Padaş : Ödül, mükafat.
Pala : Kısa, geniş kılıç
Palaalp : Azametli, yiğit,
Palatekin : Uğurlu kılıç.
Pamir : Yüksek dağlık külle
Pamirhan : Pamirlerin hükümdarı.
Payam : Badem.
Payan : Ortak, şerik.
Paye : Aşama, rütbe.
Payzen/Payzın : Tutsak. 2. Ayağına pranga vurulmuş kişi.
Pedük : Ulu, yüce, yüksek kişi.
Peren : Ülker yıldızı
Pereng : Ateş.
Perk : Güçlü, sert
Peyam : Haber. 2. Başkasından alınan bilgi.
Poreş : Esmer.
Porzer : Sarışın.
Pozan : Üzüm bağı.
Rabes : Tutum.
Raci : Rica eden, dileyen
Racih : Değerli, üstün.
Radi : Kabullenen rıza gösteren. 2. Boyun eğen.
Rahi : Yol ile ilgili.
Rahile : Sakin, rahat
Raif : Acıyan, esirgeyen
Raperin : Ayaklanmak, bir yerden kalkmak.
Raser : Üstün.
Rasid : Bekleyen, gözleyen
Ratip : Tertipleyen, düzenleyen.
Raydan : Etkili.
Rayet : Sancak, bayrak.
Reber : Rehber
Renan : Çok ses çıkaran, inleyen, çınlayan
Renas : Yol bilen
Resai : Süs, süsler.
Resat : Kahraman, cesur, savaşçı
Reyyan : Suya kanmış, suya doymuş. 2. Cennet´te sadece oruç tutan kimselerin girebileceği kapı.
Rezan : Ağırbaşlı.
Rical : Rütbe ve makam bakımından en üst düzeyde olanlar.
Rida : Razı olan erkek
Rihem : Yağmur yağdığında toprağın kokusu.
Rikap : Büyük, saygın bir kimsenin huzuru, önü. 2. Binilecek yer, üzengi.
Riva : Suya doymuşlar.
Ronay : Ayın hallerinden biri
Roza : Pembe renk
Ruat : Bulut, gök gürültüsü. 2. Konuşkan. 3. Tehdit eden.
Rüveyha : Zariflik, incelik.
Safir : Mavi renkli, değerli bir taş.
Safter : Düşman saflarını yaran yiğit.
Sağhan : İyi kağan / Sağın saygıdeğer, kutsal kimse / Hekim, Doktor / Kazak hakanlarının ünlülerinden biri
Sahir : Gece uyumayan.
Sara : Dertsizlik, rahatlık. 2. Berraklık ve saflık.
Sargan : Verimsiz arazide biten ot.
Sargın : İçten yürekten.
Sarim : Keskin.
Satvet : Atılma, hücum etme, saldırma.
Sayraç : Cıvıldayan, şakıyan, güzel ötüşlü
Seffah : Güzel söz söyleyen hatip / Cömert, eli açık
Sehran : Geceleri uyumayan, uykusuzluk çeken.
Selhan : Haberci.
Semir : Dost, arkadaş. 2. Nitelikli 3. Yamaç, dağ silsilesi
Senan : Parlak, ışıklı
Senih : Eli açık cömert 2. Süs, bezek, inci
Serad : Adı lider olan.
Serezad : Serbest, hür. 2. Derdi olmayan, rahat ve huzurlu.
Serhas : Dikenli bitki.
Serhun : Asil kan, soylu kan.
Serkut : Mutlu, şanslı insan
Sernerm : Uysal, yumuşak başlı.
Serok : Başkan, şef, yönetici.
Sertuğ : Baştacı edilen.
Somel : Güçlü el.
Somer : Katışıksız yiğit, tam yiğit
Sona : Bir tür ördek, suna; artık ondan sonrası olmayan, sona gelen; (mecaz olarak) son çocuk
Sualp : Asker, yiğit.
Suavi : Herkesin işine koşan yardım eden kişi
Suay : Suya vuran ay ışığı gibi ışıltılı
Şadi : Sevinç, neşe, mutluluk
Şahab : Ateş, alev parçası
Şahat : Güçlü, güzel cins at, atların şahı.
Şenalp : Neşeli yiğit, şen yiğit
Şerzan : Savaşı bilen
Şimal : Kuzey.
Şipal : Kahraman.
Şiraz : Türk müziğinde eski bir makam
Taçkın : Gurur
Talas : Rüzgârın kaldırdığı toz; fırtına; kasırga
Talat : Yüz, surat, çehre
Talaz : Dalga, kasırga
Talu : İyi, güzel, seçilmiş, seçkin
Taluy : Deniz, büyük nehir. 2. Çok, fazla.
Tamal : “Bütünüyle ele geçir” anlamında kullanılan bir ad..
Tamay : Dolunay.
Tanaçan : Şafak gibi açılan, aydınlatan
Tanalp : Şafak gibi aydınlık ve yiğit; şafak yiğidi
Tanay : Şafaktaki ay
Tancan : Şafak vakti doğan can
Taran : Tarla, geniş toprak, geniş yer
Tarcan : Ayrıcalıklı dost
Tardu : Armağan, hediye
Targan : Ayrıcalıklı, saygın.
Tercan : Delikanlı.
Toper : Güçlü, yiğit.
Toran : Genç irisi.
Torcan : Utangaç.
Torel : Gururlu kimse.
Torgay : Serçe, tarla kuşu.
Torkal : Mütevazi
Torkan : Mütevazi bir soydan gelen.
Toyka : Kalın sopa.
Tuğalp : Tuğlu yiğit, sorguçlu yiğit
Tuğberk : Göklerin hâkimi
Tuğsan : Tuğuyla ünlü olmuş kimse
Tuğsel : Başarıları dilden dile dolaşan.
Tunçtan : Altedilmesi imkansız olan.
Tunga : Güçlü, yiğit, rütbe
Tural : Yaşamak
Turalp : Genç yiğit.
Tümerk : Güçlü, kuvvetli.
Türkalp : Yiğit Türk
Ugan : Yüce, güçlü, kuvvetli
Ulaçhan : Hükümdarlığın sınırı.
Ulunay : Yüce ay, büyük ay
Unan : Bağlılık.
Unat : Akıllı, ergin.
Ural : Asya'da bir sıra dağ
Uralp : Yiğit.
Uraltan : Kızıllık.
Uraltay : Gençlik.
Uras : Saadet, mutluluk
Uras-Uraz : Talih, şans
Usalp : Akıllı yiğit.
Utkan : Zafer kazanmış, muzaffer. 2. Şerefli, onurlu soydan gelen.
Utku : Zafer, başarı, mutlu son
Utman : Şerefli.
Uygan : Uyumlu.
Uzalp : Becerikli yiğit
Uzay : Bütün canlı ve cansız varlıkların içinde bulunduğu sonsuz boşluk, evren.
Uztan : Bilgiyi ve güzelliği kendinde barındıran.
Uztürk : Becerikli Türk
Ülfer : Büyük su, ırmak.
Ülhan : Davranışı iyi olan hükümdar.
Ülmen : Denizci.
Üner : Ünlü yiğit
Ünhan : Ün salmış hükümdar.
Üstay : Yüksek ay.
Vaha : Çöl ortasında sulak ve yeşillik yer
Vahap : Çok bağışlayan, ihsan edici
Vahdi : Bir ve tek olmayla ilgili
Vahid : Yalnız, tek
Vassaf : Nitelendiren, tanımlayan.
Vedayi : Emanet olarak bırakılan.
Vedi : Başkasının malını saklamakla görevli kimse.
Vedid : Sevgisi çok olan, dost.
Vera : Günah ve haramdan kaçmak için şüpheli şeylerden uzaklaşma, takva.
Visam : Damga, nişan, işaret.
Viyan : İstek, arzu.
Vuska : Çok sağlam kuvvetli.
Yafes : Hz. Nuh’un üçüncü oğludur
Yağınalp : Hareketli yiğit.
Yağız : Yiğit; esmer
Yağıztürk : Esmer Türk.
Yalaza : Alev.
Yalgınay : Alev gibi parlayan kimse.
Yaltaray : Parıldayan ay.
Yaman : Şiddetli, öfkeli, cesur, korkutan, becerikli
Yarkaya : Sarp, uçurumdaki kaya.
Yelen : Arzu, istek, fırtına.
Yeler : Rüzgar gibi yiğit
Yelesen : Fırtınalı, çabuk kimse.
Yetener : Her türlü zorluğun üstesinden rahatlıkla gelebilen.
Yetkiner : Yetişkin yiğit, olgunlaşmış yiğit
Yücealp : Büyük, ulaşılmaz ve ulu yiğit
Zade : Evlat, oğul. 2. Doğmuş.
Zafir : Zafer kazanan, üstün gelen.
Zağnos : Bir tür doğan kuşu.
Zahid : Dinen yasak olan şeylerden sakınan
Zahit : Dini yasaklardan kaçan
Zait : Çoğalan. artıran.
Zaki : Saf, katışıksız, temiz, pak.
Zerak : Mavi, gök renkli
Zeynur : Aydınlık.
Zeyyat : Zeytinyağcı.
Zişan : Şanlı, şöhretli, şerefli.
Zuhur : Görünme, baş gösterme.
Zürap : Toprağa atılan tohumun yeşermesi
Zürriyet : Soy, bir soydan gelenler.
Kız bebekler için modern, kulağa hoş gelen, keşfedilmemiş ve duyulmamış onlarca isim bulunuyor. Hiç şüphesiz anne babalarda yeni doğacak bebeklerine verecek isimler konusunda seçici olmak istiyor.
İyi, pekiyi.
Arapça kökenli bir isim olan Aden, cennet bahçesi demektir.
Deniz göl veya akarsuda bulunan, etrafı suyla çevrili küçük kara parçası.
Kırmızı süs veya sabahları beliren ilk kırmızı ışık anlamında kullanılmaktadır.
Fransızca kökenli bir isim olan Alin, kibar anlamına gelmektedir.
Anlam itibariyle kırmızı ve kızıl renkleri temsil eder.
Soylu, asil, güzel anlamına gelmektedir.
Arapça kökenli bir isim olan Asel’in Türkçe karşılığı baldır. Cennetteki bal ırmağından bahsederken kullanılmaktadır.
Sanatçıların orkestra eşliğinde söylediği uzun şarkı anlamına gelmektedir.
Ayın veya bazı yıldızların dolayındaki ışık çevresi demektir.
Su gibi aziz, benlik.
Sonu olmayan, ebedi, hep kalacak olan.
İlk anlamı parmakla gösterilecek kadar güzel olan Benan’ın ikinci anlamı ünlü ve tanınmış kişidir.
Güçlü, kuvvetli, akıllı ve tanınmış kişi.
Anmak için verilen yadigâr, armağan, hediye.
Duru, açık, parlak, pırıl pırıl anlamlarında kullanılmaktadır.
Farsça kökenli bir isim olan Beste, bir müzik eserini oluşturan ezgilerin bütünü demektir.
Kutsal ışık anlamı taşıyan Belinay, aynı zamanda Peygamber çiçeği olarak da bilinen bir bitkinin ismidir.
Bilgili, olgun, iyi ahlâklı kişi.
Hayat veren su, tazelik anlamına geliyor. İkinci anlamı ise sevimli, sevgili.
Ay gibi temiz, parlak.
Şubat ayında birer hafta ara ile önce havada, sonra suda ve toprakta oluştuğu düşünülen sıcaklık yükselişi. Aynı zamanda kor halinde yanan ateş anlamına da geliyor.
Gözlerinin güzelliği ile ünlü, hızlı koşan, ince bacaklı ceylan.
Bir şeyin özü. Enerji, güç.
İyilik yapan günahsızların öldükten sonra mutluluğa kavuşacağı yer.
Erik, kayısı ve badem gibi yiyeceklerin olgunlaşmamış hali.
Yıldırım, şimşek.
Bir bitkinin, değişik renklerle bezenmiş güzel kokulu kısmı.
İnce ince yağan yağmur.
Çok az miktarda su.
Yaz-kış olan, yaprakları güzel kokan bir bitki.
Yeryüzünün çoğunu kaplayan engin su.
Düzenleyen, toplayan, pekiştiren.
Kımıldanış, hareket.
İçten, gönülden seven kişi.
Üzerinde yaşadığımız yeryüzü.
En yüksek yer, bir şeyin tepesi, dağ doruğu.
Bir şeyin önemini belirten ölçü, karşılık.
Tabiat, yaradılış ve yapı özelliklerinin tümü.
Arapçada güzel kolu çiçekler anlamına geliyor.
Güzel ve cesur.
Yaratılan ilk kadın, Havva.
Çok güzel veya çok yakışıklı kimse.
Kraliçe.
Türkiye’nin en batısında yer alan deniz, bölge.
Sarıya dönük kestane rengi.
Sabah rüzgarı.
Tahıl tanesi.
Güzelliği ile ünlü kimse.
Aydınlık, iç açıcı.
Güzel kokulu nergis türü.
Kıran, yaralayan kimse.
Uzay, gökyüzü.
Gün batımından gün ağarmasına kadar geçen zaman.
Fars, Arap ve Divan edebiyatında yer alan nazım şekli.
Işık ve ısı kaynağı olan büyük gök cismi.
Göz alıcı ve gösterişli olma, ihtişam.
Zarif, güzel, gülden gelen güzellik.
Zihinde canlandırılan imge, görüntü.
Mitolojide analığın yüceliğini temsil eden tanrıça.
Barış, güven.
Çevresindekiler tarafından sıcak bulunan, sevilen insan.
Yunancada parlayan ışık anlamına gelen Helin, Türkçede kuş yuvası anlamında kullanılmaktadır.
Bir şeye duyulan istek.
Yaşam, dirilik, yaşayış.
Akarsu.
Beyaz ve pembe renkte olan, çiçekli, hafif yapraklı ağaççık.
Aydınlık, parlaklık.
Ülkenin suyu, bereketi, bolluğu.
Temel düşünce, prensip, temel kanı.
İstiridyede yetişen değerli madde.
Türkçe kökenli bir isim olan Kardelen, nergisgiller ailesine ait, bahar gelir gelmez çiçek açan bir bitki.
Beyaz, pembe veya kırmızı renkte çiçekler açan, çaygillerden olan dayanıklı yapraklara sahip bitki.
Yunanca kökenli olan Kayla, kötülükten uzak anlamına geliyor.
Parlak kırmızı.
Kumla örtülü deniz kıyısı.
Yanan bir maddeden sıçrayan küçük ateş parçası.
Parlak kırmızı renkte değerli taş.
Bizden biri, bizim için.
Arapça kökenli olan Leman, parlama ve parıldama anlamında kullanılıyor.
Açık eflatun rengi.
İlk anlamı cennet bahçesi olan Lidya, aynı zamanda güzel ve soylu anlamında da kullanılıyor.
Tatlı olan.
İlkbahar aylarından biri.
Masal isminin üç farklı anlamı bulunmaktadır. İlki, olağanüstü olaylara dayanan ve kulaktan kulağa yayılan öğretici hikâyeler. İkincisi, boşuna söylenmiş sözdür. Son anlamı ise müzik parçası, ezgidir.
Gökyüzünün rengi.
Bal arısı.
Arapçada Mekke’nin bir bölgesinin adı olan Mina, Nepal dilinde çok değerli anlamına geliyor.
Farsçadan dilimize giren Narin kelimesi, kırılgan ve ince anlamına gelmektedir.
İlk anlamı ses, ahenk olan Neva, aynı zamanda zenginlik ve servet demektir.
Bir cismin uzayda kapladığı boşluk.
Başarılarla kendini beğendir, özgü kazan.
Kişinin benliği, özünde , içinde olan.
Hikâye.
İyi, güzel, cana yakın, sıcakkanlı.
Işık saçmak, parlamak eylemi.
Karşı, öte taraf. Aynı zamanda Beyoğlu ilçesinin eski ismi.
Pırıltı, çok parlak.
Zinet, süs.
Pembe ve kırmızı arasında bir renk, gül rengi.
İlk anlamı prenses olan Sara, aynı zamanda katıksız ve temiz anlamına da geliyor.
Saadet, bolluk, ferahlık.
Seziş, sezme kabiliyeti.
Yüz, çehre.
Rengi, tadı, kokusu olmayan, yaşamın devamı için büyük bir öneme sahip olan sıvı.
Fırsat, talih.
Şirin, güzel.
Sahur vakti doğan kız bebeklere verilen isim. Necim, yıldız.
Cennetteki Tuğba ağacının dallarına verilen isim. Sözlük anlamı ise küçük tuğ demektir.
Cennet bahçesine düşen ilk yağmur damlası. Farsçada güçlü ve kudretli kadın anlamında kullanılmaktadır.
Kişilerin karşılaştıkları olaylar karşısında olumlu sonuçlar çıkabileceğine dair geliştirdiği duygusal inanç.
Ulu, yüce.
Ulaşılmak istenen, amaç edinilen şey.
Merkürden sonra güneşe en yakın olan gezegendir.
Haramdan kaçınmak için sakıncalı ve şüpheli eylemlerden uzak durmak.
Yeşil ve gül anlamına geliyor.
Dost, yakın, arkadaş.
Beyaz, kırmızı veya sarı renkli, güzel kokulu çiçekler açan bir ağaççık.
Atmosferde bulunan buharın yoğunlaşmasıyla oluşan ve yeryüzüne düşen su.
Açık yeşil veya pembe renkte olan değerli taş.
Çok asil, güzel ve uysal.
Anlayışlı.
Güzel, iyi ahlaklı, cesur ve bilge kadın.
Değerli taşlar, mücevherler.
Yeşil renkli, cam parlaklığında değerli bir taş.