“Zayıflamak için değil, güçlenmek için çalıştım” diyerek ağırlık kaldırma egzersizlerine yöneldiğini ve metabolizmasını desteklemek için hormon dengesini sağlamaya, iltihabı azaltmaya odaklanmış oldu. Beslenme düzeninde de değişiklikler yapan kadın, tükettiği protein miktarına dikkat etti, su tüketimine, düzenli uykuya ve günlük adım sayısına öncelik verdi.
Janszen, yalnızca alışkanlıklarını değil, çevresini de gözden geçirdi. İyileşme sürecine katkı sağlamayan unsurları hayatından çıkararak kendine hayır demeyi öğrendi. “İnsanları memnun etmeye çalışmayı bıraktım ve kendimi önceliklendirdim” diyerek bu değişimi anlattı.
Janszen’in hikayesi, kilo vermenin ötesinde bir yaşam tarzı değişikliği gerektirdiğini ve tutarlılığın mükemmeliyetçilikten daha değerli olduğunu gösteriyor. Yolculuğuna başlamadan önce metabolik sorunlar, hormon dengesizlikleri ve kronik yorgunlukla mücadele eden Janszen, bu zorluklara rağmen değişim için kararlı bir adım attı.
Yaklaşık 2 yılda 40 kilo veren kadın, fiziksel ve duygusal olarak bir hayli zorlandığını belirtti. Kronik yorgunluğun belirtileri nedeniyle zayıflama sürecini ilerletirken çok zorlanmış. Üstelik çoğu gün kendini zorlayarak ayağa kalkıyormuş. Zaman geçtikçe ve pes etmedikçe faydalı etkiler görmeye başlamış.
Zayıflama sürecine başlayan herkes, her gün tekrarlayan bir motivasyon hissinin peşlerine geleceğini düşünebilir. Ancak her sabah motive olamadığını vurgulayan Janszen, iyleşmeye kararlı olduğu için motive kazanabildiğini belirtti. Yani, motivasyon için uyarıcı etkinin yine siz olduğunu unutmamalısınız.