biri.
Mesrur : Memnun, sevilen.
Mestan : Savruk. Cüret sahibi
Mestur : Örtülü. 2. Gizli, saklı. 3. Namuslu.
Meva : Yurt, memleket. 2. Sığınılacak, güvenilir yer.
Mevzun : Biçimli düzgün.
Mezit : Artırılmış.
Mihan : Sıkıntı
Mihin : Büyük, ulu.
Mihrali : En büyük komutan
Mihri : Güneş ile ilgili. 2. Sevgi.
Milis : Halk gücü
Minas : Büyük
Mir : Baş, komutan, amir, bey.
Mirat : Ayna. 2. Bir çeşit lale.
Mirek : Prens.
Mirel : Demir gibi güçlü.
Mocan : Soğukkanlı, dayanıklı, direngen.
Moran : Dereden büyük akarsu, ırmak, müren
Moray : Mor renkteki ışık.
Munar : Pınar, çeşme.
Mungan : Cömert, eli açık
Munis : Sıcakkanlı sevimli
Mustan : Tarihi güzellikleri dolu olan ilimiz
Muti : İyi kalpli, yumuşak başlı
Mübin : İyiyi kötüyü ayırabilen. 2. Apaçık, besbelli.
Mücap : Duası kabul edilen.
Müçteba : Seçkin, seçilmiş
Müfit : Faydalı, yararlı
Mükrim : Güler yüzlü.
Müldür : Berrak.
Mülket : Ülke.
Münci : Kurtaran, kurtarıcı.
Nad : Kurtulmuş, selamete ermiş. 2. Cennetlik.
Nafiz : İşleyen, içeriye giden, delip geçen işleyen, sözü etkili olan gibi anlamları vardır.
Nahid : Venüs, Zühre yıldızı
Nakıp : Bir kavim, kabile başkanı.
Namzet : Aday.
Nara : Haykırma, söylenme
Narız : Delip geçen. 2. İçe işleyen. 3. Sözü geçen, çok etkili.
Nart : Yürekli, yiğit
Narter : Yürekli yiğit, yiğitler yiğidi
Nasıf : Ekmek.
Nasıh : Öğüt veren.
Nasri : Tanrı yardımıyla üstünlük.
Nasuh : Öğüt veren.
Nasuhi : Kesin şekilde tövbe eden, tövbekar.
Natık : Konuşan. 2. Düşünen. 3. Bildiren.
Natuvan : Zayıf, güçsüz. 2. Beceriksiz.
Nayman : Moğolistan’da yaşayan Türk topluluğu.
Nebez : Boyun eğmeyen.
Necabet : Asalet.
Neccar : Dülger. 2. Marangoz.
Necear : Dülger, marangoz.
Necil : Soylu, soyu temiz. 2. Evlat, çocuk.
Nefer : Bir adam, tek kişi. 2. Er, asker.
Nefi : Çıkar ile ilgili faydacı. 2, Divan şairi.
Nehar : Gündüz
Nehidar : Yararlı, faydalı, iyi.
Nehip : Korku salan.
Nemır : Ölümsüz.
Nenkvaz : Çetin, sert.
Nesim : Hoşa giden hafif rüzgar
Nesip : Soylu, soydan.
Nesren : Nesir olarak, düz yazı olarak yazılan yazıya denir.
Nevcivan : Genç, delikanlı.
Nevfel : Deniz, derya
Nevit : İyi, sevinçli haber, müjde.
Nevşekar : Şair, ozan.
Neyyir : Nurlu, parlak. Işıklı cisim. Güneş
Niviskar : Yazar, yazıcı.
Nizar : Zayıf.
Nogay : Bugün Kuzey Kafkasya'da yaşayan bir Türk boyunun adı
Nova : Bir yıldız grubunun adı
Noyan : Ordular komutanı, başkomutan, soylu kişi
Nurzat : Nurlu, aydınlık kişi.
Nücivan : Genç, delikanlı.
Nüjen : Modem, yeni.
Nüvedan : Mucit, yaratıcı.
Nüvit : İyi haber
Nüza : Yeni, yeni doğan.
Nüzhet : Zevk, keyif, istek, tat, eğlence, sevinç
Obuz : Su gözesi, göze kaynak
Oflaz : Güzel, iyi, sevilen
Oflazer : Yakışıklı. 2. Cesur, yiğit.
Ogan : Barış tanrısı, gök tanrısı, güneş
Oganalp : Güneş gibi yiğit, gök tanrısı gibi yiğit, güçlü yiğit
Oganer : Gök tanrısı gibi yiğit, güçlü yiğit.
Ogansoy : Tanrı soyundan, gök tanrısı soylu
Ogeday : Akıllı, zeki.
Oğan : Tanrı.
Oğanalp : Gök tanrısı gibi yiğit, güçlü
Oğaner : İlahi gücü olan.
Oğansoy : İlahi bir güce sahip soydan gelen.
Oğantürk : İlahi bir güce sahip Türk.
Oğanverdi : “Allah bağışladı” anlamında kullanılan bir ad.
Oğur : İçten dost, samimi
Okat : Ok atan, savaşcı.
Okcan : Ok gibi doğru can
Okçun : Uzak, ilerde, uzaklaşmış.
Oker : Hızlı ve kuvvetli.
Oksar : Okları hazırlayan.
Okuş : Akıl, zeka, mantıklılık.
Olca : Savaş ganimeti.
Olçum : Bilgiçlik taslayan.
Olçun : Becerikli
Oldaç : Şişman, iri yapılı.
Oldağ : Dağ gibi yüksek ol.
Older : Dindar, sofu.
Olgu : Gerçekte var ol
Olgun : Yetişmiş, bilgili
Olgunay : Dolunay durumundaki ay
Olgunel : İyi el.
Olguner : Bilgi ve görgüce gelişmiş erkek, olgunlaşmış erkek
Olgunsoy : Gelişmiş soy, olgunlaşmış soy
Olguntürk : İyi yetişmiş Türk.
Olpak : Her zaman temiz, dürüst olan.
Olperest : Dinine sıkıca bağlı kimse, dindar, dinini çok seven.
Olsan : Ad ol, san ol
Oltan : Şafak ol, tan ol
Oltun : Saygı gösterilen ol, saygın ol
Oltunç : Tunç ol, tunç gibi sağlam ol
Oluş : Varlık halini alma, meydana gelme. 2. Bir durumdan öteki duruma geçiş.
Omaç : Hedef, gaye, amaç.
Omariya : Mardin, Nusaybin’de Kürt aşireti.
Omay : Beğenilen, sevilen
Omet : Ümmet, topluluk.
Omur : Omurgayı oluşturan kemiklerin herbiri, herhangi bir şeyin iskeletinin her bir parçası.
Omurtak : Küçük kartal.
Onan : Daha iyi bir duruma giren, eksiği kalmayıp gönül huzuruna Eren, iyileşen
Onar : (“onmak”tan) eksiği kalmayıp gönül erincine ulaşır, daha iyi bir duruma gelir, mutlu olur
Onaran : Düzelten, tamir eden
Onart : İşler bir duruma getirilmesini sağla, düzelttir.
Onat : Özenli, düzgün
Onatkan : İyi, dürüst soydan gelen.
Onatkut : İyi ve uğurlu
Onay : Uygun bulunmuş
Onel : Elleriyle her tarafı sarmalamış olan.
Oner : On kişiye bedel yiğit
Ongan : Özlem ve istekleri yerine gelmiş, mutlu
Onganer : Mutlu yiğit
Ongay : Kolay, zorluğu olmayan.
Ongu : Onmuş olma durumu, sağlık, mutluluk
Ongun : Bol verimli, yararlı duruma gelmiş, mutlu, kutlu, gelişmiş, Gürbüz, tapılan kişi, beğenilen kimse
Ongunalp : Mutlu yiğit, yararlı yiğit, kutlu yiğit, gürbüz yiğit
Onguner : Mutlu yiğit, yararlı yiğit, kutlu yiğit, gürbüz yiğit
Ongunsu : Gürbüz ve su gibi duru kişi.
Ongur : Kurtuluş.
Ongün : Uğurlu gün.
Onkut : Daha iyi ve şanslı yaşa.
Onuk : Sevgili; dürüst
Onuker : Herkesçe sevilen, sayılan kişi.
Onuktan : Sevilen, saygı duyulan ve tan gibi ışıltılı kişi.
Onuktekin : Sevilen, saygı duyulan, uğurlu.
Onul : İyi ol, sağlıklı ol.
Onultan : İyileştiren, sağlığa kavuşturan.
Onur : Özsaygı, şeref
Onural : Onur sahibi ol
Onuralp : Saygıdeğer, aziz, yiğit
Onuray : Onurlu ve Ay gibi güzel
Onurhan : Şeref sahibi hükümdar
Onurkan : Onurlu, şerefli soydan gelen.
Onursal : Onurla ilgili, onur niteliğinde; saygı göstermiş olmak için verilen
Onursan : Dürüstlüğüyle nam salmış kişi.
Onursay : Şeref sahibi saygın kişi.
Onursev : Kendin gibi olanı sev.
Onurseven : Onurlu insanları seven.
Onursoy : Onurlu bir soydan gelen.
Onursu : Saygın, şerefli ve su gibi temiz.
Orak : Hasat, ekin biçilen araç.
Orakay : Orak ayı. 2. Temmuz.
Oral : Türklerin ilk yurtlarından
Oralmış : Zaptedilmiş yer.
Oraltan : Tan vakti yapılan savaş. Oran
Oran : Karşılıklı uygunluk, iki şeyin birbirini tutması, iki şey arasında ya da parça ile bütün arasında bulunan fark
Oraner : Anlayışlı, hesaplı ve yiğit kimse.
Oransal : Oranla ilgili
Oray : 1.Ateş kırmızısı. 2. Şehirli.
Orbay : Ordu komutanı
Orbek : Kentli bey.
Orbey : Bekçi, koruyucu, muhafız.
Orcan : Üstün, kıdemli kişi
Orçum : Sağlam adam
Orçun : Arkadan gelenler, halefler 2. Ahlak
Orean : Direnen kişi.
Oreaner : Direngen ve yiğit kimse.
Orgun : Gizli, gizemli.
Orgunalp : Sır dolu yiğit.
Orgunay : Bulutların arkasında kalmış ay.
Orguner : Sır dolu yiğit.
Orgunhan : Sır dolu hükümdar.
Orgunkan : Geçmişi sır dolu olan.
Orgunsoy : Sır dolu bir soydan gelen.
Orguntay : Sır dolu genç.
Orgün : Kapalı havası olan gün.
Orhan : Kentin hükümdarı 2. Osmanlının ikinci padişahı
Orhon : Eski bir türk alfabesi
Orhun : Asya da bir nehir
Orkan : Orhan adının bir başka biçimi
Orkun : Or+kun (han) Kentin hanı
Orkuş : Ateş kırmızısı renkli bir kuş.
Orkut : Kutlu kent
Orkutay : Kutlu, uğurlu şehir.
Orman : Ağaçlarla örtülü geniş alan
Orsa : Geminin, rüzgârın geldiği yöne döndürülmesi/ rüzgâra karşı
Ortaç : Tepe, kendine miras kalan kimse; bir hükümdarlığın tahtına geçecek kimse, veliaht
Ortak : Ortak zevkleri paylaşanlar, arkadaşlar. 2. Birlikte iş yapan, ortaklaşa yararlarla birbirlerine bağlı kimselerden her biri. 3. Kuma.
Ortan : Tan renginin kızıllığı.
Ortun : Ortanca kardeş
Ortunç : Tunçtan yapılmış gibi sağlam kale
Oruç : Müslümanların yeme içmeden vs. uzaklaştıkları bir ibadet
Oruk : Çare, yol, imkan.
Orun : En büyük makam
Orunbay : Büyük görevi olan kimse, makam sahibi
Orus : Saadet, mutluluk, talih.
Oruz : Düşünce, düşün, ide.
Oskan : Zeki kişi.
Oskay : Neşeli, sevinç içinde olan.
Osma : Bulgaristan Türklerinin yaşadığı yörelerden birindeki nehrin adı.
Osman : Hz. Muhammet’in damadı üçüncü halife. 2.Osmanlı İmparatorluğu’nun kurucusu ve ilk hükümdarı. 3. Bir tür kuş ya da ejderha.
Oşan : Şanlı, şöhretli, adı duyulmuş olan.
Otacı : Hekim, doktor.
Otağ : Yüksek direkli, süslü, büyük çadır
Otağ / Otak : Büyük, süslü çadır.
Otamış : İyileştiren, düzelten.
Otaran : Beğenip arzu eden.
Otay : Alev kızıllığında ay.
Oxır : Uğur.
Oyal : Düşünceye önem veren, görüş alan.
Oyalp : Düşünceli ve yiğit.
Oyhan : Düşünceli hükümdar.
Oykan : Düşünce ve fikir erbabı soydan gelen.
Oykut : Düşünceli ve kutlu insan.
Oymak : Aşiret, küçük izci birliği
Oyman : Belli bir görüşe sahip kişi.
Oysan : Düşünce, fikirleriyle tanınan.
Oytun : Beğenilen, güzel yer, kutsal.
Oytunç : Düşünce sahibi sağlam kişi.
Ozan : Şair, halk şairi
Ozanalp : Şair ve yiğit kimse
Ozanar : Namuslu, şerefli, şair kişi.
Ozanay : Şair ve Ay gibi kimse
Ozaner : Şair ve yiğit
Ozankan : Ozan soyundan gelen
Ozansoy : Şairler soyundan gelen.
Ozansu : Şair dilli ve su gibi berrak kişi.
Oba : Üstün yetenekli. 2. Göçebelerin meydana getirdiği topluluk.
Obe : Aşiretin bir bölümü.
Oben : Erkek deve, o benim anlamlarındadır.
Obuz : Su gözesi, göze kaynak
Ocak : Ev, aile.
Ocan : O dost 2. İçten kişi.
Od : Ateş.
Oder : Ateş gibi canlı, coşkulu, hareketli kimse.
Odhan : Ateş kağan, ateş han
Odkan : Ateş kan, ateşli kan, kaynayan kan, deli kan
Odkanlı : Canlı, coşkulu, ateşli kimse.
Odman : Ateşli, canlı, çoşkulu kişi.
Odyak : “Ateşli ve coşkulu ol” anlamında kullanılan bir ad.
Odyakar : Ateş gibi can yakan kimse.
Odyakmaz : Ateş yakmaz.
Oflas : bk. Oflaz
Oflaz : Güzel, iyi, sevilen
Oflazer : Yakışıklı. 2. Cesur, yiğit.
Ogan : Barış tanrısı, gök tanrısı, güneş
Oganalp : Güneş gibi yiğit, gök tanrısı gibi yiğit, güçlü yiğit
Oganer : Gök tanrısı gibi yiğit, güçlü yiğit.
Ogansoy : Tanrı soyundan, gök tanrısı soylu
Ogeday : Akıllı, zeki.
Ogün : O bilinen gün, hayatımızın değiştiği gün
Oğan : Tanrı.
Oğanalp : Gök tanrısı gibi yiğit, güçlü
Oğaner : İlahi gücü olan.
Oğansoy : İlahi bir güce sahip soydan gelen.
Oğantürk : İlahi bir güce sahip Türk.
Oğanverdi : “Allah bağışladı” anlamında kullanılan bir ad.
Oğul : Evlat, erkek çocuk.
Oğulbal : Tatlı oğul, oğul balı, oğul arılarının yaptığı ak bal
Oğulbey : Beyin oğlu.
Oğulcan : Can oğul
Oğultan : Tan vakti
Oğultay : Genç.
Oğultekin : Biricik oğul, şehzade
Oğultürk : Türkoğlu
Oğur : İçten dost, samimi
Oğuralp : Samimi, içten erkek.
Oğuz : Gürbüz, delikanlı, temiz yaratılmış, iyi, doğru
Oğuzalp : Güçlü yiğit, iyi yürekli yiğit, dost yiğit
Oğuzata : İyi huyluluğu atalarından, soyundan gelen.
Oğuzbay : İyi huylu, saygın kişi.
Oğuzcan : İyi huylu, candan dost.
Oğuzer : Sağlam yiğit, dost yiğit
Oğuzhan : Oğuzların başı / Mete
Oğuzkan : Hükümdar soyundan gelen
Oğuzman : Sağlam, gürbüz, güçlü kimse, iyi yürekli dost kimse
Oğuztan : İyi huylu kişi.
Oğuztay : İyi huylu genç kişi.
Okan : Akıllı, anlayışlı, öğrenen 2. Tanrı, Güneş, Oğuz
Okanalp : İlahi bir güce sahip olan.
Okanay : Güçlü Ay, yiğit ay, Güneş ve Ay
Okaner : İlahi bir güce sahip olan yiğit.
Okansoy : Tanrı soyundan, gök tanrısı soylu
Okat : Ok atan, savaşcı.
Okay : Beğeni, onaylamak
Okayer : Ok gibi doğru, Ay gibi yiğit
Okaygün : Ok gibi doğru, Ay gibi güzel, Güneş gibi yakıcı kimse
Okbay : Ok gibi doğru ve varsıl kimse
Okcan : Ok gibi doğru can
Okçun : Uzak, ilerde, uzaklaşmış.
Okdemir : Demirden yapılmış ok
Oker : Hızlı ve kuvvetli.
Okgüç : Ok gibi doğru ve güçlü
Okhan : Ok gibi hızlı, delici hükümdar.
Okkan : Ok gibi delici soydan gelen.
Okman : Okçu, ok atan kimse
Oksal : Okla ilgili, hızlı
Oksar : Okları hazırlayan.
Oksu : Düzenli ve hızlı bir şekilde akan su
Oktan : Ok kadar hızlı
Oktar : Ok taşıyıcı / Ok+dar (Bayraktargibi)
Oktaş : Ok gibi delici, taş gibi sert.
Oktay : Çok hiddetli, kızgın
Oktuğ : Ok atan, okçu.
Oktunç : Ok tuncu; tunçtan yapılmış ok
Oktürk : Ok gibi Türk
Okumuş : Bilgili, öğrenimli.
Okur : Bilgilenmeyi, okumayı seven.
Okuş : Akıl, zeka, mantıklılık.
Okutan : Eğitim ve öğretim işini yapan.
Okutman : Öğreten.
Okuyan : Okumayı seven.
Okyan : Okçular, okçuluk.
Okyanus : Kıtaları birbirinden ayıran engin deniz.
Okyar : Oku parçala
Olca : Savaş ganimeti.
Olcan : Canlı, hareketli
Olça : Savaş ganimeti
Olçum : Bilgiçlik taslayan.
Olçun : Becerikli
Oldaç : Şişman, iri yapılı.
Olpak : Her zaman temiz, dürüst olan.
Olperest : Dinine sıkıca bağlı kimse, dindar, dinini çok seven.
Onan : Daha iyi bir duruma giren, eksiği kalmayıp gönül huzuruna Eren, iyileşen
Ongan : Özlem ve istekleri yerine gelmiş, mutlu
Onganer : Mutlu yiğit
Ongay : Kolay, zorluğu olmayan.
Ongu : Onmuş olma durumu, sağlık, mutluluk
Ongur : Kurtuluş.
Onuk : Sevgili; dürüst
Onul : İyi ol, sağlıklı ol.
Oraltan : Tan vakti yapılan savaş. Oran
Oray : 1.Ateş kırmızısı. 2. Şehirli.
Orbey : Bekçi, koruyucu, muhafız.
Orcan : Üstün, kıdemli kişi
Orçum : Sağlam adam
Orean : Direnen kişi.
Oreaner : Direngen ve yiğit kimse.
Orgun : Gizli, gizemli.
Orkutay : Kutlu, uğurlu şehir.
Orsa : Geminin, rüzgârın geldiği yöne döndürülmesi/ rüzgâra karşı
Ortan : Tan renginin kızıllığı.
Ortunç : Tunçtan yapılmış gibi sağlam kale
Oruk : Çare, yol, imkan.
Orun : En büyük makam
Orus : Saadet, mutluluk, talih.
Oruz : Düşünce, düşün, ide.
Oskan : Zeki kişi.
Oskay : Neşeli, sevinç içinde olan.
Osma : Bulgaristan Türklerinin yaşadığı yörelerden birindeki nehrin adı.
Oyhan : Düşünceli hükümdar.
Oykan : Düşünce ve fikir erbabı soydan gelen.
Oykut : Düşünceli ve kutlu insan.
Oysan : Düşünce, fikirleriyle tanınan.
Öger : Bilge, akıllı, zeki kişi.
Öget : Akıllığıyla beğenilen kişi.
Öğmen : Nitelikleriyle sevilen kişi.
Öğrünç : Sevinç.
Öğüş : Torun; çok; övme biçimi, övüş
Ökcan : Akıllı, zeka sahibi.
Ökmen : Akıllı, zeki
Öksel : Akılla ilgili, zeka ile ilgili, ussal, akılsal
Ökten : Güçlü, yiğit
Öktürk : Bilge Türk.
Önen : Hak, adalet.
Öngel : Oturaklı ve olgun kişi.
Önür : İlk. 2. Liderliği, yakalayan.
Örsal : Örs gibi sağlam, oturaklı
Örskan : Sağlam kan, örs gibi sağlam kan
Öymen : Uğurlu, talihli
Özark : Çok dürüst kişi.
Özçın : Özü doğru, saf, temiz kimse.
Özdem : İçsel varlığım olan özü demir olan, demir özlü
Özden : Soyu temiz olan
Özek : Ağacın, bitkinin içi, özü, çalışkan, güç, soluk, nefes, okla Boyunduruğu birbirine bağlayan demir
Özmen : Özlü kimse, içten kimse
Padaş : Ödül, mükafat.
Pala : Kısa, geniş kılıç
Palaalp : Azametli, yiğit,
Palatekin : Uğurlu kılıç.
Pamir : Yüksek dağlık külle
Pamirhan : Pamirlerin hükümdarı.
Payam : Badem.
Payan : Ortak, şerik.
Paye : Aşama, rütbe.
Payzen/Payzın : Tutsak. 2. Ayağına pranga vurulmuş kişi.
Pedük : Ulu, yüce, yüksek kişi.
Peren : Ülker yıldızı
Pereng : Ateş.
Perk : Güçlü, sert
Peyam : Haber. 2. Başkasından alınan bilgi.
Poreş : Esmer.
Porzer : Sarışın.
Pozan : Üzüm bağı.
Rabes : Tutum.
Raci : Rica eden, dileyen
Racih : Değerli, üstün.
Radi : Kabullenen rıza gösteren. 2. Boyun eğen.
Rahi : Yol ile ilgili.
Rahile : Sakin, rahat
Raif : Acıyan, esirgeyen
Raperin : Ayaklanmak, bir yerden kalkmak.
Raser : Üstün.
Rasid : Bekleyen, gözleyen
Ratip : Tertipleyen, düzenleyen.
Raydan : Etkili.
Rayet : Sancak, bayrak.
Reber : Rehber
Renan : Çok ses çıkaran, inleyen, çınlayan
Renas : Yol bilen
Resai : Süs, süsler.
Resat : Kahraman, cesur, savaşçı
Reyyan : Suya kanmış, suya doymuş. 2. Cennet´te sadece oruç tutan kimselerin girebileceği kapı.
Rezan : Ağırbaşlı.
Rical : Rütbe ve makam bakımından en üst düzeyde olanlar.
Rida : Razı olan erkek
Rihem : Yağmur yağdığında toprağın kokusu.
Rikap : Büyük, saygın bir kimsenin huzuru, önü. 2. Binilecek yer, üzengi.
Riva : Suya doymuşlar.
Ronay : Ayın hallerinden biri
Roza : Pembe renk
Ruat : Bulut, gök gürültüsü. 2. Konuşkan. 3. Tehdit eden.
Rüveyha : Zariflik, incelik.
Safir : Mavi renkli, değerli bir taş.
Safter : Düşman saflarını yaran yiğit.
Sağhan : İyi kağan / Sağın saygıdeğer, kutsal kimse / Hekim, Doktor / Kazak hakanlarının ünlülerinden biri
Sahir : Gece uyumayan.
Sara : Dertsizlik, rahatlık. 2. Berraklık ve saflık.
Sargan : Verimsiz arazide biten ot.
Sargın : İçten yürekten.
Sarim : Keskin.
Satvet : Atılma, hücum etme, saldırma.
Sayraç : Cıvıldayan, şakıyan, güzel ötüşlü
Seffah : Güzel söz söyleyen hatip / Cömert, eli açık
Sehran : Geceleri uyumayan, uykusuzluk çeken.
Selhan : Haberci.
Semir : Dost, arkadaş. 2. Nitelikli 3. Yamaç, dağ silsilesi
Senan : Parlak, ışıklı
Senih : Eli açık cömert 2. Süs, bezek, inci
Serad : Adı lider olan.
Serezad : Serbest, hür. 2. Derdi olmayan, rahat ve huzurlu.
Serhas : Dikenli bitki.
Serhun : Asil kan, soylu kan.
Serkut : Mutlu, şanslı insan
Sernerm : Uysal, yumuşak başlı.
Serok : Başkan, şef, yönetici.
Sertuğ : Baştacı edilen.
Somel : Güçlü el.
Somer : Katışıksız yiğit, tam yiğit
Sona : Bir tür ördek, suna; artık ondan sonrası olmayan, sona gelen; (mecaz olarak) son çocuk
Sualp : Asker, yiğit.
Suavi : Herkesin işine koşan yardım eden kişi
Suay : Suya vuran ay ışığı gibi ışıltılı
Şadi : Sevinç, neşe, mutluluk
Şahab : Ateş, alev parçası
Şahat : Güçlü, güzel cins at, atların şahı.
Şenalp : Neşeli yiğit, şen yiğit
Şerzan : Savaşı bilen
Şimal : Kuzey.
Şipal : Kahraman.
Şiraz : Türk müziğinde eski bir makam
Taçkın : Gurur
Talas : Rüzgârın kaldırdığı toz; fırtına; kasırga
Talat : Yüz, surat, çehre
Talaz : Dalga, kasırga
Talu : İyi, güzel, seçilmiş, seçkin
Taluy : Deniz, büyük nehir. 2. Çok, fazla.
Tamal : “Bütünüyle ele geçir” anlamında kullanılan bir ad..
Tamay : Dolunay.
Tanaçan : Şafak gibi açılan, aydınlatan
Tanalp : Şafak gibi aydınlık ve yiğit; şafak yiğidi
Tanay : Şafaktaki ay
Tancan : Şafak vakti doğan can
Taran : Tarla, geniş toprak, geniş yer
Tarcan : Ayrıcalıklı dost
Tardu : Armağan, hediye
Targan : Ayrıcalıklı, saygın.
Tercan : Delikanlı.
Toper : Güçlü, yiğit.
Toran : Genç irisi.
Torcan : Utangaç.
Torel : Gururlu kimse.
Torgay : Serçe, tarla kuşu.
Torkal : Mütevazi
Torkan : Mütevazi bir soydan gelen.
Toyka : Kalın sopa.
Tuğalp : Tuğlu yiğit, sorguçlu yiğit
Tuğberk : Göklerin hâkimi
Tuğsan : Tuğuyla ünlü olmuş kimse
Tuğsel : Başarıları dilden dile dolaşan.
Tunçtan : Altedilmesi imkansız olan.
Tunga : Güçlü, yiğit, rütbe
Tural : Yaşamak
Turalp : Genç yiğit.
Tümerk : Güçlü, kuvvetli.
Türkalp : Yiğit Türk
Ugan : Yüce, güçlü, kuvvetli
Ulaçhan : Hükümdarlığın sınırı.
Ulunay : Yüce ay, büyük ay
Unan : Bağlılık.
Unat : Akıllı, ergin.
Ural : Asya'da bir sıra dağ
Uralp : Yiğit.
Uraltan : Kızıllık.
Uraltay : Gençlik.
Uras : Saadet, mutluluk
Uras-Uraz : Talih, şans
Usalp : Akıllı yiğit.
Utkan : Zafer kazanmış, muzaffer. 2. Şerefli, onurlu soydan gelen.
Utku : Zafer, başarı, mutlu son
Utman : Şerefli.
Uygan : Uyumlu.
Uzalp : Becerikli yiğit
Uzay : Bütün canlı ve cansız varlıkların içinde bulunduğu sonsuz boşluk, evren.
Uztan : Bilgiyi ve güzelliği kendinde barındıran.
Uztürk : Becerikli Türk
Ülfer : Büyük su, ırmak.
Ülhan : Davranışı iyi olan hükümdar.
Ülmen : Denizci.
Üner : Ünlü yiğit
Ünhan : Ün salmış hükümdar.
Üstay : Yüksek ay.
Vaha : Çöl ortasında sulak ve yeşillik yer
Vahap : Çok bağışlayan, ihsan edici
Vahdi : Bir ve tek olmayla ilgili
Vahid : Yalnız, tek
Vassaf : Nitelendiren, tanımlayan.
Vedayi : Emanet olarak bırakılan.
Vedi : Başkasının malını saklamakla görevli kimse.
Vedid : Sevgisi çok olan, dost.
Vera : Günah ve haramdan kaçmak için şüpheli şeylerden uzaklaşma, takva.
Visam : Damga, nişan, işaret.
Viyan : İstek, arzu.
Vuska : Çok sağlam kuvvetli.
Yafes : Hz. Nuh’un üçüncü oğludur
Yağınalp : Hareketli yiğit.
Yağız : Yiğit; esmer
Yağıztürk : Esmer Türk.
Yalaza : Alev.
Yalgınay : Alev gibi parlayan kimse.
Yaltaray : Parıldayan ay.
Yaman : Şiddetli, öfkeli, cesur, korkutan, becerikli
Yarkaya : Sarp, uçurumdaki kaya.
Yelen : Arzu, istek, fırtına.
Yeler : Rüzgar gibi yiğit
Yelesen : Fırtınalı, çabuk kimse.
Yetener : Her türlü zorluğun üstesinden rahatlıkla gelebilen.
Yetkiner : Yetişkin yiğit, olgunlaşmış yiğit
Yücealp : Büyük, ulaşılmaz ve ulu yiğit
Zade : Evlat, oğul. 2. Doğmuş.
Zafir : Zafer kazanan, üstün gelen.
Zağnos : Bir tür doğan kuşu.
Zahid : Dinen yasak olan şeylerden sakınan
Zahit : Dini yasaklardan kaçan
Zait : Çoğalan. artıran.
Zaki : Saf, katışıksız, temiz, pak.
Zerak : Mavi, gök renkli
Zeynur : Aydınlık.
Zeyyat : Zeytinyağcı.
Zişan : Şanlı, şöhretli, şerefli.
Zuhur : Görünme, baş gösterme.
Zürap : Toprağa atılan tohumun yeşermesi
Zürriyet : Soy, bir soydan gelenler.
Kız bebekler için modern, kulağa hoş gelen, keşfedilmemiş ve duyulmamış onlarca isim bulunuyor. Hiç şüphesiz anne babalarda yeni doğacak bebeklerine verecek isimler konusunda seçici olmak istiyor.
İyi, pekiyi.
Arapça kökenli bir isim olan Aden, cennet bahçesi demektir.
Deniz göl veya akarsuda bulunan, etrafı suyla çevrili küçük kara parçası.
Kırmızı süs veya sabahları beliren ilk kırmızı ışık anlamında kullanılmaktadır.
Fransızca kökenli bir isim olan Alin, kibar anlamına gelmektedir.
Anlam itibariyle kırmızı ve kızıl renkleri temsil eder.
Soylu, asil, güzel anlamına gelmektedir.
Arapça kökenli bir isim olan Asel’in Türkçe karşılığı baldır. Cennetteki bal ırmağından bahsederken kullanılmaktadır.
Sanatçıların orkestra eşliğinde söylediği uzun şarkı anlamına gelmektedir.
Ayın veya bazı yıldızların dolayındaki ışık çevresi demektir.
Su gibi aziz, benlik.
Sonu olmayan, ebedi, hep kalacak olan.
İlk anlamı parmakla gösterilecek kadar güzel olan Benan’ın ikinci anlamı ünlü ve tanınmış kişidir.
Güçlü, kuvvetli, akıllı ve tanınmış kişi.
Anmak için verilen yadigâr, armağan, hediye.
Duru, açık, parlak, pırıl pırıl anlamlarında kullanılmaktadır.
Farsça kökenli bir isim olan Beste, bir müzik eserini oluşturan ezgilerin bütünü demektir.
Kutsal ışık anlamı taşıyan Belinay, aynı zamanda Peygamber çiçeği olarak da bilinen bir bitkinin ismidir.
Bilgili, olgun, iyi ahlâklı kişi.
Hayat veren su, tazelik anlamına geliyor. İkinci anlamı ise sevimli, sevgili.
Ay gibi temiz, parlak.
Şubat ayında birer hafta ara ile önce havada, sonra suda ve toprakta oluştuğu düşünülen sıcaklık yükselişi. Aynı zamanda kor halinde yanan ateş anlamına da geliyor.
Gözlerinin güzelliği ile ünlü, hızlı koşan, ince bacaklı ceylan.
Bir şeyin özü. Enerji, güç.
İyilik yapan günahsızların öldükten sonra mutluluğa kavuşacağı yer.
Erik, kayısı ve badem gibi yiyeceklerin olgunlaşmamış hali.
Yıldırım, şimşek.
Bir bitkinin, değişik renklerle bezenmiş güzel kokulu kısmı.
İnce ince yağan yağmur.
Çok az miktarda su.
Yaz-kış olan, yaprakları güzel kokan bir bitki.
Yeryüzünün çoğunu kaplayan engin su.
Düzenleyen, toplayan, pekiştiren.
Kımıldanış, hareket.
İçten, gönülden seven kişi.
Üzerinde yaşadığımız yeryüzü.
En yüksek yer, bir şeyin tepesi, dağ doruğu.
Bir şeyin önemini belirten ölçü, karşılık.
Tabiat, yaradılış ve yapı özelliklerinin tümü.
Arapçada güzel kolu çiçekler anlamına geliyor.
Güzel ve cesur.
Yaratılan ilk kadın, Havva.
Çok güzel veya çok yakışıklı kimse.
Kraliçe.
Türkiye’nin en batısında yer alan deniz, bölge.
Sarıya dönük kestane rengi.
Sabah rüzgarı.
Tahıl tanesi.
Güzelliği ile ünlü kimse.
Aydınlık, iç açıcı.
Güzel kokulu nergis türü.
Kıran, yaralayan kimse.
Uzay, gökyüzü.
Gün batımından gün ağarmasına kadar geçen zaman.
Fars, Arap ve Divan edebiyatında yer alan nazım şekli.
Işık ve ısı kaynağı olan büyük gök cismi.
Göz alıcı ve gösterişli olma, ihtişam.
Zarif, güzel, gülden gelen güzellik.
Zihinde canlandırılan imge, görüntü.
Mitolojide analığın yüceliğini temsil eden tanrıça.
Barış, güven.
Çevresindekiler tarafından sıcak bulunan, sevilen insan.
Yunancada parlayan ışık anlamına gelen Helin, Türkçede kuş yuvası anlamında kullanılmaktadır.
Bir şeye duyulan istek.
Yaşam, dirilik, yaşayış.
Akarsu.
Beyaz ve pembe renkte olan, çiçekli, hafif yapraklı ağaççık.
Aydınlık, parlaklık.
Ülkenin suyu, bereketi, bolluğu.
Temel düşünce, prensip, temel kanı.
İstiridyede yetişen değerli madde.
Türkçe kökenli bir isim olan Kardelen, nergisgiller ailesine ait, bahar gelir gelmez çiçek açan bir bitki.
Beyaz, pembe veya kırmızı renkte çiçekler açan, çaygillerden olan dayanıklı yapraklara sahip bitki.
Yunanca kökenli olan Kayla, kötülükten uzak anlamına geliyor.
Parlak kırmızı.
Kumla örtülü deniz kıyısı.
Yanan bir maddeden sıçrayan küçük ateş parçası.
Parlak kırmızı renkte değerli taş.
Bizden biri, bizim için.
Arapça kökenli olan Leman, parlama ve parıldama anlamında kullanılıyor.
Açık eflatun rengi.
İlk anlamı cennet bahçesi olan Lidya, aynı zamanda güzel ve soylu anlamında da kullanılıyor.
Tatlı olan.
İlkbahar aylarından biri.
Masal isminin üç farklı anlamı bulunmaktadır. İlki, olağanüstü olaylara dayanan ve kulaktan kulağa yayılan öğretici hikâyeler. İkincisi, boşuna söylenmiş sözdür. Son anlamı ise müzik parçası, ezgidir.
Gökyüzünün rengi.
Bal arısı.
Arapçada Mekke’nin bir bölgesinin adı olan Mina, Nepal dilinde çok değerli anlamına geliyor.
Farsçadan dilimize giren Narin kelimesi, kırılgan ve ince anlamına gelmektedir.
İlk anlamı ses, ahenk olan Neva, aynı zamanda zenginlik ve servet demektir.
Bir cismin uzayda kapladığı boşluk.
Başarılarla kendini beğendir, özgü kazan.
Kişinin benliği, özünde , içinde olan.
Hikâye.
İyi, güzel, cana yakın, sıcakkanlı.
Işık saçmak, parlamak eylemi.
Karşı, öte taraf. Aynı zamanda Beyoğlu ilçesinin eski ismi.
Pırıltı, çok parlak.
Zinet, süs.
Pembe ve kırmızı arasında bir renk, gül rengi.
İlk anlamı prenses olan Sara, aynı zamanda katıksız ve temiz anlamına da geliyor.
Saadet, bolluk, ferahlık.
Seziş, sezme kabiliyeti.
Yüz, çehre.
Rengi, tadı, kokusu olmayan, yaşamın devamı için büyük bir öneme sahip olan sıvı.
Fırsat, talih.
Şirin, güzel.
Sahur vakti doğan kız bebeklere verilen isim. Necim, yıldız.
Cennetteki Tuğba ağacının dallarına verilen isim. Sözlük anlamı ise küçük tuğ demektir.
Cennet bahçesine düşen ilk yağmur damlası. Farsçada güçlü ve kudretli kadın anlamında kullanılmaktadır.
Kişilerin karşılaştıkları olaylar karşısında olumlu sonuçlar çıkabileceğine dair geliştirdiği duygusal inanç.
Ulu, yüce.
Ulaşılmak istenen, amaç edinilen şey.
Merkürden sonra güneşe en yakın olan gezegendir.
Haramdan kaçınmak için sakıncalı ve şüpheli eylemlerden uzak durmak.
Yeşil ve gül anlamına geliyor.
Dost, yakın, arkadaş.
Beyaz, kırmızı veya sarı renkli, güzel kokulu çiçekler açan bir ağaççık.
Atmosferde bulunan buharın yoğunlaşmasıyla oluşan ve yeryüzüne düşen su.
Açık yeşil veya pembe renkte olan değerli taş.
Çok asil, güzel ve uysal.
Anlayışlı.
Güzel, iyi ahlaklı, cesur ve bilge kadın.
Değerli taşlar, mücevherler.
Yeşil renkli, cam parlaklığında değerli bir taş.