Milliyet AnasayfaMilliyet AnasayfaPembenar
  • Astroloji
  • Sağlık
  • Güzellik
  • Yazarlar
    Menü
    Giriş
    MİLLİYET ANA SAYFA
    • Astroloji
    • Sağlık
    • Güzellik
    • Yazarlar
    Gündem
    Dünya
    Ekonomi
    UzmanPara
    AnasayfaBorsaDövizAltın
    Skorer
    AnasayfaCanlı SkorFikstürPuan Durumu
    Cadde
    Pembenar
    Yazarlar
    Milliyet Tv
    Astroloji
    Seçim Sonuçları
    Son Depremler
    Tümü
    Milliyet ÇocukOyunEğitimKültür SanatMilli PiyangoYerel HaberlerPazarEgeGazete ArşiviMilliyet ExecutiveMilliyet ArkeolojiMilliyet Mimarlık
    Resmi İlanlar
    Bize Ulaşın
    KünyeReklamÜyelik
    • Twitter icon
    • Instagram icon
    • Youtube icon
    • Tiktok icon
    © Copyright 2025 Milliyet.com.tr | Giriş Yaptığınız taktirde kullanım koşullarını ve gizlilik politikasını kabul etmiş olursunuz.
    Son Dakika Haberler
    BebekKız İsimleri 2025 - En Güzel, Popüler, Daha Önce Duyulmayan, Değişik, Kız Bebek İsim Önerileri
    • Paylaş:
    • Twitter icon
    HaberlerBebek Haberleri

    Kız İsimleri 2025 - En Güzel, Popüler, Daha Önce Duyulmayan, Değişik, Kız Bebek İsim Önerileri

    07.01.2025 - 14:08 | Son Güncellenme: 07.01.2025 - 14:08

    #kız isimleri#bebek#anlamları
    TwitterLinkedinFlipboardLinki Kopyala
    TwitterLinkedinFlipboardE-postaLinki KopyalaYazı Tipi

    Anne ve babalar çocuklarının hayatı boyunca taşıyacağı isimleri seçerken özen gösteriyor. Bu yüzden anne ve baba olmaya hazırlanan çiftlerin hamilelik veya hamilelik öncesinden en çok üzerinde düşündüğü konuların başında geliyor. Yakın çevreden akıl alan ebeveynler uzun süreli bu konuda araştırma içerisine giriyor. Kız bebekler için 2025 yılında birbirinden güzel, modern, popüler ve değişik isimler yer alıyor. Çocuklarınıza verebileceğiniz en güzel, zor bulunan, anlamı güzel, duyulmamış, modern, keşfedilmemiş, değişik, yeni, nadir bulunan, popüler, otantik, dini kız bebek isimleri için “Kız Çocuk İsimleri ve Anlamları 2024” içeriğimize göz atabilirsiniz.

    1/30Kız İsimleri 2025 - En Güzel, Popüler, Daha Önce Duyulmayan, Değişik, Kız Bebek İsim Önerileri

    Bebek cinsiyetinin öğrenilmesinin ardından isim konusu üzerinden düşünülmeye başlıyor. Anne ve baba adayları doğacak kız ve veya erkek çocukları için uzun süre önceden araştırmalara başlıyor. 2025 yılında kız bebekler için birbirinden güzel, anlamlı ve modern isimler bulunuyor.

    2/30Popüler Kız İsimleri

    Popüler Kız İsimleri

    Anne ve baba adaylarının en çok kararsız kaldığı konulardan bir tanesi de isimler oluyor. En güzel ve en popüler isimleri doğacak yavrularına vermek isteyen adaylar derin bir araştırma içerisine giriyor. 2025 yılının en popüler isimleri;

     

     

    Akasya: Bir süs ve gölge ağacı

     

    Akel: Doğru dürüst işler yapan kimse

     

    Alkım: Gökkuşağı

     

    Alya: Yükseklik

     

    Asel: Bal

     

    Aylan: Açıklık, alan

     

    Balca: Bala benzeyen

     

    Balın: Sevgili

     

    Benan: Parmakla gösterilen, tanınmış

     

    Bengi: Sonsuz

     

    Beren: Güçlü, kuvvetli

     

    Bergüzar: Hatıra

     

    Cansın: “Sevgi dolusun!” anlamına gelen isim

     

    Cangül: İç açıcı

     

    Cavidan: Kalıcı olan

     

    Cemre: Şubat ayında birer hafta ile oluştuğu düşünülen sıcaklık artışları

     

    Cevher: Öz, maya

     

    Ceyda: Uzun boylu ve güzel kadın

     

    Çağın: Yıldırım

     

    Çağla: Coşkulu ol

     

    Çakıl: Taş parçası

     

    Çilen: Hafif yağan yağmur

     

    Çiçek: Bitkinin güzel renkli, taç yapraklı bölümü

     

    Deren: Toplayan

     

    Dilara: Gönül alan

     

    Dilay: Ay gibi güzel

     

    Dilde: Ünü herkesin dilinde olan

     

    Dora: Zirve

     

    Ece: Kraliçe

     

    Efil: Rüzgar

     

    Erda: Beyaz karınca

     

    Erem: Gönüllü, istekli olma

     

    Ezgi: Melodi

     

    Feray: Ay ışığı

     

    Ferda: Yarın

     

    Feris: Aydınlık

     

    Fulya: Nergisgillerden bir tür çiçek

     

    Füruzan: Aydınlık

     

    Gizem: Sır

     

    Gülbin: Gül fidanı

     

    Gülce: Gül gibi

     

    Gülriz: Gül saçan

     

    Güzin: Seçkin

     

    Hale: Güneş ya da ayın çevresinde görülebilen ışıklı daire

     

    Hayal: Zihinde canlandırılan şey ya da gölge

     

    Hazal: Kuruyan ağaç yaprakları

     

    Helin: Yuva

     

    Hoşneva: Hoş sesli

     

    Ilgıt: Hafif, yavaş

     

    Ilım: Yumuşaklık

     

    Irmak: Nehir

     

    Işıl: Parıldayan

     

    Itır: Güzel koku veya ıtır çiçeği

     

    İdil: Saf aşk

     

    İlter: Yurtsever

     

    İncinur: İnci gibi parlak olan

     

    İren: Özgür

     

    İyem: Güzellik

     

    Jale: Kırağı

     

    Janset: Güneşin doğumu

     

    Jülide: Karmakarışık

     

    Kamer: Ay

     

    Kayra: İyilik, ihsan

     

    Kumru: Güvercine benzeyen bir kuş türü

     

    Kuzey: Yön adı

     

    Lamia: Parlayan

     

    Lerzan: Titreyen

     

    Leyan: Parlayıcı

     

    Leyla: Gece

     

    Mavisu: Deniz

     

    Mayda: Narin

     

    Melda: Çok genç

     

    Maral: Geyik

     

    Mimoza: Çiçekli bir ağaç türü

     

    Naz: Cilve

     

    Neva: Ahenk

     

    Nevra: Parlaklık

     

    Nil: Lacivert

     

    Nurçin: Işık toplayan

     

    Olca: Bolluk, bereket

     

    Orkide: Bir çiçek türü

     

    Oya: İnce, nazik

     

    Ömür: Hayat

     

    Özben: “Gerçekten ben” anlamına gelen isim

     

    Özden: Soyca temiz

     

    Öykü: Hikaye

     

    Özten: Teni düzgün olan

     

    Pamira: Orta Asya’da bulunan bir sıradağ

     

    Parla: “Işık saç” anlamına gelen bir isim

     

    Pelin: Bir bitki türü

     

    Perran: Uçan, uçucu

     

    Renan: Çınlayan

     

    Rengin: Parlak renkli

     

    Ruken: Güler yüzlü

     

    Rüçhan: Üstünlük

     

    Seden: Gözü açık olan

     

    Selin: Coşkun akan su

     

    Selmin: Sevgi dolu olan

     

    Serpin: Yağmur

     

    Sumru: Bir şeyin üst tarafı

     

    Şafak: Gündoğumu öncesi beliren aydınlık

     

    Şebnem: Çiğ

     

    Şermin: Utanan

     

    Şule: Alev

     

    Tanseli: Şafak vakti olan sel

     

    Tünay: Gece ile ay

     

    Tülin: Ayna

     

    Ulya: En ulu

     

    Umay: Çocukları ve hayvanları koruduğuna inanılan tanrı, devlet kuşu

     

    Uzel: Usta

     

    Ülker: Bir takımyıldızı adı

     

    Ülkü: Amaç

     

    Ünsel: Çok meşhur

     

    Vera: Şüpheli şeylerden uzak duran

     

    Verda: Gül

     

    Vira: Aralıksız

     

    Yazel: Günahsız

     

    Yeşim: Değerli bir taş

     

    Yonca: Bir bitki türü

     

    Zeren: Kavrayışlı

     

    Zeynep: Mücevherler

     

    Zühre: Çoban yıldızı, Venüs

     

    A'dan Z'ye bütün kız isimleri ile ilgili listemiz devam etmektedir. 

     

     

    3/30‘A’ İle Başlayan Kız Bebek İsimleri ve Anlamları

    ‘A’ İle Başlayan Kız Bebek İsimleri ve Anlamları

    Aba: Abla, ana.

    Abaç: Annesine benzeyen, annesinin yapısında olan.

    Abadan: şen, bayındır, mamur.

    Abak: Eski Türklerde ölmüş ataların tapınılan heykelleri.

    Abakay: Eski Türklerin büyük kadınlara verdiği ünvan.

    Abasıyanık: Gönlünü kaptırmış, vurulmuş, kendinden geçmiş, aşık olmuş.

    Abay: Ay’ın suya akseden yansıması.

    Abaza: 1. Kuzeybatı Kafkasya’da yaşayan bir halk. 2. Bu halka mensup olan kims

    Abbase: Ahmed b. Hanbel’in hanımının ismi. Hz. Abbas’a mensup olan.

    Abdar: 1. Sulu, taze. 2. Parlak. 3. Sağlam vücutlu. 4. Nükteli. 5. Zarif, güzel, hoş. 6. Su veren hizmetçi.

    Abendam: Güzel vü­cutlu, güzellik.

    Abgül: Su gibi berrak ve duru olan gül.

    Abıru: Yüz suyu, namus.

    Abşar: Şelale

    Abucan: Çok güzel dost.

    Acar: 1. Becerikli. 2. Atılgan, ele avuca sığmaz. 3. Halk. 4. Yeni, taze

    Acarbegüm: Güzel yüzlü, sevimli.

    Acarbike: Güzel ve alımlı kadın

    Acarhatun: Sevimli, güzel yüzlü kadın

    Acem: 1. Açık ve doğru Arapça konuşamayan kimse 2. İran haklarından birine mensup.

    Acer: Hz. İsmail (a.s.)´in annesi

    Acunbüke: Çok güzel ve cana yakın

    Acungüneş: Dünyayı aydınlatan güneş

    Acunışık: Dünyayı aydınlatan ışık.

    Aça: Ana, analık

    Açalya: Açelya

    Açanay: Ay gibi ışık saçan

    Açangül: Açılan gül çiçeği

    Açe: Sumatra adasının en kuzey kısmı. Önceleri burada Açe İslam devleti h

    Açelya: Kokusuz çiçekler açan bitki.

    Açıl: Büyü, serpil, geliş” anlamında bir söz. Açılmak eylemin­den emir;

    Açılay: Ayın şekilleri, yansıması

    Açılel: Cömert, paylaşmasını bilen

    Açkıngül: Açılmış gül gibi güzel olan.

    Ada: Deniz veya göl suları ile çevrilmiş küçük kara parçası, cezire

    Adacan: Sevimli, cana yakın

    Adagül: Adada yetişen gül

    Adalet: Hak ve hukuku uygunluk, hakkı gözetmek

    Adanır: Adı ünlenen kimse

    Adani: Doğurgan, üretken.

    Adel: soyluluk, asillik, aristokrasi; soylular, asilzadeler.

    Aden: Cennet Bahçesi

    Adeviye: 1. İyilik, yar­dımseverlik. 2. Ünlü hanım mutasav-vıfe.İyilikseverl

    Adıcan: Adı ile sevilen, adı sevgili, dost olan.

    Adıgül: Adını gülden alan

    Adıgüzel: Adı beğenilen, hayranlık uyandıran, sevilen.

    Adın: ad sözcüğünün tekil ikinci kişi iyelik eki almış hali

    Adınur: Adını ışıktan alan, adı ışık saçan.

    Adışah: Adını şahtan alan.

    Adışık: Adı güzel olan, adı ışık saçan.

    Adile: Adaletli, hukuklu kişi

    Adin: Cennet.

    Adniye: Cennetlik.

    Adviye: İyilik yapmak, yardımseverlik.

    Afafet: 1. Afiflik, temizlik, temiz olan. 2. Fenalıktan, günah işlemekten kaçınma. 3. Namuslu olmak.

    Afat: Afet, tufan. 2. Çok güzel kadın.

    Afet: Çok güzel kadın manasındadır.

    Afif: 1. İffetli, namuslu, ırz ve namus sahibi kadın. 2. Doğru, haramdan sakınan, yolsuzluğa sapmaz kişi.

    Afife: Temiz, namuslu, iffetli.

    Afitab: l. Güneş, gün ışığı. 2. Çok güzel, dilber, parlak yüz.

    Afitap: Güneş / Çok güzel manalarını taşır.

    Afiye: Sağlık, sağlamlık.

    Afra: Ayın 13. gecesi, beyaz toprak.

    Afret: Kadın. hanım, bayan.

    Afşar: Atak, uyumlu

    Afşin: Silah, zırh.

    Aftabe: 1. Su kabı. 2. Güneş biçiminde yapılan mücevher

    Aguş: Kucak.

    Ağaça: Melike. 2. Kadın hükümdar.

    Ağahanım: Zengin hanım, malı mülkü bol olan hanım.

    Ağahatun: Zengin, hatun, varlıklı kadın.

    Ağan: Ka.- Akanyıldız, ağma

    Ağanbegüm: Göğe doğru yükselen kadın.

    Ağbet: Akça yüzlü.

    Ağca: Beyaz tenli kadın.

    Ağça: Temiz, saf.

    Ağgelin: Akça, pakça gelin.

    Ağgül: Beyaz gül. 2. Gül gibi saflık taşıyan güzel.

    Ağgün: Aydınlık gün.

    Ağgünlü: günü aydınlık olan, ak günlü

    Ağış: Göğe doğru yükselme, yükseliş.

    Ağıt: Ölen bir kimsenin ardından okunan ezgi, söylenen söz

    Ahenk: Uyumlu, uyum içinde olan

    Ahfa: Kalb, ruh, sır, hafi, ahfa şeklinde sıralanan “letafeti hamse” sonuncusuna verilen ad.

    Ahla: Çok tatı. Pek şi­rin.

    Ahmer: Kırmızı, kızıl.

    Ahra: Daha layık, mü­nasip, uygun.

    Ahsa: Arabistan’ın KuveytKatar kısmına verilen isim Erkek ve kadın adı olarak kullanılır

    Ahsen: En güzel, en iyi

    Ahter: Yıldız.

    Ahu: Güzel kadın

    Ahucan: Çok güzel dost

    Ahueda: Nazlı güzel

    Ahuela: Çok güzel gözlü

    Ahufer: Göz kamaştıran güzellik.

    Ahugöz: Gözleriyle güzelliğini bütünleştiren.

    Ahugül: Çok güzel

    Ahugüzar: Becerikli güzel

    Ahunaz: Nazlı güzel, nazenin

    Ahunigar: Resim gibi güzel.

    Ahunisa: Çok güzel kadın

    Ahunur: Göz kamaştıran güzelliğe sahip olan

    Ahuse: Coşkulu güzellik

    Ahusel: Çoşkulu güzellik

    Ahuser: Güzelliği gözler önünde olan, göz kamaştıran güzellik.

    Ahuses: Güzel sesli

    Ahusoy: Çok güzel bir soydan gelen.

    Ahusu: Su kadar temiz ve güzel olan.

    Ahusun: Güzelliği gözler önünde olan.

    Ahuşan: Güzelliğiyle şan şöhret sahibi olmuş.

    Ahuşen: Güzel ve neşeli.

    Ahutan: Tan vaktinin güzelliğine sahip olan.

    Ahuten: Çok güzel bir tene sahip olan.

    Ahuyar: Güzel sevgili, yar.

    Aişe: Zenginlik ve bolluk gören.

    Ajda: Çentik, çentikli, filiz.

    Ajik: Badem, küçük dal, sürgün, filiz.

    Ajlan: Hızlı, çabuk, telaşlı

    Akaltan: Hem ak hemde al olan tan

    Akaltın: Ak renkte altın, beyaz altın

    Akaltun: Ak renkte altın, beyaz altın

    Akanay: Yıldız kümesi.

    Akanean: Sevgiliye akıp giden can.

    Akangün: Hızlıca giden gün.

    Akant: Iyi dilekli ant, ak ant, ak yemin

    Akanyıldız: geceleri gökte görülen, hızla akıp giden ışıklı gökcismi

    Akarsu: Belirli bir yatak üzerinde, yer üstünde ve yeraltında akan su. 2. Tek sıra inciden veya elmastan gerdanlık.

    Akartuna: Akıp gitmekte olan Tuna, akar durumdaki Türk; akıncı Türk

    Akartürk: su gibi akıp gider durumdaki Türk akıncı Türk

    Akasiye: Akasya ağacı ve çiçeği.

    Akasma: Beyaz, mavi, morumsu, pembe çiçek veren yabani, tırmanıcı bir bitki.

    Akasya: Güzel kokulu çiçekleri olan bir ağaç

    Akay: Ayın en parlak hali

    Akbacı: Temiz, dürüst, içten.

    Akbahar: Baharın güzelliğini temizliğiyle birleştiren.

    Akbaşak: ak renkli başak

    Akbilge: Alim, bilgili, dürüst kimse.

    Akcan: Temiz ve dürüst kişi, candan insan

    Akça: Temiz, saf, iyi niyetli kişi. 2. Beyaza yakın renkte olan.

    Akçagül: Beyazımsı gül gibi olan kadın.

    Akçakiraz: Bir kiraz çeşidi.

    Akçan: Temiz, dürüst kimse

    Akçasu: Berrak su gibi olan.

    Akçay: Berrak, temiz, duru akan çay

    Akçıl: Beyazımsı, solgun.

    Akçiçek: Ak renkli çiçek, beyaz renkli çiçek.

    Akda: Himaye altında olan cariye, kadın, köle.

    Akdes: Kutsallığa yakın olan

    Akdil: Saf dilli.

    Akdolun: Temizliği ve saflığı her zaman için kendinde bulunduran.

    Akeda: Nazlı temiz güzel.

    Akel: Eli uğurlu anlamında

    Akela: Temizliği ve gözlerinin güzelliğiyle herkesi büyüleyen.

    Akfer: Beyaz ışık saçan.

    Akgül: Beyaz gül

    Akgülen: Temizliğiyle, saflığıyla tebessümü yüzünden hiç eksik etmeyen.

    Akgün: Işıklı gün

    Akgüneş: ak aydınlık Güneş; akça pakça ve güneş gibi aydınlatıcı

    Akgüngör: aydınlık, gönençli, dirlik düzenlik içinde bir göresin anlamına bir dilek

    Akhanım: Temiz, dürüst, saygıdeğer.

    Akışık: Beyaz, parlak ışık.

    Akibe: Son bitim.

    Akide: Bir şeye inanarak bağlanış. 2. İnanç, din inancı.

    Akife: Bir şey üzerinde azimle duran, sabırlı

    Akik: Yüzük taşı. 2. Çok değerli olan.

    Akile: Akıllı, akıl sahibi, kavrayışlı.

    Akipek: İpek gibi yumuşak insan.

    Akis: 1. Yankı. 2. Işığın veya bir şeklin bir satha çarpıp orada görünm

    Akkadın: Temiz, dürüst ve saygıdeğer kadın.

    Akkız: Beyaz kadın.

    Akkor: Beyazlaşmış ateş

    Akkutlu: Dürüstlüğüyle kutsanmış olan.

    Akmar: Aylar, yıldızlar.

    Akmer: Ay gibi beyaz (yüz)

    Akmeriç: ak, aydınlık meriç

    Akmut: ak dilek, ak göneniş

    Akmutlu: bütün istek ve özlemleri yerine gelmiş olan; ak gönençli

    Aknaz: Nazlı kız.

    Aknigar: Beyaz resim.

    Aknur: Beyaz, temiz ışık.

    Akol: Dürüstlüğünle tanın.

    Akören: ak, aydınlık kent kalıntısı

    Akpak: Tertemiz, çok dürüst.

    Akpınar: Berrak ve temiz su.

    Akra: En güzel, en uygun olan

    Aksel: Beyaz renkte taşkın su.

    Aksen: Sen aksın, kirlenmemişsin, temizsin.

    Akses: Sesi aydınlık saçan.

    Aksev: Aydınlığı sev, ışık saç

    Akseven: Ak rengi seven kimse.

    Aksevil: Ak tenli ol ve sevil; akça pakça sevilen kimse.

    Aksın: Temiz, doğru, dürüstsün., Akip Gitmek

    Aksu: Temiz su gibi.

    Aksuna: Güzelliğiyle ilgi çeken

    Aksülün: Beyaz tenli.

    Akşan: Temizliğiyle bilinen.

    Akşen: şen şakrak,

    Akşın: Beyaz tenli kadın

    Akşin: Beyaz tenli kadın.

    Aktaç: Dürüstlüğü ve temizliği nedeniyle şereflendirilmesi gereken. 2. Gelin tacı.

    Aktan: Aydınlık, mehtaplı gece.

    Akten: Beyaz tenli olan.

    Aktolun: Beyaz dolunay. 2. Beyaz ay.

    Akülke: Aydınlık ülke, mutlu ülke.

    Aküs: Nazik, zarif, çekicilik, cazibe.

    Akyar: Beyaz tenli sevgili

    Akyıl: Temiz, güzel sene.

    Akyıldız: Çoban yıldızı, uğurlu, kutlu yıldız.

    Ala: Çok renkli, rengârenk

    Âlâ Nur: Yüce yüksek ışık

    Aladal: Çok renkli genç.

    Alafer: Karışık renkli ışık.

    Alagöz: Açık kestane renginde gözü olan.

    Alagun: Yazın güneş buluta girdiği zamanki gölgeli hava.

    Alagül: Çok renkli gül

    Alagülen: Her şeye gülen.

    Alagün: Yazın, güneş bulut arkasında kaldığında oluşan gölgeli durum.

    Alagüz: Sonbaharın rengini taşıyan.

    Alakuş: Karışık renkleri olan kuş

    Alamet: 1. İşaret, iz, nişan. 2. Remiz, sembol. 3. Belirti, emare. 4. Çok iri, şaşılacak büyüklükte(meç.).

    Alanay: Ayın ışık saçtığı zaman.

    Alanaz: Her şeyde nazlanan.

    Alangoya: Altın geyik. Ünlü Moğol destanının kut­sal sayılan kadın kahraman

    Alangu: Altın geyik. Ünlü Moğol destanının kut­sal sayılan kadın kahraman

    Alanur: Yarı ışıklı

    Alapınar: Alaca pınar, ala pınar.

    Alara: Mitolojide bir yer adı. Prenses manasındadır.

    Alarcın: Güzelliğini ateşin kırmızılığından alan

    Alases: Çok renkli bir sese sahip olan.

    Alasoy: · Çok renkli bir soydan gelen.

    Alasu: İyi ve temiz su.

    Alaşan: İyi, kaliteli isim.

    Alaşen: Keyfi yerinde olan.

    Alaten: Teni karışık renkli olan.

    Alayar: Renkli sevgili.

    Alaz: Alev

    Albeni: Çekicilik, güzellik.

    Alcan: Can alıcı güzel. Can alan, cesur, yürekli.

    Alcık: Yanaklarının pembeliğiyle sevimli olan.

    Alçiçek: Kırmızı çiçek

    Alçin: Bir küçük kuş.

    Aldaş: Her iki yanağıda kırmızı olan.

    Aldeniz: Kızıl renkli deniz.

    Aleda: Nazlı, kaprisli

    Alela: Yanakları kırmızı, gözleri ela olan.

    Alev: Ateşin çıkardığı yalım

    Aleyna: Esenlik ve güzelliklere sahip, esenlik içinde olan.

    Algım: Sevdalı vurgun.

    Algın: Birine gönül vermiş, vurgun, tutkun

    Algun: 1. Aklı alınmış. 2. Al renginde, koyu ve parlak pem­be. 3. Tümsek, te

    Algune: 1. Serap. 2. Allık.

    Algül: Kırmızı gül.

    Algün: Kırmızı gün

    Algüzar: becerikli, allı kadın.

    Alım: Cazibe, gözü, gönlü çeken güzellik. 2. Kurum, çalım, gurur.

    Alime: Çok okumuş, bilgin, aydın kadın.

    Alin: Yükselen ışık, ışığın kaynağıdır.

    Alipek: Al renkli ipek.

    Alisa: Asil soydan olan

    Aliya: Kızların güzeli, sultani, güçlüsü.

    Aliye: Yüce olan

    Alize: Tropik bölgelerde esen rüzgâr

    Alkım: Gökkuşağı

    Alkış: Birini Övme

    Alkız: Kırmızı yanaklı, sağlıklı kız

    Alköz: Kırmızı ateş.

    Allı: Al renkli, al renge boyanmış.

    Allıbahar: Al rengine bürünmüş bahar çiçekleri.

    Allıcan: Al renkli yürekten dost

    Allıçiçek: Al renkli çiçek.

    Allıgül: Al renkli gül. 2. Kırmızı gül.

    Allıgülen: Gülüşünde sıcaklık hissedilen

    Allıgün: Al rengine bürünmüş gün.

    Allıgüz: Al rengine bürünmüş sonbahar.

    Allıı: Al renkli, al renge boyanmış.

    Allıkız: Sağlıklı, al yanaklı kız.

    Allınaz: Kırmızılara bürünmüş nazlı güzel.

    Allınur: Al renkli ışık saçan.

    Allısu: Al rengine bürünmüş su.

    Allışan: Kırmızılara bürünmesiyle tanınan.

    Allışen: Sıcak kanlı.

    Allıtan: şafak vaktinin kızıllığı gibi güzel olan.

    Allıten: Al renkli bir tene sahip olan.

    Almabanu: Hanımefendi, prenses.

    Almagül: Gül gibi güzel.

    Almıla: Almak.

    Almila: Al elma.

    Almina: Al elma.

    Almira: Ay tutulması esnasında ayın çevresinde görünen kızıllık.

    Alpike: Kahraman kraliçe

    Alpnur: Yiğit, cesur, yürekli, güzel kadın.

    Alsan: Ün al, adın duyulsun.

    Alseven: Mutluluk duyan.

    Alsevin: Mutluluk duy.

    Alsu: Al renkli su.

    Alsuda: Suya yansıyan ay ışığı.

    Alsun: Güzelliğini sunan.

    Alşan: şanlı şöhretli, namlı.

    Altaç: Al renkli taç.

    Alten: Al renkli tene sahip olan.

    Altın: Parlak, işlenebilen, değerli bir maden

    Altın (Altun): Değerli bir metal (Paslanmayan, en iyi iletken)

    Altınay: Üstün nitelikli, değerli kimse.

    Altınbaşak: Değerli kişi.

    Altınbike: Altın gibi değerli kadın.

    Altınçiçek: Üstün nitelikli, değerli kadın.

    Altındal: Gelecek vaat eden genç

    Altıngül: Üstün nitelikli, değerli kadın.

    Altınhanım: Üstün nitelikli, değerli kadın.

    Altınışık: Işığın en güçlü anı.

    Altınışın: Işığın en güçlü anı.

    Altınız: Işığın en güçlü anı.

    Altıniz: Değerli yol.

    Altınsaç: Sarı saçlı kadın.

    Altıntaç: Altından taç.

    Altun/ Altın: Değerli bir metal (Paslanmayan, en iyi iletken)

    Altuna: Kırmızı akan Tuna Irmağı.

    Aluçe: Alıç, yeşil erik.

    Alun: En yüksek melekler topluluğunun adıdır.

    Alüze: Gamlı, kederli.

    Alya: Yüksek yer, yükseklik, gök

    Amade: Hazır, hazır olmak

    Amber: 1. Güzel koku. 2. Güzellerin saçı.

    Amelya: Çalışkan, gayretli.

    Amile: Bir işi yapmakla yükümlü olan.

    Amine: Gönlü emin, kalbinde korku olmayan.

    Amira: Emir veren prenses, yönetici kadın

    Amiran: miran

    Amire: Buyuran, emreden. ·2. Bir işte emir verme yetkisinde olan.

    Amre: Yaşam süren, yaşayan.

    Anabacı: Anne ve kız kardeş.

    Anabörü: Dişi kurt.

    Anahanım: Anne olmuş kadın.

    Anakadın: Anne olmuş kadın.

    Anakız: Anne ve kız.

    Anar: Anımsar, hatırlar.

    Anargül: Anımsayan, hatırlayan güzel kadın.

    Anber: Güzel kokulu, kül rengi madde.

    Andaç: Anılar, hatıralar

    Andelip: Bülbül.

    Anı: Yaşanmış olaylardan belleğin sakladığı.

    Anıl: 1. Anılmak eylemi. 2. Meşhur, ünlü. 3. Hatırlanan.

    Anife: 1. Sert, şiddetli. 2. Haşin. 3. Geçmişte, pek yakında, burnun ucu denecek kadar yakından gecen. 4. Biraz önce, belirtilen, bahsedilen.

    Anisa: Cana yakın.

    Anka: Kaf Dağı'nda bulunduğu söylenen masal kuşu

    Apak: Bembeyaz, çok ak, çok temiz.

    Aral: Birbirine yakın adalar topluluğu.

    Aram: Sakin, huzurlu.

    Aramcan: 1. Gönül rahatı. 2. Sevgili, sevilen güzel.

    Arasti: Süslü, hazırlanmış

    Arca: Temiz, namuslu.

    Arcan: Candan, namuslu dost.

    Ardal: Çevresine saygılı olan.

    Ardıç: Güzel kokusu ile bilinen bir ağaç türü.

    Arefe: Herhangi bir zamandan, bir önceki zaman, önceki gün.

    Aren: 1. Çölde bulunan en parlak ve gösterişli kum. 2. Çöl kumu. 3. Parlak kum tanesi.

    Argana: Akıllı, bilgili.

    Argül: Gençliğini ve güzelliğini koruyan.

    Argüzar: Becerikli ve güzel kadın

    Arıçel: Barış elçisi.

    Arıel: Temiz, dürüst çalışan, hilesiz.

    Arın: Katışıksız, temiz, kirden uzak

    Arife: Bilgi sahibi zarif kadın

    Arjin: Yaşam ateşi.

    Arkay: 1. Yükselen.2. Çeşitli yönlere doğru çıkık bir durumda olan.

    Armağan: Hediye, ödül

    Arman: 1. Özlem, hasret. 2. Pişmanlık, teessüf.

    Armanç: İdeal, ülkü.

    Armina: Cesur, yürekli.

    Armine: Emine. 2. Korkusuz, yürekli.

    Armoni: Ses uyumu.

    Arnisa: Namuslu kadın

    Arrafe: 1 Falcı, kahin. Müneccim. 2. Hekim. 3. Göçebe Arap aşiretlerinin örfe vakıf umumi bilgileri.

    Arsal: Namusuyla övünen.

    Arsay: Çok saygın kadın.

    Arsel: Çok coşkulu kadın.

    Arsen: Kurtuluş, özgürlük

    Arser: Gözler önünde olan.

    Arsima: Yüzü ay gibi parlak, nurlu, uğurlu olan.

    Arsoy: Çok namuslu bir soydan gelen.

    Arsu: Su kadar berrak

    Arsun: Yüreğindeki temizliği yansıtan.

    Artaç: Arkadaş, meslektaş, dost.

    Artanç: İnce ruhlu, duyarlı, sanatkar.

    Artemis: Eski Yunan Tanrıçalarından biri, bereketin, ormanların ve dağların tanrıçası.

    Artukmaç: Güzide, benzersiz.

    Arukız: Sevimli kız, güzel kız.

    Arüsek: 1. Gelin, küçük gelin. 2. Bebek gibi güzel kız. 3. İşlemecilikte kullanılan yeşil parlak sedef. 4. Ateş böceği. 5. Küçük bir mancınık çeşidi.

    Arva: En güzel kadın

    Arven: Akşam yıldızı, güzellik, tazelik.

    Arya: Operada sanatçının orkestra eşliğinde söylediği uzun şarkı

    Arziye: Toprakla ilgili, topraktan yetişen.

    Arzu: İstek

    Arzucan: Candan isteyen

    Arzucuk: Candan sevilen.

    Arzuela: Güzel gözlü kız.

    Arzufer: Çevresine ışık saçan.

    Arzugül: İstenilen, beğenilen gül.

    Arzugülen: Sürekli tebessüm etmesi temenni edilen.

    Arzugüzar: Yetenekleriyle her işin üstesinden gelmeye çabalayan. .

    Arzuhan: İsteklerin efendisi.

    Arzula: İste, heves et.

    Arzum: İsteğim dileğim, hevesim.

    Arzuman: 1. İstek, bahşiş. 2. Emel, heves, meyi. 3. Özlemek, müştak olmak. “Arzum” olarak da kullanılır. Meşhur halk hikayelerinde Kamber’in sevgilisi.

    Arzunaz: Naz yapan, nazenin.

    Arzunur: Yüreğindeki güzelliği dışarı saçan.

    Arzusal: Kendini kanıtlamaya çabalayan, uğraşan.

    Arzusel: Coşkulu istek.

    Arzusoy: Meraklı bir soydan gelen.

    Arzusu: Özünü içtenlikle dışarı vuran.

    Arzuyar: İstekli sevgili.

    Asalbegüm: Gerçek hanımefendi.

    Asalbike: Gerçek hanım, gerçek güzel.

    Asalet: Soyluluk. 2. Bir görevi yüklenmiş olan, o görevin sahibi olan kimse.

    Asel: Cennetteki 4 ırmaktan biri, bal ırmağı.

    Asena: Dişi kurt, güzel kız

    Asfer: Yüzü soluk olan.

    Asgar: En küçük, daha küçük.

    Asıfe: Şiddetle esen rüzgar. Kur’an’da Yunus 22, İbrahim 18 ve En’am suresi 81. ayetlerde geçer.

    Asılsay: Çok saygın bir aileden gelen.

    Asılsu: Geçmişi su gibi berrak ve temiz olan.

    Asılsun: Geçmişini gözler önüne seren.

    Asılşah: Kudreti geçmişinden gelen.

    Asılşen: Durmaksızın tebessüm eden.

    Asıltan: Tan vakti kadar etkileyici ve romantik olan.

    Asılyar: Gerçek sevgili.

    Asılyel: Gönül dostu.

    Asıma: Temiz, namuslu, sağlam karakterli

    Asi: Başkaldırıcı, dikbaşlı.

    Asilay: Ay gibi asil olan.

    Asile: asi: le

    Asime: İffetli, günahtan, haramdan çekinen.

    Asime/Asıma: 1. Günahtan, haramdan çekinen. 2. Namuslu, iffetli.

    Asimegül: Günah ve haramdan sakınan gül yüzlü.

    Asiye: İsyankâr, üzüntülü

    Aslı: Esası, özü olan

    Aslıcan: Aslı ve can isimlerinin birleşimi ile oluşur. Esas can manasındadır.

    Aslıcık: Kendine benzeyen, sevimli

    Aslıdaş: Birbirine benzeyen.

    Aslıgül: Kökü gül çiçeğinden gelen, özünde gül olan.

    Aslıgülen: Çok neşeli olan.

    Aslıgüz: Sonbaharın hüznünü yaşayan.

    Aslıgüzar: Yeteneği doğuştan olan.

    Aslıhan: Kökeni soylu han soyundan

    Aslıkan: Geçmişini kendi iradesinde barındıran.

    Aslım: Soyum sopum, kökenim; benim olan Aslı anlamlarını taşır.

    Aslınaz: Nazlı olması geçmişinden gelen

    Aslınur: Esası ışık olan.

    Aslısel: İçi içene sığmayan, coşkulu

    Aslısın: Geçmişi gözler önüne seren

    Aslısoy: Çok büyük bir geçmişi olan.

    Aslısu: Geçmişi su kadar temiz olan

    Aslışan: şanı şöhreti geçmişinden gelen.

    Aslıtan: Tan vakti kadar etkileyici ve romantic olan

    Aslıten: Ağır başlı olan

    Aslıyar: Gerçek sevgili

    Aslıyel: Gönüldostu

    Aslin: Eski ermenilerdeki bir kraliçenin adı

    Asliye: Asılla, temelle ilgili olan.

    Asma: Dalları çardak üzerine yayılan bitkilere genel olarak verilen ad 2. Belirli bir tür üzüm veren bitki.

    Asmin: Yüksek dağlarda yetişen nadir bir çiçek adıdır.

    Asrin: Bu çağa ayak uyduran, çağdaş bir insan.

    Asu: Asi, isyankar

    Asucan: Yerinde duramayan, hınzır çocuk

    Asudal: Genç, afacan

    Asudaş: Aynı düşüncede olan.

    Asude: Sessiz, sakin dinlendirici

    Asuela: Ela gözlü, yaramaz

    Asufer: Işık saçan afacan.

    Asugül: Hırçın gül.

    Asugün: Hırçın çocuk.

    Asugüz: Sert geçen sonbahar.

    Asugüzar: Karakteri hırçın olan.

    Asuhan: Gücünü hırçınlığıyla gösteren.

    Asuman: Gökyüzü.

    Asunaz: Nazlı yaramaz.

    Asunur: Hırçınlığını dışarı vuran.

    Asusoy: Hırçınlığı soyundan gelen.

    Asutan: şafak vaktinin romantik hırçınlığı.

    Asuten: Kızgınlığını belli eden.

    Asuyar: Hırçın sevgili.

    Asuyel: Sert rüzgar.

    Asya: Yeryüzünün anakaralarından (kıta) birinin adı

    Aşına: Bildik, tanıdık.

    Aşikane: Belli etmeye çabalayan.

    Aşikar: Meydanda olan apaçık.

    Aşikare: Açıkça, belli ederek saklamadan.

    Aşina: Bildik, tanıdık.

    Aşk: Sevgi ve tutkuyla bağlılık

    Aşkım: Sevdiğim, sevgilim

    Aşkın: Aşmış, ileri, üstün

    Aşkınay: Dolunay.

    Atagül: Ataların anısı olan gül gibi güzel.

    Atasagun: Eski Türklerde hekimlere verilen isim.

    Atıfa: İlişkili bulma.

    Atıfe: iyimserlik. 2. Sevgi, acıma.

    Atıfet: iyimserlik. 2. Sevgi, acıma, içtenlik.

    Atican: Taçlar.

    Atike: Güzel kız.

    Atiye: Armağan, hediye.

    Atiyye: Bahşiş, hediye.

    Atlas: 1. Üstü ipekten, altı pamuktan kumaş. 2. Büyük harita. 3. Köse, tüysüz.

    Atsan: Susuz, susamış, teşne.

    Attab: Yumuşak huylu. Sertlik yanlısı olmayan. Uyumlu. Attab b. Esid. Sahabeden. Mekke valiliği yapmıştır. Rasulullah tarafından atanmıştır.

    Atufet: Şefkat, merhamet.

    Atüfet: şefkat, merhamet, lutuf.

    Atyeb: Çok güzel, pek güzel.

    Aura: Canlı varlıkların enerji bedenine verilen isimdir. Ruhsal olan gözle görülemeyen nurdur.

    Aurora: Kutup ışıması. Güneşten gelen yüklü parçacıkların dünyanın manyetik kutuplarında oluşturduğu ışımaya verilen isimdir.

    Avgan: Mavi, gök mavisi, deniz mavisi.

    Avi: Su rengi, sulak, suya ait.

    Aviye: Temiz, pak.

    Avniye: Yeniçeriler tarafından ve daha sonra Sultan Mecid ve Sultan Aziz zamanlarında giyilen bir çeşit yağmurluk. Yardım etmiş. Yardımla ilgili anlamlarını taşır.

    Avsır: şelale.

    Avsün: Efsun, kutsama.

    Avşar: 1. Oğuz Türklerinin boylarından biri.

    Avunç: Teselli bulma, avunma.

    Avüba: İklim, mevsim.

    Avzer: Yaldız, parlak, süs,

    Awaz: Beste, bestekar, ses, nida.

    Ayaça: Sevgili hanım, sevgili kibar hanım.

    Ayal: .Eş, hanım, zevce.

    Ayaltın: Altın gibi parlak ay.

    Ayan: Sözü dinlenen saygın, otoriter kadın.

    Ayande: Çağdaş, 2. şimdiki, güncel.

    Ayanfer: Bir yerin çok gözde olan kişileri, ileri gelenleri.

    Ayas: 1. Dolunay. 2. Mehtap.

    Ayasun: Ay kadar güzel.

    Ayaz: 1. Duru ve sakin havada çıkan kuru soğuk. 2. Açık, bulutsuz hava. 3. Aydınlık, ışık. 4. Mehtap.

    Aybahar: Ay kadar güzel, bahar kadar romantik.

    Aybanu: Ay gibi güzel ve parlak hanımefendi.

    Aybek: Put, sanem. İsim olarak kullanılmaz.

    Ayben: Ben Ay gibi güzelim anlamında

    Aybeniz: Ay gibi parlak tenli, ay benizli

    Ayber: Ay meyvası.

    Aybige: Büyük ay, dolunay.

    Aybike: Ay gibi güzel ve el değmemiş kadın.

    Aybiken: Eski Türk hükümdarlarından birinin hanımının ismi.

    Aybirgen: Ay veren, ay sunan.

    Aybüke: Ay gibi güzel kız.

    Ayca: Ayın ilk dördünde aldığı yay biçimi, hilal.

    Aycadır: Ay gibidir.

    Aycagül: Ay gibi parlak olan güzel.

    Aycahan: Ay gibi parlak olan güzel.

    Aycan: İçi aydınlık

    Aycennet: Ey cennet!” anlamında kullanılan bir ad.

    Ayceren: Ay gibi güzel ve parlak ceylan.

    Aycihan: Cihanı aydınlatan ışık.

    Ayça: Aya benzeyen, ayın hilal hali.

    Ayçağ: Ay gibi parlak çağ.

    Ayçan: Ay gibi aydınlık kişi.

    Ayçıl: 1. Ay gibi sürekli ışık ve parıltı yayan.

    Ayçiçek: iri ve sarı renkli çiçekleri olan tohumlarından yağ çıkartılan bitki. 2. Ay gibi saf ve çiçek gibi masum.

    Ayçil: “Ayçıl” isminin bir başka söyleniş biçimi.

    Ayçin: Ayçın, ay gibi, aya benzer

    Ayda: Bir bitki adı

    Aydacan: Candan, sevecen güzel.

    Aydafer: Ay ışığını yansıtan.

    Aydagül: Ayda, her ay gül anlamına bir dilek.

    Aydagün: Geceyle gündüzü birleştiren.

    Aydagür: Coşkulu kişi.

    Aydan: Ay kadar güzel.

    Aydanay: Ay’dan daha beyaz, daha parlak, daha ışıldayan.

    Aydanaz: Nazlı güzel, nazenin.

    Aydanur: Ay ışığı gibi.

    Aydasoy: Ay kadar güzel bir soydan gelen.

    Aydasu: Güzelliği ve saflığı yüreğinde taşıyan.

    Aydasun: Güzelliğin ve saflığın örneği olan.

    Aydaşan: Güzelliğiyle ünlenmiş olan.

    Aydaşen: Güzel ve de şen şakrak olan.

    Aydeniz: Hem ay hem de deniz

    Aydenk: Ay kadar güzel.

    Aydın: 1. Aylı gece, mukmin. 2. Aydınlık, ışıklı, parlak, ruşen, ziyadar, münevv3. Açık, belli, ortada, vazıh, aşikar, bahir. 4. Kutlu, uğurlu, mübarek, mesut. 5. Okumuş, kültürlü ileri fikirli, münevvKılıçarslanın hanımının ismidir. Erkek ve kadı

    Aydınay: 1. Aylı gece, mukmin. 2. Aydınlık, ışıklı, parlak, ruşen, ziyadar, münevv3. Açık, belli, ortada, vazıh, aşikar, bahir. 4. Kutlu, uğurlu, mübarek, mesut. 5. Okumuş, kültürlü ileri fikirli, münevvKılıçarslanın hanımının ismidir. Erkek ve kadı

    Aydil: Ay gibi açık sözlü.

    Aydilek: Parlak, aydınlık dilek, iyi dilek güzel dilek.

    Aydinç: Ay gibi dinç olan.

    Aydoğdu: Doğmakta olan ay. Ay doğdu Bey. Ertuğrul Gazi’nin oğlu veya torunu (1302).

    Ayduru: Ay gibi duru, parlak ve lekesiz olan.

    Ayeda: Nazlı güzel.

    Ayela: Güzelliği gözlerinde yansıyan.

    Ayevi: Ay çevresinde oluşan ışık çemberi

    Ayfer: Ay gibi ışık saçan.

    Aygen: Gönül arkadaşı

    Aygönül: Güzel gönüllü

    Aygücan: Güzel ve yürekten kişi.

    Aygül: Ay gibi güzel ve parlak renkli.

    Aygülen: Tebessümünü yüzünden hiç eksik etmeyen.

    Aygüler: Tebessümünü yüzünden hiç eksik etmeyen.

    Aygün: Hem ay, hem gün

    Aygünaz: Nazlı güzel.

    Aygüner: Ay gibi güzel ve korkusuz olan.

    Aygünur: Işık saçan güzel.

    Aygüsoy: Yürekli insanların soyundan gelen.

    Aygüsu: Güzelliği ve saflığı karakterinde olan.

    Aygüzar: Güzelliğini ve yeteneğini birleştirmiş olan.

    Aygüzel: Ay kadar güzel olan.

    Ayhanım: Ay kadar güzel ve saygıdeğer olan.

    Ayhatun: Ay kadar güzel ve saygıdeğer olan.

    Ayışığı: Ay ışığı.

    Ayilkin: İlk çocuklara takılan isim.

    Aykal: Ay gibi parlak ve ışıklı kal

    Aykaş: Kaşları ay gibi hilal olan.

    Ayke: Sık koruluk.

    Aykız: Ay gibi güzel yüzlü kız

    Aykut: Kut getiren Ay, uğur getiren Ay, kutlu Ay.

    Ayla: Ayın çevresindeki hare.

    Aylan: Ay gibi güzel değerlere sahip olan

    Aylin: Ayın çevresinde görülen ışıklı daire.

    Aylis: Cennette bir bahçe, ay parçası.

    Ayliz: Ay parıltısı.

    Aymina: Cennette ki en güzel hurinin adı.

    Aymira: Ay tutulması sırasında ayın etrafında görülen kızıl renk.

    Aynamelek: Melek gibi, melek görünüşlü kadın.

    Aynaz: Nazlı güzel.

    Ayndilge: Pınar, su, kaynak. Antakya Halep arasında, Suriye sınırına çok yakın bir yerde bulunan kaynak su. Tarihte bu kaynak dolayısıyla önemli yerleşim bölgesi olmuştur.

    Aynıfer: Gözün ışığı.

    Aynıhayat: Hayatın gözü, hayat pınarı.

    Aynigar: Resmedilecek kadar güzel olan.

    Aynisa: Çok güzel kadın.

    Ayniye: 1. Yeniçeriler tarafından ve daha sonra Sultan Mecid ve Sultan Aziz zamanlarında giyilen bir çeşit yağmurluk. 2. Yardım etmiş. Yardımla ilgili.

    Ayniyet: Aslının aynısı olma, özdeşlik.

    Aynşems: 1. Güneş kaynağı. 2. Mısır’da bir kasaba. 3. Bir cins değerli taş.

    Aynur: Ay gibi ışıklı.

    Aypare: Ay parçası

    Ayper: Ay parçası, Tek ay

    Ayperi: Peri kızı gibi.

    Aypınar: Hem ay, hem pınar.

    Ayral: Benzerlerinden farklı olan, kendine özgü, değişik

    Ayris: Ay ışığının kumsaldaki parıltısı.

    Aysal: Ay gibi olan güzelliğiyle nam salmış olan.

    Aysan: Ay gibi, ay yüzlü

    Aysar: Ayın evrelerine göre huyu değişen kimse

    Ayse: Rahat yaşam süren, yaşayan.

    Aysel: Ay kadar parlak.

    Aysema: Ay gibi parıldayan yüz

    Aysen: Ay gibi güzel.

    Ayser: Ay ışığı, Parlaklık, aydınlık.

    Ayseren: Güzelliğini gözler önüne seren

    Aysev: Çok seven.

    Ayseven: Ay gibi güzel ve sevgi dolu

    Aysever: Ay gibi güzel ve aydınlık sever.

    Aysevil: Ay gibi güzel ve sevilen.

    Aysevim: Ay gibi güzel ve sevimli.

    Aysıl: Aya benzeyen.

    Aysın: Sen aysın, ay kadar güzelsin

    Aysima: Yüzü ay gibi parlak, nurlu, ışıklı

    Aysoy: Çok güzel bir soydan gelen.

    Aysu: Ay gibi parıltılı ve su gibi berrak

    Aysuda: Güzelliği suya yansımış olan.

    Aysun: Ay gibi güzel ve parlaksın.

    Aysuna: Su gibi berrak ay.

    Aysunar: Güzellik timsali.

    Aysunay: Ay gibi ışık saçar,

    Ayşan: Güzelliğiyle ünlenmiş olan.

    Ayşe: Rahat ve huzur içinde yaşayan

    Ayşecan: Neşe ile yaşayan.

    Ayşegül: Güler yüzlü, rahat ve huzurlu.

    Ayşehan: Egemen olarak yaşayan.

    Ayşem: Ay ışığı – Benim Ayşem

    Ayşen: Ay gibi neşeli, parlak ve aydınlık.

    Ayşenur: Işıklı hayat

    Ayşıl: Ayın ışıltısı gibi ışıl ışıl.

    Ayşil: “Ayşıl” isminin bir başka söyleniş biçimi.

    Ayşim: “Ayşin” isminin bir başka söyleniş biçimi.

    Ayşin: Ay gibi, aya benzeyen.

    Ayşirin: Güzelliği ve sevimliliği benliğinde olan.

    Ayşule: 1. Ay kıvılcımı. 2. Ay ışığı.

    Aytan: Ayın battığı, günün açtığı an.

    Ayten: Parlak tenli.

    Aytu: Ay’a benzeyen tuğlu.

    Aytuna: 1. Çok bol. 2. Yavru. 3. Görkemli, gösterişli. 4. Karaor-manlardan doğan, Karadeniz’e dökülen, Avrupa’nın Volga’dan sonra en uzun ırmağı.

    Aytunca: Balkan Yanmadası’nda Meriç ırmağının kolu.

    Aytül: Narin güzel.

    Ayyüksel: Yükselen ay.

    Ayza: Ay gibi güzel yüzlü kız.

    Ayzer: 1. Altın renginde ay. 2. Ay’ın altın rengini aldığı an.

    Azade: Başı boş, serbest, özgür

    Azahi: Özgürlük, hürriyet

    Azel: Hür, Serbest

    Azime: Kesin kararlılık, sebat.

    Azimet: 1. Kuvveüi bir iradeye dayanan karar, yemin anlamına gelmektedir. 2. Herhangi bir kolaylığa başvurmaksızın bütün güçlüklerin irade gücüyle yenilerek yapılması gerekli olan dini vecibeler.

    Azize: Onur sahibi yüce, ermiş.

    Azmidil: Gönül yüceliği.

    Azmiye: Niyetli, kararlı

    Azra: Üstünde yürünmemiş kum.

    Azref: 1. Çok zarif, en zarif. 2. Çok zeki.

    Azze: 1. Dişi ceylan yavrusu 2. Ceylan kadar zarif. 3. Yüce, onurlu.

    4/30‘B’ İle Başlayan Kız Bebek İsimleri ve Anlamları

    ‘B’ İle Başlayan Kız Bebek İsimleri ve Anlamları

     

    Bacı: 1. Büyük kız kardeş, abla. 2. Kız kardeş.

    Bacım: benim kız kardeşim

    Bade: Şarap, aşk, sevgi

    Badegül: Bade ve gül kelimelerinin birleşiminden meydana gelmiş bir isimdir.

    Badem: Gülgillerden ülkemizin her bölgesinde yetişen ağaç türüdür, bu ağacın yaş ve kuru yenen meyvesine verilen isimdir.

    Badiye: Bad-i, e – ye

    Bağdagül: Bahçedeki gül.

    Bağdat: Irak’ın başkenti

    Bağış: 1. Bağışlanan şey, ihsan. 2. Sıçrayış, atlama.

    Bağlam: 1. Cinsleri ayrı ya da birbirlerine yakın olan şeylerin bir arada bağlanmışı, demet, deste. 2. Bir koşuttaki dörtlüklerin herbiri. 3. Herhangi bir olayda, olaylar durumlar ilişkiler örgüsü ya da bağlantısı. 4. Dilbilgisinde, önce veya sonra gelen k

    Bağlan: Birisini sev ve her zaman sadık ol

    Bahamra: İrak’ta bir yer.

    Bahanur: Bir şeyin değeri, bedeli.

    Bahar: İlkbahar.

    Baharcan: Genç ve candan dost

    Bahargül: Bahar gülü

    Bahariye: Divan edebiyatında bahar tasviriyle başlayan kaside

    Baharnaz: Genç ve nazlı

    Baharsu: Genç ve saf olan

    Baharsun: Gençliği ve saflığıyla örnek olan

    Bahira: 1. Kulağı yarık dişi deve veya koyun. Hayvan yavru doğurduğunda veya 5 yavru dişi olduğu zaman hayvanın kulağı kesilerek belirtilirdi. Kur’anı Kerim, bu adetleri kaldırmıştır.

    Bahire: Ba-hire

    Bahise: Ba:hise

    Bahiye: Şehvetli kadın. İsim olarak kullanılmaması uygundur.

    Bahriye: Deniz ile ilgili.

    Bahtınaz: Nazlı bir karaktere sahip olan

    Bahtınur: Talihi ile ışık saçan

    Bahtıser: Talihli, şanslı, iyi yazgılı olan.

    Bahtışen: Neşeli, şanslı bir kadere sahip olan

    Bahtiser: Talihli, şanslı, iyi yazgılı. İşleri başından beri iyi giden.

    Bahtiyar: Mutlu, talihli, Hayatından memnunolan

    Bakanay: Gökyüzünde duran ay, açık seçik.

    Bakinaz: Sürekli nazlanan, çok nazlı.

    Bakiye: Arta kalan

    Bakyazı: Sevilen bir olaydan sonra verilen ziyafet.

    Bala: Yavru, çocuk

    Balaca: bala, ufacık küçücük küçük ve güzel

    Balahanım: Küçük hanım

    Balahatun: Üstün, asil kanlı. Değerli soy mensubu. Balahatun

    Balahun: Osmanlı İmparatorluğu’nun kurucusu Osman Gazi’nin ikinci karısının adı

    Balamir: Ünlü bir Türk kağanı.

    Balca: Bal damlası

    Balcın: 1. Bal’a doymuş. 2. Çok tatlı, bal gibi.

    Baldan: Bal gibi tatlı, şirin ve güzel olan.

    Balgın: 1. Bal’a doymuş. 2. Çok tatlı, bal gibi.

    Balhan: Hazar denizi sahilinde Anuderyanın eski yatağının denize vardığı yerde bir dağ silsilesi.

    Balı: Parıltı, ışıltı

    Balım: Bal, şeker.

    Balın: Yar, sevgili

    Balkan: Sarp ve geniş ormanlıklarla bezeli sıradağlar.

    Balkı: 1. Parıltı, ışık. 2. Güzel parlak, süslü. 3. Şimşek.

    Balkın: Pırıldayan, parlak

    Balkız: Bal kadar tatlı kız

    Ballı: Şirin, güzel, tatlı dilli.

    Balsarı: Sarışın.

    Balsu: Tatlı su

    Balşeker: Bal gibi tatlı olan.

    Banu: Kadın, prenses

    Banugül: Ev kadını, bayan

    Banuhan: Hatun hükümdar

    Barcin: Bir tür ipekli kumaş.

    Barçın: Süslü ipek kumaş, Türkleri yöneten yedi kadın hakandan üçüncüsünün ismi

    Baria: Güzel, tam, mükemmel, üstün.

    Barika: Işık, parıltı, şimşek yıldırım parıltısı

    Barkan: 1. Çöllerde rüzgarın esme yönüne dikey doğrultuda oluşan ay biçimindeki küçük kumsal külle. 2. Hareketli kumul.

    Basıra: 1. Gören, görücü. 2. Görme gücü, görüş. 3. Göz.

    Basiret: 1. Uzağı görme, seziş, sezgi, uyanıklık. 2. Anlayış, kavrayış.

    Basriye: Görme ile ilgili olan.

    Başak: Tahılların tanelerinin bulunduğu kısım

    Başar: Başarılı ol anlamında

    Başaran: yapacağı işte başarıya ulaşan işi gereken biçimde bitiren, yapan, Amacına ulaşan; becerikli

    Başarı: başarmak eylemiyle ortaya konulan iş, başarılan iş

    Başay: Birinci, ilkay.

    Başçık: Çiçeklerin erkek organlarında çiçek tozunu taşıyan torbacık.

    Başgöze: akarsuyun çıktığı yer

    Batı: Güneşin battığı yön ve bu yöndeki ülkeler.

    Batıgül: Batı’da açan yetişen gül.

    Batıhan: Güneşin battığı yön ve bu yöndeki ülkeler.

    Bayca: Zengin, varlıklı.

    Bayça: Zengin, varlıklı.

    Baylan: 1. Nazlı, şımarık. 2.Bayla büyüdü bir dediği iki edilmedi.

    Bayzar: Aydınlık, ışıltı.

    Bedahşan: Amuderya’nın kaynağı olan Perc’in yukarı mecrasının sol sahilindeki dağlık memleket.

    Bedahşi: Amuderya’nın kaynağı olan Perc’in yukarı mecrasının sol sahilindeki dağlık memleket.

    Bedel: 1. Değer, kıymet. 2. Bir şeyin yerine verilen, yerini tutan şey, karşılık.

    Beder: 1. Süs, bezek. 2. Nakış, kumaş nakışı.

    Bedia: Güzellik, üstün değerli olan.

    Bediha: Beğenilen, takdir edilen.

    Bedihe: 1. Başlangıç. 2. Güzel söz.

    Bedil: Candan, gönülden

    Bedinur: Güzellik, üstün değerli olan kadın

    Bediran: 1. İşleri kötü idare eden. 2. Çapkın kadın.

    Bedirnisa: Ay gibi güzel kadın.

    Bedis: 1. Süs, bezek; nakış. 2. Resim, heykel, şekil. bk. Bediz

    Bediz: Açık, belli, görünen; süs bezek, bediş.

    Bedran: Hoş, latif.

    Bedreka: Kılavuz, yol gösterici.

    Bedreke: Yol gösteren, kılavuz.

    Bedriye: Ayın on dördüncü geceki haliyle ilgili.

    Bedrunnisa: Dolunay yüzlü kadın.

    Begüm: Hanımefendi.

    Begüm / Begün: Saygıdeğer kadın

    Begün/ Begüm: Saygıdeğer hanımefendi

    Behice: Güleryüz.

    Behin: İyinin iyisi

    Behire: 1. Hayırlı ve iyiliksever, soylu kadın. 2. Şişmanlık yüzünden yür

    Behiye: Güzel, hoş, çekici

    Behmar: Çok ziyade, fazla.

    Behnane: 1. İyi huylu kadın. 2. Güler yüzlü kdaın.

    Behra: Onun için, ondan dolayı, onun sayesinde.

    Behrem: Asfur çiçeği kırmızı gül.

    Bekem: sağlam, dayanıklı kırmızı boya ağacı

    Beken: Dayanıklı, güçlü.

    Bekriye: 1. Her şeyin evveli, ilk çocuk. 2. Genç ve taze kız. 3. Dişi deve yavrusu.

    Belçim: Çim yaprağı.

    Belçin: Dağ gülü.

    Belde: Memleket, şehir, kasaba

    Belemir: Peygamber çiçeği, mavikantaron olarak bilinen çiçek

    Belen: İki dağ arasından geçen yol, geçit; tepe, yüksek yer, üzeri yassı tepe.

    Beler: beleme işini yapar, çocuğu kundaklar, sarar sarmalar anlamında bir ad;

    Belfin: Kar tanesi

    Belfü: Kar tanesi

    Belgi: İşaret

    Belgin: Kesin, tam, kusursuz.

    Belgün: Aydınlık gün

    Belhi: Belh şehrine mensup (Afganistan).

    Belik: Saç örgüsü

    Belin: Korku, şaşkınlık, hayret

    Belinay: Ayın gölün yüzeyine yansıması, peygamber çiçeği.

    Belis: Aşkın ilk meyvesi.

    Belit: Kendiliğinden apaçık ve bundan dolayı öteki önermelerin ön dayanağ

    Beliz: İşaret ve iz.

    Belkıs: Efsanevi kraliçe

    Belma: Uysal, sakin.

    Belmen: Çok güzel kadın.

    Belur: Billur, billurdan olan

    Benal: ben-al

    Benan: Parmakla gösterilecek kadar güzel.

    Benay: Çok güzel, ay yüzlü, ay gibi parlak.

    Bende: 1. Bağlanmış kimse, tutsak. 2. Kul, köle. 3. Yürekten bağlı. 4. Büyük aşkla seven.

    Benek: 1. Herhangi bir şey üzerindeki ufak leke, nokta. 2. Güneş lekeleri yör

    Benevşe: 1. Menekşe. 2. Mor renk.

    Bengi: Sonsuz

    Bengigül: Sonsuza dek güzel olarak kalacak olan.

    Bengisu: İnsana ölmezlik verdiğine inanılan su, Abı – hayat

    Bengu: Ebediyet.

    Bengü: Sonsuz, ebedi, sonu olmayan.

    Bengühan: Hükümdarlığı sürekli olan.

    Bengül: Gül gibi

    Benian: “Beni anımsa” anlamında kullanılan bir ad.

    Benice: Ölümsüz, sonsuz

    Beniz: Yüz

    Benli: Vücudunda ben bulunan.

    Benligül: Vücudunda ben olan güzel.

    Benna: Yapı yapan, mimar, kalfa, dülger.

    Bennu: Hayali bir kuş.

    Bennur: Ben nur gibi parlak ve güzelim anlamında kullanılan bir ad.

    Bensu: Su gibi aziz benlik

    Berca: Yerinde tam doğru ve münasip. Kadın ve erkek adı olarak kullanılabilir.

    Berce: Şiirdeki en anlamlı, en kolay anlaşılır, en güzel dize

    Berceste: 1. Seçilmiş, beğenilmiş. 2. Hoş, güzel.

    Bercis: 1. Jüpiter gezegeni. 2. Çok süt veren deve.

    Berçin: Toplayıcı.

    Bereket: 1. Bolluk. 2. Meymenet, saadet, mutluluk, Allah vergisi.

    Beren: 1. Güçlü, kuvvetli 2. Akıllı, zek, . 3. Tanınmış, ünlü.

    Berfin: Kar gibi beyaz.

    Berfu: Kar tanesi.

    Bergin: Güçlü, sağlam.

    Bergüzar: Anılmak için verilen şey.

    Bergüzin: Seçkin, beğenilmiş makbul.

    Beria: Güzellik ve olgunlukta akranlarından üstün olan.

    Berika: Şimşek ışıltısı.

    Beril: Mavi yeşil renkli değerli bir madendir. Arınmış, aklanmış.

    Berin: Manen çok yüksek

    Berin, Berrin: En yüksek, en ulu

    Berire: İnam ve ihsan sahibi. Saliha ve vazifesini yapan hanım.

    Beritan: Yayla kızı.

    Berivan: Dağda açan çiçek.

    Beriye: Salim, kurtulmuş, aklanmış, arı, temiz.

    Berka: Kuzey Afrika’da eski bir şehir. Kadın ve erkek adı olarak kullanılır.

    Berke: Zerdali, kayısı, kamçı, değnek

    Berkiye: Şimşek gibi, parlak.

    Bermude: Nesne, şey.

    Berna: Gençlik, dirilik, enerji, delikanlı.

    Berra: 1. Hayırsever. 2. Bereket ve bolluk getiren.

    Berrak: Duru, temiz, şeffaf

    Berraka: Aydınlık görünüşlü güzel kadın.

    Berran: Keskin, kesici

    Berre: Temizleyici, arındırıcı.* (*Peygamberimiz hanımlarından ikisinin ilk isimlerini değiştirmiştir. Biri Cüveyriye, diğeri Zeynep Binti Cahş annemizdir. Her ikisinin ilk isimleri “Berre” idi. Ayrıca üvey kızının adı da “Berre” iken onu “Zeynep” olarak değiştirmiştir. Berre manası temizleyicidir. Ancak ” o kendi nefsini temizler” diyerek kibir ve gurura sebep olmaması için değiştirmiştir.)

    Berrin: Karada yaşayan, yüksek yüce

    Berru: İyilik eden, iyiliği ve mükâfâtı çok olan, sözünü yerine getiren.

    Bersu: Suyun berrak hali.

    Berşan: Bir peygamberin din ve kitabını kabul eden kişi. Ümmet.

    Berşe: Hep, bütün, çok.

    Berzen: Yöre, mahalle, yol.

    Besalet: Korkusuzluk, yüreklilik.

    Besamet: Güler yüzlülük, şenlik.

    Besime: Tebessüm eden, gülen

    Besisu: Bitkilerin damarlarında dolaşan besleyici su

    Besra: Seçkin kimse, dürüst insan.

    Beste: Ezgilerin özgün dizimi

    Bestegül: Gül kadar güzel ve duygulu

    Bestenigar: Türk müziğinde bileşik bir makam

    Beşaret: 1. Müjde, muştu, iyi haber. 2. Güler yüzlülük, gülümseme.

    Beşgül: Beş tane gül.

    Beşire: 1. Müjde getiren, müjdeci. 2. Güler yüzlü, güleç.

    Beşuş: 1. Okşadıkça süt veren deve. 2. Araplarca çok meşhur ve meş’um bir kadın.

    Betigül: Gül yüzlü.

    Betigün: Aydınlık yüz

    Betim: 1. Bir nesnenin kendine özgü belirtilerini tam ve açık bir biçimde, söz ya da yazıyla anlatma, tasvir. 2. Herhangi bir şeyin resmi ya da heykeli.

    Betül: Namuslu, temiz, iyi.

    Betül / Betil: Erkek eli degmemis, erkekten uzak yasayan, namuslu kadin, Temiz, iffetli

    Betül, Betil: Erkeklerden çekinen namuslu kadın, Hz. Meryem ve Hz. Fatma`nın diğer isimleri

    Betülay: Namuslu, iffetli, ay gibi güzel kadun.

    Beyan: 1. Bildirme, söyleme, açıklama. 2. Belagat ilimlerinden ikincisi. 3. Belli apaçık.

    Beyaz: Pür, saf, temiz. Beyaz renk ismi

    Beyda: Tehlikeli yer, mevkii. Mekke ve Medine arasındaki bir çöl

    Beyhan: Beylik yöneticisi

    Beylem: Açılmamış pamuk kozası, çiçek buketi.

    Beysu: Güçlü akan su.

    Beysun: Nazik insan.

    Beytiye: Eve ait, evle ilgili.

    Beyza: Bembeyaz. Saf, günahsız, katıksız

    Beyzanur: Işık saçan nur. Bembeyaz ışıklı.

    Bezen: Süs, benek, zinet.

    Bezmialem: Dünya meclisi, sohbet toplantısı. Bezmi Alem Sultan. Sultan Abdülmecid’in annesi.

    Bidayet: Başlama, başlangıç.

    Bige: Evlenmemiş, bakire kadın.

    Bigül: Gülmesi temenni edilen

    Bihruz: İyi gün, güzel gün anlamında. Bihruze Hatun Şah İsmail’in zevcesi. Çaldıran’da yenilip her şeyini bırakan Şah İsmail’in zevcesi.

    Bihter: En iyi, daha iyi, pekiyi

    Bihterin: En iyi, pek iyi.

    Bike: Evlenmemiş, çocuğu olmamış kadın

    Bike / Bikem: Kadın, hanım

    Bikem: Kadın, hanım

    Bikem/ Bike: Kadın, hanım

    Bilay: Ay gibi asil ol.

    Bilcan: Bilgili dost

    Bilge: Bilgili, ahlaklı, derin bilgi sahibi kimse.

    Bilge Hatun: Kutluk Han’ın annesi. Türk hükümdarı (VIII.yy-).

    Bilgehatun: KuÜuk Han’ın annesi. Türk hükümdarı(VIII.yy).

    Bilgem: Bilgili, ahlaklı

    Bilgen: Bilen, bilgili

    Bilgesu: Bilge ve su isimlerinin birleşimden oluşmuş.

    Bilget: Havadis, malumat

    Bilgin: Bilgili kişi (alim, karşılığı olarak da kullanılmaktadır)

    Bilginur: Bilginin ışığı, bilginin aydınlığı.

    Bilgiser: Bilgili kişi (alim, karşılığı olarak da kullanılmaktadır)

    Bilgiye: Bilgili kişi (alim, karşılığı olarak da kullanılmaktadır)

    Bilgün: Bilgili kişi (alim, karşılığı olarak da kullanılmaktadır)

    Bilhan: Çok bilgili

    Billur: Kristal, şeffaf

    Bilnaz: Çok naz eden

    Bilnur: Bilge kişi

    Bilsen: Kendini bil.

    Binay: Bin tane ay.

    Bingül: Bin tane gül.

    Bingün: Bin tane gün.

    Binhan: Hanların hanı.

    Binnaz: Çok nazlı

    Binnur: Çok ışıklı, aydınlık

    Biray: Ay gibi tek, eşsiz

    Birbet: Yüzü benzersiz

    Bircan: Biricik ve cana yakın.

    Birce: Biricik, bir tanecik

    Bircis: Gezegen, Jüpiter, müşteri yıldızı, bercis.

    Birçe: Biricik, eşi benzeri olmayan

    Birdem: Doğduğunda alınan ilk nefes

    Birgen: Yalnızlığı seven, yalnızlığa alışık

    Birgi: Batı Anadolu’da İzmir ilinin Ödemiş ilçesinin merkezi, Bozdağ eteklerinde kurulmuştur.

    Birgül: Tek ve benzersiz gül.

    Biricik: Tek olan, eşsiz

    Birim: Bir tanem, biriciğim

    Birke: Suların biriktiği yer.

    Birma: Çin Hindi’nde bir yer. Birmanya diye de tanınır. Birmanya müslümanları ülkelerinin % 30’una ulaşmışlardır.

    Birsel: Bir sel gibisin, bir selsin.

    Birsen: Yanlızca sen.

    Birsev: Tek sevgili.

    Birsin: Biriciksin, teksin, eşin benzerin yok

    Birsu: Özel bir su biricik su gibi.

    Birşah: Bir olan şah, hükümdar.

    Birşen: Sevinci eşsiz, tek olan.

    Birtek: Eşi benzeri, ikincisi olmayan, biricik; çok sevilen; bir ve tek olan.

    Biryar: Tek sevilen

    Bitengül: Güllerin bitmesi.

    Boysel: Uzun boylu.

    Bucak: Genellikle, geniş verimli bakımlı alanlara verilen ad (Köşe bucaktaki anlamı gibi)

    Buçe: Gökten düşen ilk kar tanesi, aynı zamanda cennette bulunan sarmaşığın ismi.

    Bueda: Nazlılığıyla bilinen

    Bugül: İşte güzelliğin ta kendisi anlamında

    Buğçe: Cennette bulunan sarmaşığın ismi aynı zamanda yere düşen ilk kar tanesi.

    Buğday: Tohumu ekmek yapımında kullanılan bitki ve aynı bitkinin başağı

    Buğlem: Cenneti müjdeleyen melek.

    Buğu: Bir cisim üzerinde ince tabaka durumunda yoğunlaşmış sıvı

    Buhayra: 1. Küçük deniz. 2. Mısır’m kuzeybatısında bir şehir.

    Buka: 1. Ülke, yer. 2. Büyük bina. 3. Ben, benek. Buka Han Altınordu devletinin Bayagut boyundan Nogay Yarguçi adlı prensin oğlu.

    Buket: Çiçekler topluluğu

    Bukle: Kıvrılmış, lüleli saç.

    Bukra: Sabah.

    Bulca: Bulunmuş bir biçimde.

    Bulem: Cenneti haber veren melek

    Bulut: Su buharlarının yoğunlaşmasıyla meydana gelen ve gökyüzünde mahiyetine göre farklı yükseklikte bulunan hava kütlesi.

    Burcay: Kale burcundan görülen ay

    Burcu: Güzel koku, güzel kokan.

    Burçak: Baklagillerden bir bitkidir.

    Burçay: Kale burcundan görülen ay

    Burçe: Küçük takım yıldızı.

    Burçin: Dişi geyik

    Burfe: Cennet meyvesi

    Burkan: Uygur Türklerinin Budaya verdikleri ad. – İsim olarak kullanılmaz.

    Burkhan: Put, heykel, Buda heykeli. – İsim olarak kullanılması yanlıştır.

    Buse: Öpücük.

    Busenur: Nurlu öpücük.

    Buyan: 1. Mutluluk, uğur, talih. 2. İyi biliş, sevab.

    Büge: Bent, su benti

    Büke: Bilgili, akıllı, zeki

    Bükem: Zekice davranışları olan

    Büklüm: Bükülmüş kıvrılmış şeylerin oluşturduğu halka.

    Büküm: Bükme eylemi

    Bülbül: 1. Sesinin güzelliğiyle ünlü ötücü kuş. 2. Sesi çok güzel olan kimse. Bülbül Hatun Bayezid H.’in eşi.(Öl. Bursa 1515). Şehzade Ahmed’in annesi.

    Bürçin: Geyik, dişi geyik. bk. Burçin

    Bürge: Canlı, taşkın, coşkun

    Bürke: 1. Martı. 2. Havuz, gölcük.

    Bürran: Keskin olan

    Büşra: İyi haber

    Büte: Fidan.

    Büteyra: 1. Güneş. 2. Sabah.

    Büyüm: Büyüleyici, büyülü güzel

    5/30‘C’ İle Başlayan Kız Bebek İsimleri ve Anlamları

    ‘C’ İle Başlayan Kız Bebek İsimleri ve Anlamları

     

    Cabire: (bkz. Cabir).

    Cabiye: 1. Hazine 2. Şam’ın güneybatısında, Çavlan’da bir yer. 3. Havuz.

    Cahide: Çalışan, çaba gösteren.

    Caize: Uygun, yerinde, yakışık alan. 2. Armağan. 3. Yol yiyeceği.

    Calibe: Kendine çeken, çekici, güzel. 2. Albenisi olan, sevecen

    Can: Yaşamı sağladığına ve ölümle vücuttan ayrıldığına inanılan soyut varlık

    Cana: “Ey can, ey sevgili!” anlamında kullanılan bir ad

    Canal: Cana bağlı, cana yakın

    Canalp: Özünde güç, yiğitlik, mertlik bulunan kimse.

    Canan: Sevgili, yar

    Canane: Sevgili, gönül verilen, âşık olunan.

    Canaş: Sevgili, dost, arkadaş.

    Canay: Ay gibi temiz

    Canbahar: Baharın güzelliğiyle içtenliğini yüreğinde taşıyan. 2. Baharın romantizmi yaşayan.

    Canbek: 1. Gözü pek, cesur. 2. Güçlü, kuvvetli.

    Candan: İçten, yürekten, samimi manalarını taşır. Yakınlık belirtir.

    Candaş: Candan, değerli dost

    Canece: Sevimli, içten

    Caneda: İçten, sevimli kişi

    Canel: Eli can kadar değerli olan.

    Canela: Gözlerinin güzelliğinden içtenliği okunan

    Caney: Cana yakın

    Canfeda: Uğrunda can verilebilecek olan.

    Canfer: içtenliğiyle çevresini aydınlatan.

    Canfes: Üzerinde desen bulunmayan, ince dokunmuş, parlak, tok, ipekli kumaş.

    Canfeza: Can artıran, gönle ferahlık veren anlamlarındadır.

    Canfidan: Özü fidan gibi düzgün olan kimse.

    Canfide: Özü çiçek fidesi gibi temiz ve güzel olan kimse.

    Cangil: Canlardan olan. 2. içten insan.

    Cangül: Özü gül gibi saf ve temiz olan kimse.Gül gibi canlı. Güzel, temiz kim

    Cangün: İnsanı canlandıran, yüzünü güldüren, içine huzur veren gün

    Cangüzar: Cana dokunan. 2. Becerikliliğiyle herkese yardım eden.

    Canhanım: Sevimli, cana yakın kadın.

    Canıpek: Acıya, sıkıntıya karşı dayanıklı olan kimse.

    Canib: Ön taraf, cihet. Türk dil kuralına göre “b/p” olarak kullanılır.

    Canik: Atik, çevik. Gözü açık ve becerikli

    Canip: Ön taraf, cihet.

    Canipek: Özü ipek gibi tertemiz olan kimse.

    Cankat: Hayata neşe ve renk katan

    Cankız: Sevilen, sevimli, şirin kız

    Cankut: Sevimli, cana yakın

    Cannur: Işık saçan dost, sevgili.

    Canözen: Yaşamına özen ve saygı gösteren kimse.

    Canözlem: Hasret çekilen kimse.

    Canperver: insanda çoşku uyandıran.

    Canruba: Gönül alan, sevgili.

    Canrüba: Gönül kapan, gönül alan sevgili.

    Cansel: Hayat veren su

    Cansen: Sevilen ve hoşlanılan kimseye hitaben.

    Canser: “Canını, özünü ortaya koy” anlamında kullanılan bir ad.

    Canses: Sesi can veren.

    Canset: Küçük kraliçe, prenses.

    Cansev: içten sev. 2. Yürekten seven.

    Cansever: “İnsanı seven” anlamında kullanılan bir ad.

    Cansın: Can gibi yakın olan.

    Cansipar: Canını feda eden.

    Cansu: Can suyu, hayat veren su

    Cansun: içtenliği ve sevecenliği başkalarına da aşılamaya çabalayan anlamında.

    Cansunar: içtenliği ve sevecenliği başkalarına da aşılamaya çabalayan anlamında.

    Canşan: şöhret sahibi olduğu halde içtenliğini yitirmeyen .

    Canten: Ruh ve beden.

    Canyar: Yürekten sevilen.

    Canyel: Rüzgar kadar hızlı olan.

    Cavidan: Ölümsüz, sonsuza kadar yaşayan

    Cavide: Sonsuz.

    Cavlan: Büyük çağlayan.

    Cazibe: Çekici, alımlı, sevimli, güzel

    Cebire: 1. Zorlamak. 2. Düzeltme, onarma. 3. Kırık veya çıkık bir kemiği yerleştirip sarmak.

    Cebriye: Yazgı, kader.

    Cedide: 1. Yeni, kullanılmamış. 2. Pek az zamandan beri bilenen veya mevcut olan

    Cehven: Kurtuba’da yerleşmiş, birçok alim, fakih, vezir yetiştirmiş meşhur bir Arap ailesi.

    Celilay: Ulu, yüce ay.

    Celile: Ulu, büyük, yüce.

    Celvetiye: Aziz Mahmud Hüdayi’nin kurduğu tarikatının adı.

    Cemalnur: Yüz Nuru/ Güzellik Nuru

    Ceman: 1. Salma salma yürüyen. 2. Nazlı sevgili.

    Cemanur: Yüz Nuru/ Güzellik Nuru

    Cemile: Hoşa giden davranış

    Ceminur: Çok nurlu, aydınlık kimse. Zarif.

    Cemiyet: Toplum. 2. Demek, kurum.

    Cemre: Ateş parçası, kor, şubat ayında bir hafta arayla hava, su ve toprakta oluştuğu sanılan sıcaklık yükselişi

    Cemresu: Cemre ve su isimlerinin birleşiminden meydana gelen isimdir.

    Cenah: Taraf, yön.

    Cenan: Yürek, gönül kalp

    Cennet: Dinsel inançlara göre iyilerin ölünce gideceğine inanılan yer.

    Ceren: Ceylan, ceylan yavrusu

    Cerib: Hububat için kullanılan bir ölçek.

    Ceride: Gazete. 2. Kayıt, bilgi.

    Cerime: Zarar görmek, bedel ödemek.

    Cesaret: Yüreklilik, korkusuzluk.

    Cesime: Büyük, iri, kocaman.

    Cevale: Cevval yada cevahir anlamında

    Cevher: Bir şeyin özü, güç, enerji

    Cevhere: Hicri 5. asırda Bağdat’ta yaşamış meşhur bir İslam hanımı.

    Cevriye: Haksızlık, eziyet, çile, sitem.

    Cevza: İkizler burcunun eski adı

    Ceyda: İyilik seven

    Ceydacan: Güzel ve yürekten dost

    Ceydagül: Güzel, bir gül kadar güzel.

    Ceydagüz: Sonbahar güzelliğinde ve romantizminde olan.

    Ceydahan: Güzel, 2. Güzel ve otoriter.

    Ceydanaz: Nazlı güzel.

    Ceydanur: Işık saçan güzel.

    Ceydasu: Güzelliğiyle bütünleşen temizliği ve saflığı olan.

    Ceydaşan: Güzelliğiyle şöhret olan.

    Ceyhan: Güney Anadolu’da Toroslar’dan doğan ve Akdeniz’e dökülen nehir.

    Ceyla: İnsanlığa atfedilmiş, bağışlanmış.

    Ceylan: Güzel gözlü, zarif, ince, narin

    Ceylin: Cennetin kapısı, cennete açılan kapıdır.

    Ceylinaz: Cennetin kapısındaki görevli melek.

    Ceysu: Su gibi berrak olan.

    Cezire: Denizdeki ada.

    Cezlan: Mutlu.

    Cezmiye: Kesin karar veren

    Cıvıl: Hareketli, sesli, kaynaşan.

    Cıvıltı: Kuşların ötüşürken çıkarttıkları ses.

    Cici: Sevimli cana yakın, hoş güzel, hoşa giden.

    Cihan: Dünya, alem

    Cihanay: Dünyanın en güzeli.

    Cihanbanu: Dünya hükümdarı

    Cihancan: Dünyanın en iyi dostu.

    Cihandide: Dünyayı gezip görmüş.

    Cihanefruz: Dünyayı parlatan, aydınlatan.

    Cihanfer: Cihanı, dünyayı aydınlatan, dünyanın ışığı.

    Cihangül: Güllerle bezenmiş dünya.

    Cihannaz: Dünyanın en nazlısı.

    Cihannur: Alemi aydınlatan nurlu ışık

    Cihanser: Cihan’ın başı. Kadın ve erkek adı olarak kullanılır.

    Cihansu: Dünyanın suyu.

    Cihansuz: 1. Cihan yakan. 2. Gaznclilerdcn Buhran Şahı mağlup edip, Gaznice ve Büst şehirlerini yakıpyıkan, gaddar vahşi AlaeddinHüseyirie verilen ad.

    Cihanter: Dünyayı aydınlatan ışık.

    Cili: Ayın üzerinde beliren açık renk lekeler.

    Cilve: Hoşa gitmek için takınılan tavır, işve, naz.

    Cilvekar: Cilveli olan, kırıtan, nazlı.

    Cilveli: Cilve yapan.

    Cilvenaz: Nazı özellikle yapan, cilveyle nazı bir arada bulunduran.

    Cilvesaz: Cilve yapan, cilveli.

    Cinan: Cennetler

    Cinas: Çok anlamı olan bir kelimeyi farklı konuda farklı anlam yükleme işi.

    Cirim: Hacim

    Ciryal: 1. Bir nevi kırmızı boya. 2. Altının kırmızılığı. 3. Temiz renk. 4. Saf.

    Civan: Yeni yetme, körpe, genç

    Civelek: Canlı, neşeli, sokulgan

    Cudiye: Cömert, eli açık.

    Cumhuriyet: Milletin egemenliği kendi elinde tuttuğu, devlet biçimi.

    Cümane: Tek inci anlamında. Hz. Ali(r.a.)’nin kızkardeşi ve Rasulullah’ın amcasının kızı olan hanım sahabi.

    6/30‘Ç’ İle Başlayan Kız Bebek İsimleri ve Anlamları

    ‘Ç’ İle Başlayan Kız Bebek İsimleri ve Anlamları

     

    Çabam: Bir işi yapmak için sarf edilen kişisel gayret

    Çağ: Belirli bir özellik göz önünde bulundurularak ele alınan zaman dilimi

    Çağa: Çocuk.

    Çağan: Bayram, şenlik.

    Çağda: Yeni bir çağa adım atılmış

    Çağıl: Çağlayan suyun sesi

    Çağılı: 1. Çağla ilgili. 2. Çakıl. 3. Çağla.

    Çağıltı: suyun, akarken taşlara, kayalara çarparak çıkardığı tatlı ses

    Çağın: Yıldırım, şimşek.

    Çağla: Badem, erik ve Kaysı gibi meyvelerin ham hali

    Çağlak: Gürül gürül akan şelale.

    Çağlan: Bir ırmağın denize kavuştuğu yer

    Çağlar: Çağlayan, şelale

    Çağlayan: Bir akarsunun yüksek olmayan bir yerden çağıltıyla köpürerek döküldüğü yer

    Çağnur: Çağına ışık saçan

    Çağrı: Davet

    Çağrınur: Aydınlığa, ışığa davet eden kimse.

    Çakıl: Su yataklarında sürtünmeyle yuvarlaklaşmış küçük taşlar

    Çakır: Mavimsi, mavi renkli, gri benekli gözleri olan kişi

    Çalap: 1. Tanrı. 2. Ateş. -İsim olarak kullanılmaz.

    Çalıkuşu: Serçegillerden, çalılık yerleri seven ötücü bir kuş.

    Çapan: Ulak, postacı, haber getiren.

    Çavlan: Büyük çağlayan.

    Çavlı: Ava alıştınlmamıaş doğan. Çavlı Çandar.(Öl. 1146). Selçuklu emiri. Sultan Mesud döneminde yararlı işler yaptı.

    Çaykara: Küçük akarsu, yazın kuruyan küçük akarsu.

    Çekimli: Alımlı olan, albenili.

    Çelen: 1. Yakışıklı, güzel gözüken. 2. Tepelerin kar tutmayan zirvesi. 3. Becerikli ve kurnaz kimse.

    Çeleng: Zarif, ince, göz kamaştırıcı.

    Çelenk: Çiçek dal ve yapraklarla yapılmış halka. 2. Kadınların başlarına taktıkları mücevher veya madenden yapılmış sorguç.

    Çelgin: Yaralı av hayvanı. 2. Güzel, masum.

    Çeltik: Kabuğu ayıklanmamış pirinç.

    Çeman: Nazlı sevgili. 2. Salınan, gezinen.

    Çemen: Maydonozgillerden bir bitki ve bunun tohumu.

    Çemenzar: Otlak. Çimenlik.

    Çeri: Asker, savaşçı.

    Çeşman: Gözler.

    Çeşmiahu: Çok güzel gözlü.

    Çeşmibadem: Badem gözlü.

    Çeşminaz: Süzerek bakma, bakış.

    Çeşpan: Layık, uygun, münasip, yakışır.

    Çetme: Ham karpuz, kelek.

    Çevren: Gökyüzünün yerle bitişik gibi görünen kenarları, ufuk

    Çevrim: 1. Bir süreklilik içinde değişim. 2. Sınır. 3. Girdap.

    Çevriye: 1. Haksızlık. 2. Eza, cefa, eziyet, gadir, zulüm, sitem.

    Çeyiz: Gelin için hazırlanan eşyalar.

    Çıdam: Sabır, direniş.

    Çığ: Dağlarda, bir yerden koparak yuvarlandıkça büyüyen kar yığını

    Çığıl: Başa takılan altın

    Çığın: Omuz başı; çıkın, bohça

    Çığlık: İnce ve keskin bağırış

    Çıldam: Çabuk, acele.

    Çılga: 1 – Giresun yöresinde “küçük ark, su yolu” anlamındadır. 

    Çınay: Ayın en parlak zamanı. 2. Saklı ay.

    Çınla: çın çın diye ses verir; “çınlamaktan buyruk

    Çıra: Macar halk müziği, çingene müziği.

    Çırağ: Meşale, ışık, kandil

    Çırnaz: Zayıf, ince yapılı, nayif.

    Çırok: Masal, öykü.

    Çıvgın: Rüzgarlı havada yağan karla karşık yağmur.

    Çiçek: Bitkilerin üreme organlarını taşıyan renkli bölümü

    Çiğde: Suyun derin olmayan yeri, sığ yer

    Çiğdem: Zambakgillerden bir tür kır bitkisi

    Çil: Yeni ve parlak, yüzde oluşan kahverengi küçük benekler

    Çilay: Ayın üzerinde olan lekeler

    Çile: Zahmet, sıkıntı. 2. Her türlü iplik kangalı.

    Çilek: Kırmızı renkli bir meyve

    Çilem: Bana ait olan çile

    Çilen: Hafif yağan yağmur, çisenti

    Çilenti: Hafif yağmur, serpinti.

    Çiler: Şarkı söyleyen, şakıyan.

    Çilhan: Yüzü çil çil olan hükümdar.

    Çilhanım: Çilli hanımefendi.

    Çim: Bahçelerin yeşillendirilmesinde kullanılan bir bitki.

    Çimen: Doğal olarak biten çim, yeşillik

    Çimnaz: Çok nazlı.

    Çinel: Doğru, dürüst, namuslu kimse.

    Çiner: Doğru, dürüst, namuslu kimse.

    Çiray: 1. Yüz çizgileri, yüz güzelliği. 2. Beniz, yüz. 3. insan resmi.

    Çire: 1. Maharetli, becerikli. 2. Kahraman, yiğit.

    Çise: İnce yağan yağmur.

    Çise / Çisem: Çiseleyen yağmur damlası

    Çise(M): Hafif yağan yağmur(um)

    Çisel: Hafif yağan yağmur.

    Çiselen: Yağmur damlası, çise damlası

    Çisem: Çiseleyen yağmur damlası

    Çisen: Toz gibi yağan yağmur,

    Çisil: İnce ince yağan yağmur.

    Çitlembik: 1. Mercimekten biraz büyük, buruk lezzette meyvesi olan bir ağaç.

    Çobanyıldızı: Venüs gezegeni. 2. Venüs kadar güzel.

    Çoğul: Kelimelerin belirli eklerle birden çok arlığı veya kişiyi bildirme biçimi.

    Çoğun: Çok defa, ekseriya.

    Çolpan: Gözleri uzağı iyi gören, ilerigörüşlü

    Çorpan: Çoban yıldızı, zühre

    7/30‘D’ İle Başlayan Kız Bebek İsimleri ve Anlamları

    ‘D’ İle Başlayan Kız Bebek İsimleri ve Anlamları

     

    Dafne: Defnegillerden, yaprakları güzel kokulu ve yaz kış yeşil olan bir ağaç, develik

    Dağhan: Eski Türklerde dağ tanrısı. – İsim olarak kullanılmaz.

    Dahiye: Üstün zeka sahibi.

    Daime: Sürekli, devamlı, kalıcı, müdavim.

    Dal: ağacın gövdesinden ayrılan kollardan her biri

    Dalan: İnce, zarif, narin.

    Dalay: Deniz.

    Dalga: Hareketli su kütlesi

    Dalım: Tutunacak güç, dayanacak yer anlamında. 2. Ağacın dalı.

    Dalince: Dal gibi zarif ve ince.

    Dalya: Yıldız çiçeği

    Damla: Az miktardaki su.

    Damlam: Damla kadar küçük, Güzel, bereketli olan.

    Daniş: 1. Bilim, bilgi. 2. Bilhi sahipleri.

    Darçin: Tarçın, güzel kokulu bir baharat.

    Darin: Hüküm sürmek.

    Daristan: Orman.

    Daya: Çocuğa bakan dadı, sütnine, taya.

    Dayahatun: Çocuğa bakan dadı, sütnine, taya.

    Daye: Süt nine, süt anne, dadı. 2. Çocuk yetiştiren.

    Dayehatun: Çok emek vermiş, dadı.

    Define: Toprağa gömülmüş kıymetli ve değerli eşya.

    Defne: Bir kokulu bitki

    Değer: Bedel, uygun, layik.

    Değerli: Değeri yüksek olan, kıymetli.

    Deha: Üstün akıl.

    Dehan: Ağız

    Dehna: Kumun rengi dolayısıyla Arabistan’da ıssız iller adıyla anılan bir çölün adı.

    Dehri: Dünyanın sonsuzluğuna inanıp öteki dünyayı inkar eden, ruhun da cesetle birlikte öldüğüne inanan. Materyalist. İsim olarak kullanılmaz.

    Delal: Sevgili, değerli.

    Delfin: Suda yaşayan, yunus.

    Delistan: İçinde çok çeşitli çiçek bulunan bahçe.

    Dema: Soluk, nefes.

    Demar: Damar. 2. Hırs. 3. Duygu, sinir. 4. Soy, yaradılış.

    Demet: Bağlanmış çiçek topluluğu, ışık huzmesi.

    Demgüzar: Ömür süren, zaman geçiren.

    Demhoş: Nefesi güzel kokan.

    Demi: Kadife, şeftali gibi şeylerin üzerinde bulunan ince tüy

    Demre: Antalya’nın turistlik yerlerinden biri, Noel Baba’nın doğduğuna inanılan tarihi yer.

    Denef: Beyaz renkli ipek kumaş.

    Deniz: Derya, büyük tuzlu su birikintisi

    Deran: Çaresiz, biçare.

    Derem: Para, akçe.

    Deren: Toplayan, düzenleyen, pekiştiren

    Derim: Çadır.

    Derin: Sığ olmayan, içli.

    Derin Su: Yüzeyi tabanından uzak olan. Rengi, kokusu ve tadı olmayan, saydam, sıvı madde

    Derince: Merdiven.

    Derman: Çare, tedavi

    Dersu: Hepsi, kamilen, baştan başa hep.

    Derya: Deniz.

    Deryab: Akıllı, anlayışlı.

    Deryace: 1. Küçük deniz. 2. Göl.

    Deryadil: Gönlü geniş, herşeyi hoş gören.

    Deryanur: Bilgisiyle ışık saçan

    Desen: Çiçek, çizgi gibi süs şekilleri

    Destan: Kahramanlık olaylarını konu alan şiir

    Deste: Demet, bağlanmış olma hali.

    Destecan: Herkese içtenlikle bağlanan.

    Destegül: Bağlanmış gül demeti

    Destegür: Çok gür.

    Destegüz: Sonbahar hayranı.

    Destenaz: Hayranlık uyandıracak kadar zarif bir nazı olan.

    Destenur: Işık demeti.

    Destgir: Nazik, kibar, yardıma hazır.

    Destgür: Yardım sever, iyiliksever.

    Destina: Kader, yazgı.

    Destmal: MendiL.

    Deşeni: Zulme uğramış, zalimlerin elinde kalmış.

    Deva: İlaç, çare, şifa

    Devin: Hareket; hareket et, hareketli oluş.

    Devinsu: Suyun ritmik hareketleri, akarsu

    Devlet: Büyüklük, kudret, varlık, orun.

    Devran: Zaman; devir

    Devrim: Önemli ve temelli değişiklik, inkilap

    Devrin: Bir kişi veya olayın gündemde olduğu tarih dönemi

    Dewran: Devir, çark. 2. Zaman.

    Diba: Altın ve gümüş işlemeli bir tür ipek kumaş

    Dibace: Başlangıç, önsöz. 2. Bir kitabın süslenmiş-olan ilk sayfaları.

    Dicle: Bir nehir adı

    Diclehan: Dicle nehrinin yöresinde yaşayanları buyruğu altına alan

    Diclehatun: Ulu kadın.

    Didar: Güzel yüz, görme

    Dide: Göz.

    Didem: Gözüm, gözüm gibi sevdiğim sevgilim, çok sevdiğim.

    Didem/Diğdem: “Gözüm, gözüm gibi sevdiğim, sevgilim” anlamında kullanılan bir ad.

    Didik: Yaşayış, hayat, varlık, sağlık, geçim. 2. Huzur.

    Dikilerek: oluşturulan ağaçlık, çam ve başka ağaçların gövdeleri

    Dila: İçten gönülden seven.

    Dilağsu: Nehirdeki en güzel su damlası

    Dilan: Gönüller, yürekler

    Dilara: Gönül alan, gönlü okşayan, gönlü dinlendiren manalarındadır.

    Dilaram: Kalbe huzur veren

    Dilasa: Gönlü rahatlandıran, avutan.

    Dilasude: Gönlü rahat, huzurlu.

    Dilaşup: Gönül çalan.

    Dilaviz: Gönlün takıldığı, gönüle takılan.

    Dilay: Gönlü aydınlatan ay.

    Dilbahar: Konuşmasının güzelliğiyle insanın gönlünü ferahlatan.

    Dilbant: Gönül çalan.

    Dilbaz: Güzel söz söyleyen, göze hoş görünen. Konuşmasıyla kandıran kişi manasındadır.

    Dilbent: Gönül bağı, gönül bağlayan.

    Dilber: Gönlü alıp götüren güzel manasındadır. Alımlı güzel kadın demektir.

    Dilberan: Dilberler, güzeller

    Dilberay: Ay gibi güzel kadın.

    Dilbeste: Gönül bağlamış, âşık.

    Dilbu: Gönül kokusu.

    Dilcan: İçi dışı bir olan.

    Dilce: Gönlü dilinde olan.

    Dilcu: Gönlü çeken.

    Dildade: Gönül vermiş, âşık. ay gibi parlak, ışıklı olan / ışıl ışıl berrak konuşan.

    Dildan: Sevmek.

    Dildar: Gönlü baskı altında tutan sevgili

    Dildaş: Aynı konulan paylaşanlar.

    Dilde: Ünü her tarafa yayılmış, herkesin konuştuğu, herkesin dilinde olan

    Dilderen: Sevgi toplayan, gönül alan, beğenilen.

    Dileda: Konuşmaya nazlanan

    Dilefruz: Yürek yandıran, sevimli.

    Dilege: Güzel ve düzgün konuşan.

    Dilek: İstek, arzu

    Dilela: Gözü gönlü bir olan

    Dilem: Gönül ilacı

    Dilemma: İkilem

    Diler: İsteyen, dileyen

    Dilfer: Diliyle herkesin gönlünü ferahlatan

    Dilferah: Gönlü ferah, sevinçli.

    Dilfeza: Gönlü genişleten, gönlü artıran.

    Dilfigar: Gönlü yaralı olan, âşık.

    Dilfiruz: Gönle ferahlık veren, sevindiren.

    Dilfüruz: Gönüle ferahlık veren, sevindiren.

    Dilge: Güzel konuşan kişi.

    Dilgüdaz: Gönle eziyet veren.

    Dilgüzar: Herkesin derdine derman bulan.

    Dilhan: İçten gönülden söyleyen

    Dilhayat: Gönül canlılığı.

    Dilhıraş: Yürek parçalayıcı.

    Dilhun: İçi kan ağlayan.

    Dilhuş: Gönlü hoş, yüreği rahat.

    Diligüzar: Durmaksızın becerikliliğini öven.

    Dilinaz: Konuşmaya nazlanan.

    Dilinigar: Resmeden.

    Dilinisa: Çok konuşan kadınlar.

    Dilinur: Konuşmasıyla, gönüllere ferahlık veren.

    Dilisu: Temiz konuşan.

    Dilişan: Hatipliğiyle şan şöhret sahibi olmuş.

    Dilişen: Şen şakrak konuşmalar yapan.

    Dilkeste: Gönül çekici.

    Dilküşa: İç açıcı, gönül açıcı, yüreği ferahlandıran.

    Dilmaç: Çeviri yapan kimse

    Dilman: Dil bilen, güzel söz söyleyen. bk. Dilmen.

    Dilman/ Dilmen: Dil bilen, güzel söz söyleyen.

    Dilnigir: Gönülde resim edilen sevgili.

    Dilnişin: Gönülde yer tutan, hoş, güzel.

    Dilnur: Gönlü nurlu

    Dilnüvaz: Gönül okşayıcı

    Dilp: Neşeli, mutlu, memnun.

    Dilrah: Gönül yolu.

    Dilriş: Gönlü yaralı.

    Dilruba: Gönül kapan, herkesi kendine bağlayan.

    Dilruba/Dilrüba: Gönül kapan, gönül alan

    Dilrüba: Gönlü şen, dertsiz

    Dilsafa: Gönlü şen, rahat, dertsiz.

    Dilsaz: Gönül yapan, tatlı davranan.

    Dilser: Hatiplik yeteneğini sergileyen.

    Dilseren: Hatiplik yeteneğini gözler önüne seren

    Dilsever: Konuşmayı seven.

    Dilsitan: Gönül alan güzel.

    Dilsoy: Hatiplik yeteneği gelişmiş bir soydan gelen.

    Dilsu: Gönlü su gibi berrak olan.

    Dilsuz: Gönül yakan, yürek yakan.

    Dilşad: 1. İçi rahat. 2. Kalbinde neşe, sevinç olan.

    Dilşah: Gönül şahı, sevgili.

    Dilşan: Hatiplik yeteneğiyle şan şöhret sahibi olmuş.

    Dilşat: Gönlü hoş, sevinçli

    Dilşen: Gönlü şen, sevinçli.

    Dilşikar: Gönül avlayan.

    Dilşikeste: Gönlü kırık.

    Dilşükufe: Gönül çiçeği.

    Dilten: Vücut diliyle konuşan.

    Dilyar: Konuşkan sevgili.

    Dimağ: Akıl, beyin.

    Dinçay: Ayın en parlak, en net görülebilen hali. 2. Aydınlık ilerici kişi.

    Dinçel: Güçlü el.

    Diniz: Sakin, dingin

    Dirahşan: Parlak, parıldayan.

    Dirayet: Zekâ, bilgi, kavrayış

    Diren: Harmanda sapları yaymaya yarayan uzun çatallı ağaçtan yapılmış araç

    Dirik: Diri, canlı. 2. Acar.

    Diril: dirilmekten buyruk; el dokuması bez

    Dirim: Yaşam, hayat 2. Yaşama gücü.

    Dirisu: Temiz faydalı, doru su gibi olan.

    Dirok: Tarih, hikaye, öykü.

    Dirsehan: Dede Korkut hikayelerinde, çocuğu olmadığı için hor görülen sonra da Boğaç Han adında yiğit bir oğula sahip olan kahramanın adı.

    Dirsekan: Dede Korkut hikayelerinde, çocuğu olmadığı için hor görülen sonra da Boğaç Han adında yiğit bir oğula sahip olan kahramanın adı.

    Diyar: Ülke, dünya.

    Diyari: Armağan, hediye.

    Doğa: Tabiat, yaradılış ve yapı özelliklerinin tümü

    Doğanbike: Doğan, dünyaya gelen kız.

    Doğangün: Doğmakta olan gün

    Doğannur: Nur gibi parlak olarak doğan.

    Doğay: “Ey ay, artık doğ, kendini göster” anlamında kullanılan bir ad.

    Doğu: Güneşin doğduğu ana yön

    Dolunay: Ayın tam yuvarlak olduğu an

    Domurcuk: Tomurcuk.

    Dora: Doruk, zirve

    Doyum: Ganimet almış.

    Döndü: l. Henüz evlenmemiş kız. 2. Gittiği yerden geri gelen.

    Döne: “Bundan sonraki çocuklar erkek olsun” anlamında kullanılan bir ad.

    Dönem: Belirli bir tarihsel niteliği olan zaman birimi.

    Dönüş: Dönme işi, dönme.

    Ducihan: İki cihan: dünya ve ahiret

    Dudu: 1. Hanım. 2. Abla. 3. Küçük kardeş.

    Dudubikem: “Evlenmemiş ablam, kardeşim” anlamında kullanılan bir ad.

    Duducan: Hanımefendiliğinde samimi olan.

    Dudugül: Güzelliği ve saygınlığı taşıyabilen.

    Duduhan: Abla, kardeş.

    Duha: Kuşluk vakti. Kuran’ı Kerim’ de 93. Surenin ismidir aynı zamanda.

    Duhan: Kur`an-ı Kerim`de bir sure adıdır ve manası dumandır.

    Duhter: Kız.

    Durali: Kız çocuğu olmayan ailelerin en son doğan erkek çocuklarına verdikleri isim.

    Duranay: Ayın en uzun süre gökyüzünde kaldığı zaman.

    Durcan: “Yaşa, uzun ömürlü ol” anlamında kullanılan bir ad.

    Durdu: (bkz. Dursaliha).

    Durean: Ömrün uzun olsun, canlı kal.

    Durkadın: “Artık çocuğun olmasın” anlamında kullanılan bir ad.

    Durkız: “Artık çocuğun olmasın” anlamında kullanılan bir ad.

    Dursaliha: Erkek çocuğu olmayan ailelerin en son doğan kız çocuklarına verdikleri ad.

    Dursune: Son olması istenen kız çocuklarına verilen adlardandır.

    Duru: Saf, berrak

    Durugül: Özü temiz güzel kadın.

    Durugün: Berrak gün.

    Durugür: Sağı solu belli olmayan.

    Durugüz: Sessiz geçen sonbahar.

    Duruhan: Özü temiz yiğit.

    Durukadın: Özü temiz kadın.

    Durunaz: Naz yapmak istemeyen

    Durunur: Sakinliğiyle gönüllere ışık saçan.

    Durusel: Temiz akan su, akarsu.

    Durusev: Sessiz, temiz ve sevilen kadın.

    Duruseven: Kendisi gibi olanı seven.

    Durusoy: Temiz olarak tanınmış kimse.

    Durusu: Arı, temiz, berrak sular gibi olan.

    Duruşan: Şöhretine rağmen sessiz, sakin bir hayat süren.

    Durutan: Tan vaktinin sessizliğini yaşayan.

    Duruten: Çok temiz, pürüzsüz bir cilde sahip olan.

    Duruyar: Sessiz, sakin sevgili.

    Duşize: El değmemiş kız.

    Duyal: Hassas, hisli, çabuk duygulanan.

    Duygu: His, gönülde uyanan yankı ya da tepki

    Duygucan: Yüreği çok duygulu olan.

    Duygucuk: Sevimli, kendi halinde olan, sevecen ..

    Duygudaş: Duyguları başkasıyla aynı olan,

    Duygugül: Duygulu ve gül gibi güzel.

    Duygugün: Doğduğunda duygulu anlar yaşatan ve de gül gibi bir güzelliğe sahip olan.

    Duygugür: Duygularını coşkuyla ifade eden.

    Duygugüz: Duygularında sonbahar hüznünü yaşayan.

    Duygun: Duygulu, hassas

    Duygunaz: Duygularını ifade etmekte nazlanan.

    Duygunisa: Duygulu, hassas kadın

    Duygunur: Duygularıyla herkesi aydınlatan.

    Duygusal: çevresine duygu saçan. 2. Çok duygusal.

    Duygusan: Duygusallığıyla tanınan.

    Duygusay: Herkese karşı saygılı olan.

    Duygusel: Coşkun duygulara sahip olan.

    Duyguser: Duygularını rahatlıkla herkese ifade edebilen.

    Duygusev: Duygulu olanı sev.

    Duyguseven: Kendi gibi duygulu olanı seven.

    Duygusoy: Çok duygulu bir soydan gelen.

    Duygusu: Temiz duygulara sahip olan.

    Duygusun: Duygularını yansıtan.

    Duyguşan: Duygularının saflığıyla tanınan.

    Duyguşen: Şen şakrak hisleri olan.

    Duygutan: Tan vakti gibi hüzünlü duygulara sahip olan.

    Duyguyar: Duygulu sevgili.

    Duysal: Duymakla, hissetmekle ilgili olandır

    Duysun: İşitilsin, bilinsin, şöhretli olsun.

    Duyu: Hissetme, algılama

    Duyuş: İşitme, hissetme, bilinme.

    Düden: 1. Yer altında akan suların kireçli tabakaları eriterek meydana getirdikleri tabii kuyu. 2. Bataklık, girdap.

    Dülfin: Arap astronomları tarafından Delphinus yıldız kümesine verilen isim.

    Düman: Sis.

    Dünya: Yeryüzü

    Dürdane: İnci tanesi

    Dürefşan: İnci gibi sözleri olan.

    Düri: Düriye

    Düriye: İnci gibi ışıldayan, parlak.

    Düriyye: 1. İnci gibi parlayan, parlak. 2. Parıltılı yıldız.

    Dürnev: İnci. 2. İnci tanesi.

    Dürnur: İnci ışığı.

    Dürre: İnce tanesi.

    Dürriye: İnci gibi parlayan

    Dürrüşehvar: Padişahlara yaraşır değerde inci.

    Dürveş: İnci gibi.

    Düş: Hayal, rüya, güzel rüya

    Düşsel: Hayal gibi olan

    Düşüm: Hayalimdeki, düşlediğim, istediğim anlamında

    Düşünsel: Düşünce ile ilgili

    Düzey: Seviye karşılığı olarak uydurulmuş olmayan.

    Düzgün: 1. Girintisi, çıkıntısı, pürüzü olmayan. 2. Düzeltilmiş, tesviye edilmiş. 3. İyi düzen verilmiş. 4. İntizamlı, nizamlı. 5. Yolunda, rayında. 6. Kadınların yüzlerine sürdükleri beyaz veya kırmızı boya.

     

    8/30‘E’ İle Başlayan Kız Bebek İsimleri ve Anlamları

    ‘E’ İle Başlayan Kız Bebek İsimleri ve Anlamları

     

    Ebed: Sonu olmayan gelecek. İsim olarak kullanılmaz.

    Ebedi: Sonsuz, sonrasız, ölümsüz. 2. Ölümsüzlük.

    Eber: Hayırlı, şerefli, faziletli.

    Ebra: Ürkme, kaçma. Birden bire ölme (!!! Çok kötü enerjili bir isim)

    Ebrar: Özü sözü doğru olan, hamiyetli, İffetli kişi manasındadır.

    Ebru: 1. Kaş. 2. Bulut renginde, buluta benzer, bulut gibi dalgalı, bulutlu. 3. Kağıt üzerine kendine has usulle yapılan, mermer, damarları gibi dalgalı şekilli süsleme. Ciltçilikte ve hüsn-ü hat’ta kullanılır.

    Ebrunur: Ebru ve nur isimlerinin birleşimden oluşmuş isimdir.

    Ebyar: Pek ak, pek beyaz.

    Ece: Güzel kadın, kraliçe manalarını taşır.

    Eceaypar: Ay parçası gibi parlayan kraliçe.

    Eceban: Kraliçe hükümdarlığı.

    Ececan: Kraliçelik eden. 2. Ana gibi cana yakın.

    Ecegül: Gül gibi güzel kraliçe.

    Ecegün: Çok güzel bir günde doğan

    Ecehan: Yönetici güzel kadın, hükümdar, kraliçe.

    Ecem: Kraliçem.

    Ecemsu: Su kraliçesi.

    Ecenaz: Nazlı güzel kadın anlamındadır.

    Ecenur: Nurlu, ışıklı kraliçe.

    Ecer: Yen, güzel, iyi.

    Ecesay: Güzelliğiyle çevresinde saygı uyandıran

    Ecesel: Coşkulu bir güzelliğe sahip olan

    Eceser: Güzelliği gözler önünde olan

    Eceseren: Güzelliğini gizlemeden yaşayan

    Ecesoy: Saygın ve güzel soydan gelen

    Ecesu: Su gibi berrak ve çok güzel.

    Ecesun: Güzelliğini sunan, gösteren

    Eceşan: Güzelliğiyle şöhretlenmiş olan

    Eceşen: Neşeli, şen şakrak ve güzel

    Ecetan: Tan vakti kadar güzel

    Eceten: Çok güzel tene sahip olan

    Eceyar: Çok güzel sevgili.

    Echer: Son derece güzel kadın. İkinci manası gündüz iyi görmeyen karmaşık gözlüdür.

    Ecmel: En güzel, en yakışıklıanlamındadır.

    Ecre: Mükâfat. Ecr kökünden gelir.

    Ecren: Allah’ın hediyesi anlamını taşımaktadır.

    Ecrin: Allah’in hediyesi demektir.

    Eda: Naz, işve, davranış, tavır, namaz kılma… Manalarını taşır.

    Edaay: Ay gibi güzel ve nazlı

    Edacan: Nazlı ama içten olan kimse

    Edacan,: Nazlı ama içten olan kimse.

    Edacık: Nazlılığıyla sevilen.

    Edadil: İşveli, dilli olan

    Edagöz: Gözlerinden nazı ve işvesi okunan.

    Edagül: Gül gibi güzel ve nazlı

    Edagün: Nazlı gün, nazenin

    Edagüz: Nazlı sonbahar.

    Edagüzar: Becerilerini göstermekte nazlanan.

    Edahses: Nazlı ses.

    Edalı: Nazlı, işveli,

    Edalıay: Nazlı bir ay gibi.

    Edalıcan: içtenliğinde nazlanan.

    Edalıgöz: İşveli göz.

    Edalıgül: Nazlı bir gül gibi.

    Edalınaz: Naz yapar gibi.

    Edalınur: Işık saçmak nazlanır gibi olan.

    Edanaz: Naz yapar gibi

    Edanur: Işık saçan nazlı güzel.

    Edasal: İşvesiyle tanınan.

    Edasay: Nazlı hanımefendi.

    Edasel: Nazlı, çoşkulu.

    Edases: Nazlı ve işveli bir sese sahip olan.

    Edasev: Nazlı sev.

    Edaseven: Kendisi gibi nazlı olanı seven.

    Edasever: Kendisi gibi nazlı olanı seven.

    Edasoy: Nazlı bir soydan gelen.

    Edasu: Eda ve Su isimlerinin birleşiminden oluşur. Nazlı su gibi bir anlam taşır.

    Edasun: Nazlandığını belli eden.

    Edaşan: Nazlılığıyla şan, şöhret sahibi olmuş.

    Edaşen: Neşeli ama nazlı.

    Edayar: Nazlı sevgili.

    Edayel: Nazlı nazlı esen rüzgar.

    Edayüz: Nazlılığı yüzünden okunan.

    Edeb: Terbiye, nezaket, düzenli.

    Eder: Kıymet, değer

    Edibe: Nazik, edepli, terbiyeli.

    Edis: Uluğa ermiş olan

    Ediz: Değeri yüksek, kıymetli

    Edviye: “Adviye” isminin bir başka söyleniş biçimi.

    Eengüz: Rüzgarlı sonbahar.

    Efhem: 1. Çabuk anlayan. 2. Zihni açık olan. 3. Daha ulu, çok büyük şeref sahibi fehametli.

    Efide: Yürekler, kalpler, gönüller.

    Efil: Rüzgar, dalgalanma

    Eflin: Cennetin 8 kapısının biri. Cennete açılan kapı.

    Efnan: Cennetteki güzel gözlü kız.

    Efnem: Cennete açan çiçek

    Efra: Allah’tan gelen esinti. İşi gücü olmayan adam, gibi anlamları olduğu yazıyor. Kökeni ve anlamı tam bilinmiyor. Harfler güzel ama anlamlar belirsiz ve kötü.

    Efraz: Kaldıran, yükselten. Firaz Yükselten, mümtaz, büyük, meşhur, maruf.

    Efridun: Cemşid soyundan anlayış ve zekasıyla meşhur bir İran hükümdarı.

    Efrug: 1. Parıltı, ışık. 2. Nur.

    Efruz: 1. Şule, parıltı. 2. Aydınlatan, parlatan. 3. Tutuşturan, yakan. Gösterişli güzel.

    Efsa: Sihirbaz, efsuncu, büyücü. (Kötü manalı bir isim!!!)

    Efsane: Eski çağlardan beri söylene gelen, olağanüstü varlıkları, olayları konu edinen hayali hikaye. 2. Gerçeğe dayanmayan, asılsız söz, hikaye.

    Efser: Taç, başlık

    Efsun: Büyülü, sihir

    Efşan: Dağıtan, saçan, serpen manalarındadır.

    Efşar: Sıkılma, özü çıkarılma.

    Efşure: Özsu.

    Eftal: En değerli en yüksek.

    Eftalya: Denizkızı

    Eftelya: Bir dönemin ünlü gayri müslim ses sanatçısı, denizkızı Eftelya.

    Efza: Artıran, çoğaltan.

    Ege: Türkiye'nin batısında yer alan deniz, ulu

    Egegül: Egenin gülü.

    Egenaz: Ege’nin nazlı kızı

    Egenur: Egenin aydınlığı.

    Egesel: Ege gibi çoşkulu olan.

    Egesoy: Egeli soyundan gelen

    Eğin: Sırt, arka, güvenilen.

    Ehad: 1. Bir, tek. 2. İlk sayı. 3. Allah’ın isimlerinden, bir ve tek olan Allah. İsim olarak kullanılmaz.

    Ehil: 1. Sahip, malik. 2. Becerikli, yetenekli. 3. Bir yerde oturan.

    Ehliyet: 1. İşe yarar halde bulunuş, bir işi hakedebilecek durumda bulunuş, selahiyet, yetki. Mahirlik, iktidar, liyakat, kabiliyet, kifayet, mensubiyet. 3. İktidar, kabiliyet ve liyakat vesikası.

    Ekim: Bir ay, ekme işlemi.

    Ekin: 1. Ekilmiş tahılın filiz vermiş biçimi, tarlada bitmiş tahıl. 2. Buğday. 3. Kültür.

    Ela: Alacalı renkli; gözde kestaneye çalan sarı renkli manasındadır.

    Ela/Elanur: Sarıya çalar kestane rengi

    Elaay: Güzel gözlü ve ay gibi parıldayan.

    Elacan: Ela gözlü, içten kimse

    Elacık: Küçük ela gözleri olan.

    Elafer: Ela renkli ışık saçan.

    Elagöz: Ela gözlü güzel.

    Elagül: Güzel gözlü ve zarif görünümlü.

    Elagüz: Mahsun sonbahar.

    Elagüzar: Ela gözlü becerildi güzel.

    Elaldı: El-aldı. 2. Başkasına kaptırılan.

    Elam: Türkçe: Benim olan ela anlamı taşır. Farsça: Elam imparatorluğu eski Elamite imparatorluğu (farsça’da تمدن عیلام) (m.ö. 2700- m.ö. 660 arası) Sümer ve Akkad’in doğusunda, bu günkü İran’ın güneybatısındaki Huzistan eyaletini ve Fars eyaletinin batısında yer almıştır.

    Elanaz: Ela gözlü, nazlı güzel

    Elanigar: Gözleri elalı resim.

    Elanisa: Ela gözlü kadınlar.

    Elanur: Gözü sarıya çalan kestane renginde olan güzel manasındadır.

    Elasel: Gözlerinin güzelliğiyle çoşkulu olan.

    Elaser: Gözlerinin güzelliğini sergileyen.

    Elasev: Ela gözlü sev.

    Elaseven: Ela rengi seven.

    Elasever: Kendi gibi güzel gözlüleri seven.

    Elasoy: Güzel gözleri olan bir soydan gelen.

    Elasu: Ela gözlerinden temizlik akan.

    Elasun: Gözlerinin güzelliğini sunan.

    Elaşan: Gözlerinin güzelliğiyle şöhret olmuş.

    Elaşen: Gözlerinin güzelliğiyle neşe saçan.

    Elatan: Gözlerinde tan vaktinin güzelliğini yansıtan.

    Elaten: Ten rengi güzel olan.

    Elay: Elalı, karışık gibi bir manası vardır. El+ Ay köklerinin birleşiminden oluşur.

    Elayar: Ela gözlü güzel sevgili.

    Elayüz: Çok güzel yüz.

    Elbin: Bin tane el, birlik

    Elbir: El birliği, güç birliği

    Elbirle: El birliği ile.

    Elbirlik: Beraberlik, dayanışma, el ele verme.

    Elbiz: Bizim yer, yöremiz

    Elburz: 1. Kafkaslarda en yüksek dağ. 2. Uzun boylu yakışıklı kimse.

    Elçi/Elçim: Elçi olarak gönderilen manasındadır.

    Elçim: Elçi olarak gönderilen

    Elçin: Demet, deste anlamlarını taşır. Ayrıca Ağustos böceği demektir.

    Eldem: Cana yakın, sevimli

    Elem: Acı, keder, sancı, kaygı.

    Elen: Nadide bulunması güç mücevher.

    Elezan: Göğe yükselen ezan sesi anlamındadır.

    Elfida: Feda etme, gözden çıkarma, verme.

    Elfin: Küçük yaramaz, ele avuca sığmaz.

    Elfiye: 1. 1000 mısralık manzume. 2. Manzum risaleler.

    Elgiz: Şehri koruyan tanrıçadır.

    Elif: İslami alfabenin ilk harfidir. Ebccd hesabında değeri “1” birdir. Musikide “la” notasını ifade için kullanılır. Ülfet eden, dost, tanıdık ve alışmış, alışkın, alışık manalarını taşır. – İki kelimeli isimler yapılabilir (Elif Su, Elif Nur v.s.).

    Elife: Tutku, istek, alışılan şey

    Elik: Dağ keçisi

    Elim: Çok acı veren

    Elime: Dert ve elem veren

    Elis: Güzel kokulu bir çiçek.

    Elisa: Benî İsrail Peygamberlerindendir. Bir diğer yandan HIV testine de ELİSA denir; bu manada kötü enerjili bir isimdir.

    Elit: Seçkin, üstün

    Eliz: Yabancı yerdeyiz, yabancıyız ve el izi anlamındadır.

    Elizan: Uzaktan duyulan ezan sesidir.

    Ella: Sonsuzluk.

    Elmas: Değerli bir taştır.

    Elmasım: Değer verme. 2. Değer vererek seslenme durumu.

    Elmina: Mina dağında açan çiçek manasına rastlıyoruz. Ayrıca Al ve Mina kelimelerinin birleşiminden oluşan bir isim olan Elmina’ nın güneş tutulmasındaki kızıllığa verilen ad olduğu da söylenir.

    Elmira: Emir veren prensestir.

    Elnare: Ülkesinin ışığı, odlar yurdu. Azerbaycan’ın diğer ismi ile eşanlamlıdır.

    Elnur: Elin nuru anlamındadır.

    Eltaf: Çok latif çok güzel.

    Elvan: Renkler, çeşitler

    Elveda: Bir daha kavuşulamayacağı düşünülen bir şeyden ayrılırken kullan

    Elvida: Allah’a ısmarladık. Allah’a emanet olun yollu ayrılık hitabı. Erkek ve kadın ismi olarak kullanılır.

    Elvin: Cennet çiceği, Gökkuşağının her bir tayfına verilen isim, Sıcak – Sadakat, sonsuz arkadaslik

    Elyak: En layık olan, en çok yakışan.

    Elzem: Gerekli olan, vazgeçilmez.

    Emanet: 1. Emniyet edilen kimseye bırakılan şey, eşya veya kimse. 2. Osmanlı devletinde bazı devlet dairelerine verilen isim.

    Emeç: Gaye, amaç, hedef manalarındadır.

    Emek: 1. Uzun ve yorucu çalışma. 2. Bir amaç uğruna harcanan yoğun beden ve zihin gücü.

    Emel: Hedef, umut, arzu.

    Emen: Bir şeyi yetiştirmek amacıyla dikmek için açılan çukur. 2. Zahmetli iş.

    Emet: Bolluk getiren, bolluk, berekettir. Son sonuç da demektir.

    Emeti: Bereket, bolluk. 2. Hala.

    Emetullah: Allah´ın kulu (kadınlar için kullanılır).

    Emine: İnanılır, güvenilir.

    Emira: Eski Mısır’da prenseslere verilen unvandır.

    Emire: Büyük bir ülkeden, soydan olan.

    Emiş: Emmek işi veya biçimi. 2. “Emine” isminin kısaca söyleniş biçimi.

    Emniyet: Güvenlik. 2. Güven, inanma, itimat

    Emoş: “Emine” isminin kısaltılarak söylenmiş bir başka biçimi.

    Emra: Ece, emreden, kraliçe

    Emraz: Hastalıkla ilgili.

    Emriye: Emirle, buyrukla ilgili.

    Enda: Yüce, ulu, yüksek, âlâ anlamındadır.

    Endam: Vücut, beden, ten, boy bos.

    Ener: Dağ eteği

    Enfa: Çok yararlı, daha çok faydalı.

    Enfes: Güzeller içindeki en güzel olan. Nefiss.

    Enginay: Aşağılara doğru inmiş Ay, engine inmiş Ay.

    Enginaz: Çok nazlı olan.

    Engingül: Her yam gül gibi güzel ve bakımlı olan.

    Enginiz: İnmiş iz; engindeki iz.

    Enginsel: İçindeki çoşku her yeri alabilecek kadar büyük olan.

    Enhar: Irmaklar, çaylar. Enhar. Kur’an-ı Kerim’de cennetin altından akan ırmaklar.

    Enise: Sevimli / Dost / Cana yakın arkadaş

    Enmutlu: mutluluklar içinde en mutlu olan

    Ennur: Nur yağdıran.

    Ercin: Merdiven, basamak.

    Erçil: Doğru, inanılır, güvenilir kişi

    Erçin: Merdiven, basamak.

    Erda: Beyaz karınca

    Erdemay: Erdemli ve Ay kadar güzel olandır.

    Erdenay: Bakır ay

    Erdibike: Olgunluğa erişmiş, deneyimli kadın.

    Erdibikem: “Olgunluğa erişmiş, deneyimli kadınım” anlamında kullanılan bir ad.

    Erem: Cennet

    Eren: 1. Erkek. 2. Olağanüstü sezgileriyle birtakım gerçekleri gördüğüne inanılan kimse. 3. Deneyimli, akıllı kimseler. 4. Dost. 5. Hayırlı çocuk.

    Erendal: Her zaman genç ve körpe kalacağına inanan.

    Erendil: Her şeyi bilip söyleyen.

    Erendiz: Jüpiter gezegeninin adı

    Erengül: Ermiş, yetişmiş, açmış gül

    Erengün: Ulaşıp gelen gün.

    Erengüz: Biten sonbahar

    Erennaz: Naz yapmaya son veren, nazdan vazgeçen.

    Erennur: Evliya gibi ışık saçan

    Erensel: Çoşkulu bir akıllılığa sahip olan.

    Erensen: Ermiş olan, evliya.

    Erenser: Ermişliğini gösteren.

    Erensu: Ermiş gibi ve su gibi aziz olan.

    Erenşan: Olağanüstü sezgileriyle ünlenmiş olan

    Erentan: Tan vaktinin çekimine kapılan.

    Erenyar: Ermiş sevgili.

    Erenyüz: Yüzü evliya gibi nurlu olan.

    Erge: Şımarık, nazlı

    Ergem: Nazlım, canım.

    Ergi: İyi bir şeye erişme hali

    Ergim: Eriştiğim, ulaştığım, benim olan ergidir.

    Erguvan: Çok güzel lila, mor renkli çiçekleri olan bir ağaç.

    Ergül: Erlerin gülü

    Ergüler: Erken mutlu olur, erken güler.

    Eribe: Akıllı, zeki, olgun, yetkin.

    Erik: Beyaz çiçekli bir ağaç ve bunun çeşitli renklerde ekşimsi veya tatlı sulu meyvesi.

    Erike: Taht.

    Erim: 1. Bir şeyin erebileceği uzaklık. 2. Vakıf olmak, yetmek.

    Erinç: Dirlik, rahat, huzur

    Eriş: Tüm arzularını gerçekleştir, istediklerini elde et temennisi.

    Erişen: Amacına ulaşan, istediğini elde eden.

    Eriz: Cömert, mertlik yolu

    Erke: Enerji, iş başarma gücü, nazlı

    Erkin: Hiçbir koşula bağlı olmayan, istediği gibi davranabilen, özgür.

    Erkinay: Özgür Ay, özgürce dolaşan Ay.

    Erma: Çok güzel, nazlı, cilveli

    Ermiye: Dolu yağmasına neden olan bulutlar.

    Erna: İşveli, cilveli, şen şakrak kişi.

    Ersevim: Sevimli, sempatik erkek.

    Erseyim: Sevimli, sempatik erkek.

    Erva: 1. Yumuşaklık, letafet. 2. Güzel görünen.

    Ervanur: Allah’ın gönderdiği ışık.

    Ervin: Şahsiyetli, kişilikli, şerefli, itibarlı.

    Erzan: Bol, uygun, layık

    Esalet: Asalet.

    Esel: Rüzgarlı diyar, rüzgar alan ülkeler.

    Esen: Ruhsal ve bedensel olarak sağlıklı sıhhatli sağlam

    Esenay: Ayın önünden geçen rüzgarlı bulutlar

    Esencan: Sağlıklı ve içten olan.

    Esencik: Sağlıklı ve sevimli olan.

    Esengil: Esintili olan.

    Esengöz: Sağlıklı ve güzel göz.

    Esengül: Sağlıklı gül.

    Esengülen: Rüzgar gibi gülen.

    Esengün: Sağlıklı gün.

    Esenkal: Sağlıklı olması temenni edilen.

    Esenli: Çok sağlıklı.

    Esennaz: Nazlı nazlı esen rüzgar.

    Esennur: Işık saçarak rüzgar gibi giden

    Esensal: Sağlık saçan.

    Esensel: Rüzgar gibi coşkulu olan.

    Esenses: Rüzgar gibi esen

    Esensoy: Sağlıklı bir soydan gelen.

    Esensu: Rüzgârlı su.

    Esensun: Sağlık temennisi sunan.

    Esenyar: Sağlıklı sevgili

    Esenyel: Hafif esen rüzgar

    Esenyüz: Sağlıklı oluşu yüzünden okunan.

    Eser: Ortaya konan yapıt

    Eseray: Ay’dan da güzel yorumlanmış olan.

    Esercan: Yüreğinden geldiği gibi davranan

    Esercik: Sevimliliği içten olan.

    Eserdal: Gençlik ateşiyle keyfine göre davranan.

    Eserdil: Keyifli sohbetleri olan.

    Esergül: Gül gibi canlı olan.

    Esergün: Keyifli gün

    Esergüz: Keyifli sonbahar.

    Eserkan: Keyifli bir soydan gelen.

    Esernaz: Nazlı nazlı esen.

    Esernur: Işık saçarak esen.

    Esersu: Su gibi berrak ve yürekten olan.

    Esersun: Yapıtlarını sunan.

    Esertan: Tan vaktinin keyfi.

    Eseryar: Keyif veren sevgili.

    Eseryel: Esip geçen.

    Esgin: Rüzgarlı. 2. Esen. yel.

    Eshar: Seher, sabahın oluşu.

    Esil: Şerefli, itibarlı ve otoriter kişi, uzun ve dolgun yüz. Doğru şey. Kavi, muhkem, sağlam

    Esila: Öğle vakti ile ikindi vakti arasında geçen zaman diliminin Kuran’ da geçen adıdır.

    Esim: Esme işi, rüzgârın esişi, esinti.

    Esin: Sabah rüzgarı, ilham, güzel fikir

    Esinay: Aydan etkilenen.

    Esincan: içtenliğiyle başkalarına ilham veren.

    Esincik: Sevimli, duygulu.

    Esingül: İlham veren gül

    Esingün: ilham veren gün.

    Esingüz: Güzelliğinden etkilenilen. 2. Romantik sonbaharı yaşayan.

    Esinnaz: Nazlı nazlı esen.

    Esinnur: İlham veren, ışık saçan.

    Esinsel: Coşkulu duygular içinde olan.

    Esinses: Sesiyle ilham veren

    Esinsoy: Soyuyla iftihar eden.

    Esinsu: Berraklığıyla ilham veren.

    Esintan: Tan vaktinden esinlenen.

    Esintay: Gençliğiyle herkesi kendine hayran bıraktıran.

    Esinti: Belli belirsiz hissedilen hafif yel.

    Esintürk: İlham veren Türk.

    Esinyar: ilham veren, sevgili.

    Esinyüz: Yüzünün güzelliğiyle başkalarına ilham veren.

    Eslem: Daha sağlam, en selâmetli.

    Eslim: Teslimiyet, Allah’a teslim olandır.

    Eslina: Dünyalar güzeli.

    Esma: İsim manasındadır.

    Esmacan: Adı can olan.

    Esmagül: Adı gül

    Esmahan: Hükümdar adları.

    Esmahatun: İsmiyle anılan kadın.

    Esman: Bedeller, kıymetler, değerler.

    Esmanaz: Adı naz

    Esmanigar: Adı nigar.

    Esmanur: Adı nur.

    Esmasu: Adı su.

    Esmaşan: Adı şan.

    Esmatan: Adı tan.

    Esmayar: Adı yar.

    Esme: Esme işi

    Esmenisa: Adı nisa.

    Esmer: Teni ve saçları karaya çalan, koyu buğday renginde olan. 2. Siyaha çalan buğday rengi.

    Esmeray: Esmer kadın.

    Esmercan: Esmerliği ve içtenliğiyle çok sevilen.

    Esmergül: Eşi benzeri . bulunmaz güzellikte olan.

    Esmergüz: Sonbahar akşamı.

    Esmernaz: Nazlı esmer.

    Esmersev: Esmerliğiyle sevilen.

    Esmerseven: Esmerleri seven. 2. Kendi gibi olanı seven.

    Esmersever: Kendi gibi esmer olanı seven.

    Esmersu: Berraklığı gecenin kararlılığına karışmış olan.

    Esmira: Zümrüt taşı.

    Esna: Bir işin yapıldığı an.

    Esra: Çabuk, hızlı

    Esved: Siyah, kara.

    Eşay: Ayin güzelliğiyle eşdeğer güzelliğe sahip olan

    Eşe: Teyze. 2. “Ayşe” isminin kısaltılmış bir biçimi.

    Eşim: Yoldaşım, hayat arkadaşım.

    Eşin: “Dostun, arkadaşın” anlamında kullanılan bir ad.

    Eşlem: Selametli, güvenilir

    Etfal: En değerli en yüksek.

    Eti: Tarihte bir Anadolu devleti.

    Etik: Ahlak bilimi, töre bilimi. 2. Ahlakla ilgili, ahlaki.

    Etike: Eğitmen. 2. Yol gösterici.

    Eva: Havva. Yaratılan ilk kadın

    Evcan: Evini seven, evcil.

    Evcimen: Evi yaşanacak bir yuva yapan, evine ve ev işlerine çok bağlı, Evi çekip çeviren, evine düşkün.

    Evdegül: Evde olan güzel.

    Eve: Havva. Yaratılan ilk kadın.

    Evecen: Hamarat. ev işlerini kısa sürede halledebilen.

    Evin: Bir şeyin içindeki öz, buğday tanesinin olgunlaşmış içi

    Evinç: Evini seven, evine bağlı.

    Evingül: Evin gülü, evin güzeli.

    Evla: Uygun olan manasındadır.

    Evnur: Eve nur saçan.

    Evra: Hisar, kale anlamındadır.

    Evran: Talih, alınyazısı

    Evre: Dönem, çağ.

    Evren: 1. Büyük yılan, ejderha. 2. Felek, zaman. 3. Kainat, dünya. 4. Yaşanılan vasat.

    Evrim: Aşamalarla kendini gösteren ilerleme, değişim

    Evsa: Sihirbaz, efsuncu, insana tesir eden anlamındadır.

    Evsan: Putlar, harçlar. İsim olarak kullanılmaz.

    Evsar: Taç.

    Evser: Taç, çelenk.

    Evşen: Hafif / Şen olan ev gibi de tanımlanabilir.

    Evvel: 1. İlk başlangıç, ilkin. 2. Allah’ın 99 isiminden biri.

    Eygül: İyi, gül gibi.

    Eylem: Siyasal ve toplumsal hareket, bir kişinin dış etki altında kalmadan kendisinin gerçekleştirdiği davranış

    Eylül: Bir ay, hüzünlü

    Eysu: Suya seslenen

    Eyşan: Şanlı, güzelliği ile ünlü.

    Eyşe: Güzel, akıllı

    Ezamet: 1. Büyüklük, ululuk. 2. Çalım, kıvnm.

    Ezel: Başlangıcı belli olmayan

    Ezeli: Öncesiz, başlangıçsız.

    Ezfer: Güzel kokulu.

    Ezgi: Beste, müzik parçası

    Ezgin: Paraca durumu bozuk olan, çürük ezik gibi negatif manaları vardır.

    Ezgü: Tarz, yol, biçim, bir melodinin içinde belirli yerlerde tekrar edilen ses dizisi

    Ezhan: İnsanda akıl, fikir, zeka, hafıza anlayış, kavrayış, kudretleri.

    Ezheran: Ay ve güneş.

    Eznev: Yeni baştan, yeniden.

    Ezo: Ezik, dirençli

    Ezra: Sözü düzgün doğru olan adam manasındadır. Ayrıca beyaz kulaklı siyah at demektir.

    Ezrak: Gök rengi. 2- Saf temiz su. 3. Mavi gözlü.

     

    9/30‘F’ İle Başlayan Kız Bebek İsimleri ve Anlamları

    ‘F’ İle Başlayan Kız Bebek İsimleri ve Anlamları

     

    Faden: İplik

    Fadıla: Fazilet sahibi kadın

    Fadik: Fatma adının bir söyleniş biçimi

    Fadile: Erdemli, fazilet sahibi. 2. Saygın kişi.

    Fadile / Fadıla: Erdemli üstün kişi.

    Fadim: 1. Çocuğunu sütten kesen kadın. 2. Hz. Muhammet’in ilk eşi Hz. Hatic

    Fadime: Fatma adının bir söyleniş biçimi (Fa-tı-ma)

    Fadiş: Fatma adının bir söyleniş biçimi

    Fahika: Manevi yönden üstün olan, yüce

    Fahiman: Yüce kişi. 2. itibarı olan kişi.

    Fahime: Büyük, ulu, yüce.

    Fahire: Övünülecek, iftihar edilecek

    Fahriye: Bir işi çıkar beklemeden yapan kimsedir.

    Fahrünisa: Övünülecek değerde kadın

    Fahrünissa: Övünülecek değerde kadın

    Fahrünnisa: Kadının erdemi, onuru, büyüklük ve ululuğu.

    Faide: Fayda, yarar.

    Faika: Manevi yönden üstün olan, Üstünlük, ileri görüşlülük.

    Faize: İsteklerine kavuşan, başarılı

    Fakihe: Zeki, anlayışlı. 2. Fıkıh biliminde uzman olan.

    Farah: Neşe, mutluluk, sevinç.

    Faraziye: Gerçekte olmayıp, varsayılan.

    Fariha: “Feriha” isminin bir başka söyleniş biçimi.

    Farika: Ayırt edilmesine neden olan, özellik.

    Farise: Anlayışlı – Bir şeyi önceden hissedebilen, zeki kişi.

    Fariza: Farz, Allah’ın emri. 2. Gerekli, elzem. 3. Görev, borç. 4. Hisse, pay.

    Fasihe: Açık, yanlışsız, etkili bir biçimde söylenen. 2. Açık seçik.

    Fatıma: (Arapça)1. Sütten kesilmiş. 2. Kendisi ve zürriyeti cehennemden uzak

    Fatine: Anlayışlı, uyanık, çabuk kavrayan.

    Fatma: Çocuğunu sütten kesen anne demektir. Hz. Muhammed’ in kızının adıdır. Orijinal hali Fatıma’ dır.

    Fatmagül: Gül gibi güzel yeni anne olmuş kadın

    Fatmanur: Fatma ve nur kelimelerinden türetilen isim

    Fato: “Fatoş” adının bir başka söyleniş biçimi.

    Fatoş: Fatma’nın farklı söylenişi.

    Fazıla: Erdemli.

    Fazile: Fazilet sahibi.

    Fazilet: Erdem, insanın iyi huyları

    Faziye: Erdemli, temiz

    Fecir: Şafak vakti

    Fecriye: Tan yerinin ağarması. 2. Şafak kızıllığı

    Fehiman: “Fahiman” isminin bir başka söyleniş biçimi.

    Fehime: Anlayışlı, çabuk kavrayan

    Fehmiye: Anlayışlı kavrayışlı.

    Fekahet: Şakacılık, hoş mizaçlılık.

    Felat: Kurtuluş, Fırat’ın iki büyük kolundan biri.

    Felin: Mantar.

    Fenniye: Fene, bilime ilişkin, bilimle ilgili.

    Fer: Işık, aydınlık

    Feradis: Cennet, uçmak

    Ferah: Bol geniş / Rahatlık veren / Gönlü şenlendiren

    Ferahay: Güzelliğiyle insanın gönlünü şenlendiren.

    Ferahcan: İçtenliğiyle insanı rahatlatan.

    Ferahdil: Tatlı dilli.

    Ferahet: Onuruna düşkün olan, onurlu.

    Ferahfeza: Sevinci arttıran, neşelendiren. 2. Türk müziğinde, yegah perdesinde karar kılan makamlardan biri.

    Ferahgül: Güzelliğiyle neşe saçan

    Ferahnak: Sevinçli, neşeli. 2. Alaturka müzikte bileşik bir makam.

    Ferahnaz: Nazlılığıyla insanı sıkmayan.

    Ferahnisa: İnsanın gönlünü açan, iç rahatlığı veren kadın.

    Ferahnur: İnsanın gönlünü ışık saçarak aydınlatan

    Ferahnüma: İçindeki sevinci, neşeyi dışarı vuran, gösteren.

    Ferahru: Yüzünden tebessümü hiç eksik etmeyen.

    Ferahsal: İnsanın yüreğini, gönlünü ferahlatan.

    Ferahsu: Su gibi ferahlatan.

    Ferahşan: Gönlü şenlendirmesiyle tanınan.

    Ferahşen: Gönlü şenlendiren.

    Ferahtan: Tan vakti gibi insanı ferahlatan.

    Ferahyar: Gönlü şenlendiren sevgili.

    Ferahyüz: Görünümüyle insanı rahatlatan.

    Feramuş: Unutma, hatırdan çıkartma.

    Feraset: Çabuk anlama, sezme, 2~ Uyanıklık.

    Feray: Ay ışığı, rahat huzurlu kişi

    Feraye: Ay ışığı, ayın parlaklığı.

    Fercan: İnsanın ruhuna aydınlık veren bir içtenliğe sahip olan

    Ferda: Gelecek zaman, yarın, kıyamet

    Ferdacan: İçtenliğini hiç kaybetmeyecek olan

    Ferdagül: Her zaman gül güzelliğinde olacak olan.

    Ferdağ: Dağ gibi güçlü.

    Ferdanaz: Hep nazlı, olan.

    Ferdane: Tek, yalnız.

    Ferdaniye: Eşsiz olma durumu.

    Ferdanur: Durmaksızın ışık saçan.

    Ferdiye: Birlik, tek olma. 2. Bireylik.

    Fergül: ışıklı ve gül gibi güzel olan.

    Fergün: Aydınlık gün.

    Ferhan: Sevinçli, gönlü hoş

    Ferheng: Bilgi, ustalık. 2. Sözlük.

    Ferhunde: Mesut, mutlu.

    Feri: Detaylı, ayrıntılı, ikincil

    Feriba: Sevinçli.

    Feribe: Aldatan, kandıran.

    Ferican: Can ışığı, ruh aydınlığı.

    Feride: Tek eşsiz, benzeri olmayan

    Ferigül: Güle benzeyen.

    Feriha: Sevinçli, ferah

    Ferinaz: Nazlı güzel.

    Ferinur: lşıl ışıl parıldayan.

    Feris: Şık, zarif

    Ferisal: ışığını saç anlamında.

    Feriser: Çok ışıklı olmasıyla göz kamaştıran

    Ferisoy: Işık saçan bir soydan gelen.

    Ferisu: Temizliği ve berraklığıyla ışık saçan

    Ferişan: Şanı ve şöhretiyle göz kamaştıran.

    Ferişen: Neşe saçan.

    Ferişte: Melek.

    Feriyar: Işık saçan sevgili.

    Fermude: Buyrulmuş, emir ferman.

    Fernaz: Nazlı güzel.

    Fernur: Aydınlık, ışık

    Fersal: Her yanından ışık saçan.

    Fersude: Eskimiş, yıpranmış, örselenmiş

    Feruze: “Firuze” isminin bir başka söyleniş biçimi.

    Ferve: 1. Kürk. 2. Zenginlik, servet.

    Feryal: Ay çevresinde oluşan hare, uzun boylu güzel kız, eski bir mısır prensesi. Gözleri ışık saçan güzel kız.

    Feryüz: Yüzünün güzelliğiyle ışık saçan.

    Ferzan: İlim, bilim, hikmet.

    Ferzane: Bilge, filozof, seçkin.

    Ferzin: Kraliçe

    Fetanet: Çabuk anlayan, çabuk kavrayan.

    Fethiye: Açma, alma, fetih etme.

    Fettan: Gönül ayartıcı. 2. Ayartıcı göz.

    Fevziye: Kuruluş, zafer üstünlükle ilgili kimsedir.

    Feyha: Büyük, geniş, engin olan.

    Feyman: Ahlakta olgunluğu amaçlama, iyi ahlaka yönelme.

    Feyza: Bolluk, çokluk, bol bol olandır. İlim, irfan, feyiz ile dolu olandır.

    Feyzan: Bolluk, bereket.

    Feyziye: Tanrının bereketi

    Feza: Boşluk, sınırsızlık, uzay

    Fezanur: Uzay gibi parlak ve aydınlık olan.

    Fındık: Küçük ağaçlarda yetişen, kabuklu, besleyici yemiş.

    Fırışte: Melek.

    Fıtnat: “Fitnat” isminin bir başka söyleniş biçimi.

    Fidan: Yeni, olgunlaşmamış ağaç.

    Fidancan: İçtenliğinden hiçbir şey kaybetmemiş olan.

    Fidancık: Sevimli, daha çok minik anlamında.

    Fidangül: İnce, uzun, hoş kokulu

    Fidannur: Gençliği, tazeliği ve körpeliğiyle gelecek vaad eden.

    Fide: Bahçıvanlıkta tohumdan yetiştirilip başka yerlere dikilmek için hazırlanan sebze veya körpe çiçek.

    Figan: Çılık, inilti

    Figar: İncinmiş, yaralı.

    Figen: Yaralayan, kıran, düşüren anlamlarındadır.

    Fikir: Düşünce, anlayış, zihin.

    Fikret: Fikir, düşünce, amaç, niyet

    Fikriye: Düşünce ile fikir ile ilgili

    Filbahar: Ormanlarda yetişen, beyaz, mavi, mor çiçekler açan, tırmanıcı sarıl

    Filiz: Bitkilerin yeni sürgünü, ham madde yatağı

    Filizi: Asma filizinin rengi, açık yeşil renk.

    Firaset: Çabuk kavrayış, çok güçlü sezi yetisi.

    Firaz: Yüksek, en üst yer. 2. Yokuş, çıkış. 3. Yukarı kaldıran, yükselten.

    Firdevs: Cennetteki altıncı bahçenin adı

    Firdews: Cennet bahçesi, cennet.

    Firkat: Ayrılık, dostlardan veya sevgiliden ayrılma.

    Firuz: Mesut, mutlu.

    Firuzan: Parlayıcı, parlayan, parlak. bk. Füruzan

    Firuze: Gök mavisi renginde değerli bir süs taşı.

    Fisun/ Füsun: Şaşırtıcı güzelliğe sahip, hayret verici derecede güzel manasının yanı sıra sihir büyü anlamını da taşır bu da isme olumsuz bir mana katar.

    Fitnat: Zihin açıklığı, her şeyi çabucak öğrenme.

    Fuçin: Hatun, kadın.

    Ful: İnce, uzun, bir ağaç, beyaz kokulu çiçek

    Fuldem: Her zaman geniş açık görüşlü.

    Fulden: Her zaman geniş açık görüşlü

    Fulin: Hoş kokulu çiçek.

    Fulya: Çok hoş kokusu ve rengi olan bir çiçek

    Funda: Çalı; zengin, yeşil bitki örtüsü

    Furkan: İyiyle kötüyü, doğru ile yanlışı ayıran her şey

    Fügen: Yaralayan, kıran, düşüren. bk. Figen

    Füreyya: Parlak, ışıltılı günler

    Füruzan: Çok parlak, parlayıcı, aydınlık

    Füruzende: 1. Yanıcı, yakıcı. 2. Parlatan, parlayın, aydınlatan.

    Füsun: Efsun / Büyü, sihir. Şaşırtıcı, hayret verici ve kendine cezbedici bir güzellik.

    Füsun / Fisun: Sihir, büyü. Şaşırtıcı güzelliğe sahip, hayret verici derecede güzel

    Füsunkâr: 1. Büyüleyici. 2. Sihirbaz, büyücü.

    Füsunnaz: Gizemli tavır takınan

    Füsünkar: Büyüleyici, çekiciliği olan. 2. Sihirbaz.

    Fütade: Tutkun, sevdalı, müptela olmuş.

     

    10/30‘G’ İle Başlayan Kız Bebek İsimleri ve Anlamları

    ‘G’ İle Başlayan Kız Bebek İsimleri ve Anlamları

     

    Gale: Kale, kaygısız

    Galibe: Üstün gelen, yenen, önde gelen.

    Gamze: Çene ya da yanakta gülümserken beliren çukurluk

    Ganime: Ganimet alan

    Ganimet: 1. Düşmandan alınan mal. 2. Beklenmedik kazanç veya olanak.

    Ganiye: Zengin, varlıklı. 2. Çok hoş. 3. Kadın şarkıcı.

    Garibe: Görülmemiş, tuhaf, şaşılacak.

    Gaye: Amaç, erek, varılmak istenen hedef

    Gazal: Ak geyik, ahu

    Gazale: Dişi geyik.

    Gazel: Herhangi bir makamda sesle yapılan taksim, kuruyup dökülen ağaç yaprağı

    Gazele: Dişi geyik.

    Gazire: Tatlı, nazik, uysal, yumuşak.

    Gece: Gün batımından ağarmasına kadar geçen süre

    Gelenay: Ortaya çıkan ay gibi güzel.

    Gelengül: Gelen gül gibi güzel.

    Gelin: Evlenmek üzere hazırlanıp, süslenmiş kız veya yeni evlenmiş kadın

    Gelincik: Kırmızı ve büyük çiçekli bir kır bitkisi.

    Gelinkız: Gelinlik çağındaki kız.

    Gencay: Yeni doğmuş ay, hilal

    Gerçek: Yalanı olmayan

    Germa: Sıcak yaz.

    Gevher: 1.Elmas, mücevher, inci. 2. Bir şeyin aslı, mayası.

    Gewez: Ateş kırmızısı. 2. Kızıl gül.

    Gezer: Dolaşan, gezen, gezici.

    Gihev: Pay, kısmet, baht.

    Gilyas: Kiraz.

    Giram: Saygı, saygıdeğerlik.

    Girani: Ağırlık,

    Girik: Depo.

    Girin: Gözyaşı.

    Girizan: Kaçan, kaçıcı, kaçarak.

    Gizani: Tanınmış, ünlü, bilinen.

    Gizem: Sır / bilinmeyen şeyler, esrarengizlik

    Gonca: Açılmamış, tomurcuk halinde gül

    Gonca Güz: Sonbaharın başlangıcı.

    Goncacan: Çok içten olan.

    Goncacık: Küçük, sevimli.

    Goncafem: Gonca ağızlı olan.

    Goncafer: Gonca gibi parlak olan.

    Goncagöz: Gonca gibi gözleri olan.

    Goncagül: Açılmamış gül, tomurcuk gül

    Goncanaz: Nazlı bir gül gibi olan

    Goncanur: Işık saçmaya başlayan

    Goncasev: Küçükleri seven.

    Goncaseven: Küçük seven.

    Goncasever: Kendi gibi olanı seven.

    Goncasu: Su gibi berrak, gonca gibi hayata hazır

    Goncater: Taze, açılamamış gonca.

    Gonce: Gonca

    Goran: Çayır, mera.

    Göğem: Yeşile çalan mor.

    Gök: Yeryüzünün üzerine mavi bir kubbe gibi kapanan boşluk, sema. 2. Gökyüzünün, denizin rengi, mavi veya yeşile

    Gökay: Gökyüzü ile ilgili, kökü ve ucu gökte olan

    Gökben: Özü genç olan kız.

    Gökçe: Sevimli güzel; gök rengi, mavimsi anlamlarındadır.

    Gökçedil: Tatlı dilli.

    Gökçek: 1. Güzel, sevimli, hoş kimse. 2. Yiğit, cesur. 3. Taze, körpe.

    Gökçem: Mavi gözlü kızım.

    Gökçen: 1. Gökle ilgili göğe ait semavi. 2. Mavi, mavimsi. 3. Güzel hoş güzel

    Gökçen / Gökçe: 1. Gökle ilgili göğe ait semavi. 2. Mavi, mavimsi. 3. Güzel hoş güzel

    Gökçenaz: Nazlı.

    Gökçenbegüm: Güzel hanımefendi.

    Gökçenbüke: Güzel kız.

    Gökçenur: Mavi ışık.

    Gökçiçek: Gök renkli çiçek, mavi renkli çiçek.

    Gökçil: Gökyüzü gibi mavi.

    Gökduman: Göğe yükselen duman.

    Göknaz: Nazlı gök.

    Göknil: Gökyüzüne ait olan.

    Göknur: Aydınlık gökyüzü, nurlu.

    Gökperi: Mavi gözlü, peri gibi güzel.

    Gökselen: Ses, gürültü, “haber, bilgi”, “yakın yer, çevre”, “sel yatağı” gibi anlamları olan “selen”le “gök” kelimelerinin birleşiminden oluşan bir isimdir.

    Göksemin: Evreni kaplayan.

    Göksen: Sen gökyüzüsün, göksün.

    Göksu: Türkiye’ nin çeşitli yerlerinde bulunan akarsuların genel adıdır. Adana’dan gelerek Akdeniz’e dökülen Seyhan nehrinin önemli kollarından biridir.

    Göksun: Yüksel, yücel anlamında kullanılan bir ad.

    Gökşen: Gök gibi şen.

    Gökşin: Gök gibi mavi gözlü / Sonsuz mavi derinlik

    Gökyel: Kuzeydoğudan esen rüzgar, poyraz

    Gökyeli: Gökten gelen esinti.

    Gökyüzü: Sema, göğün yüzeyi.

    Gölge: Güneşi görmeyen alan

    Gölgecan: Sığınılacak insan.

    Gölgem: Ayrılmaz parçam.

    Gölgenaz: Nazlı kişi.

    Gölgenur: Karanlıkta ışık saçan.

    Gönen: Rutubet, yaşlık

    Gönenç: Bolluk, rahatlık ve varlık içinde iyi yaşama, refah.

    Gönençli: Gönenci, iyi bir hayatı olan.

    Gönlücan: Yürekten insan.

    Gönlügül: Yüreği gül gibi zarif olan.

    Gönlügülen: Hayatı gülerek karşılayan. 2. Şanslı.

    Gönlünaz: Nazlı.

    Gönlünur: Yüreği aydın olan.

    Gönlüsel: Yüreği çoşkulu olan.

    Gönlüsev: Yürekten içten olanları sev.

    Gönlüsoy: İçten insanların soyu.

    Gönlüsu: Yüreği su gibi berrak olan.

    Gönlüşen: Yaşamayı seven, mutlu, şen şakrak, neşeli.

    Gönül: Kalp, eğilim, sevgi arzu heyecan gibi duyguların bulunduğu yer.

    Gönülay: Gönlü ay gibi parlak, temiz olan.

    Gönülcan: Gönül dostu.

    Gönülden: Yürekten, içten, candan

    Gönüldil: Yüreği, dili bir olan.

    Gönülgül: Gül gibi zarif bir gönlü olan

    Gönülnaz: Nazlı gönül.

    Gönülnur: Ferah yürekli.

    Gönülsel: Sel gibi çoşkulu olan.

    Gönülses: Yüreğinin temizliğini dışarı yansıtan.

    Gönülsev: Yürekten sev.

    Gönülseven: Yürekten seven.

    Gönülsever: Kendisi gibi yürekten olanı seven.

    Görez: Rüzgar

    Görke: Heybetli

    Görkem: Göz alıcı ve gösterişli olma durumu, ihtişam

    Görkemli: Göz alıcı ve gösterişli olma durumu, muhteşem.

    Görklü: Gösterişli, muhteşem.

    Görsel: Görme ile, görme duyusuyla ilgili, görmeye dayanan.

    Görsev: “Görüp sev” anlamında kullanılan bir ad.

    Gövem: Bitki yeşilliği 2. Sonbaharda yetişen bir tür siyah zeytin.

    Gözal: “Niteliklerinle ve güzelliğinle ilgi topla” anlamında kullanılan bir ad

    Gözalan: Gösterişli, ilgi çekici.

    Gözaydın: Kutlama; tebrik etme.

    Gözde: Çok beğenilen, tercih edilen kişidir.

    Gözdeay: Herkesin beğenisini kazanan, ay gibi güzel.

    Gözdecan: En sevilen dost.

    Gözdegül: En çok beğenilen bir gül gibi, zarif.

    Gözdem: Beğendiğim, sevdiğim, saydığım

    Gözdenaz: Nazlı güzel

    Gözdenur: İnsanlara vermiş olduğu iç huzurla herkesin beğenisini kazanan

    Gözdeses: Beğenilen ses.

    Gözdesoy: Herkesin beğenisini, saygısını kazanmış bir soydan gelen.

    Gözdesu: Temizliği ve saflığı nedeniyle herkesin beğenisini kazanan.

    Göze: Kaynak. 2. Suların kıyılarında olan küçük çayır. 3. Hücre.

    Gözem: İlgimi çeken, sevdiğim.

    Gözen: Bir nevi alageyik.

    Gözenç: Hoşluk, sevimlilik.

    Gözlem: Bir nesnenin, olayın veya bir gerçeğin, niteliklerinin bilinmesi amacıyla izlemek

    Gulan: Yılın beşinci ayı, mayıs.

    Gulbejn: İnce uzun, narin.

    Gulbıhar: Düğün çiçeği.

    Gulçin: Gülseven.

    Gulemin: Çiğdem, güz çiğdemi.

    Gulemsan: Yıldızlı numan çiçeği.

    Gulenar: Nar çiçeği.

    Gulendam: Gül boylu.

    Gulepayiz: Zinya çiçeği.

    Gulexızem: Lale.

    Gulezengul: Çan çiçeği.

    Gulezerik: Kanarya çiçeği.

    Gulgenim: Buğday başağı.

    Gulgeşt: Bahçe.

    Gulgm: Gül yüzlü,

    Gulnar: Nar çiçeği.

    Gulnesrim: Yabani gül.

    Gulperi: Deniz kızı.

    Gulpık: Tomurcuk.

    Gunüde: Uykuya dalmış olan.

    Gupse: Gönülden, candan, sevecen.

    Gurbet: Gariplik, yabancılık, yuvasından, yurdundan veya kentinden uzakta olmak

    Guridran: Yırtıcı, vahşi.

    Guşıdar: Salkım ağacı, akasya.

    Güfte: Bir müzik yapıtının bestelenmiş sözleri.

    Güftem: Şarkı için hazırladığım sözler.

    Güher: Cevher. Bir şeyin özü, soyu, sopu.

    Güıesin: Mutlu olasın.

    Güııar: “Gülizar” isminin bir başka söyleniş biçimi.

    Güıziba: Süslü gül. 2. Güzel gül.

    Gül: Gülgillerin örneği olan bitki ve bunun çiçeği

    Gülaçtı: Açan gül kadar güzel

    Gülafet: Gül gibi güzel olan sevgili.

    Gülal: “Gül der, gül topla” anlamında kullanılan bir ad.

    Gülan: Güller manasındadır.

    Gülara: Gül süsleyen, gül bezeyen.

    Gülaslı: Soyu sopu, özü gül gibi güzel olan.

    Gülasya: Asya gülü.

    Gülaver: Gül getiren, gül taşıyan.

    Gülay: Güllerin açtığı ay.

    Gülaydın: Gül gibi güzel olan.

    Gülayım: “Gül gibi güzel sevgilim” anlamında kullanılan bir ad.

    Gülayşe: Rahat ve huzur içinde yaşayan güzel.

    Gülazer: Ateş gibi gül.

    Gülbadem: Badem gözlü güzel.

    Gülbahar: Ebru yapmakta kullanılan koyu kırmızı boya. Bahar gülüdür.

    Gülbanu: Gül gibi güzel kadın.

    Gülben: “Ben gül gibi güzelim” anlamında kullanılan bir ad, Ben, gülüm anlamındadır.

    Gülbende: “Gül benim elimdedir” anlamında kullanılan bir ad.

    Gülbeniz: Gül yüzlü.

    Gülberk: Gül yaprağı.

    Gülbeyaz: Beyaz gül.

    Gülbike: Gül gibi güzel kadın.

    Gülbikem: “Gül gibi güzel kadınım” anlamında kullanılan bir ad.

    Gülbil: “Gül gibi güzel olarak kabul et” anlamında kullanılan bir ad.

    Gülbin: Gül dalı, gül ağacı, gül kökü

    Gülbitti: “Gül yetişti” anlamında kullanılan bir ad.

    Gülbiz: Bizim gülümüz

    Gülboy: Gül gibi boyu olan.

    Gülbu: Gül gibi güzel kokusu olan..

    Gülbün: Gül fidanı

    Gülbüz: “Gülbiz” isminin bir başka söyleniş biçimi.

    Gülcan: Gül gibi güzel canlı

    Gülcanan: Gül gibi güzel sevgili.

    Gülce: Gül gibi, güle benzeyen.

    Gülcemal: Gül-cemal. Gül gibi güzel yüzlü.

    Gülcihan: Dünyanın en güzel gülü.

    Gülçehre: Gül yüzlü.

    Gülçehreli: Yüzü bir, gül güzelliğine sahip olan.

    Gülçiçek: Her yönüyle güzel olan

    Gülçimen: Güzelliği yaradılıştan olan.

    Gülçin: Gül derleyen, gül toplayan

    Gülçün: “Gülçin” isminin bir başka söyleniş biçimi.

    Güldal: Gül dalı.

    Güldalı: Gül dalı.

    Güldan: Çiçeklik.

    Güldane: Gül tanesi.

    Güldeğer: Gül gibi değerli olan.

    Güldehan: Ağzı gül gibi olan, küçük ağızlı.

    Güldehen: Ağzı gül gibi olan, küçük ağızlı. bk. Güldehan

    Güldem: Hiç solmayan her dem gül, her dem gülen

    Güldemet: Gül gibi güzel olan.

    Gülden: Gül gibi, güle ait, gülden yapılmış

    Güldenaz: Nazlı güzel.

    Güldeniz: Deniz gibi coşkulu güzel.

    Güldenur: Gül gibi parlak olan güzel.

    Gülder: “Gül topla” anlamında kullanılan bir ad.

    Gülderen: Gül toplayan, gülleri derleyen. Gül-deren.

    Güldermiş: Gül devşirmiş, gül toplamış.

    Güldeste: Gül destesi

    Güldilek: Gül gibi güzel dileği olan.

    Güldüren: Mutlu eden, sevindiren manasındadır.

    Gülece: Gülümseyen, tebessüm eden.

    Güleç: Her zaman gülümseyen, tebessüm eden.

    Güleda: Gül gibi güzel ve nazlı

    Gülela: Güzel gözlerinin içiyle durmaksızın gülümseyen

    Gülen: Güleç yüzlü, mutlu

    Gülenay: Ay gibi gülümseyen güzel

    Gülencan: Güleryüzlülüğü içten olan.

    Gülendam: Boylu, poslu ve gül kadar zarif olan.

    Gülender: Zor bulunan bir gül kadar değerli.

    Gülengöz: Tüm içtenliği ve neşesi gözlerinin içinden fark edilen.

    Gülengül: Güzelliği ve neşesiyle dikkat çeken.

    Gülengün: Doğmasıyla herkesi sevince boğan,

    Gülengüz: Sonbahar sevinci.

    Gülennaz: Nazlı güzel.

    Gülennur: Neşesiyle herkese ışık saçan.

    Gülensel: Sevincini ve neşesini coşkulu yansıtan.

    Gülenses: Kahkahalara boğulan.

    Gülensoy: Neşeli bir soydan gelen.

    Gülensu: Neşeli tavrı içten olan.

    Gülenşah: Neşeli olmasıyla tanınan.

    Gülenşan: Neşeli, şanlı, şöhretli.

    Gülenşen: Neşeli, sevinçli güzel.

    Gülenyel: Bir tatlı tebessüm.

    Gülenyüz: Yüzünden tebessümü eksik etmeyen.

    Güler: Gülen, gülümseyen..

    Güleray: Aydınlık ve güleç yüzlü.

    Gülercan: Güleryüzlülüğü içten olan.

    Gülerdam: Boylu, poslu ve gül kadar zarif olan.

    Gülerder: Zor bulunan bir gül kadar değerli.

    Güleren: En güzel gül kadar güzel.

    Gülergöz: Tüm içtenliği ve neşesi gözlerinin içinden farkedilen.

    Gülergül: Güzelliği Ve neşesiyle dikkat çeken.

    Gülergüz: Sonbahar sevinci.

    Gülernaz: Nazlı ve sevimli güzel.

    Gülernur: Neşesiyle herkese ışık saçan.

    Gülersel: Sevincini ve neşesini coşkulu yansıtan.

    Gülerses: Kahkahalara boğulan.

    Gülersoy: Neşeli bir soydan gelen.

    Gülersu: Neşeli tavrı içten olan.

    Gülerşah: Neşeli olmasıyla tanınan.

    Gülerşan: Neşeli, şanlı, şöhretli.

    Gülerşen: Neşeli, sevinçli.

    Güleryel: Bir tatlı tebessüm

    Güleryüz: Yüzünden tebessümü eksik etmeyen.

    Gülesen: Güzelliğiyle ortalığı kasıp kavuran.

    Gülfem: Ağzı gül gibi olan

    Gülfer: Zarifliği ve güzelliğiyle göz kamaştıran

    Gülferah: İç rahatlatan güzellikte.

    Gülfidan: Gül gibi güzel ve zarif olması temenni edilen,

    Gülfide: Gül fidesi.

    Gülgen: Güler yüzlü

    Gülgonca: Yapraklarını açmamış gül.

    Gülgün: Gül renkli, gülen, gülümseyen

    Gülgüzel: Güzeller güzeli.

    Gülhan: Gül kadar çok sevilen, han, hakan

    Gülhanım: Gül gibi güzel kız.

    Gülhatun: Gül gibi kadın.

    Gülhayat: Yaşam boyu güzellikler temennisi.

    Gülhuri: Cennet kadar güzel.

    Gülin: Güzel, zarif

    Gülinaz: Nazlı, güzel

    Gülinur: Işık saçan güzel, göz kamaştıran.

    Gülistan: Gül bahçesi

    Güliz: Gül yetiştiren

    Gülizar: Al yanaklı, gül yanaklı

    Gülizer: “Gülizar” isminin bir başka söyleniş biçimi.

    Güllü: Güle benzeyen.

    Güllüay: Ay kadar güzel ve zarif.

    Güllüsel: Coşkulu güzellik.

    Güllüses: Güzel ses.

    Güllüşah: Güzelliğiyle nam salmış olan.

    Güllüşan: Güzelliğiyle şöhretlenmiş.

    Güllüyüz: Güzel yüz.

    Gülmisal: Güzellik örneği.

    Gülmüş: Gülümseyen, güler yüzlü.

    Gülnar: Nar çiçeği.

    Gülnaz: Gül gibi güzel, ince, narin, nazlı.

    Gülnazik: Menekşe.

    Gülnihaı: Gül fidanı.

    Gülnihal: Gül fidanı

    Gülnisa: Gül gibi kadınlar anlamında

    Gülnur: Işık saçan güzellik

    Gülnuş: Gülsuyu içen.

    Güloba: Güllük, mekan.

    Gülören: Gül yeri, güllük.

    Gülöz: Gül gibi temiz olan.

    Gülpembe: Gül pembesi yanakları olan.

    Gülperi: Gizemli gül, saklı gül

    Gülriz: Gül saçan

    Gülru: Gül yüzlü, gül yanaklı

    Gülruh: Ruhuda fiziği kadar güzel olan.

    Gülsahn: Güzelliğiyle nam salmış olan.

    Gülsal: Güzelliğiyle nam salmış olan.

    Gülsanem: Çok güzel kadın

    Gülsay: Saygıdeğer güzel.

    Gülsel: Coşkulu bir güzelliğe sahip olan.

    Gülseli: Coşkulu bir güzelliğe sahip olan.

    Gülseli(N): Coşkulu bir güzelliğe sahip olan

    Gülselin: Coşkulu bir güzelliğe sahip olan.

    Gülsema: Eşsiz bir güzelliğe sahip olan.

    Gülsen: Gül gibisin.

    Gülser: Gül yüzlü.

    Gülseren: Gül dağıtan, serpiştiren.

    Gülsev: Gül seven.

    Gülseven: Güzellikleri seven.

    Gülsever: Gül gibi güzellikleri sever.

    Gülsevil: Güzelliğiyle sevilen.

    Gülsevin: Güzelleri sevin.

    Gülsezer: Güzel olacağı önceden bilinen.

    Gülsezgi: Güzel olacağını önceden bilen.

    Gülsezin: Güzel olacağımı bilin.

    Gülsim: Parıl parıl parıldayan, ışıldayan güzellik.

    Gülsima: Güzel ve sempatik bir yüze sahip olan.

    Gülsinem: Güzelliği yüreğinde barındıran.

    Gülsoy: Gül gibi güzelliklere sahip bir soydan gelen.

    Gülsu: Gül ve su gibi güzel

    Gülsun: Güzelliğinle örnek ol.

    Gülsuna: Suna boylu, gül gibi güzel kız.

    Gülsunam: Güzelim, selvi boylum.

    Gülsunan: Güzelliğiyle örnek olan.

    Gülsüm: Yuvarlak yüzlü güzel. .

    Gülsüme: Yuvarlak yüzlü güzel.

    Gülsün: Yaşam boyu yüzü gülsün anlamında

    Gülşad: Güzelliğiyle sevinç duyan.

    Gülşah: Güzelliğiyle ün salmış olan

    Gülşan: Güzelliğiyle şöhretlenmiş

    Gülşeker: Gül tatlısı.

    Gülşen: Gül bahçesi

    Gültab: Güzelliğiyle göz kamaştıran.

    Gültan: “Gülten” isminin bir başka söyleniş biçimi. 2. Tan vaktinin güzelliğine sahip olan.

    Gültane: Yeni açmış gül, gonca. 2. Tek gül.

    Gültaze: Gül gibi taze kız.

    Gülten: Gül tenli, vücudu gül gibi

    Gülter: Gonca gül.

    Gülücük: Yüzünden tebessümü hiç eksik etmeyen, durmaksızın gülümseyen.

    Gülüm: Benim gülüm. 2. Canım.

    Gülümay: Ay kadar güzelim.

    Gülümcan: Güzel, içten dost.

    Gülümnaz: Nazlı güzel.

    Gülümnur: Göz kamaştıran bir güzelliğe sahip olan.

    Gülümsay: Saygın güzel.

    Gülümsen: Sensin güzel.

    Gülümser: Gülümseyen, mutlu kişi.

    Gülümses: Çok güzel sesi olan.

    Gülümsev: Sevilen güzel.

    Gülümsoy: Güzel bir soydan gelen.

    Gülümsu: Berrak bir güzelliğe sahip olan.

    Gülümşah: Güzelliğiyle nam salmış olan.

    Gülümşan: Güzelliğiyle şan, şöhret sahibi olan.

    Gülümşen: Neşeli güzel.

    Gülüş: Gülmek eylemi.

    Gülüşan: En değerli gül.

    Gülüzar: Gül yanaklı, al yanaklı.Türk musikisinde mürekkep bir makam

    Gülver: Güzellik örneği.

    Gülveren: Güzellik saçan, göz kamaştıran·

    Gülyüz: Güzel yüz.

    Gülzade: Gül bahçesi.

    Gümüş: Güzel, parlak

    Gün: 24 saatlik zaman dilimi

    Günal: Işık al, ışıklı ol

    Günan: Doğumuyla sevinç getiren

    Günay: Gün gibi aydınlık kişi

    Günaydın: Gününüz aydınlık ve güzel olsun.

    Güncan: İçtenliğin sevecenliğin günü.

    Günce: Günlük, anı defteri

    Güncel: Gelecek gün. 2. Günün konusu olan, şimdiki, bu günkü, aktüel.

    Günçiçek: Ay çiçek

    Günden: Güneşten bir parça

    Gündüz: Günün aydınlık bölümü

    Günebakan: Ay çekirdeğinin çiçeği, beyaz, sarı büyük çiçek.

    Güneda: Nazlı güzel.

    Günel: Güneş gibi aydınlık ve ışık saçan.

    Günela: Işık gözlü güzel.

    Güner: Güneşin doğma zamanı

    Günerdi: Güneşin batışı, akşama doğru.

    Günerim: Yetişen gün.

    Güneş: Güneş

    Güney: Bir yön

    Günfer: Gün ışığı, aydınlık.

    Güngör: Mutlu yaşa, çok yaşa

    Güngül: Aydınlık, güzel gün.

    Güngülen: Gülen, aydınlık yüz.

    Günistan: Beyaz, parlak tenli.

    Güniz: Günün izi

    Günnar: Kırmızı aydınlık

    Günnaz: Nazlı kişi

    Günnur: Gün ışığı

    Günsal: Güneş gibi, ışık salan.

    Günsay: Saçtığı ışığa saygı duyulan.

    Günsel: Günle ilgili güne ait

    Günseli: Işık seli

    Günsen: Gün senin günün.

    Günsenin: ´Senin günün´ anlamında kullanılan bir ad.

    Günserin: Serin, ferah, güzel gün.

    Günsev: Sevilen, beğenilen gün.

    Günseven: Yaşamayı seven.

    Günsever: Yaşamayı sever.

    Günsoy: Işık saçan bir soydan gelen.

    Günsu: Gün gibi aydınlık, su gibi berrak

    Günşah: Güçlü aydınlık.

    Günşan: Güneş gibi şanlı, şöhretli.

    Günşen: Neşeli, gününü gün eden.

    Güntan: Tan ışıltısı, tan aydınlığı.

    Günten: İçindeki aydınlık dışına vurmuş olan.

    Güntülü: Gün kadar ışık saçan, tül kadar zarif. Gün ışığı.

    Günühan: Güzelliğiyle nam salmış olan.

    Gününaz: Nazlı güzel.

    Gününur: Güzelliğiyle göz kamaştıran

    Günüşen: Güzel, neşeli, sevinçli.

    Günütan: Güzel, içten dost.

    Güral: Gücünle hakkını almasını bil. 2. Güçlü ve kırmızı olan.

    Güray: Bol ışıklı ay, güçlü ay

    Gürez: Süslü, zarif, şık, havalı.

    Gürgül: Coşkulu kahkahalar atan.

    Gürgülen: Coşkulu kahkahalar atan

    Gürizan: Güçlü anlayış, kavrayış. 2. Güçlü inanç.

    Gürnaz: Çok nazlı olan

    Gürnur: Coşkulu ışıklar saçan.

    Gürsel: Bol miktarda ve taşkın olarak akan sel suyu

    Gürselin: Gürül gürül akan su.

    Gürsev: Coşkulu sev.

    Gürsevil: Çok sevil

    Gürşan: Şanı, şöhreti bol olan.

    Gürşen: Coşkulu, neşeli, içi içine sığmayan.

    Gürten: Fidan gibi olan.

    Güşta: Cennet, firdevs.

    Güvem: Yeşillik, tabiat güzelliği

    Güven: Güvenmekten, yürekli ol anlamında

    Güvenay: İnsanın içinde ferahlık uyandıran.

    Güvercin: Barış simgesi evcil bir kuş.

    Güz: Sonbahar

    Güzay: Sonbaharı hatırlatacak kadar güzel

    Güzden: Sonbahardan kalan

    Güze: Göze

    Güzel: Hoşa giden, hayranlık uyandıran

    Güzelay: Ay güzelliğine sahip olan.

    Güzelcan: Hoşa giden kişi.

    Güzelgül: Gül kadar güzel olan.

    Güzelgüz: Sonbahar güzelliğine sahip olan.

    Güzelim: Canım, aşkım, bir tanem.

    Güzelnaz: Yaptığı naz çekilir.

    Güzelnisa: Güzel kadınlar .

    Güzelnur: Güzelliğiyle göz kamaştıran.

    Güzelsoy: Güzellikleriyle bilinen bir soydan gelen.

    Güzelsu: Güzelliğinin yanı sıra, temizliği ve saflığıyla da göz dolduran

    Güzelşan: Güzelliği dilden dile dolaşan.

    Güzeltan: Tan vaktinin güzelliğe sahip bulunan.

    Güzelyar: Güzelliğiyle sevilen sevgili.

    Güzer: Geçme, geçiş.

    Güzey: Az güneş alan, çok gölgeli kuzey yamaç.

    Güzide: Seçkin, seçme, seçilmiş

    Güzin: Seçici, beğenici

    Güzinay: Seçkin ay.

    Güzincan: Seçkin ve sevilen kişi. 2. Dost, arkadaş.

    Güzir: Çare, derman

    Güzün: Güz mevsiminde olan

    11/30‘H’ İle Başlayan Kız Bebek İsimleri ve Anlamları

    ‘H’ İle Başlayan Kız Bebek İsimleri ve Anlamları

     

    Habibe: Seven, sevgili, dost

    Habide: Uykucu, uykuya dalmış.

    Habike: Açık gecelerde gökyüzünde boydan boya görülen uzun yıldız kümesi.

    Habile: Hamile, gebe, yüklü.

    Habinar: Nar tanesi.

    Hacce: Hacca giden kadın. 2. Hacı kadın, hacı kız.

    Hacer: Taş, kaya parçası, çakıl.

    Hacergül: Taşlar arasında yetişen gül.

    Hacıgül: Hacca gitmiş gül gibi güzel kadın.

    Hacıhanım: Hacca gitmiş kadın.

    Hacıkadın: Hacca gitmiş kadın.

    Hacil: Utancından yüzü kızarmış

    Hadice: Erken doğmuş kız çocuğu.

    Hadise: Vaka, olay

    Hadiye: Doğru yolu gösteren, hidayet eden.

    Hadra: Yeşil

    Hafıza: Edinilmiş bilgileri -akılda tutma, unutmama yetisi.

    Hafide: Torun.

    Hafize: Koruyucu, esirgeyici

    Hafsa: Hz.Ömer’ in kızının ismidir. Manası aslan yavrusudur.

    Hakgüzar: Haktan yana, hak yanlısı.

    Haki: Yeşile çalan koyu sarı renk, toprak rengi.

    Hakikat: Bir işin doğrusu, gerçeği

    Hakime: Kişinin dilediği gibi kullanabilecek hakka malik olduğu malı.

    Halavet: Tatlılık, şirinlik.

    Halay: Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde davul ve zuma eşliğinde toplu olarak oynanan bir halk oyunu.

    Hale: Güneşin çevresindeki ışık

    Halecan: Candan, içten dost

    Halegül: Kutsal gül

    Halenaz: Kutsallığıyla nazlanan.

    Halenur: Kutsal ışık

    Halet: Hal, durum. 2. Takdir.

    Haletan: Kutsal ışık

    Halide: Sürüp gelen, geç yaşlanan

    Halile: Zevce, kadın, nikahlı eş.

    Halime: Sakin, sessiz

    Hâlinur: şıklı, aydınlık.

    Halise: Karışık olmayan, saf, katıksız.

    Hamaset: Yaradılıştan gelen cesaret 2. Yiğitlik.

    Hamdiye: Tanrı’nın ululuğunu övmek için söylenen şükran sözü.

    Hamide: Şükredici, hamd edici

    Haminne: Yaşlı ve saygı duyulan kadın!

    Hamise: Beşinci.

    Hamiye: Koruyucu; koruyan, arka çıkan.

    Hamiyet: İnsanın aile ve ülkesini koruma çabası, iyilikseverlik

    Hamra: Çok kırmızı, kızıl.

    Hanbegüm: Hanın karısı, hükümdar eşi

    Hanbeğendi: “Hanın hoşuna gitti anlamında kullanılan bir ad.

    Hanbike: Hükümdar karısı.

    Hanbiken: Hükümdar karısı. – bk. Hanbike

    Handan: Gülen, güleç

    Hande: Gülüş, eğlence, mutluluk.

    Handecan: Gülen dost

    Handecik: Eğlenceli, sevimli.

    Handegül: Gülün açılması

    Handenaz: Nazlı gülüş

    Handenur: Işığın açılması. 2. Gülmesiyle ışık saçan.

    Hanım: Soylu kadın, bayan

    Hanımkız: Ağırbaşlı kız.

    Hanif: Müslümanlığa sıkı sıkıya bağlı olan.

    Hanife: Allah’a inanan

    Hankız: Hükümdar kızı.

    Hanne: H.z Meryemin annesinin adı.

    Hansa: Arapların en büyük ünlü hanım şairi.Müslüman olmuştur.

    Hansultan: Hükümdar ve sultan.

    Hanüman: 1. Ev bark, ocak, yuva. 2. Ev halkı, çoluk çocuk.

    Hanzade: Hükümdar çocuğu.

    Harbiye: Savaşla ilgili.

    Hare: Halka, ışık halkası

    Harika: Mükemmel, eksiksiz

    Harran: Ülkemizde bereketli bir ova.

    Hasat: Ekin kaldırma işlemi.

    Hasay: Ay gbi özel olan.

    Hasen: Güzel, güzel yüz

    Hasene: İyi, hoş

    Hasgül: Güllerin hası, değerli, kıymetli.

    Hasıla: Bir işten elde edilen sonuç

    Hasibe: Kişisel değeri olan, ünlü soydan gelen

    Haskız: İyi nitelikleri kendinde toplamış kız.

    Haslet: Doğuştan gelen güzel huy

    Hasna: İffetine düşkün kadın

    Hasret: Özlem, bekleyiş

    Hatıra: Anı, yadig

    Hatice: Erken doğan kız çocuğu

    Hatice Nur: Erken doğan güzel kız çocuğu.

    Haticenur: Erken doğan güzel kız çocuğu.

    Hatife: Sesi duyulduğu halde kendisi görünmeyen.

    Hatime: Sonuç, son

    Hatun: Eskiden yüksek kişilikli kadınlara veya hakan eşlerine verilen san.

    Hatunana: Deneyimli, yaşlı, saygı gösterilen kadın.

    Hava: Gökyüzü

    Haver: Güneşin doğduğu, yön, doğu.

    Haveri: Doğu ile ilgili.

    Havin: Gece, Yaz Gecesi.

    Havle: Etraf, çevre, güç, kuvvet

    Havva: Yaratılan ilk kadının adıdır.

    Havva Nur: Allah’ın ilk yarattığı kadın, parıltı, ışık

    Hawer: Çevre, yöre, ortam.

    Hayal: İnsanın beyninde kurduğu düşünceler, kesitler, olaylar

    Hayat: Yaşam, doğumdan ölüme kadar geçen süre

    Hayran: Çok beğenen, hayranlık duyan.

    Hayret: Beklenmedik, garip bir şeyin sebeb olduğu şaşkınlık, şaşırma, hayrete düşme.

    Hayriye: İyilikle ilgili, uğurlu

    Hayrunisa: Kadınların hayırlısı, uğurlu kadın.

    Hayrunnisa: Kadınların hayırlısı.

    Hayrünisa: Kadınların en hayırlısı.

    Hayrünissa: Kadınların hayırlısı

    Hayrünnisa: Kadınların hayırlısı, uğurlusu.

    Hazal: Kuruyan ağaç yaprakları

    Hazan: Sonbahar

    Hazar: Barış

    Hazel: Sevilen kişi

    Hazel/Hazal: Kuruyup dökülen ağaç yaprakları

    Hazime: Tedbirli, akıllı. 2. Hazmettiren, sindiren.

    Hazin: Acıklı, hüzün veren

    Hazine: Altın, gümüş, mücevher gibi değerli eşya yığını, büyük servet. 2. Değerli şeylerin saklandığı yer. 3. Gömülü veya saklı iken bulunan değerli şeylerin bütünü. 4. Kaynak.

    Haziran: Yaz aylarından biri

    Hediye: Armağan

    Heja: Değerli, kıymetli.

    Hejan: Değerli, önemli.

    Hejar: Yoksul, fakir.

    Heji: Sevme, sevgi.

    Hejir: İncir.

    Hejmar: Adet, sayı, miktar.

    Helal: Din bakımından yenilmesinde. kullanılmasında sakınca bulunmayan şey. 2- Nikahlı, evli kadın.

    Helbest: Şiir, güzel söz.

    Helen: Yunan asıllı bir isimdir; güneş ile alakalıdır.

    Helin: Yakan, eriten.

    Hemgel: Evren, kainat.

    Hena: Uğur getiren

    Henna: Kına ağacı, muhabbet ağacı

    Hepgül: Yaşam boyu gül, mutluluk içinde yaşa

    Hepgüler: Her zaman güler

    Hepöz: Özünü devamlı koruyan, bozulmayan, özü sözü bir.

    Hepşen: Neşeli ve güzel ol.

    Hera: Mitolojide analığın yüceliğini temsil eden tanrıça.

    Herdem: Her an, her zaman.

    Herik: Tohum, nüve, öz.

    Hesiyan: Hissetmek, duygulanmak.

    Hesna: Ahlaklı kadın.

    Heval: Dost, yoldaş, arkadaş

    Hevdar: Ortak, arkadaş.

    Heveren: Ay ışığı, mehtap.

    Heves: İstek, bir şeye duyulan arzu.

    Hevgel: Yardım, destek.

    Hevi: 1. Umut 2. Düş, rüya.

    Hevin: Aşk, sevda.

    Hevindar: Sevdalı, aşık.

    Hevjale: Şarkı, türkü.

    Hewa: Gök, sema

    Heydedan: Çok parlak, göz kamaştıran.

    Heyecan: Sevinç, korku, kızgınlık, üzüntü, kıskançlık, sevgi gibi sebeplerle ortaya çıkan güçlü ve geçici duygu durumu. 2. Coşku.

    Heyin: Varolmak, varlık.

    Heyran: İyi dost, aziz dost.

    Hezar: Bülbül. 2. Çok, pekçok.

    Hezel: Şaka, alay, mizah

    Hıfziye: Ezberleme. 2. Saklama, koruma.

    Hıraman: Salına salına, naz ve eda ile yürüyen.

    Hical: Gelin odaları.

    Hicran: Ayrılık, ayrılığın verdiği derin keder, acı manalarındadır.

    Hicret: Göç

    Hiçsönmez: Sonsuza değin yaşar, sonsuza değin sönmez

    Hifa: Sabreden, çok güzel ve varlıklı bir kadın sahabenin adıdır.

    Hikmet: Gizine, sırrına erişilemeyen.

    Hilal: Ayın ilk günlerinde aldığı yay biçimi, yeni ay.

    Hilâl: Ayın yay biçimindeki görünüşü, yeni ay

    Hilâl / Hilal: (Arapça)Ayın ilk günlerdeki durumu, yeni ay, ayça.

    Hildan: Yükselmek, çıkmak.

    Hilde: Kurtulmak, yükselmek, ilerlemek

    Hilkat: Yaradılış.

    Hilmiye: Yumuşak huylu, ince nazik kimse.

    Hinar: Nar meyvesi gibi bereketli.

    Hira: Suudi Arabistan’daki Hz. Muhammed’in peygamberlik görevini aldığı Hira Dağı

    Hiranur: Mekke’de bulunan Hz Muhammed’ e ilk vahiy gelen dağda zuhur eden ışık, nur

    Hisar: Etrafını sarma.

    Hivda: Ayın doğuşu.

    Hoşcan: İyi insan, güzel kişi.

    Hoşdil: Tatlı dilli.

    Hoşeda: Nazlı güzel

    Hoşfan: Güzel, göz alıcı.

    Hoşfidan: Tatlı, sevecen genç.

    Hoşgül: Tebessümü eksik olmayan.

    Hoşnaz: Nazlı, sevimli.

    Hoşnigar: Resim gibi hoş sevgili.

    Hoşnur: Sevimliliği ve cana yakınlılığıyla ışık saçan.

    Hoşnut: Herkesi memnun eden.

    Hoşnüma: Güzel ve hoş görünen görünmü etkili ve güzel.

    Hoşseda: Hoşa giden ses

    Hoşses: Tatlı, edalı, işveli.

    Hoşsoy: Tatlı, sevimli bir soydan gelen.

    Hoşsu: Gönül ferahlatan.

    Hoşten: Yüreğinin sevimliliği dışına vurmuş olan.

    Hulkiye: Yaradılıştan gelen huy.

    Hulya: Kuruntu. 2. Kurgu. 3. Fikir. 4. Sevda,

    Humay: Uğur getiren devlet kuşu.

    Humeyra: Aklık, beyazlık. Beyaz tenli kadın.

    Huri: Cennet kızı, melek

    Huriay: Güzeller güzeli.

    Hurican: Çok güzel dost.

    Huridil: Sözleriyle herkesi kendine hayran bırakan

    Hurigül: Güzeller güzeli.

    Hurigüz: Mahsun, hüzünlü güzel.

    Hurinaz: Nazlı güzel, nazenin

    Hurinur: Işık saçan güzellikte olan.

    Hurisel: Coşkulu güzel.

    Huriser: Hurilerin başı

    Hurises: Sesinin güzelliğiyle herkesi kendine hayran bırakan.

    Hurisu: Güzelliği ve temizliğiyle bilinen.

    Hurişah: Güzel ve etkili kadın.

    Hurişan: Güzelliğiyle ünlenmiş olan.

    Hurişen: Fiziğiyle güzel ve de yüreğiyle içten olan.

    Huriye: Melekle ilgili, melek gibi

    Huriyüz: Çok güzel yüzü olan.

    Hurmız: Jüpiter yıldızı.

    Hurşide: Güneş

    Huzur: Gönül rahatlığı

    Hülya: Tatlı düşler, hayaller; kuruntu

    Hüma: Efsanelerde geçen, yere konmayıp sürekli gökte kaldığına inanılan cennet kuşu

    Hüma/Huma: İnsanlara mutluluk getireceğine inanılan kuş.

    Hümeyra: Kızıllık, pembelik

    Hüner: Yetenek, beceri

    Hüray: Ay gibi özgür ve güzel.

    Hürgül: Gül gibi özgür ve güzel.

    Hürgüz: Sonbaharın özgürlüğü.

    Hürmet: Saygı.

    Hürmüz: Zerdüşt dininde, iyilik ve hayır tanrısı

    Hürnaz: Nazlanmakta özgür olan

    Hürnur: Özgürlük aşılayan.

    Hürrem: Sevinçli şen, neşeli.

    Hürriyet: Özgürlük

    Hürsay: Bağımsızlığıyla saygınlık kazanmış olan.

    Hürsel: Özgürlüğünü yüreğinde coşku ile taşıyan

    Hürsen: Özgürlüğüne düşkün olan.

    Hürses: Özgürlüğün sesi.

    Hürsev: Özgürlüğü sev

    Hürseven: Özgürlüğü seven.

    Hürsever: Özgürlüğü seven.

    Hürsoy: Özgürlüğüne düşkün bir soydan gelen.

    Hürsu: Kendi yolunda ilerleyen – Bildiğini okuyan

    Hürşan: Özgürlüğü şanına, şöhretine uygun yaşayan.

    Hürşen: Özgürlüğünden memnun olan.

    Hüsna: Çok, en çok, pek çok güzel” gibi anlamlara gelmektedir.

    Hüsne: Her şeyin en güzeli

    Hüsniye: Güzellikle ilgili, güzelliğe ait

    Hüsnüan: Güzellik.

    Hüsnünazar: İyi gözle görme.

    Hüsnüye: “Hüsniye” isminin bir başka söyleniş biçimi.

    Hüsran: Beklenilen şeyin elde edilememesinden duyulan acı

    Hüsün: Güzellik, iyilik, olgunluk

    Hüveyda: Apaçık, besbelli, ortada

    Hüzün: Tasa, üzüntü

    Hüzzam: Müzikte bir makam

    12/30‘I’ İle Başlayan Kız Bebek İsimleri ve Anlamları

    ‘I’ İle Başlayan Kız Bebek İsimleri ve Anlamları

     

     

    Ifakat: Hastalıktan kurtulma, iyileşme, ayılma.

    Iğıl: Çok ağır akan su

    Ihlamur: Güzel kokulu, çiçeği kurutularak şifa niyetine çay olarak içilen bir ağaç

    Iknat: Allah’ a dua etme yalvarma anlamındadır.

    Ildem: Yaptığından pişman olmayan.

    Ildır: 1. Alacakaranlık. 2. Parıltı, ışıltı.

    Ildız: Yıldız.

    Ilgaz: Atın dört nala koşması, hücum

    Ilgım: Çölde uzaktan su gibi görünen ışık yanıltısı, seraptır.

    Ilgın: Kumlu topraklarda yetişen ve çit bitkisi olarak kullanılan ağaççık.

    Ilgıt: Esinti ve akış için kullanılan yavaş yavaş anlamında

    Ilık: Sıcak, canlı

    Ilım: Uzlaşmacı.

    Inanna: Sümer mitolojisinde hayat ve ask tanricasi.

    Irak: Uzak.

    Iras: Hakkına rıza gösteren.

    Iraz: Razı olan.

    Irıs: Mutluluk, saadet.

    Irısgül: Mutluluk gülü.

    Iris: Gözbebeği, göznuru. Göze parlaklık ve renk veren bölüm.

    Irmak: Akar su, dere, gibi su kaynağı türüdür.

    Isla: Sulu, verimli

    Işık: Bazı cisimler tarafından tabii halde ve akkor haline gelinceye kadar ısıtıldığında yayılan, cisimleri görmemizi sağlayan ışıma, aydınlık, ziya, nur

    Işıl: Işıldayan

    Işılay: Ay ışığı

    Işıltan: Tanyerinin ışığı

    Işıltı: Parıltı, titrek ışık

    Işım: Işınlık, aydınlık.

    Işın: Bir ışık kaynağından çıkarak her yöne yayılıp giden ışık demeti

    Işınay: Ay gibi ışıldayan

    Işınbike: Aydınlık saçan kadın

    Işıngün: Işılar, ışık saçar, aydınlanır gün; ışıyan Güneş

    Işınsal: Işıkla ilgili

    Işınsu: Aydınlık, duru su

    Işk: Aşk

    Işkın: Bitki filizi, asma sürgünü

    Itır: Güzel koku, bir çiçek

    Izgın: Tohumlarından yağ çıkarılan bir bitki

    Izrar: Zarar, ziyan,

     

    13/30‘İ’ İle Başlayan Kız Bebek İsimleri ve Anlamları

    ‘İ’ İle Başlayan Kız Bebek İsimleri ve Anlamları

     

    İclal: Azamet, büyüklük, ağırlama, ikram

    İçil: Kıyıdan içerde bulunan il.

    İçim: Bir yudumda içilecek miktar; bir şey içilirken alınan tat ; çok güzel çok alımlı, çok çekici anlamında da kullanılır.

    İçli: Kolay duygulanıp incinen, içlenme huyu olan, duygulu kişidir.

    İçten: Gönülden, cana yakın, candan

    İdil: Kır yaşamını anlatan kısa şiir ya da yazı

    İdilsu: Su için yazılmış şarkı ya da şiirdir.

    İdlal: Naz etme, aşırı nazlanma.

    İfakat: İyileşme, iyi olma.

    İffet: Temizlik, namuslu olmak anlamını taşır.

    İhmirar: Kızarma, kızıllık anlamındadır.

    İkbal: Baht açıklığı, işlerin doğru gitmesi, gelecek anlamındadır.

    İklim: Bir ülke ya da bölgenin ortalama hava durumunu belirleyen meteorolojik olayların tümü.

    İklima: Hz. Adem’in ilk kız çocuğu, dünyaya gelen en güzel 3 kadından biridir diye rivayet edilir.

    İkra: Hz. Muhammed (S.A.V) inen ilk Vahiy: “Oku” anlamına geliyor.

    İkram: Sunma.

    İkranur: Her şeye Rabbin ismi ile başlayan, nurlu insan.

    İkrasu: Berrak akan su, temiz ve saf. İkra+Su

    İksir: Eskiden hayatı ölümsüzleştirmek, madenleri altına çevirmek gibi olağanüstü etkileri olduğuna inanılan sıvı. 2. İç ferahlatıcı ilaç veya içki. 3. Aşk ilham eden büyülü içki.

    İlaf: Bu isim, Kureyş Suresi’nde yer alır. Bir şeyleri birleştirmek, sevmek, uzlaşmak, anlaşmak anlamına gelir.

    İlarya: Gümüş balığının küçüğüdür.

    İlay: Ülkenin en güzeli.

    İlayda: Su perisi

    İlbüke: İlbey hanımı, seçkin hanım

    İlcan: Ülkenin canı, sevdiği

    İlçim: Elçilik görevi.

    İlçin: İlde olan, ülke için yaşamak.

    İldem: Pişmanlık duyan

    İlden: Üzgün

    İldeniz: Ülkenin denizi

    İlenay: Gülen ay.

    İley: Huzur, yön, taraf

    İlgi: İki şey arasındaki bağıntı, bağ, ilişki; bir şeye karşı duyulan bilme isteği

    İlgin: Yabancı, gurbette yaşayan

    İlginay: Gurbette yaşayan güzel.

    İlgün: Ülke güneşi, başkaları, yabancılar

    İlgür: Gelişkin, güçlü.

    İlim: Bilim

    İlisu: Sulak yer, hareketli yer.

    İlkay: Ayın ilk hali

    İlkbahar: Bahar mevsimi

    İlkcan: Genellikle ailenin ilk doğan çocuğuna verilen bir ad) ilk sevgili

    İlke: Temel alınan düşünce, kural

    İlkgül: (ailede ilk doğan kız çocuğuna konur) güllerin ilki, ilk gelen gül

    İlkgüz: Eylül ayı

    İlkim: İlk çocuklara verilen addır. Benim ilk olanım anlamındadır.

    İlkin: Önce, öncelikle

    İlknaz: İlk doğan kız çocuklarına verilen isimdir. İlk yapılan naz gibi, çok nazlı gibi anlamları vardır.

    İlknur: İlk nur, İlk gelen ışık

    İlksal: İlk çocuk olmasıyla övünülen.

    İlksay: İlk olmasıyla özen gösterilen.

    İlksel: (ilk çocuk ya da ikizlerden ilk doğan için) ilk gelen sel

    İlksen: Önce sen anlamında

    İlksev: İlk önce sevilen.

    İlkşan: İlk göz ağrısı.

    İlkşen: İlk önce sevinen.

    İlkut: Yurdun için savaş.

    İlkyaz: Bahar sonu, Yaz başlangıcı

    İlkyel: Hafif esinti.

    İlma: Parlama, belirme, işaret etme

    İlmiye: İlme ait, ilme mensup anlamındadır.

    İlnur: Ülkenin, çevrenin ışığı.

    İlsel: İlle ilişkili, yurtla ilişkili

    İlser: Yurdu için baş veren.

    İlsu: Ülkenin suyu, bereketi

    İltaç: Yurdunu taçlandır, onurlandır.

    İlter: Yurdu koruyan, yurtsever

    İlterim: Yurdunu koruyan.’

    İlya: İnsan anatolojisinde böğür anlamındadır.

    İmbat: Yazın, gündüz denizden karaya doğru esen mevsim rüzgarı, deniz yeli.

    İmece: Elbirliği ile yapılan çalışma.

    İmer: Zengin, varlıklı

    İmge: Düş, hayal, görüntü, tasarım

    İmgen: Düşleyen

    İmran: Evine bağlı, evcimen anlamında

    İmren: İmrenmek fiilinden, görünen şeyi edinme isteği

    İnal: Kendisine inanılan kimsedir.

    İnanç: İnanılan şey

    İnce: İnce yapılı; kalınlığı az olan; düşünce, davranış bakımından incelik gösteren

    İnci: İstiridyede oluşan küçük değerli süs tanesi

    İncidil: Değerli sözler söyleyen.

    İncifem: İnci gibi güzel olan.

    İncigül: İnci tanesi ve gül gibi güzel

    İncila: Işık, parlaklık

    İncilay: Ay’ın ince olduğu hali.

    İncili: Değerli.

    İncinur: İnci gibi ışıklı, parlak

    İncisel: Coşkulu ışık.

    İnciser: En güzel inci.

    İncisoy: İnci gibi bir soydan gelen.

    İndira: Girişim. 2. Önegeçme.

    İnsel: İnsani, insana yakışan.

    İnşirah: 1. Açıklık, ferahlık, rahatlık. 2. Kur'an-I Kerim'de bir sure.

    İpar: Yüksek dağların kar tutmayan yerlerinde yetişen çiçek

    İpek: İpek böceği kozası çözülerek çıkarılan ince parlak tel

    İpekel: İpek gibi yumuşak el

    İpekten: İpek gibi, ipekten yapılmış; teni çok güzel olan, ipek tenli

    İrade: istek, dilek. 2. Buyruk. 3. Bir şeyi yapıp yapmamaya karar verme gücü.

    İrem: Kuran’ da geçen sahte cennet / Şam ya da Yemende bulunduğu ileri sürülen eski ünlü bahçe

    İremsu: Cennet bahçesi.

    İren: Özgür, serbest

    İrgün: Günün çok erken zamanı

    İris: Göz bebeği

    İrman: Arzu, istek. 2. Davetsiz gelen misafir.

    İrva: Suya kandırmak, bolca sulamak.

    İrza: Gönlünü hoş etme, gönül alma.

    İslim: 1. Çin işine benzer şekilde yapılmış bir tür süs, bezek. 2. Buhar.

    İsmet: 1. Masumluk, günahsızlık, temizlik. 2. Haramdan çekinme, namus.

    İsmiay: Adıda kendi gibi güzel olan

    İsmican: içten olması temenni edilen.

    İsmigül: Gül gibi güzel olması temenni edilen.

    İsmihan: Hükümdar ismi.

    İsminaz: Nazlı, adı nazdan gelen.

    İsminur: Nur gibi ışık saçması temenni edilen.

    İsmişan: Adı gibi şanlı, şöhretli olması temenni edilen.

    İsmişen: Adı gibi neşeli olması temenni edilen.

    İsna: Övme, şükretme, değer, yükseltme.

    İsra: Gece yürüyüşü. Geceleyin yürütme, gönderme, bir yerden bir yere ışınlama. Hz. Muhammed’ in Miraç gecesinde yaşadığı özel hal.

    İstek: Bir şeye duyulan içsel eğilim; birinden yerine getirilmesi istenilen şey

    İstem: İrade, arzu.

    İstemihan: İradeli, arzulu, yönetici.

    İşcen: Çok çalışkan, çalışmayı işi seven

    İşkar: Emekçi, işçi.

    İşve: Naz, eda.

    İşvebaz: Naz edici, kırıtkan, cilveli.

    İşvekar: Nazlı, cilveli.

    İşvel: Nazlı, cilveli.

    İtibar: Saygı, önem, onur, şeref.

    İyem: İyilik, güzellik

    İyimser: İyi şeyler düşünen, her konuda, kötü şeyleri düşünmeksizin umutlu olan, herşeyi iyi yönüyle gören manasındadır.

    İzabel: Dişi, kadın. İsabella isminin bir başka yazılış halidir. Yabancı isimdir.

    İzan: Anlayış, kavrayış, akıl, terbiye.

    İzel: İz + El /El izi anlamında

    İzem: Büyüklük, ululuk

    İzgen: İzi geniş

    İzgi: İyi, güzel, akıllı, adaletli

    İzgül: Gül izi.

    İzgün: Gün izi.

    İzim: Önceden bulunduğum yerde bıraktığım belirti anlamında

    İzlem: Gözlem, izlemek eylemidir.

     

    14/30‘J’ İle Başlayan Kız Bebek İsimleri ve Anlamları

    ‘J’ İle Başlayan Kız Bebek İsimleri ve Anlamları

     

    Jade: Yeşim taşı. Yarı değerli yeşil renkli bir taş.

    Jale: Kırağı, çiğ, şebnem

    Jaledar: Üzerine şebnem düşmüş, kırağılanmış

    Jalenur: Parlayan, ışıldayan, çiğ

    Janbek: Kuvvetli lider.

    Janseli: Güneşin doğduğu yer.

    Janset: Güneşin doğuşu.

    Jarin: Yakınmak, haykırmak.

    Jasmin: Yasemin çiçeği

    Jefi: Güçlü, deneyimli,

    Jehat: Becerikli, yetenekli.

    Jenin: Vurmak anlamında.

    Jerfi: Derinlik. Derin deniz.

    Jergar: Deniz yeşili renk

    Jeyan: Kükreyen ve kızmış olan.

    Jilda: Yaşamın önünde duran kimse.

    Jinmir: Kraliçe, prenses.

    Jinsal: Çağ, yaş, dönem

    Jiyan: Kızgın.

    Jutenya: Bir tane.

    Jülide: Karışık, dağınık saç. Derinlik.

    15/30‘K’ İle Başlayan Kız Bebek İsimleri ve Anlamları

    ‘K’ İle Başlayan Kız Bebek İsimleri ve Anlamları

     

    Kader: Yazgı, alın yazısı, talih, kişinin hayat planı manasındadır.

    Kadın: Dişi cinsten erişkin insan. 2. Evlenmiş kız. 3. “Bayan” anlamında kullanılan bin ünvan. 4. Analık veya veya

    Kadınana: Deneyimli, yaşlı, saygı gösterilen kadın.

    Kadıncık: Hanımefendi.

    Kadife: İyi huylu, sakin

    Kadime: Eski, önceki hali hakkında bilgi sahibi olunmayan

    Kadire: Çok kuvvetli, gücü tükenmeyen

    Kadriye: Değer, kıymet, onurla ilgili.

    Kafiye: Şiirde, mısra sonunda yer alan kelimelerin ses benzerliği.

    Kahya: Konak, çiftlik vb. yerlerde türlü işleri yapmakla görevli kimse.

    Kaila/Kayla: Pür, saf, katıksız, kötülükten uzak kimse anlamındadır.

    Kainat: Var edilen şeylerin hepsi, yaratılanlar. Evren, alemler…

    Kalender: Aza tamah eden, alçakgönüllü, sade.

    Kamber: 1. Köle, itat eden. 2. Dost, arkadaş.

    Kamelya: Çok güzel çiçekleri olan bir bitki

    Kamer: Ay. Kuran’ da sure adı

    Kamertab: 1. Aydınlık, ışık. 2. Ay ışığı, mehtap.

    Kamile: Bütün, eksiksiz, olgun

    Kamuran: İstediğine ulaşmış, mutlu

    Kaniye: Elindekiyle yetinen. 2. Aklı yatmış, kabullenmiş.

    Karaca: Rengi karaya yakın, esmer

    Karadut: Siyah renkli dut.

    Karakız: Esmer tenli kız.

    Karanfil: Kokulu bir çeşit çiçek

    Kardan: Kar kadar beyaz.

    Kardelen: Kar üzerinde çiçekleri görülen beyaz zarif bir çiçek

    Kardem: Kar zamanı.

    Karen: Saf, arı, katıksız…

    Karin: Yakın, nail olan, hısım

    Karina: Carina takım yıldızının adı

    Karmen: Parlak kırmızı renk

    Karsel: Karın erimesiyle oluşan sel.

    Karsu: Karın suyu ya da sulu kar.

    Karya: Karlar kraliçesi.

    Karyağdı: Karlı günde doğan beyaz tenli kız çocuklarına verilen bir ad.

    Kaşife: Bulan, ortaya çıkaran.

    Kâşife: Bulan, keşfeden, bulucu.

    Katibe: Yazıcı, devlet memuru.

    Kâtibe: Kadın sekreter, kadın kâtip.

    Katmer: Bir şeyi oluşturan katlardan her biri. 2. Arasına yağ veya kaymak sürülerek katlanmış yufka ekmeği.

    Katre: Damla. Damlayan şeydir.

    Katun: Kadın

    Kavin: Güçlü kız çocuğu.

    Kayansel: Taşkın, akarsu seli, sel27

    Kayla: Masum, temiz, katkısız, saf… Yunancadır.

    Kaymak: Sütün yüzünde zar gibi toplanan, açık sarı renkli, koyu yağlı katman. 2. Bir şeyin en iyi ve en seçkin bölümü.

    Kayra: Yüksek tutulan ya da sayılan birinden gelen iyilik, ihsan, lütuf

    Kâzime: Öfkesini, hırsını yenebilen kimse.

    Kebar: İlk şafak.

    Kebire: Büyük, ulu, yaşça büyük.

    Kebuter: Güvercin.

    Keder: Kaygı, üzüntü, tasa.

    Keje: Sarışın kız çocuğu. Kürtçedir.

    Kekik: Güzel kokulu bir bitki.

    Keklik: 1. Güvercin büyüklüğünde, eti için avlanan, tüyü boz, ayakları ve

    Kelebek: 1.Vücudu kanatlan ince pullarla ve türlü renklerle örtülü, dört kanatlı, çok sayıda türü olan böcek. 2.Narin, ince kadın.

    Kendi: Tek başına

    Kenter: Şehir terbiyesi almış, kentli.

    Keriman: Eli açık, cömert.

    Kerime: Ayet, kız evlat, kıymetli anlamları taşır. (Ayet-i Kerime)

    Kerra: Tan gibi, koyu

    Keşfiye: 1. Keşifle ilgili. 2. Keşfeden.

    Kevser: Cennette bir akarsuyun adı

    Kezban: Aslı Kedbanu – vekilharç kadın (evi çekip çeviren) Ev kadını, evine ve kocasına bağlı kadındır. Bir diğer anlamı; yalan, yalancıdır.

    Kezban/Keziban: 1. Bir yeri yöneten kadın kahya. 2. Ev kadını, evine ve kocasına bağlı kadın

    Kırçiçek: Kır çiçeği, yabani çiçekler.

    Kısmet: Talih, nasip, kader

    Kıvanç: Sevinç

    Kıvılcım: Yanmakta olan bir ateşten sıçrayan küçük ateş parçasıdır.

    Kıymet: Değer

    Kızhanım: Az bulunur hanımefendi.

    Kızılca: Kırmızı renge çalan

    Kızılcık: Kızıl renkli, küçük ekşimsi meyveleri olan ağaçcık.

    Kızıltan: Kızıl renk tan

    Kızımay: “Kızım ay gibi parlak ve güzeldir” anlamında kullanılan bir ad.

    Kızkına: Küçük kız.

    Kibare: 1. Davranış, düşünce, duygu bakımından ince, nazik olan. 2. Seçkin,

    Kibariye: Kibar, nazik kadın.

    Kibele: Toprak tanrıçası

    Kifaye: 1. Yetişme, el verme, kâfi gelme. 2. Bir işi yapabilecek nitelikte olma.

    Kifayet: 1. Yetişme, el verme, kâfi gelme. 2. Bir işi yapabilecek nitelikte olma.

    Kimya: Maddelerin temel yapılarını¸ bileşimlerini¸ vb.ni inceleyen bilim.

    Kinebike: Küçük hanım.

    Kiraz: Gülgillerden bir meyve ağacının sulu tek çekirdekli meyvesi

    Kişwer: Krallık, ülke.

    Konca: Açmamış çiçek, gonca

    Koncagül: Gül goncası

    Konçuy: Prenses.

    Korgül: Kor renginde, kızıl gül.

    Koza: İçinde tohum ya da krizalit bulunan korunak

    Körpe: Tazeliği üstünde, daha büyümemiş. 2. Yeni yetişmekte olan.

    Kösem: Sürünün önünden giden, yol gösteren koç. Cildi temiz, pürüzsüz.

    Köz: İçinde küçük kor parçaları bulunan kül

    Krizantem: Sadakat anlamına gelen çiçektir.

    Kudsiye: Kutsal, saygı uyandıran.

    Kudsiyet: Kutsallık. 2. Saflık, anlık, temizlik.

    Kuğu: Beyaz tüylü bir su kuşu

    Kukus: Tomurcuk.

    Kulan: İki üç yaşında dişi tay, kısrak.

    Kumral: Açık kestane rengi, bu renkte olan

    Kumru: Güvercine benzeyen bir kuş türü

    Kumsal: Deniz kenarı üzeri kumla örtülü yer, sahil.

    Kurtuluş: Tehlikeli veya kötü bir durumdan kurtulma.

    Kutal: Mutlu ol anlamındadır.

    Kutan: 1. Saban. 2. Saka kuşu.

    Kutay: Kutlu, uğurlu ay

    Kutbiye: Kutupla ilgili, kutba ilişkin.

    Kutgün: Uğurlu, kutsal zamanda doğan.

    Kutlay: Uğurlu, şanslı ay.

    Kutlu: Uğur getirdiğine inanılan, uğurlu, ongun, mübarek.

    Kutluay: Uğurlu, şanslı ay.

    Kutluay/Kutlay: Uğurlu, kutlu ay.

    Kutlucan: Şanslı, uğurlu dost.

    Kutlumaral: Uğurlu dişi geyik, kutlu geyik

    Kutlunaz: Şanslı nazenin.

    Kutlunur: Şans ışığı veren.

    Kutlusun: Şanslısın, uğurlusun.

    Kutsal: Uğurlu sel, hayırlı sel

    Kutsalan: Uğur getiren, kutlu.

    Kutsalar: Uğur getiren, kutlu.

    Kutsan: Uğurlu, talihli ad.

    Kutsel: Uğuru bol olan, çok çoşkulu

    Kutseli: Mutluluk seli, büyük coşku

    Kutun: 1. Mutlu. 2. Kutsal.

    Kuyaş: Güneş sıcağı.

    Kuzay: Güneş görmeyen gölgelik yer.

    Kuzey: Güneşi az gören yer; kuzey

    Kübra: En büyük, çok büyük manasındadır.

    16/30‘L’ İle Başlayan Kız Bebek İsimleri ve Anlamları

    ‘L’ İle Başlayan Kız Bebek İsimleri ve Anlamları

     

    Laçin: 1. Bir cins şahin. 2. Sarp, yalçın. 3. Şiddetli.

    Lal: Dili tutulmuş, konuşamayan.

    Lale: Yaprakları uzun, çiçekleri kadeh biçiminde çeşitli renkleri olan soğanlı bir süs bitkisi

    Lalegül: Türk Müziğinde bir makam.

    Lâlegül: Lâle ve gül gibi güzel olan

    Lalehan: Lalelerin sultanı

    Lâlehan: Lâle gibi güzel olan

    Lâleruh: Lâle yanaklı, yanağı lâle gibi kırmızı olan

    Lalezar: Lale bahçesidir.

    Lâlezar: Lâle yetişen yer, lâle bahçesi

    Lâlgûn: Kırmızı renkli, al

    Lalin: Eski dilde kırmızı renkli olan.

    Lamia: Parlak, parlayan

    Lamiha: Işıldayan.

    Lâmiha: Parlayan, parlak

    Lamiye: Parıldayan, parlak

    Lara: Su perisi

    Larasu: Su perisi.

    Larissa: Yunanistanda antik bir şehir.

    Latife: Yumuşak, hoş nazik / Espri, şaka

    Lavanta: Lavanta çiçeğinden elde edilen ispirtolu güzel bir koku.

    Lavin: Heyelan, çığ.

    Lavinya: Bir çeşit çiçek.

    Layike: Ulaşılması gereken herhangi bir amaca veya maddeye uygun olan.

    Laylank: Zambak.

    Layza: En yüksek.

    Lebibe: Akıllı, zeki.

    Lebriz: Ağzına kadar dolu olan.

    Ledeyna: Allah’ın makamı, huzuru

    Lema: Parıltı, parlayış

    Leman: Titrek / Parlamak / ekin toplamak

    Lemide: Parlak, parıldayan

    Lemis: Dokunma, elleme

    Lemiye: Parıldayan.

    Lena: Bizim için, bizden biri.

    Lerzan: Titreyiş, titrek

    Lerze: Titreme

    Lerziş: Titreme, titreyiş

    Letafet: Hoşluk, güzelliktir.

    Levin: Rengarenk, renk, boya anlamındadır.

    Levzi: Badem gibi olan.

    Leyal: Geceler.

    Leyan: Parlayan

    Leyla: Uzun ve karanlık gece, çöl gecesi.

    Leylagül: Siyah gül.

    Leylak: Mor ve beyaz renklerde çiçek açan, salkım şeklinde, hoş kokulu bir bitki

    Leylan: Serap, yanılgı.

    Leyli: Geceye özgü, gece yapılan

    Leylifer: Gece ışığı

    Leylim: En karanlık gece

    Leylüfer: Gece ışığı

    Leyya: Susuz yer.

    Lezin: Hızlanma.

    Lezir: Akıllı, zeki

    Leziz: Lezzetli, tatlı, hoşa giden

    Lezize: Tadı, güzel, hoş olan.

    Lğıl: Yumuşak akan su.

    Lidya: Anadoluda eski bir uygarlık adıdır.

    Lila: Açık eflatun rengi.

    Lilya: Cennet bahçesi.

    Limon: Turunçgillerden bir ağaç ve bu ağacın meyvesi

    Lina: Kuran’da da geçen Lina ’nın anlamı hurma fidesi demektir.

    Linda: İsyanyolca’da güzel anlamına gelen isim.

    Linet: Sürgün.

    Lirik: Coşkun.ilhamla dolu.

    Liva: 1. Bayrak. 2. Mülki idarede kaza-vilayet arasında bir derece, sancak. 3. Tugay. 4. Tuğgeneral. 5. Livai saadet, Liva-i şerif.

    Livanur: Hz. Muhammed s.a.v. efendimizin bayrağı.

    Livza: Bolluk, bereket.

    Liya: Sabrın en güzeli.

    Liyakat: 1. İktidar, güç. 2. Erdem

    Liyan: Sarmaşık türü adıdır.

    Lizge: Çiçek tomurcuğu anlamına gelir.

    Lodos: Güneyden esen rüzgar

    Lorin: Işıklı, aydınlık.

    Loya: Lazca’da tatlı kız anlamına gelen kelime.

    Lşılar: Parlayan, ışıldayan. 2. Neşeli, canlı.

    Lşılay: Ay ışığı, parlak, ışıldak

    Lşıldar: Göz alıcı, ışık saçan.

    Lşıltan: Tan yerinin ışığı.

    Lşınay: Ay gibi ışıldayan.

    Lulu: Olağanüstü şeydir.

    Lulubar: İnci yağmuru manasındadır.

    Lüle: Çiçek.

    Lüte: Bükülmüş, dürülmüş, düzeltilmiş şey.

    Lütfiye: İyi muamele, güzellik ve hoşlukla ilgili

    Lütuf: İyilik, güzellik, hoşluk

    Lütufkar: İyilik eden

     

    17/30‘M’ İle Başlayan Kız Bebek İsimleri ve Anlamları

    ‘M’ İle Başlayan Kız Bebek İsimleri ve Anlamları

     

     

    Macide: Şan ve şeref sahibi

    Madelet: Adalet, doğruluk.

    Mağfiret: Tanrı’nın kullarının günahlarını bağışlaması. 2. şefkat, acıma ve yargılama.

    Mahbube: Sevgili

    Mahçiçek: Ayçiçeği

    Mahfer: Ay ışığı.

    Mahınev: Yeni ay, ayça, hilal.

    Mahibe: Bereketli ve heybetli.

    Mahidevran: Mah Ay ya da güzel yüz, devran ise devir veya zaman manasına geliyor. Bu durumda mahi devran, kelime anlamı olarak zamanın güzeli, devrinin güzeli’, ‘zamanın ayı manalarına geliyor.

    Mahinur: Ay yüzlü nurlu güzel.

    Mahire: Hünerli, becerikli

    Mahiye: Aylık, maaş.

    Mahizar: Ayın çok olduğu gece.

    Mahizer: Altın renginde ay.

    Mahmude: 1-Övülmüş, Methedilmiş; Övgüye Değer, Övülmeye Değer. 2-Allah’a çok şükreden, çok hamt eden.

    Mahmure: Sarhoşluğun verdiği sersemlik. 2. Süzgün ve dalgın bakışlı göz.

    Mahnur: Işıklı ay

    Mahpare: Ay parçası, çok güzel kadın. – bk. Mehpare

    Mahperi: Ay gibi güzel olan kız.

    Mahpeyker: Güzel yüzlü, nurlu. Kösem Sultan’ın adıdır.

    Mahrem: Gizli, saklı. 2. İçli dışlı, sırdaş.

    Mahru: Yüzü ay gibi güzel olan.

    Mahrume: Yoksun kalmış. 2. Payı kısmeti olmayan, şanssız.

    Mahrur: Alevlenmiş, ateşli.

    Mahsure: Kuşatılmış, sarılmış.

    Mahşer: Kıyamet günü ölülerin dirilip toplanacakları yer ve zaman.

    Mahten: Ay gibi beyaz, ışıklı, parlak teni olan.

    Mahter: Yeni ay, ayça, hilal.

    Mahur: Klasik Türk müziğinde bir makam.

    Mahzure: Çekinme, sakınma. 2. Korku. 3. Savaş.

    Maide: Yemek sofrası manasına gelir. Kuran’ın 5. Suresinin ismidir. Surede gökten inen sofra olarak maide ismi geçer.

    Makber: Mezarlık.

    Makbule: Alınan, kabul olunan, beğenilen

    Maksude: İstenilen şey, murat.

    Maksure: Kısaltılmış. 2. Elinde olmadan, zoraki. 3. Alıkonulmuş. 4. Camilerde büyükler için ayrılan yüksekçe yer.

    Makule: Tür, çeşit. 2. Soy.

    Malike: Sahip olan, elinde bulunduran.

    Mamure: Bayındırlık . 2. Kent, kasaba.

    Mana: Anlam. 2. Düş. 3. İçyüz, 4. Akla yatkın neden.

    Manolya: Çok güzel çiçekleri olan bir bitki

    Mansure: Tanrı yardımıyle zafer kazanmış. 2. Yardım görmüş.

    Maral: Dişi geyik

    Marifet: Ustalık, hüner. 2. Uygun olmayan, hoşa gitmeyen.

    Mariye: Mısır’da Şen’un adında birinin kızı olup hicretin 7. yılında kızkardeşi Şirin ile birlikte, Mukavkıs tarafından Hz. Muhammed’e (s.a.s) hediye edilen kıbti bir cariye. Hz. Peygamberin hanımlarından küçük yaşta ölen oğlu İbrahim’in annesi

    Martı: Beyaz ve parlak yeşil renkte deniz kuşu.

    Marufe: Bilinen tanınan. 2. Ün kazanmış, ünlü. 3. Dinsel bakımdan iyi bulunmuş, beğenilmiş kimse.

    Marziye: Razı olma, hoşnut olma, memnuniyet manasındadır. Nefs-i Marziye olarak tasavvufi nefis mertebelerinin birinin de adıdır.

    Masal: Öykü, hikaye.

    Masume: Günahsız, suçsuz.

    Maşuka: Sevgi, sevilen yavuklu.

    Mavera: Bir şeyin ötesinde bulunan, görülen alemin ötesi anlamındadır.

    Mavi: Gökyüzünün rengidir.

    Mavisu: Deniz

    Maviş: Ak tenli ve mavi gözlü

    Maya: Asıl, öz, yaradılış.

    Mayıs: Bir bahar ayı ismidir.

    Mayra: Güzellik.

    Mazlume: Zulüm görmüş, haksızlığa uğramış, ezilmiş, yıkılmış. 2. Uysal boynu bükük, nazlı.

    Mebruke: Kutlu, bereketli kadın

    Mebrure: Hayırlı, beğenilmiş

    Mebuse: Gönderilmiş, yollanmış. 2. Milletvekili. 3. Öldükten sonra diriltilmiş olan.

    Mecide: Şan ve şeref sahibi. 2. Büyüklük, ululuk.

    Mecra: Suyun aktığı yatak, suyoludur. Bir işin gidiş yoludur. Bedendeki ahlatın alıştığı yol.

    Medar: Dayanak, yardımcı.

    Medeniyet: Uygarlık.

    Mediha: Methedilmiş, övünülmüş, beğenilen kadın

    Medine: Arabistan’da bir şehirdir. Hz. Peygamberin kabrinin bulunduğu şehirdir.

    Mefbaret: Övünülecek şey, övünmeye neden olacak şey.

    Mefharet: Övünç, övünme, kıvanç.

    Mefkure: Ulaşılmak istenilen en yüce amaç, ülkü, ideal

    Mefküre: Ülkü, ideal.

    Meftune: Gönül vermiş, tutkulu, tutkun.

    Mehcure: Uzaklık. ayrılık, 2.-Bir kenara bırakılma.

    Mehin: Dişi at. kısrak.

    Mehir: Ay.

    Mehlika: Ay yüzlü güzel.

    Mehpare: Ay parçası, çok güzel

    Mehru: Ay yüzlü güzel.

    Mehrup: Yoksul, fakir.

    Mehtap: Ay ışığı, dolunay

    Mehtiye: Doğru yolu bulan, hidayete eren. – bk. Mehdiye

    Mehveş: Ay kadar güzel olan

    Mela: Doluluk, topluluk, ova gibi anlamları vardır.

    Melahat: Yüz güzelliği, cemal

    Melaik: Melekler.

    Melda: İnce ve taze vücutlu, genç, körpe, nazik

    Melek: Çok güzel, çok dürüst, tertemiz

    Melekcan: Çok iyi dost. 2. Karakteri iyi olan.

    Melekgül: Çok iyi kalpli.

    Meleknaz: Nazlı güzel.

    Meleknur: 1. Allah’ın nur­dan yarattığı varlıklar. Allah’ın emirlerine tam itaat eden varlıklar. 2. Ha­lim, selim güzel huylu kimse.

    Meliha: Güzel, sempatik, şirin

    Melike: Kadın hükümdar, hükümdar karısı

    Meliken: Güzel.

    Melikenur: Hayatı aydınlık kadın kraliçe

    Meliknaz: Nazlı, güzel, terbiyeli.

    Melin: Suda açan bir çiçek

    Melina: Kökeni yunanca olup bal anlamına gelmektedir.

    Melinay: Cennete düşen ilk yağmur damlası.

    Melinda: Bir anlamı bal olarak rastlıyoruz. Diğer anlamı da benim güzel kızım demektir.

    Melis: Bal arısı

    Melisa: Tatlı, bal gibi, kokulu bir bitki adıdır.

    Melissa: Bir tür kokulu, otçul bitki, oğul otu.

    Melissa / Melisa: 1.Bir tür kokulu, otçul bitki, oğul otu. Baklagillerden, yaprakları lio

    Meliz: Tatlı, güzel, bal.

    Mellisa: Baklagillerden, yaprakları limonu andıran kokulu bir bitki.

    Melodi: Ezgi, müzik parçası

    Meltem: Hafif rüzgar, yaz rüzgarı

    Memduha: Övülmüş, yüceltilmiş. 2. Övgüye değer.

    Memnune: Sevilmiş, sevinçli.

    Mena: Sansikritçe bir isimdir. Bilgili demektir.

    Menal: Yetiştirme, nâil olma, kavuşma. Osmanlıcadır.. Ele geçirilen, sahip olunan şeye denir.

    Menekşe: Mor renkli bir kır çiçeği.

    Menesa: Hz. Yusuf’un kızı.

    Meneviş: Renk dalgalanmaları.

    Menevşe: Kokulu çiçekler açan bir bitki.

    Mensure: Saçılmış, serpilmiş.

    Menşure: Yayınlanmış, dağıtılmış.

    Menzure: Adanmış, adak olarak belirtilmiş.

    Meral: Meral (Maral) Dişi geyik

    Meram: Arzu, istek, niyet demektir.

    Mercan: Deniz dibine ağaç gibi kök salarak büyüyen, hayvan gibi duyguya sahip, kırmızı renkli, kalker iskeletli bir canlı türüdür.

    Mergül: Çok nadide bulunan renkte bir gül çeşidi

    Meriç: Bulgaristan’dan çıkıp Edirne yakınlarında Arda ve Tunca ile birleştikten sonra Türk-Yunan sınırı boyunca akarak Enez yakınlarında Ege Denizi’ne dökülen ırmaktır.

    Merih: Mars gezegeni

    Mersa: Liman.

    Merve: Mekke’de bir dağın adı olup hacılar, Merve ile Safa arasında Sa’y ederler yani 7 defa gidip gelirler. Kur’an-ı Kerim’de bakara suresi 158. Ayet’te geçmektedir.

    Meryem: Dinine bağlı, iffetli kadındır. Hz. Meryem

    Merza: Meleklerin kraliçesi demektir.

    Merze: Mercan

    Merziye: Beğenilen, güzel olan.

    Merzuka: Rızkı verilmiş, mutlu

    Mesadet: Mutluluk, sevinç.

    Meserret: Sevinç, şenlik

    Mesrure: Sevinmiş, sevinçli. 2. İsteğine kavuşmuş, mutlu olmuş.

    Mesture: Örtülü. 2. Gizli saklı. 3. Namuslu, açık gezmeyen kadın.

    Mesube: Hayırlı ve yararlı bir işe karşı Tanrı’nın armağanı.

    Mesudane: Mutlu olanlar gibi, mutlulukla.

    Mesude: Bahtiyar, mutlu.

    Meşakkat: Güçlük, sıkıntı, zorluk. 2. Eziyetli, zahmetli iş. .

    Meşale: Ucunda, alev çıkararak yanıcı bir madde bulunan, aydınlatmaya yarayan değnek.

    Meşine: Ela, ela gözlü

    Meşk: Yazı örneği. 2. Yazı ve müzikte alıştırma, uygulama

    Meşkure: Beğenilmiş, övgüye değer, teşekkür edilecek değerde.

    Metanet: Dayanıklı, sağlam olma.

    Metik: Küçük çiçeklerin goncası.

    Meva: Sığınılacak yer, yurt, mesken. Cennette bir mekan adıdır.

    Mevcude: Mevcut olarak, kendisiyle birlikte.

    Mevhibe: Tanrı vergisi, bağış.

    Meviza: Osmanlıcadır; öğüt, nasihat demektir.

    Mevlide: Doğma, dünyaya gelme. 2. Doğum yeri. 3. Doğum zamanı, tarihi.

    Mevlüde: Yeni doğmuş çocuk.

    Mevsim: Yılın dört bölümünden biri.

    Mevzune: Biçimli, düzgün. 2. Düzenli, vezinli, ölçülü.

    Meygün: Şarap renginde, şaraba benzer.

    Meyil: Bir yana eğilmiş olma, eğilim. 2. Sevgi duyma, sevip tutulma.

    Meyra: Parıldayan Işık

    Meyyal: Meyleden, aşırı istekli

    Meyyit/Meyyite: Çok zayıf.

    Meziyet: Bir kişiyi benzerlerinden üstün gösteren nitelik. Beceri

    Mısra: Şiirin bir satırı

    Mia: Parlayan, parıldayan, parlak.

    Mihman: Konuk, misafir.

    Mihra: Bir kuyruklu yıldız adı.

    Mihrace: Hindistan’da prenseslere verilen unvan.

    Mihranur: Sevgi güneşi, ışık.

    Mihrap: Umut bağlanan yer.

    Mihri: Güneşle ilgili

    Mihriban: Güleç, yumuşak huylu

    Mihrican: Sonbahar.

    Mihrigül: Güler yüzlü, dost, sevecen, güzel

    Mihrimah: Güneş ile ay.

    Mihrimah/ Mihrümah: Güneş ve ay.

    Mihrinaz: Çok nazlı

    Mihrinisa: Güler yüzlü, faziletli kadın.

    Mihrinur: Güldüğünde ışıklar saçan

    Mihrişah: Şahların güneşi demektir.

    Mihrişan: Şanlı, şöhretli, güleryüzlü dost.

    Mihrişen: Şen, şakrak, güleryüzlü.

    Mihriye: Güneşle ilgili.

    Mila: Rusça kökenlidir; canım benim, bitanem anlamındadır.

    Mileb: Diren, direngen.

    Milena: Sevilen kız, sevgili.

    Mimoza: Güzel bir çiçek

    Mina: Camın ana maddesi. 2. Liman, iskele. 3. Gökyüzü.

    Mine: 1. Maden ve çini üzerine vurulan camı andırır cila. 2. Dişlerin üzerindeki ince ve parlak tabaka. 3. İnce ve parlak nakış.

    Minel: Cennetteki inci tanesi.

    Minen: Minnet etmek demektir.

    Minnet: Yapılan bir iyiliğe karşı kendini borçlu sayma, gönül borcu; 2. Bir iyiliğe karşı teşekkür etme, memnuniyet duyma.

    Mintaha: Cennet kapısıdır.

    Mira: Eski Likya kentlerinden birinin adı. Bir kuyruklu yıldız adıdır. Ayrıca İspanyolca’da da “bak” anlamındadır.

    Miranda: Hayran edilmesi gereken

    Mirari: İnci

    Miray: Yılın ilk aylarında doğan / Güneş gibi ay gibi parlayan

    Miraz: Amaç, hedef

    Mircan: Gerçek dost olan değerli kimse / Güneş gibi aydınlık. / Canın içi… gibi farklı anlamlarına rastlıyoruz.

    Mirden: Cennet yüzü.

    Mirgün: Günlerin şahı padişağı.

    Mirhan: Candan, canın içi.

    Misal: örnek olarak alınabilen, gösterilen şey, örnek. 2. Benzer, eş gibi.

    Mislina: Eshab’ül-Kehf’in(Yedi uyurlar) isimlerinden bir tanesi.

    Mişvar: Huy, alışkanlık, tarz.

    Miyase: Değerli taşlarla süslü taç.

    Miyaser: Yarası değerli taşlarla süslü taç

    Mizur: Munzur nehri.

    Moral: Mor ile al, hem mor hem al renkte; moral, motivasyon gibi anlamları vardır.

    Moran: Sis.

    Morgül: Mor renkte gül

    Moripek: Mor renkte ipek

    Muaccel: Acele olunmuş, acelecilik. 2. Peşin, vadesi olmayan.

    Muadelet: Değer bakımından eşit olma, eşitlik, denklem.

    Mualla: Makam ve rütbece yüksek olan

    Muazzez: Sevilen, aranan

    Mucibe: kap eden, gereken.

    Mucide: Bilinen şeylerin yardımıyla hiç bilinmeyen bir şey bulma. 2. Yeni düşünce ve anlamlar bulabilen.

    Mucize: İnsanı şaşkınlık içinde bırakan olağanüstü olay.

    Muhabbet: Sevgi. 2. Dostça konuşma, yarenlik, sohbet etme.

    Muhibban: Sevenler muhabbeti olanlar. 2. Dostlar, ahbaplar. 3. Bir tarikate sevgi duyanlar, bağlı olanlar.

    Muhibbe: Kadın dost.

    Muhlise: İçten, samimi, dost canlısı

    Muhsine: İyilik yapan, hoşgörülü.

    Muhterem: Saygın, saygıdeğer

    Muhteşem: Görkemli, gösterişli, büyük ve göz alıcı.

    Mukadder: Tanrı hükmü, kader, alın yazısı

    Mukaddes: Kutsal olan, mübarek olan

    Mukbile: İkbal sahibi. 2. Mutlu, kutlu.

    Mukime: Bir yerde yerleşmiş, orada oturan.

    Munise: Canayakın, sempatik

    Muradiye: Muradına eren

    Musiye: Vasiyet eden kadın.

    Muslihe: Islah eden, düzelten, iyileştirmeye çalışan. 2. Barıştıran, arayı düzelten.

    Muştu: Müjde, sevindirici haber.

    Muteber: Hatırı sayılır, güvenilir, saygın.

    Mübeccel: Yücelmiş, saygı gösterilmiş yüce, ulu.

    Mübeddil: Değiştiren.

    Müberra: Aklanmış, temize çıkarılmış

    Mübeşşer: Müjdelenmiş.

    Mübeyyen: Beyan edilen, bildirilen, açıkça söylenen.

    Mübine: İyiyi, kötüyü ayıran. 2. Apaçık, besbelli.

    Mübtesim: Gülümseyen, tebessüm eden.

    Mücber: Zorunlu, zorlanan.

    Mücella: Parlak, cilalanmış

    Mücevher: Değerli süs eşyası.

    Müçteba: Seçilmiş, seçkin.

    Müdebber: Tedbir, önlem alınmış. 2. Her şey düşünülmüş. 3. Azat olması için sahibinin ölümü koşul olarak kabul edilmiş köle.

    Müdrike: Anlayan, kavrayan, idrak eden. 2. Yaklaşan, ulaşan.

    Müeccel: Tecil edilmiş, sonraki bir zamana bırakılmış, ertelenmiş.

    Müedda: Eda edilmiş, ödenmiş. 2. Anlam, kavram.

    Müesser: Eser bırakan, eser sahibi

    Müeyyet: Sağlamlaştırılmış, güçlendirilmiş. 2. Yardım gören.

    Müfide: Anlatıcı, yararlı

    Müge: İnci çiçeği

    Mühibe: Korku ve saygı uyandıran.

    Mühire: Aydınlatan.

    Mühri: Güneşli.

    Müjde: İyi haber, sevinçli haber

    Müjdecan: İyilik haberleri getiren

    Müjdenaz: Nazlılığıyla kendini sevdiren.

    Müjdenur: İnsanın içini ferahlatan haber.

    Müje: Kirpik.

    Müjgan: Kirpik

    Mükafat: ÖdüL. 2. Değerlendirici, sevindirici davranış.

    Mükedder: Üzgün, acılı, üzüntülü, kederli.

    Mükesser: Kırık, kırılmış.

    Mükrem: İkram olunmuş, değer verilerek ağırlanmış,

    Mükrime: İkramı bol olan

    Müldüz: Duru, berrak su.

    Müleyyen: Yumuşatılmış, mülayimleştirilmiş.

    Mülhime: İlham eden, içe doğduran.

    Mülkiye: Devlet yönetimindeki sivil görevliler sınıfı

    Mülzime: Susturan. 2. Gerekli gören.

    Mümine: Tanınmış iman etmiş, İslam dinine inanmış, Müslüman kadın

    Münciye: Kurtaran, kurtancı.

    Münevver: Nurlanmış, ışıklandırılmış, aydın, saygıdeğer

    Münibe: Allah’a teslim olan. Güzel yağan yağmur

    Münife: Yüksek, ulu, büyük. 2. Ululuk

    Münime: Nimet veren, yedirip içiren. 2. İyiliksever, velinimet.

    Münire: Işık veren, aydınlatan

    Münşire: Anlatımı iyi olan sekreter. 2. İyi hatip.

    Münteha: Son nokta, son sınır, nihayet, akıbet

    Mürebbi: Çocuk eğiticisi kadın.

    Müren: Büyük akarsu ırmak ve bir tür balık adıdır.

    Müride: Bir tarikat şeyhine bağlanarak ondan tasavvufun yollarını öğrenen, onun doğrultusunda ilerleyen kimse.

    Mürşide: Doğru yolu gösteren kılavuz

    Mürüvvet: Kişilik, şahsiyet, insanlık, cömertlik, iyilikseverlik

    Mürvet: Mertlik, yiğitlik

    Mürvet/Mürüvvet: Yiğitlik, Kişilik, mertlik

    Müsalemet: Barış içinde yaşama, iyi geçinme.

    Müseccel: Sicil defterine, kütüğe yazılmış

    Müsemma: Adı olan, adlanmış. 2. Parası, sayısı tutarı belli. 3. Belli bir zaman süresi.

    Müslime: Müslüman

    Müstakbel: İleri bir tarihte beklenen, gelecek. 2. İstikbal, gelecek (zaman).

    Müstesna: Bir bütünün veya kuralın dışında olan

    Müşerref: Onurlandırılmış, şerefli kılınmış

    Müteber: Geçerli, sağlam.

    Müveddet: Sevgi, muhabbet, dostluk.

    Müyesser: Kolayca olan, kolayca bulunan

    Müzehher: Çiçekli

    Müzeyyen: Süslü, süslenmiş

    18/30‘N’ İle Başlayan Kız Bebek İsimleri ve Anlamları

    ‘N’ İle Başlayan Kız Bebek İsimleri ve Anlamları

     

    Nabia: Yerden fışkırıp çıkan, akan, fırlayan

    Nabiye: Haberci, haber veren.

    Naciye: Kurtulmuş, selamete kavuşmuş

    Naçari: Çaresiz, olanaksız, zor durumda kalma.

    Nadide: Görülmemiş, görülmedik, ender bulunan

    Nadime: Tövbe eden

    Nadir: Seyrek, az bulunur.

    Nadire: Az bulunur, seyrek, ender bulunan

    Nadiye: Seslenen, bağıran.

    Nafia: Bayındırlık işleri

    Nafile: Yararsız, boşa giden, boş, işe yaramayan. 2. Fazladan kılınan namaz veya tutulan oruç.

    Nafiye: Ortadan kaldıran kişi.

    Nafize: Sözü geçen kişi

    Nagehan: Ansızın, birden bire, zamansız, vakitsiz

    Nagehan / Nagihan: (Fars.) Ka. – Ansızın, birdenbire.vakitsiz

    Nagihan: Ansızın, birden

    Nağme: Uyumlu ses

    Nağmehan: Şarkı söyleyen

    Nahide: Yeni yetişen genç kız

    Nahide/Nahite: Körpe, genç kız.Yeni yetişen kız

    Nahire: Ayın ilk günü veya son gecesi.

    Naibe: Birinin yerine geçici olarak oturan vekil

    Naile: Muradına ermiş

    Naime: Hoş, zarif kadın

    Naire: Ateş, alev, sıcaklık.

    Nakiye: 1. Temiz, pak. 2. Çok ince, çok güzel, zarif.

    Nakşıdil: Gönül resmi, gönül süsü.

    Nalan: İnleyen, feryat eden

    Nalie: Muradına eren, kazanmış, ele geçirmiş.

    Name: Mektup, sevgi mektubu

    Namiye: Yetişen, Büyüyen, Çoğalan, Artan, Fazlalaşan, Güç Kazanma, Yetişme, Gelişme, Olma, Namlı, Ünlü, Tanınmış, Şöhretli anlamlarını taşır

    Nargül: Kırmızı gül, gül gibi güzel olan

    Narin: İnce yapılı, zarif

    Nariye: Cehennemle ilgili. 2. Cin peri.

    Nas: Yardım eden, yardımcı. Kuran’ da bir sure ismidir. İnsan anlamına da gelir.

    Nasibe: Birinin payına düşen şey

    Nasiye: Altın

    Naşide: Şiir söyleyen, şiir okuyan

    Naşire: Dağıtan, yayan.

    Nayad: Denizkızı

    Naz: Kendini beğendirmek amacıyla yapılan davranış

    Nazan: Nazlanan, işve yapan, cilve yapan

    Nazar: Göz değmesi, göz

    Nazbahar: Nazlı olması güzelliğinden gelen

    Nazcan: Nazlı dost

    Nazdar: Nazlı. Naz yapan

    Nazende: Nazlı, alımlı

    Nazenin: Cilveli, nazlı

    Nazer: Nazar

    Nazgül: Gül kadar güzel olan, nazlı

    Nazgüzar: Becerilerini göstermekte nazlanan

    Nazılşah: Nazlanması gücünden kudretinden gelen.

    Nazılyel: Usul usul esen yel.

    Nazife: Temiz pak bayan

    Nazik: İnce, narin, terbiyeli, saygılı, güzel zarif anlamlarını taşır

    Nazikane: İncelikle, saygıyla, nezaketle.

    Nazile: Yukardan aşağıya inen anlamındadır. Bir yere konan, bir yerde konaklayan

    Nazime: Düzenleyen, tanzim eden.

    Nazire: Örnek, karşılık

    Nazlan: Naz yap, cilveli ol

    Nazlı: Naz eden, cilveli, işveli

    Nazlı(M): Naz yapan, işveli, edalı

    Nazlıay: Ay kadar güzel olduğundan ötürü nazlı olan

    Nazlıcan: Nazlı dost

    Nazlıcık: Sevimli, işveli.

    Nazlıdil: Kendini ağırdan satan.

    Nazlıela: Ela gözlü, nazlı bakışlı.

    Nazlıfer: Ruhunu yansıtmakta nazlanan

    Nazlıgöz: Süzgün bakışlı.

    Nazlıgül: Naz yapan, değer verilen sevgili

    Nazlıgülen: Gülmekte bile nazlanan

    Nazlıgüz: Ruhundaki hüznü yansıtmakta nazlanan.

    Nazlıhan: Naz yapan

    Nazlım: Naz yapanım, işvelim, cilvelim, benim nazlım

    Nazlınur: Nazlı ışıltı

    Nazlısel: Nazlı, coşkulu.

    Nazlıses: Ağzından zorla laf alınan. 2. Pek konuşmayan.

    Nazlısoy: Nazlı bir soydan gelen.

    Nazlısu: Nazlı ama yüreği temiz olan.

    Nazlışah: Nazlanması gücünden, kudretinden gelen

    Nazlışan: şöhretinden yanına yaklaşılmayan.

    Nazlışen: Gülmekte bile nazlanan

    Nazlıtan: Nazlı güzel, nazenin.

    Nazlıyar: Nazlı sevgili.

    Nazmiye: Vezinli ve kafiyeli sözle, nazımlailgili

    Nazra: Bir tek bakış anlamına gelmektedir

    Nebahat: Onur, şeref, ün

    Nebihe: Şan, şöhret sahibi.

    Nebile: Fazilet sahibi.

    Nebiye: Yol gösteren

    Necibe: Soylu, soyu temiz

    Necla: Çocuk, evlat, oğul, kuşak, sülale, nesil

    Necmiye: Yıldızlarla ilgili, yıldızlaraait

    Necve: Çocuk, evlat.

    Neçar: Çaresiz.

    Neda: Çiğ damlası, nem, rutubet

    Nedime: Zengin veya itibarlı bir kadının arkadaşı / Saray hayatında Sultan hanımlarının yardımcıları / Gelinin yardımcısı

    Nefaset: Güzel ve enfes olma durumu. 2. Tat güzelliği.

    Nefel: Çiçek

    Nefes: Hayat kaynağı olan soluk, canlılık

    Nefika: Temiz, berrak

    Nefis: Öz varlık kişilik. 2. İnsanın yeme içme gibi ihtiyaçlarının bütünü. 3. Pek hoş, istek uyandıran, çok güzel.

    Nefise: Pek hoş, çok hoşa giden, en güzel, çok beğenilen

    Nefsi: Nefisten doğan şeylerle ilgili. 2. Kişinin kendine ait, onla ilgili.

    Nehar: Gündüz

    Nehir: Irmak, büyük akarsu

    Nehire: Gereğinden fazla

    Nejan: Keskin gözlü.

    Nejla: Kuşak, sülale

    Nejla (Neclâ): 1. Çocuk, evlat. 2. Kuşak, soy, nesil. 3. Güzel gözlü kadın.

    Nemika: Mehtap.

    Nemir: Ölümsüz.

    Nergis: Çiçekleri ayrı ayrı ya da bir kök üzerinde sarı ve beyaz renkte bir bitki

    Nergise: Nergisle ilgili.

    Nergisi: İnsanın aklını başından alan göz. 2. Nergis biçiminde kesilerek yapılan bir tür hamur işi.

    Neriman: Pehlivan, yiğit

    Neris: Gözümün bebeği gözümün içi manasına gelir.

    Nermık: Yumuşacık.

    Nermin: Yumuşak, nazik, ince

    Nerwan: Silopi ovasında tarihi bir şehir.

    Nesevi: Kadınla ilgili, kadınlık.

    Nesibe: Temiz, soylu

    Nesil: Aynı çağda, aynı yaşta bulunan kimselerin tümü, kuşak

    Nesim: 1. Yumuşak esinti, yel. 2. Yumuşak huylu.

    Nesime: Yel, hafif esinti. 2. İyi huy.

    Nesli: Soylu

    Nesliad: Asil isim.

    Nesliay: Asil ay.

    Neslican: Sevgi dolu soyu olan.

    Neslicik: Sevimli, soylu.

    Neslidil: Güzel sözler söyleyen.

    Nesligül: Soyunun gülden gelmesi

    Nesligülen: Gülen bir soydan gelen.

    Nesligün: Özel gün.

    Nesligüz: Güzel bir sonbahar.

    Neslihan: Han soyundan gelen

    Neslinaz: Nazlılığı kanından gelen

    Neslinur: Soyu ışık saçan.

    Neslisal: Soyuyla övünen.

    Neslisay: Saygınlığı ve soyluluğu karakterinde barındıran.

    Neslisel: Coşkusu soyundan gelen. .

    Neslisen: Soylusun.

    Nesliser: Asilliğiyle gözler önünde olan.

    Neslises: İyi hatip.

    Neslisev: Kendin gibi olanı sev.

    Nesliseven: Adı gibi olanı seven.

    Neslisever: Kendi gibi olanı sever.

    Neslisoy: Çok asil bir soydan gelen.

    Neslişah: Şah soyundan gelen

    Neslişan: Geçmişinden gelen bir şöhrete sahip kişi.

    Neslişen: şen şakrak bir soydan gelen.

    Neslitan: Soylu güzel, asil.

    Nesliten: Yüreğindeki soyluluğu dışına yansımış.

    Nesliyar: Doğuştan sevecen.

    Nesliyel: Bağra esen.

    Nesrin: Bir tür yaban gülü

    Nesteren: Yaban gülü. Ağustos’ta açan gül.

    Neşe: Sevinç, gönül ferahlığı

    Neşead: Adı gibi neşeli, şen şakrak olan.

    Neşeay: şen şakrak, güzel.

    Neşecan: Sevinçli

    Neşecik: Sevimli, şen şakrak.

    Neşegül: Sevimli güzel.

    Neşeli: şen şakrak.

    Neşem: Yaşamın sevimli yanlarını bulan.

    Neşenaz: Sevimli, nazlı.

    Neşenur: İçindeki coşkuyu dışarı saçan.

    Neşesal: Ruh sevincini herkese yansıtan.

    Neşesel: İçtenliğini, neşesini, coşkuyla yansıtan.

    Neşever: Çok neşeli

    Neşide: şiir. 2. Bir toplulukta okunmaya değer şiir. 3. Ata sözü gibi kullanılan beyit veya dize.

    Neşire: Yayma, dağıtma, çıkartma. 2. Bir yere yazma, yazdırma. 3. Kitap, gazete bastırıp çıkartma 4. Kıyamet günü tüm insanların dirilmesi

    Neşure: Durmaksızın yayın yapan.

    Neşve: Keyif, neşe

    Neşvünema: Büyüme, gelişme, yetişme.

    Netice: Son, sonuç, bitim. 2. Öz, özet.

    Nev: Yepyeni

    Neva: Ses, seda, makam, ahenk, name

    Nevade: Torun

    Nevai: Makam, ses ve ahenkle ilgili. 2. Nasiple ilgili.

    Nevair: Ateşler, alevler.

    Neval: Şans, talih

    Nevaziş: Okşama gönül alma, iltifat etme.

    Nevbahar: İlkbahar, ilkyaz

    Nevber: Turfanda çıkan meyve. 2. Göğüsleri yeni çıkan kız.

    Nevcan: Yeni doğmuş.

    Nevcihan: Yeni yetişen

    Neveser: Türk müziğinde bir makam ismi

    Nevgece: Yeni yeni oluşan gece

    Nevgül: Yani açmış gül

    Nevhager: Ağıtçı.

    Nevheves: Bir işe yeni başlayan. 2. Sık sık iş değiştiren.

    Nevid: Yeni, yepyeni

    Nevide: Müjde, sevinçli haber.

    Nevin: Yeni, çok yeni

    Nevir: Parlaklık, ışıldama. 2. Ağaç çiçeği.

    Nevmide: Umutsuzluk.

    Nevnihal: Taze fidan

    Nevra: Işıklı parlak, çiçek

    Nevrazin: Bahar çiçeği.

    Nevres: Yeni yetişen

    Nevreste: Yeni yetişen, yeni oluşmuş.

    Nevriye: Işıklık, parlaklık

    Nevrozin: Bahar çiçeği.

    Nevruz: Yeni gün

    Nevsal: Yeni yıl

    Nevsale: Genç, taze. 2. Küçük.

    Nevsefer: Yeni yolculuğa çıkan.

    Nevşin: İlk ışık, ilk nur

    Nevşüküfte: · Yeni açılmış çiçek.

    Nevzat: Yeni doğmuş, yeni doğan çocuk.

    Newal: Vadi.

    Newşe: Şiir.

    Neyir: Aydınlık, ışık, parlaklık, güneş

    Neylan: Murada ermek, gerçekleşmiş dilek

    Neyran: Ateşler, cehennem

    Neyyire: Nurlu, parlak. 2. Işık veren cisim, cisim haline gelmiş nur.

    Nezafet: Temiz olma.

    Nezahat: İç temizliği, paklık

    Nezaket: Naziklik, zariflik, incelik

    Neziha: Temiz, titiz insan

    Nezihe: Temiz, pak

    Nezire: Adanan şey, adak.

    Nice: Ne kadar, ne denli, nasıl, oldukça çok

    Nida: Bağırma, sesle çağırma, haykırma

    Nifa: Menfaat, fayda

    Nigah: Bakış. bakma, göz.

    Nigar: Resim, resim gibi güzel

    Nihade: Koymuş, koyulmuş.

    Nihai: Fidan, taze sürgün.

    Nihal: İnce ve düzgün vücutlu, fidan gibi

    Nihan: Gizli, saklanmış, görünmeyen, sır, giz

    Nihavent: Türk müziğinin en eski makamlarından biri.

    Nihle: Allah’ın emaneti

    Nil: Afrika kıtasında bir nehir

    Nilay: Işıklı mavi ve lacivert

    Nilberk: Parıltı, ışık.

    Nilda: “Mucize” cennet kapısındaki meleklerden biridir.

    Nilgün: Mavi renkte, çivit rengi

    Nilhan: Nil havzası hanlarından.

    Nili: Çivit mavisi.

    Nilsu: Su gibi ışıltılı, değerli.

    Nilüfer: Geniş yapraklı, durgun sularda yetişen bir su bitkisi

    Nimet: İyilik, iyi bir yaşantı için gerekli şeyler

    Nira: Ancak rüyada karşılaşılabilen nadide güzel

    Niran: Nurlar, aydınlıklar, ışıklar – Ateşler – Cehennem

    Nirwana: Zerdüşt dininde Arafat. 2. Meydan.

    Nisa: Kadındemektir. Kuran’ da bir sure adıdır.

    Nisan: Yılın dördüncü ayı

    Nisanur: Aydınlık kadın

    Nisvan: Kadınlar.

    Nisyan: Unutma, hatırdan çıkartma. 2. Unutulma.

    Nişan: Nisan ayı.

    Niyet: Bir şeyi yapmayı önceden isteyip düşünme, maksat.

    Nudem: Pişman olma, pişmanlık

    Nupelda: Yeni açılmış tomurcuk

    Nur: Işık, aydınlık

    Nural: Kutsal ışık

    Nurâlem: Evreni, âlemi aydınlatan ışık.

    Nuran: Işıklı, nurlu, aydın

    Nurani: Nur yüzlü. 2. Görünüşü saygı uyandıran.

    Nuray: Ay ışığı gibi nurlu

    Nurbanu: Aydınlık yüzlü kraliçe, güzel kadın

    Nurben: “Nurluyum, ışık saçıyorum” anlamında kullanılan bir ad.

    Nurcan: Işık canlı, can ışığı

    Nurcihan: Cihan’ın nuru, ışığı. Dünyaya ışık saçan

    Nurçin: Nur toplayan

    Nurdal: Işık saçan dal, ışıklı dal

    Nurdan: Işıktan yapılmış

    Nurdanay: Işık saçan güzel.

    Nurdane: Nur yüzlü, nur gibi güzel.

    Nurdil: Nurlu olduğu gibi aynı zamanda da tatlı dilli.

    Nurdoğan: Işık gibi güzel doğmuş olan ışık gibi doğan, doğan ışık

    Nureda: Işık saçan işveli güzel.

    Nurefşan: Aydınlık veren, ortalığı ışık içinde bırakan. Nur ve efşan kelimelerinden birleşik isim

    Nurel: Aydınlık el, ışık el

    Nurfer: Aydınlık, parlak, ışık, gözün aydınlık kısmı

    Nurfeza: Işığı artıran, ışık saçan.

    Nurfidan: Gençliğiyle ışık saçan.

    Nurgör: Işık gör

    Nurgöz: Gözleriyle ışık saçan, göz kamaştıran.

    Nurgül: Işıklı gül, gül gibi güzel ve aydınlık

    Nurgün: Nurlu gün, günün ve bütün hayatın nurlu parlak olması

    Nurgüz: Sonbahar ışığı.

    Nurhal: Işıklı hal, aydınlık durum

    Nurhan: Aydın hükümdar

    Nurhanım: Aydınlık, ışık saçan hanım.

    Nurhayal: Hayallerdeki ışık.

    Nurhayat: Aydınlık, parlak, hayat

    Nurhilal: Işık saçan hilal.

    Nurışık: Pırıl pırıl parlayan ışık, aydınlık ışık

    Nurinisa: Nurlu kadın.

    Nuriş: “Nuriye” isminin kısaltılarak söylenen bir biçimi.

    Nuriye: Işıklı, ışıktan gelme

    Nurkadın: Aydın, parlak kadın.

    Nurkan: Kanı ışıklı olan

    Nurlu: Aydınlı, ışıklı, parlak. 2. Saygı uyandıran, temiz.

    Nurmelek: Melek gibi saf ve temiz güzel

    Nurnigar: Güzelliğiyle göz kamaştıran sevgili.

    Nurnigâr: Işıklı, aydınlık sevgili.

    Nurol: Işık saç, ışık ol, nur gibi, gökkuşağı gibi güzel ol

    Nuröz: Işıklı öz, aydınlık öz, özü kendisi aydınlık kimse

    Nurper: Işıklı kanat

    Nurperi: Işıktan yapılmış ve peri kadar güzel; güzel ışıklı peri

    Nursabah: Işıklı, aydınlık sabah.

    Nursaç: Işık dağıt, ışık saç

    Nursal: Işıksal ışıkla ilgili

    Nursan: Işık veren ad, ışık saçan san, ışıklı san, ışıktan yapılmış ad

    Nursay: Işık gibi say, ışık gibi bil anlamında

    Nurseda: Aydınlık ses

    Nursel: Sel gibi ışık

    Nurselen: Aydınlık müjde.

    Nurseli: Işık seli

    Nursema: Aydınlık gökyüzü

    Nursen: Işık gibi nurlu

    Nursena: Nur ve Sena isimlerinin birleşiminden oluşmuş bir isimdir

    Nursenem: Nur ve senem isimlerinin birleşimidir

    Nursenin: Işık. 2. Aydınlıklar senin.

    Nurser: “Işık ser, çevreni aydınlat” anlamında kullanılan bir ad.

    Nurseren: ışığıyla göz kamaştıran.

    Nursev: Işığı sev, ışık sev

    Nurseven: Aydınlığı seven.

    Nursever: Aydınlığı sever.

    Nursevil: Sevilen, ışık saçan.

    Nursevim: Işıklı ve sevimli

    Nursevin: Aydınlık ol ve sevin

    Nurseza: Nura layık, ışığa, aydınlığa layık

    Nursim: Aydınlık ve gümüş gibi parlak

    Nursima: Işıklı, aydınlık yüz

    Nursine: Yüreğide kendi gibi nurlu olan.

    Nursoy: Işık saçan bir soydan gelen.

    Nursu: Su gibi aydınlık ve güzel

    Nursun: “Sen ışıksın, nur gibi aydınlıksın” anlamında kullanılan bir ad.

    Nurşah: Işıldayan hükümdar

    Nurşan: Göz kamaştırıcı bir şöhrete sahip olan.

    Nurşen: Işık gibi şen ve güler yüzlü

    Nurşin: Tatlı ve lezzetli

    Nurtaç: Mücevher gibi parıldayan, ışık saçan.

    Nurtan: Alacakaranlık ışığı.

    Nurtane: Parlak ve ışıklı olan.

    Nurtek: Nur gibi parlak ve aydınlık olan.

    Nurten: Teni ışık gibi beyaz olan

    Nurtop: Işık küresi.

    Nurver: Işık saçan, ferahlatan.

    Nurveren: Işık, parlaklık, aydınlık veren.

    Nurzen: Nurlu, ışıklı kadın.

    Nurzer: Altın gibi parlak ışık.

    Nuşabe: İçene ölmezlik sağlayan su, ab-ı hayat.

    Nuşanuş: Sürekli içme, içtikçe, içerek.

    Nuşin: Tatlı, lezzetli. 2. içki.

    Nutiye: Gökyüzündeki en parlak yıldız

    Nüceba: Asiller, soylular.

    Nüdema: Arkadaşlar.

    Nüjen: Modern.

    Nüket: Zarif söz, nükte

    Nükhet: Güzel ve hoş kokulu

    Nükte: Şaka

    Nümune: örnek.

    Nüshet: Sevinç, eğlence, neşe.

    Nüvide: Müjde.

    Nüvişte: Yazılmış şey, mektup.

    Nüzhet: Sevinç, eğlence.

    19/30‘O’ İle Başlayan Kız Bebek İsimleri ve Anlamları

    ‘O’ İle Başlayan Kız Bebek İsimleri ve Anlamları

     

     

    Oba: Yurt, mesken

    Ocan: Sevilen kişi

    Odana: Kırgız ve Kaşgar Türkleri’nde dişi peri

    Oder: Ateş gibi canlı, hareketli

    Odgül: Ateş gülü

    Odil: O tatlı dil

    Oflaz: 1. Eksiksiz, tam. 2. Yakışıklı, hoş görünen. 3. Eflatun renkli.

    Ogül: Gül gibi güzel.

    Oksal: Oka ilişkin

    Oksu: Hızlı akan su

    Okşan: Hep sevilen, beğenilen ol

    Okyanus: Ana karaları birbirinden ayıran büyük deniz

    Olca: Savaşta ele geçirilen mal

    Olcay: Mutlu, ongun, şans, talih

    Olça: Savaşta düşmandan ele geçen ganimet

    Olgaç: Bilgi ve görgüde olgunlaşan

    Olgun: Bilgi ve görgü bakımından zengin kimse.

    Olgunsu: İçimi güzel, iyi su.

    Olsar: İsim yap, adın duyulsun.

    Oluş: Olma işi, olma biçimi var oluş

    Omay: Gözde, sevilen, beğenilen

    Onat: Güzel, düzgün, doğru, uygun, namuslu.

    Ongar: Kurtuluş

    Ongu: Sağlık, mutluluk

    Ongül: Ön ayak olmak

    Opal: Değerli bir taş

    Oray: Ateş gibi kızıl renkte ay

    Orgül: Ateş kırmızısı

    Orkide: Değerli bir çiçek

    Ortanca: Gölgelik yerde yetiştirilen bir süs bitkisi, yaş bakımından üç kardeşin büyüğü ile küçüğü arasında bulunan

    Orun: 1. Makam, öenmli yer. 2. Gizemli, gizli.

    Oskay: Neşesi eksik olmayan

    Otacı: Hekim, doktor.

    Otay: Alev kızıllığında ay.

    Oval: Yuvarlak, yumurta biçiminde olan, yan yuvarlak.

    Oya: İğne, firkete, tığ, ya da mekikle yapılan, ibrişimden önce dantel oya gibi güzel olan

    Oyacan: Nazlı ve kibar

    Oyacık: Sevimli zarif kişi.

    Oyaçiçek: İnce, kibar, nazik kız.

    Oyalı: İnce nazikçe, güzelce.

    Oyalıgül: Er ince ayrıntısına kadar çok güzel olan.

    Oylum: Derinlik, bir cismin uzayda doldurduğu boşluk, kıvrım, bukle

    Oysu: İnce akan su, derecik

    Oytun: Beğenilen yer, güzel yer

    Ozangül: İnsanı şair yapan, gül gibi güzel

     

    20/30‘Ö’ İle Başlayan Kız Bebek İsimleri ve Anlamları

    ‘Ö’ İle Başlayan Kız Bebek İsimleri ve Anlamları

     

    Öbek: Tomurcuk, aynı türden şeylerin oluşturduğu yığın küme

    Ödül: Armağan

    Öfke: ötüşen, şen, şakrak.

    Öget: İyi, uygun, güzel

    Öğe: Öke

    Öğet: İyi, uygun, güzel

    Öğün: Güzelliğinle, herşeyinle, övün, kendini öv

    Öğüt: Tavsiye

    Ökmen: Akıllı zeki, bilgili.

    Ömrüm: Ömür anlamı taşıyan, ömrün sahibi

    Ömür: Yaşama süresi, hayat

    Ömürlü: Uzun yaşayan, uzun ömürlü.

    Önay: Ay’ın ilk günlerindeki hali, hilal

    Önem: Mühim olan, gerekli olan.

    Öney: Önde giden, ileri giden, önde olan

    Öngül: (ilk çocuk için) ilk gül, önde gelen gül, önde gelen

    Öniz: (ilk çocuk için) ilk iz, önceki iz

    Önnur: İlk çocuğa verilen bir ad.

    Ören: Eski yapı ya da kent kalıntısı

    Örengül: Örende yetişen bir tür gül, ak gül, yaban gülü

    Örfiye: Gelenek ve görenekle ilgili örfle ilgili.

    Örge: Süs, motif

    Örgen: Urgan, ince hat, ip.

    Örgün: Türlü ve düzenli parçalardan oluşan

    Örnek: Benzeri yapılacak olan, benzetilmek istenen şey. model. 2. Bir bütünün niteliğini anlatmak için bütünden ayrılarak verilen küçük parça. göstermelik, numune. 3. Bir şeyin benzeri tıpkısı, misal. 4. En iyi biçimde olan.

    Örün: Gökyüzünün açık, aydınlık durumu.

    Öşme: Kaynak, suyun topraktan çıktığı yer.

    Ötleğen: Sığırcığa benzeyen ötücü bir kuş.

    Övgü: Övme, övmek için söylenen söz

    Övgül: Övgüye değer, övülmeye değer, övülesi

    Övgüm: övmeye değer gördüğüm.

    Övgün: Övülmüş, övülen kişi

    Övgünç: Bkz. Öğünç, övünç

    Övünç: Övünmeye yol açan ya da hak kazandıran şey, kıvanç, sevinç

    Öykü: Hikaye/ Masal

    Öz: 1. Bir kimsenin benliği, manevi varlığı. 2. Bir şeyin temel ögesi. 3.

    Özaltan: Özü kızıl sabah vakti, öz al renkli tan

    Özaltın: Özü altın, altın gibi içsel varlığı olan; halis altın

    Özant: Yeminine bağlı kimse.

    Özaydın: Özü aydınlık, içsel varlığı pırıl pırıl

    Özaytan: Özden Ay gibi doğan tan

    Özbal: Hiçbir katkısı olmayan bal, gerçek bal, katkısız bal, bal özü

    Özbaşak: Başak gibi güzel olan.

    Özben: Bireyin kendi varlığı, gerçek ben anlamında

    Özbil: Özünü bil; ayrıntıyı değil öz” olanı bil, özü bil

    Özbilek: Özünü bilen, öz bilgili

    Özcanan: Değer verilen sevgili.

    Özde: Kişinin kendi içinde, özünde, canda olan

    Özdel: Hediye, armağan.

    Özden: Kişinin kendi içinden, özünden, candan olan

    Özder: Kısa, öz şeyler

    Özderen: Öz derleyen

    Özdeş: Birbirine benzeyen, eşit nitelikli, özce eş

    Özen: Büyük hassasiyet göstermek

    Özenay: Ay gibi çok güzel

    Özengül: Özenerek yetiştirilmiş gül özen gülü, istek gülü

    Özenir: Bir şeye özenen bir şeyi titizlikle, özenle yapan, özenen

    Özenli: Kendisine özen gösteren kimse.

    Özenmiş: Özenerek yaratmış

    Özer: Yiğit, doğru kimse.

    Özey: Aydın kişilik

    Özge: Başka, özel. El, yabancı.

    Özgecan: Cana can katan

    Özgen: Başına buyruk, rahat

    Özgönül: Özden ve gönülden

    Özgü: Özellikle birine ya da bir şeye ait, mahsus olan

    Özgül: Gerçek gül, benim gülüm anlamında

    Özgülay: Özelliği, özgülüğü olan ay; özü, kendisi güle benzeyen ay

    Özgülüm: Benim kendi gülüm

    Özgün: 1. Nitelikleri bakımından benzerlerinden ayrı ve üstün olan. 2. Yalnız kendine özgü bir nitelik taşıyan.

    Özgünel: Benzeri olmayan el, çok güzel el, eli çok güzel olan kimse

    Özgüneş: Sıcak kanlı olan.

    Özgüney: Kendisine has nitelikleri olan güzel.

    Özgür: Herhangi bir kısıtlamaya, zorlamaya, koşula bağlı olmayan, başına buyruk, hür

    Özil: Özü yabancı olmayan, kendi ilimiz

    Özipek: Özü ipekten

    Öziş: Gerçektem eş olan kimse.

    Özkut: Özünde kutsallığı barındıran.

    Özlem: Hasret, bir şeye karşı veya bir kişiye duyulan kavuşma isteği

    Özlen: Hasret çekilen, özlenen

    Özlenen: Özlem duyulan, kavuşma isteği uyandıran görme isteği uyandıran, hasreti çekilen

    Özler: Kavuşma isteği çeken

    Özleyiş: Özlem duygusu, hasret çekme.

    Öznil: Nil nehri gibi verimli.

    Öznur: Gerçek ışık, ışığı özlü olan

    Özperi: Peri kadar güzel

    Özpetek: Gerçek petek

    Özpınar: Gerçek pınar, gerçek kaynak

    Özsel: Öze bağlı, özle ilgili

    Özselen: Öz ses, öz bilgi, gerçek bolluk

    Özsev: İçten gelen sevgi

    Özsevi: İçtenlikle seven.

    Özsu: Besleyici su, bitkilerin dokularında bulunan su

    Özşah: Güçlü kişilik

    Özten: Güzel tenli

    Öztün: Sağlam, sağlıklı kişiliği olan

    Özüm: Kardeş gibi görülüp, sevilen

    Özün: Hakkıyla kazanılmış ün

    Özveri: Kendinden bir şeyler verme işi, bir amaç uğruna kendi yararından vazgeçme

     

    21/30‘P’ İle Başlayan Kız Bebek İsimleri ve Anlamları

    ‘P’ İle Başlayan Kız Bebek İsimleri ve Anlamları

     

     

    Pakize: Temiz, lekesiz, halis, saf

    Paksu: Su gibi temiz ve saf olan kimse.

    Paksüt: Süt gibi temiz bir karakteri olan.

    Pamira: Orta Asya’da bir yayla adı

    Pamuk: Uysal, yumuşak kişi

    Papatya: Bir kır çiçeği; sarı ve beyaz

    Parçe: Parça, bir bütünden ayrılmış küçük bölümler.

    Parla: (Parla-maktan buyruk) ışık saç, tutuşup alev çıkar

    Parlak: Parlayan, ışıldayan. 2. Temiz ve ışıklı. 3. Göze çarpacak kadar başarılı olan.

    Parlanur: Nur gibi parla, ışık saç

    Parlar: Işıldar, ışık saçan

    Payam: Badem.

    Payan: 1. Son, nihayet. 2. Uç, kenar.

    Paye: 1. Aşama, rütbe, derece. 2. Basamak, merdiven basamağı. 3. İkizlerin b

    Payende: Kararlı, temelli

    Payidar: 1. Saygın, rütbeli. 2. Kalıcı.

    Payiz: Güz, sonbahar.

    Peçen: Çayır, çimen

    Pek: 1. Sert, katı. 2. Sağlam, dayanıklı. 3. Hızlı.

    Pekak: Çok temiz, çok ak.

    Pekay: Ay gibi güzel

    Pekbal: Çok tatlı, çok sevimli.

    Pekdeğer: Çok değerli, çok kıymetli.

    Pekkan: Sağlam, temiz soydan gelen.

    Peköz: Sağlam öz, özü sağlam kimse

    Peksu: Çok saf ve temiz.

    Pekşen: Çok neşeli, çok sevinçli

    Pelin: Sağlık için kullanılan bitki, pelin otu

    Pelinsu: Pelin + Su isimlerinin birleşimi

    Pelit: Meşe ağacı ve yemişi

    Pelşin: Yeşil yaprak

    Pembe: Kırmızı beyaz renklerin karışımı

    Pembegül: Pembe renkli gül gibi olan

    Pembenaz: Nazlı güzel

    Pembenur: Pembe renkli ışık saçan.

    Pera: Beyoğlu’nun eski adı.

    Perçem: Kahkül

    Peren: Yaprakları gri yeşil ve tüylü, çoban yastığı da denilen bir bitki

    Perestide: Sevgili, sevilen, canan.

    Peri: Düşsel bir varlık, bir tür enerji varlığı

    Perican: İçtenliğiyle güzelleşen kadın

    Periçehre: Peri yüzlü, peri kadar güzel.

    Peride: Uçmuş, soluk, solmuş.

    Perihan: Periler perisi, çok güzel

    Perik: Kuş tüyü.

    Perin: Gönül tokluğu

    Perinaz: Çok güzel olmasından ötürü nazlanan

    Perinisa: Kadınların en güzeli.

    Perinişan: Peri gibi, periye benzeyen.

    Perinur: Peri gibi güzelliğiyle göz kamaştıran.

    Peripeyker: Peri gibi güzel yüzlü.

    Periru: Peri yüzlü, çok güzel.

    Perisu: Peri kadar güzel ve su kadar saf olan

    Periveş: Peri gibi çok güzel.

    Periyar: Peri kadar güzel sevgili.

    Perizat: Peri çocuğu, çok çok güzel

    Perize: Kırmızı altın.

    Permun: Bezek, süs.

    Perran: Uçan, uçucu

    Perrin: Naz, nezaket, gönül tokluğu

    Peru: ışığa gelen kelebek.

    Peruze: Mavi renkli, değerli bir süs taşı.

    Pervane: Geceleri ışık çevresinde döner küçük kelebek.

    Perver: Besleyen, besleyici, eğiten, eğitici.

    Pervin: Ülker yıldız takımı (Süreyya)

    Perviz: Güzellik, cilve

    Pesen: 1. Kırağı, çiy. 2. Sis. 3. İnce ince yağan kar, çisenti.

    Pesent: 1. Beğenen, beğenmiş. 2. Beğenme, seçme.

    Pesin: Sonraki, en son

    Petek: Arıların ballarını biriktirdiği balmumu altıgen kutucuklar

    Peya: Gurur.

    Peyam: Badem.

    Peyda: Belli, açık, ortaya çıkmak, oluşmak

    Peyker: Yüz, sima

    Peyma: Ölçen, ölçülü

    Peyman: Yemin, ant.

    Pınar: Su kaynağı, göze

    Pırıl: pırıl pırıl ikilemesinin tekil hali, ışıl

    Pırıltı: Işık yansıması

    Pırıltılı: Pırıltısı olan, parlak. 2. Süslü, özentili.

    Pırlanta: Değerli bir tür elmas.

    Pıtırca: Koyu pembe renkli bir bahar çiçeği.

    Pıtırcık: Koyu pembe renkli bahar çiçeği

    Pıtrak: 1. Dikenli tohumu insanların giysilerine, hayvanların tüylerine yapışa

    Pinhan: Gizli, saklı

    Piran: Yaşlılar, ulu erenler, ermişler.

    Piraye: Süs, bezek

    Piroze: Güvercine benzer bir kuş türü.

    Piruze: Mavi renkli ve değerli bir süs taşı

    Piyale: Kadeh, şarap bardağı

    Polen: Çiçek tozu

    Prenses: Hükümdar kızı

    Pullu: 1. Pulla işlenmiş, pulla süslenmiş. 2. Süslü, bezenmiş.

    Punar: Pınar

    Pürahenk: Çok uyumlu.

    Pürçek: Bitkilerin saçaklı kökü ya da püskülleri; şakaklardan sarkan saç, zülüf, perçem

    Püren: Bir çeşit çalı, meşe filizi

    Pürenvar: Rengarenk, çok renkli

    Pürfer: Çok parlak, aydınlık.

    Pürfeyz: Bereketli

    Pürheves: Çok hevesli, çok istekli.

    Pürhuzur: Huzur dolu.

    Pürlen: Nur İçinde

    Pürşan: Çok şöhretli

    Pürşen: Neşe dolu.

    Pürtaravet: Taptaze.

    Püsen: İnce ince yağan yağmur.

    Püser: Oğul vermek.

    Pütün: Olgun, yetkin.

     

    22/30‘R’ İle Başlayan Kız Bebek İsimleri ve Anlamları

    ‘R’ İle Başlayan Kız Bebek İsimleri ve Anlamları

     

    Rabia: Dördüncü

    Rabian: Dördüncü olarak,

    Raciye: Rica eden, yalvarıp yakaran.

    Radife: Bir yıldızın yakınında bulunan bir başka yıldız

    Radiye: Kabullenen, rıza gösteren. 2. Boyun eğen.

    Rafia: Her türlü destek, ayaklık.

    Rafiha: Bolluk içinde, rahat yaşayan.

    Ragibe: 1. Rağbet eden, isteyen. 2. Bol hediye.

    Rağbet: İstek, arzu. 2. Beğenme, itibar.

    Rahel: Hz. Yusuf ve Bünyamin’in annesinin adı

    Rahile: Sakin, rahat

    Rahime: Acıyan, esirgeyen

    Rahiye: Bal arısı.

    Rahmiye: Koruyan, esirgeyen

    Rahşan: Parlak, parlayan

    Rahşende: Farlayan, ışıldayan

    Raife: Acıyan, esirgeyen, merhametli.

    Raika: Sade, saf, katıksız

    Rakabe: Köle, cariye.

    Rakıme: Yazan, çizen.

    Rakibe: Herhangi bir alanda üstünlük sağlamaya çalışanlardan her biri.

    Rakide: Durgun, sessiz, hareketsiz.

    Rakime: Yazılan şey, mektup.

    Rakkas: Rakseden, dans eden oynayan. 2. Sarkaç.

    Rakkase: Geçimini dans ederek sağlayan kadın.

    Ramina: Bir bitki

    Ramiye: Fırlatan, atan.

    Rana: Güzel, hoş görünen

    Ranya: ince bakış

    Rasiha: Sağlam, kökten güçlü, 2. Bir bilgi dalında, özellikle din bilimlerinde çok bilgisi olan.

    Rasime: Âdet, töre, merasim, tören

    Rasiye: Büyük dağ.

    Raşide: Akıllı, ergin

    Ratibe: Maaş, aylık. 2. Görev.

    Raufe: Çok merhametli, pek esirgeyen.

    Ravda: Bahçe, cennet

    Ravza: Ağaçlık ve çimenlik yer

    Rayiha: Koku, güzel koku.

    Razber: Nisan ayı.

    Raziye: Boyun eğen kimse

    Rebia: Bahar

    Rebiyye: 1. Kış sonlarında yapılan ekim. 2. Eskiden ozanların bahara girerken b

    Refah: Bolluk, rahatlık.

    Refahet: Bolluk, rahatlık.

    Refaket: Arkadaşlık, yol arkadaşlığı.

    Refhan: Varlık içinde yaşayan

    Refia: Yüksek, yüce

    Refiha: Rahatlık ve huzur içinde yaşayan.

    Refihe: Bolluk ve rahat içinde yaşayan kimse.

    Refika: Kadın, eş, arkadaş

    Refiye: Ulu, saygıdeğer

    Reftar: Gidiş, yürüyüş.

    Reha: 1. Kurtulma, kurtuluş. 2. Ar. Bolluk, genişlik, varlık.

    Rehnüma: Yol gösteren

    Rekin: Gururlu, ağırbaşlı, yüksek.

    Rekine: 1. Gururlu, ağırbaşlı. 2. Saygın yüce, yüksek.

    Remide: Ürkmüş, korkmuş.

    Remziye: İşaret ile ilgili – Simgesel

    Rena: Bakılan, imrenilen, nazar olunan

    Renan: Çok ses çıkaran, çınlayan

    Rengial: Al renkli.

    Rengin: Renkli, boyalı, güzel

    Renginar: Ateş renginde olan

    Renim: Bağırma, çığlık

    Renk: Işığın cisimlere verdiği görüntü niteliği; boya, tarz, şekil, usül.

    Resane: Özlem, hasret.

    Reside: Erişmiş, yetişmiş, olgunlaşmış.

    Resmigül: Gül biçiminde, gül gibi, gül gibi güzel olan.

    Resmiye: Resmi anlamındadır

    Reşan: Erişen, yetişen

    Reşide: Doğru yolu tutan. 2. Ergin, akıllı, olgun, doğru davranışlarda bulunan.

    Reşik: Göz bebeği.

    Reva: Yerinde, uygun, yakışır

    Revan: Yürüyen, giden, akan

    Reviş: Yürüyüş, gidiş.2. Tarz, usul, yöntem, üslup.

    Revna: Güneş ışığında parlayan su damlası / Göz alıcı güzellikte olan

    Revza: Çimeni, ağacı bol olan yer, bahçe.

    Reyan: Her şeyin evveli, tazesi

    Reyhan: Fesleğen, güzel kokulu bitki

    Reyna: Bir daha, yeniden, tekrar

    Reyya: Güzel koku.

    Reyyan: Suya doymuş

    Rezan: Onurlu, ağırbaşlı

    Rezik: Gelenek, töre, yöntem.

    Rezvan: Bağ, bağcı, üzüm.

    Rezzan: Ağır başlı, vakur, ciddi

    Rıfkıye: Yumuşak huylu, yavaş, ağır kimse.

    Rızaiye: Eski Urmuye şehri.

    Rikkat: Acıma, yumuşaklık, 2. incelik, zariflik, içlilik.

    Rima: Dişi ceylan yavrusu / Yarık, çatlak, aralık

    Rindan: Dünya işini hoş görenler, alçak gönüllüler, kalenderler.

    Risale: Küçük, kısa yazılmış kitap, mektup

    Risalet: Elçilik, peygamberlik

    Riva: Suya doymuş, suya kanmış

    Rojbin: 1. Gün kokusu. 2. Aydınlık veren.

    Rojda: Gün doğumu

    Rojin: Güneş ışığı

    Roman: Uzun öykü, çingene

    Ronahi: Aydınlık

    Roni: Aydınlık, gözdeki ışık.

    Ronyaı: şık saçan, alim, ulema

    Rosa: Gül rengi, pembe ile kırmızı arası bir renk

    Roza: 1. Pembe elmas. 2. Gün doğumu 3. Gül çiçek

    Rozerin: Güneşin doğuşu, altın güneş

    Ruhan: Güzel kokulu

    Ruhcan: Üretken insan, hareketli, yaratıcı kişi.

    Ruhfeza: Ruha canlılık katan.

    Ruhinur: Yüzü nurlu,

    Ruhişen: Şen ruhlu, neşeli, canlı kimse.

    Ruhiye: Ruhla ilgili.

    Ruhsal: Ruhla ilgili olan, ruhi.

    Ruhsar: Yanak, yüz, çehre

    Ruhsare: 1. Yanak. 2. Yüz, çehre. – bk. Ruhsar

    Ruhsel: İçi içine sığmayan, coşkulu / Ruh+Sel

    Ruhsen: “Sen cana can katıyorsun” anlamında kullanılan bir ad.

    Ruhşen: Neşeli, mutlu kimse

    Ruhuay: Ruh güzelliği olan.

    Ruhucan: Samimiyeti yürekten olan.

    Ruhugül: Gül kadar temiz bir ruha sahip olan

    Ruhugülen: Şen şakrak bir ruh yapısına sahip olan.

    Ruhugüz: Hüzünlü bir ruh yapısına sahip olan.

    Ruhunaz: Nazlı, nazenin bir karaktere sahip olan.

    Ruhunur: İçindeki enerjisini herkese yansıtan.

    Ruhuşan: Şöhret arzusu içinde olan.

    Ruhuşen: Neşeli bir ruh yapısı olan, şen şakrak,

    Ruken: Güler yüzlü

    Rukiye: Büyüleyici, sihirli, efsun / Peygamberimizin kızlarından birinin adı

    Ruman: Hz. Ebubekir(R.A)’ in eşi

    Rumeysa: Küçük köpek takımyıldızında en büyük yıldızın adı / bir sahabe adı

    Ruya: Düş, uykuda görülen şey

    Ruziye: Gündüz, gündüze ait olan

    Rüçhan: Üstünlük, önderlik, üstün olma

    Rüksan: Firdevsi’nin Şahname”sinde geçen, 11. yüzyıl İran efsanevi prenses

    Rümeysa: 1. Küçük köpek Takımyıldızında en büyük yıldızın adı / bir sahabe adı

    Rümeysa / Rumeysa: 1.Büyük yıldız, 2. Bir sahabe adıdır

    Rüveyda: Hoş, nazik, ince

    Rüveyda / Ruveyde: 1.Yavaş yavaş, adım adım. 2 (Arapça kökenli)Hoş, ince, nazik,

    Rüveyha: İncelik, zariflik.

    Rüvide: Yavaş yavaş, adım adım. – bk. Rüveyda

    Rüya: Düş / Uyku anında bilinçaltında oluşan kurgular

    Rüyahan: Bütün rüyaların yücesi

    Rüyet: Görme.Kalp gözüyle görme

    Rüzgar: 1. Zaman, devir. 2. Dünya. 3. Yel.

     

    23/30‘S’ İle Başlayan Kız Bebek İsimleri ve Anlamları

    ‘S’ İle Başlayan Kız Bebek İsimleri ve Anlamları

     

    Saadet: Mutluluk, sevinçli olma

    Saba: Hafif bir rüzgar

    Sabacan: Tatlı dost

    Sabagül: Şirin güzel.

    Sabah: Güneşin doğması ile başlayan zaman bölümü

    Sabahat: Güzellik, yüz güzelliği

    Sabahat / Sebahat: Güzellik

    Sabahnur: Sabah ışığı, günü aydınlatan

    Sabanaz: Sevimli, nazlı.

    Sabanur: Işık saçan.

    Sabıka: Parlak, ışıklı.

    Sabır: Acı, yoksulluk, haksızlık gibi üzücü durumlar karşısında ses çıkarmadan onların geçmesini bekleme erdemi. 2. olacak veya gelecek bir şeyi telaş göstermeden bekleme.

    Sabiha: Güzel şirin, hoş

    Sabire: Sabreden, sabırlı

    Sabite: Yerinde duran, kımıldamayan

    Sabiye: Ergin olmamış kız çocuğu.

    Sabrınisa: Sabırlı kadınlar.

    Sabrinnisa: Kadınların sabırlısı.

    Sabriye: Sabırlı, sabırla ilgili

    Sacide: Secdeye varan, yere yüz süren

    Saçı: Gelinin başına saçılan çiçek, şeker, arpa; para gibi şeyler. 2. Düğün armağanı.

    Sada: Ses, yankı

    Sadakat: İçten bağlılık, sağlam güçlü dostluk, doğruluk.

    Sadaret: Başta bulunma, öne geçme, liderlik.

    Sadberk: Yüz yapraklı katmerli bir gül çeşidi

    Sade: Yalın, gösterişsiz, şekersiz

    Sadecan: Kendi halinde içten, iyi ve temiz dost.

    Sadedil: Temiz yürekli.

    Sadegül: Temizliği, dürüstlüğü ve güzelliğiyle bilinen.

    Sadem: Durum, safım, yalınım

    Sadet: Yakınlık. 2. Niyet, fikir, 3. Asıl konu üzerinde konuşulacak şey, konuya dönmek.

    Sadhezar: 1. Yüz bin. 2. Çok fazla.

    Sadıka: Sadık kimse

    Sadice: Mutlulukla ilgili.

    Sadik: Sadık, gerçek dost. 2. Doğru sözlü.

    Sadiye: Uğurlu, mutlulukla ilgili

    Sadme: Çarpma, vurma, 2. Sarsıntı. 3. Hiç beklenmedik bir anda başa gelen bela

    Sadriye: Göğüsle ilgili, göğüse ait.

    Safder: Düşman saflarını yarıp bozan.

    Safderun: İçi temiz ve saf olan.

    Safdil: İçi temiz, kötülük nedir bilmeyen.

    Safıgül: Gül gibi, katıksız, saf, duru, temiz.

    Safican: Temiz, içten dost.

    Safigül: Güzel ve temiz insan.

    Safiha: Yassı ve düz olan yüz.

    Safinaz: Nazlı, çok naz yapan

    Safinur: Çok aydınlık, temiz kimse.

    Safir: Mavi renkli, değerli bir taş.

    Safire: 1. İnce, güzel ses. 2. Islık.

    Safiye: Katıksız, katışıksız saf

    Safiyet: Saflık, temizlik, dürüstlük.

    Sahabet: Sahip çıkma, benimseme. 2. Koruma arka çıkma.

    Sahara/Sahra: Çöl

    Sahavet: El açıklığı cömertlik.

    Sahba: Şarap.

    Sahiba: Bir şeyi elde etmiş olan

    Sahibe: Sahip olan

    Sahil: Deniz ve göl kıyısı

    Sahire: 1. Geceleri uyumayan, uykusuz. 2. Büyücü, büyüleyici güzel.

    Sahra: Kır, ova, çöl

    Sahranur: Çöl ışığı

    Sahre: Kaya, kütle.

    Sahure: Sahur vakti doğan kız çocuklarına verilen bir ad.

    Saibe: 1. Yanlışlık yapmayan, yanlışsız, doğru. 2. Amaca, hedefe uygun. 3.

    Saide: Mutlu, uğurlu

    Saika: Yıldırım. 2. Sebep.

    Saime: Oruçlu, niyetli

    Saire: Seyreden, hareket eden, yürüyen.

    Sakıye: İçki dağıtan kadın.

    Saki: Kadehlere içki dolduran, dağıtan.

    Sakibe: Su veren, su dağıtan.

    Sakine: Durgun, hareket etmeyen, kımıldamayan, kimseyi rahatsız etmeyen

    Salıkbike: Tavsiye edilen, beğenilen kadın.

    Salınbike: Salınan, nazlanan kadın.

    Saliha: Yararlı, iyi, elverişli

    Salime: Sağlıklı, sağlam, esen. 2. Eksiksiz. 3. Korkusuz, kendinden emin.

    Salise: Saniyeden daha küçük zaman birimi

    Saliye: Yeni yılın gelişini kutlamak amacıyla Muharrem ayında yazılıp sunulan kaside.

    Salkım: Üzüm gibi, bir sap üzerinde bir arada bulunan

    Saltanat: Sultanlık, hükümdarlık.

    Samahat: “Semahat” isminin bir başka söyleniş biçimi.

    Samia: İşitme yetisi

    Samiha: Cömert, eli açık.

    Samime: Bir şeyin içi, özü, merkezi, temeli, kökü.

    Samine: Sekizinci

    Samire: Meyve veren, meyveli

    Samiye: Duyan, işiten, yüce, ulu, yüksek

    Samru: Yüksek yer, tepe, üst

    Samur: Değerli kürkü olan bir hayvan türü

    Samyeli: Güneyden esen sıcak rüzgar

    Sanal: Sanlı ol, ünlen

    Sanavber: Çamfıstığı ağacı, 2. Sevgilinin boyu posu.

    Sanem: Çok güzel kadın, put

    Sanemnur: Put gibi güzel ve parlak kadın.

    Sanevber: 1. Çam fıstığı ağacı veya kozalağı. 2. Sevgilinin boyu posu.

    Sania: İş, meşgale.

    Saniha: Düşünmeden, kendiliğinden, doğan düşünce, fikir.

    Saniye: Sivil rütbelerden ikincisi. 2. Dakikanın altmışta biri. 3. Fizik ve mekanikte zaman birimi.

    Sannur: Nurlu, ışıklı, güzel olmasıyla tanınan.

    Sara: Halis, saf, katkısız

    Saray: Hükümdarların oturduğu büyük yapı

    Sare: Saf, temiz, kalabalık, topluluk

    Sarfiye: Giderle yapılan, masrafla ilgili.

    Sargın: Albenili, çekici, büyüleyici, sevimli, güzel

    Sarhatı: Hatıra, anı.

    Sarıcan: Sarışın dost.

    Sarıçiçek: Sarı renkli çiçek.

    Sarıgül: Sarışın, gül sarısı renkte.

    Sarıgüzel: Sarışın güzel.

    Sarıkız: Sarışın kız.

    Sarmal: Helis biçiminde olan, helozoni.

    Sarmaşık: Koyu yeşil renkte, değişik biçimde yaprakları olan, sap ve dallarından çıkan küçük ek köklerle dik, düz yerlere yapışarak tırmanan, bir bitki türü .

    Satı: Yaşamı uzun sürmesi için doğumundan önce erenlere adanan çocuk. 2. Satmak işi, satış.

    Satıa: Yükselen, yükselip ortaya çıkan.

    Satıgül: Satılan gül.

    Satıhanım: Kendisini adamış hanım.

    Satir: Örten, kapatan.

    Satiye: Mütevazi, sadık

    Satu: Uzun ömürlü olması için doğumundan önce ermişlere adanan çocuk. –

    Savlet: Hücum etme, saldırma.

    Savniye: Koruma, gözetme ile ilgili.

    Sayar: Saygılı, hürmet eden.

    Saye: Koruma, yardım, sahip çıkma

    Sayede: Bu yoldan, böylelikle.

    Sayfiye: Yazlık, yazlık ev.

    Saygın: Sayılan, sevilen

    Saygül: Sayılasın ve gül gibi güzel olasın

    Sayıl: Her zaman saygı gör

    Sayide: Ezilmiş, yıpranmış, eskimiş.

    Saynur: Saygınlığıyla ışık saçan.

    Sayra: Cennette akan suyun çıkardığı ses, cıvıldaşan, ötüşen

    Sayran: Öten, cıvıldayan, şakıyan.

    Seba: Yedi.

    Sebahat: Güzellik

    Sebahet: Suda yüzme.

    Sebiha: güzel, şirin, çekici

    Sebile: Allah yolunda olan kadın, hayırlı kadın, cömert, iyiliksever

    Sebir: Sabır, tahammüL.

    Sebla: Uzun kirpikli, kirpikli göz

    Seblâ: Uzun kirpikli göz.

    Sebnem (Şebnem): Havada buhar durumundayken gecenin serinliğiyle yerde ya da bitkilerin üzerinde toplanan su damlacıkları, çiğ

    Sebu: Testi. 2. Şarap kabı.

    Secem: Yağan ilk yağmur

    Seçgül: Seçkin, seçilmiş güzel.

    Seçik: Seçilmiş, seçkin.

    Seçil: Öne çık!, Üstün ol!, tercihleri kazan

    Seçilay: Seçil ve Ay gibi güzel ol

    Seçilcan: Üstün dost

    Seçilgül: Güzelliğiyle üstünlük sağlayan.

    Seçilnaz: Naz yapmasıyla kendine üstünlük sağlayan.

    Seçilnur: çevresindekileri ferahlatmakla beğeni kazanan.

    Seçilsay: Saygınlığıyla beğeni toplayan.

    Seçilsoy: Üstün nitelikli bir soydan gelen.

    Seçilsu: Temizliği ve saflığıyla herkesin beğenisini kazanan.

    Seçilşan: Üstünlüğüyle şan şöhret sahibi olan.

    Seçiltan: Tan vakti gibi güzelliğiyle beğeni kazanan.

    Seçilyar: Beğenilen, üstün tutulan sevgili

    Seçki: Beğenilmiş, seçilmiş. 2. Şairlerin, yazarların bestecilerin eserlerinden alınmış, seçme parçalardan oluşan eser, güldeste.

    Seçkin: Benzerler arasında nitelikleriyle göze çarpan, elit

    Seda: Ses yansıması, yankı

    Sedacan: Can dost.

    Sedacık: Sevimli sesler çıkartan.

    Sedagül: Kıpır kıpır güzel

    Sedanaz: Nazlı güzel.

    Sedanur: Sesiyle ışık saçan.

    Sedasu: Çağlayarak akan su

    Sedef: Bazı deniz kabuklularının iç yüzünü kaplayan parlak madde

    Seden: Uyanık, dikkatli, gözü açık

    Segah: Türk sanat müziğinde bir makam

    Sehavet: Cömertlik, el açıklığı.

    Seher: Şafak vakti

    Sehercan: Güzel dost.

    Sehergül: Tan vakti açan gül.

    Sehergün: Günün ilk ışıkları.

    Sehernaz: İlk göz ağrısı.

    Sehernur: Işık saçan.

    Sehersoy: Güzel bir soydan gelen.

    Sehertan: Tan ağartısı.

    Sehhar: Büyücü. 2. Büyüleyici, büyülü gibi.

    Sehhare: Çok güzel, büyüleyici kadın.

    Sehker: Duygu, his.

    Sehle: 1. Yumuşak. 2. Kolay. 3. Taze, körpe

    Sekine: Gönül rahatlığı, kafa dinçliği, inanç. 2. Rahatlık, dinlenme. 3. Ağırbaşlılık. 4. Güvenç, güvenme.

    Sel: Taşkın su

    Selamet: 1. Esenlik. 2.Her türlü korku, tasa ve tehlikeden uzak, güvenlik içinde

    Selay: Sellerin çok olduğu ay

    Selbi: Bir kilim motifi adı

    Selbin: Bir suyla yıkanmış temiz, berrak.

    Selcan: Coşkulu, hareketli, taşkın hareketli.

    Selda: Bir söğüt cinsi/ Sel, taşkın, su

    Seldacan: Yürekten dost.

    Seldagül: Gül kadar güzel.

    Seldağ: Dağlardan akan sel, dağ seli

    Selden: Selden gelen

    Selen: Müjde

    Selenay: Ayın müjde ile doğuşu

    Selenge / Selenga: Türklerin ana vatanında akan önemli iki nehirden biri. (Yenisey ve Selenga)

    Selgün: Selin oluştuğu gün, sel günü

    Selışıl: Sel gibi akan parıltı, selin ışılı

    Selışın: Sel gibi akan ışın

    Seliha: Bozulmuş, soyulmuş şey.

    Selika: Güzel konuşma ve yazma yeteneği.

    Selile: İlk doğan kız çocuğu

    Selime: Eksiği, kusuru olmayan doğru kişi

    Selin: Övünç / Coşkun akan su

    Selinay: Ay gibi parlak ve gür akan su

    Selinti: Ufak sel

    Selis: Bağlı, boyun eğmiş / Akıcı / kolay, yumuşak

    Selma: Barış içinde, huzur, erinç

    Selmin: Sermin / barış yanlısı

    Selnur: Yüreğindeki ışığı büyük bir coşkuyla saçan.

    Selva: 1. Bıldırcın eti. 2. Tih Çölünde bulundukları sürece İsrailoğullarına Allah tarafından kudret helvasıyla birlikte, karınlarını duyurmaları için gönderildiğine inanılan kuş.

    Selver: Önder

    Selvet: Gönül rahatlığı.

    Selvi: Yaz kış yeşil kalan ince uzun birağaç

    Selvican: Selvi + Can isimlerinin birleşiminden oluşur.

    Selvihan: Boylu poslu endamlı

    Selvinaz: Selvi gibi nazlı; nazlı salınan

    Sema: Gökyüzü

    Semacan: Gökyüzü gibi temiz ve sessiz dost.

    Semagül: Gökyüzü gibi yüksek. 2. Bir gül gibi güzelliğe sahip olan.

    Semahan: Sema yapan. 2. Gökyüzü hükümdarı.

    Semahat: Cömertlik, el açıklığı

    Semanur: Nurlu gökyüzü.

    Semen: Semizlik / yasemin çiçeği / sperma

    Semiha: Cömert gönüllü, eli bol

    Semin: Değerli, pahalı, semizlik

    Semina: Hz. Adem’in 2. kızının adı. Hurma ağacını ilk diken kız

    Semine: Değerli, pahalı. 2. Semizlik.

    Semira: Gökteki yıldızların parlaklığı

    Semiramis: 1. Mitolojide güvercinlerin hayatını kurtardığı kız çocuğunun adı. 2. Doğu mitolojisinde adı geçen, dünyanın yedi harikasından biri olan Babil’in Asma Bahçelerini kurduran Asur kraliçesi.

    Semire: Meyveli, meyve veren.

    Semiye: Adaş, adları aynı olan.

    Sempatik: Cana yakın sıcak kanlı, sevimli. 2. Çok hoş, hoşa giden.

    Semra: Esmer

    Sena: Övgü / şimşek pırıltısı

    Senahan: Öven, övücü

    Senal: Allı güzel.

    Senar: Seven, aşık, yar

    Senay: Ay gibisin sen anlamında

    Senbul: Sen ara ve bul

    Sene: Yıl

    Senem: Kars dolaylarında kadın ve erkeklerin karşılıklı olarak oynadıkları bir halk dansı, Arapça'da put

    Senem / Sanem: Put, anıt / Güzel kadın

    Sengül: Hep gül hep gülen ol, sen gülsün, gül gibi güzelsin

    Sengün: “Sen gündüz gibi aydınlık, güneş kadar parlaksın” anlamında kullan

    Seniha: Süs; inciler

    Seniye: Yüksek, yüce.

    Sennur: Güzel ve aydınlık

    Sera: Saray / toprak

    Seran: Işıklı, parlak

    Serap: Güzel kadın / çöldeki göz yanılması

    Seray: En güzel ay; baştacı edilen

    Serazat: Serbest, hür, başıboş. 2. Rahat, derdi olmayan, huzurlu.

    Serdil: Kalp, yürek.

    Sereda: Naz yapmakta önde giden.

    Serefraz: Başını yükselten, yükselen, benzerlerinden üstün durumda olan.

    Serela: Göz güzelliğinde üstüne olmayan.

    Seren: Gemi direği

    Serenay: Uzun boylu güzel manasındadır. Seren ve ay kelimelerinden birleşik isim. Seren, Yelkenli gemilerde direkler üzerinde yelken açmak ve işaret kaldırmak için kullanılan yatay olarak bağlanmış, uçları ince gönderdir. Ay, Dünya’nın tek doğal uydusu olan gök cismi Ay, yılın on iki bölümünden her biri Ay, Antik Mısır firavunu

    Serencan: İnce, zarif dost.

    Serendaz: Çekinmeyen, korkmayan, fedakar, özverili.

    Serengül: Uzun boylu güzel.

    Serfiraz: Başeğme, söz dinleme.

    Sergin: Serilmiş olan, yatan, raf, yorgun gibi manaları vardır.

    Sergül: Önde gelen gül.

    Sergün: Güzellerin önde geleni.

    Serhatı: Hatıra, anı.

    Serim: Hoş görülü, sabırlı.

    Serin: Ilıkla soğuk arası

    Seringül: Hoşgörülü, sabırlı güzel.

    Seriye: Hz. Peygamber’ in bulunmadığı küçük askeri birliklere verilen addır.

    Serma: Kış soğuğu

    Sermelek: Melek kadar güzel ve iyi olanların önde geleni.

    Sermin: Güzel / Kibar

    Sernaz: Nazlı.

    Sernerm: Uysal, yumuşak başlı

    Sernevaz: Baş okşayan, sevecen.

    Sernigün: Baş aşağı, tersine dönmüş.

    Sernur: Başı ışıklı, aydınlık kişi.

    Serpil: Geliş, güzelleş manasında bir emir kipi

    Serpin: Sert yelle savrulan yağmur, dolu

    Serpuş: Başlık, başa giyilen şey.

    Serra: Bolluk, bereket, genişlik, kolaylık

    Sertab / Sertap: Ser +Tab Pırıltılı baş, ışıltıların başı

    Sertap: İnatçı

    Sertap (Sertab): İnatçı

    Serva: Masal, söz

    Server: Egemenlik, üstünlük.

    Servi: Kış yaz yaprağını dökmeyen, ince uzun bir ağaç / Selbi, Selvi; uzun boylu ve güzel kadın

    Servican: Uzun boylu arkadaş.

    Servigül: Uzun boylu, zarif, gül güzelliğinde kız.

    Servigüzar: Becerikli, zarif kız.

    Servinaz: Uzun boylu, nazlı sevgili.

    Servinisa: Zarif kadınlar.

    Servinur: Işık saçan.

    Servisu: Zarif ve su kadar da temiz ve berrak.

    Servişan: Zarifliğiyle tanınan, zerafet sahibi.

    Servitan: Zarif, uzun boylu ve bir tan vakti kadar güzel.

    Serviyar: Uzun boylu, zarif sevgili.

    Serza: Doğurgan.

    Serzemin: Yeryüzü.

    Sesil: Sapsız, direkt gövdesinden bir yere bağlı olan

    Setenay: Çerkez dilinde bir anlamı ’’gözümün nuru’’ dur. Bir diğer anlamı da ’’yaban dağ gülü’’ dür

    Seval: Beğenilen, dayanılmaz

    Sevan: Sev ve unutma.

    Sevay: Ay gibi sevilen.

    Sevcan: Sevilen can, güzel can

    Sevda: Aşk, sevgi

    Sevdacan: Tutkulu dost.

    Sevdagül: Aşık olunacak kadar güzel ve zarif kişi.

    Sevdakar: Sevdalı.

    Sevdakâr: Sevdalı, âşık.

    Sevdanaz: Nazına aşık olunan.

    Sevdanur: Işık saçan.

    Sevde: Siyah, esmer, esmer güzeli

    Sevdeğer: Sev, o senin sevgine değer

    Sevdem: Sevginin son hali

    Sevdenur: Siyah, kara, büyüklük sahibi, ışık

    Sevdil: Dili güzel olan.

    Sevdiye: Sevesin diye

    Sevecan: Can, seni seven can

    Sevecen: Acıyarak ve koruyarak sevme, şefkatli, müşfik.

    Seven: Sevmiş olan, sevdaya tutulmuş, sevgi duyan

    Sevenay: Çok seven

    Sevencan: Sevdaya tutulmuş olan can

    Sevencik: Çok sevimli.

    Sevendil: Konuşma güzelliği.

    Sevengül: Sevdaya tutulmuş olan gül

    Sevengün: Sevdaya tutulmuş olan Güneş

    Sevengüz: Sonbahar güzelliği.

    Sevennaz: Nazlı güzel.

    Sevennur: Aydınlatıcı güzel.

    Seventan: Tanvakti güzelliği.

    Sever: Her şeyin olumlu yanını gören.

    Severcan: Yürekten seven kimse.

    Sevgel: Beğeniyle, sevgiyle gelen.

    Sevgen: Sevgi dolu, sevecen, sevmeye yatkın

    Sevgi: Aşk, sevme duygusu

    Sevgican: Candan dost.

    Sevgihan: Sevilen hükümdar.

    Sevgili: Sevgi ve bağlılık duyulan. 2. Sevilen, aşık olunan kimse, dost, yar.

    Sevgim: Benim olan sevgi, aşkım

    Sevgin: Seven, sevgiye düşkün

    Sevginaz: Nazlı sevgili.

    Sevginur: Işık saçan sevgili.

    Sevgisel: Coşkulu sevgi.

    Sevgisun: Sevgisini gizlemeyen.

    Sevgişan: Duyduğu sevgiyle ünlenmiş olan.

    Sevgitan: Duygusal, romantik

    Sevgiyar: Sevilen, sevgili.

    Sevgül: Sevginin gülüsün

    Sevgün: Sevilen günsün

    Sevi: Aşırı sevgi ve bağlılık duygusu

    Sevican: İçten seven.

    Sevigül: Sevilen güzel.

    Sevil: Sevilen bir kişi ol

    Sevilay: Ay gibi her zaman sevil

    Sevilcan: Çok sevilen kişi.

    Sevilen: Gözde olan.

    Sevilnaz: Nazıyla kendini sevdiren.

    Sevilnur: İnsanları aydınlatmasıyla kendini sevdiren

    Sevilsen: “Sevil, beğenil” anlamında kullanılan bir ad.

    Sevilsu: Temizliği ve saflığıyla kendini sevdiren.

    Sevilsun: Gördüğü ilgiye, sevgiye aynı şekilde karşılık veren.

    Sevilşan: İçtenliği ve sevecenliğiyle tanınan, sevilen.

    Sevilşen: Şen şakrak olmasıyla kendini sevdiren.

    Seviltan: Tan vaktinin romantizmiyle kendini sevdiren.

    Sevilyar: Güzelliğiyle kendini sevdiren.

    Sevim: Sevimli, sempatik

    Sevimgül: Güzel sevgisi.

    Sevin: Sevinmekle ilgili.

    Sevinay: “Güzeli sevin” anlamında kullanılan bir ad.

    Sevinaz: Sevilen nazlı.

    Sevinç: İstenilen şeyin olmasıyla duyulan coşku

    Sevindal: Dal gibi olduğun için sevinesin

    Sevingül: Sevinmek ve gülmekten buyruk hem sevin hem gül

    Sevinur: Sevgi ışığı saçan.

    Seviye: Birlik, beraberlik. 2. Düzlük, doğruluk.

    Sevkal: Sev ve kal, sev ve sevdiğin yerde kal

    Sevnaz: Sev ve naz et.

    Sevnur: Hayranlık duyuran.

    Sevra: Güzel görünüşlü

    Sevsay: Sev ve say

    Sevsen: Keşke sevmiş olsan

    Sevsevil: Sev ve sevil, hem sev hem de sevil

    Sevşan: Şöhretiyle sevilen.

    Sevtan: Güzelliğiyle sevilen

    Sevtap: Aşırı, tapacak kadar sevgi duyan

    Seyfiye: 1. Kılıçla ilgili, askerliğe ait. 2. Kılıç biçiminde. 3. Asker züm

    Seyhan: Irmaklar

    Seylak: Kum gibi çok

    Seylan: Sel, akma, akış

    Seylap: Sel, su baskını, sel suyu.

    Seylâp: Sel, sel suyu, taşkın.

    Seyna: Ağaç adı

    Seyra: Güzel tesadüf, karşılaşma

    Seyran: Gezinme. 2. Bakıp seyretme.

    Seyyal: Akışkan, sıvı, yerinde duramayan

    Seyyale: Akan şey, sıvı. 2. Akıntı.

    Seyyare: Gezegen.

    Seyyibe: Dul kadın

    Seyyide: Saygıdeğer kadın.

    Seza: Uygun, yaraşır, değer.

    Sezan: Sezgili / Sez ve An kelimelerinin birleşimi ile oluşur

    Sezay: Sez ve Ay / Güzeli sez tanı manasında

    Sezek: Sezebilen, sezen, duyumsayan

    Sezel: Sezgili kimse. – bk. Sezal

    Sezen: Hisseden, sezgili

    Sezer: Açık bir kanıt olmaksızın, olmuş ya da olacak bir şeyi duyumsar

    Sezgen: Sezen, sezgisi olan, sezme yeteneği olan

    Sezgi: Aklın yardımı olmadan, gerçeğin doğrudan doğruya

    Sezginay: Sezme yeteneği olan Ay

    Sezil: Sezilen, hissedilen kişi

    Sezin: Sezinleme işi, sezme

    Seziş: Sezme yolu, sezme biçimi, sezme

    Sezmen: Sezen kimse

    Sıcak: Sıcakkanlı, cana yakın

    Sıddıka: 1. Çok doğru, yalan söylemeyen. 2. Hz. Ayşe’nin lakabı. 3. Hz. Merye

    Sıdıka: Çok içten ve doğru kimse

    Sıdkıye: İçi, yüreği temiz, doğru kimse.

    Sıla: 1. Kavuşma hasreti, bir süre ayrı kaldığı bir yere veya yakınlarına kavuşma. 2. Gurbetteki bir kimse için doğup büyüdüğü ve özlediği yer

    Sılay: Ay özlemi

    Sımah: Kulak. 2. Kulak deliği.

    Sırga: Küpe.

    Sırma: Altın yaldızlı, ya da yaldızsızince gümüş tel

    Sırmahan: Sarı ve güzel saçlı güzel.

    Sırriye: Sır saklamasını bilen kimse.

    Sıtkıye: Sıdkıye

    Sıylıkız: Sevimli, hoş kız.

    Sibe: Yarın.

    Sibel: Bulutla yer arasında yere düşmeyen yağmur damlası / Buğday başağı / Eski Türklerde bir tanrıça ismi

    Sidal: Ağaç dalının gölgesi.

    Sidelya: Cennet bahçesindeki bir çiçek ismi.

    Sidre: 1. Cennetteki son ağaç. 2. İnsanoğlunun bilim ve sanatta ulaşabileceği son nokta. 3. Arabistan kirazı 4. Ağaca teşbih edilen, yedinci kat gökte bir makam ismi.

    Sili: 1. Temiz, pak.2. İffetli, erdemli.

    Sim: Parlak ve beyaz

    Sima: Yüz, çehre, beniz / Kişi, kimse, insan

    Simay: Gümüş ay / Yüzü güneş gibi aydınlık, parlak

    Simayişems: Yüzü güneş gibi aydınlık olan.

    Simber: Göğsü gümüş gibi olan.

    Simce: Gümüş gibi parlak beyaz.

    Simden: Gümüş gibi parınldayan.

    Simge: Alamet, sembol, birşeyi anlatan im, imge

    Simhan: Gümüş gibi parlak olan.

    Simin: Gümüş gibi parlayan ışıltı

    Simirna: İzmir'in eski adı, Amazon savaşçılarının kraliçesinin adı

    Simla: Gökteki parlak yıldız / Karlarla kaplı / Hindistan’ ın kuzeyindeki bir şehir ismi

    Simre: Yıldız yansıması

    Simten: Teni gümüş gibi parlak, güzel.

    Simüzer: Altın ve gümüş gibi parlak ve değerli olan.

    Sincan: Kırmızı renkte çiçekleri olan, çok yıllık ıtırlı bir bitki.

    Sine: Yürek, kalp, gönül

    Sinem: Benim tenim, benim vücudum, göğsüm

    Sinemis: Gözümde anlamına gelir

    Sirap: Taze, körpe, genç.

    Siren: Üst tarafı kız, alt tarafı balık olduğuna inanılan deniz kızı.

    Sitare: Yıldız

    Sitem: İnsanın gücüne gidecek söz, davranış. 2. Haksızlık, eziyet 3. Bir kimseye üzüldüğünü, kırıldığını öfkelenmeden

    Sitti: Hanım, kadın.

    Siva: Başka, ayrı, özge…

    Sofiyane: Kendini Tanrı’ya adamış olan.

    Solin: Çiçekli çayır.

    Solmaz: Güzelliğini, tazeliğini uzun süre koruyan

    Somnur: Aydınlık, nurlu.

    Sonat: Bir veya iki çalgı için yazılmış 3-4 bölümlü müzik eseri

    Sonay: Yılın son ayı

    Sonbahar: Güz. 2. Sonbahar mevsimi.

    Soncan: Son çocuk olması temenni edilen. 2. En iyi arkadaş.

    Soneda: Nazlı olmaması temenni edilen

    Sonel: Son doğan çocuk.

    Songül: Son açan gül

    Songün: Günlerin sonuncusu

    Songüz: Kasım ayının halk arasındaki adı

    Sonnur: Son ışık

    Sonol: Sonuncu çocuk olması temenni edilen.

    Sonsen: Artık çocuk istenilmediği durumlarda konulan bir ad.

    Sontaç: Artık çocuk istenilmediği durumlarda konulan bir ad.

    Sonten: Artık çocuk istenilmediği durumlarda konulan bir ad.

    Sonver: Sonuncu çocuk olması temenni edilen.

    Sonyar: En son gözde.

    Sonyaz: Sonbahar

    Soring: KızıL.

    Sosın: Mavi ya da sarı rengi olan çiçek.

    Sönmezay: Sürekli olarak ışık saçan Ay

    Sözem: Huzur veren kelimeler

    Sözen: Güzel ve etkileyici konuşma yeteneğine sahip olan

    Su: Canlıların yaşaması için en gerekli olan kokusu, rengi olmayan sıvı

    Suadiye: Yararlı, faydalı.

    Suat: Mutlu, mutlulukla ilgili

    Suay: Su gibi berrak, ay gibi parlak.

    Subhiye: Sabah vaktiyle, şafak ile ilgili. – bk. Suphiye

    Sudan: Berrak, tertemiz

    Sude: Sürmüş, sürülmüş, ezilmiş

    Sude Naz: Sürmeli, nazlı olan

    Sudem: Sude isminin aitlik eki almış halidir.

    Suden: Başıboş, sorumsuz anlamındadır. Peygamber efendimizin Cennetteki en çok sevdiği ağaç olarak bilinmektedir. Fakat Suden kesinlikle Hz. Peygamberimiz’in Cennetteki en sevdiği ağaç değil! Kuran’da her geçen kelimenin isim olarak konulmaması gerektiğinin en iyi örneklerden biri Suden kelimesidir. Evet, Suden Kuran’da geçiyor, ama ‘başıboş, sorumsuz’ gibi kötü bir anlam taşıyor. Bu yüzden Suden önerilmeyen bir isimdir.

    Sudenaz: Nazlı ve sürmeli.

    Sudenur: Sürmüş sürülmüş nurlu

    Sudiye: Yararlı, faydalı, kazançlı.

    Sueda: Temiz olan, Allah’ ın rızasına eren mutlu, kutlu insanlardır.

    Suğra: Daha, pek, en küçük.

    Suhan: “Sühan” isminin bir başka söyleniş biçimi.

    Suheyla: Süheyla yıldızı.

    Suizan: Kötüye yorma.

    Sukeyna: Sessiz, sakin ve ağır başlı onurlu kadın manasındadır. Hz. Hüseyin’in kızının ismidir.

    Sukeyne: Sessiz, sakin, ağırbaşlı Hz.Hüseyin in Kızı.

    Sulbiye: Birinin soyundan gelme, onun çocuğu olma

    Sulhiye: Barışa özgü, barışla ilgili, barış.

    Sultan: Hükümdar eşi, güç

    Sumeyye: İslam’ın ilk şehidi. Ammar b. Yasir’in annesi ve ilk müslüman olan hanım sahabelerdendir.

    Sumru: Yüksek yer, tepe, üst

    Sun: Bir şeyi vermek, yollamak, göndermek, takdim etmek.

    Suna: Boylu poslu endamlı / Erkek ördek

    Sunam: Benim sülünüm, benim yaban ördeğim, benim sunam

    Sunar: Takdim eden, saygılı.

    Sunay: Ay’ı sun getir anlamındadır. Ay ışığı sun

    Sungu: Bir büyüğe sunulan armağan. 2. Bir tanrıya veya tapınağa yapılan bağış.

    Sunu: Armağan, birine sunulan şey, geline verilen armağan

    Suphiye: Sabah vakti, şafak ile ilgili.

    Sura: İsrafil adlı meleğin kıyamette ve yeniden dirilmede üfleyeceği borunun ismidir. / Bir tür ipekli kumaş / Bahadırlık, kahramanlık

    Surperi: Peri güzeli

    Surya: İlahı ışık / Sansikritçe Surya güneş demektir.

    Suzan: Yakan, yakıcı, coşkulu, ateşli

    Suzen: İğne. 2. İğne gözü deliği.

    Suzende: Yakıcı.

    Suzidil: Doğu müziği makamlarından.

    Suzidilara: Türk klasik müziğinin III. Selim tarafından düzenlenmiş bir makamı.

    Suzinak: Yakan, yakıcı. 2. Dokunaklı. 3. Doğu müziğinde basit bir makam.

    Suziş: Yanma, yakma. 2. Etki yapma, dokunma. 3. Yürek yanması, derin ve büyük acı.

    Süeda: Edalı, kutlu, uğurlu

    Sühandan: Güzel konuşan

    Sühendan: Güzel söz söyleyen

    Süheyla: Güney yönünde görülen parlak yıldızlar / Yumuşak iyi huylu kadın

    Sükun: Durgunluk, dinginlik, hareketsizlik. 2. Huzur, rahat. 3. Dinme, yarışma.

    Sükut: Susma, konuşmama, söz söylememe, sessizlik,

    Sülün: Uzun kuyruklu, güzel bi kuş türü

    Sülünay: Uzun boylu, endamlı güzel.

    Sülünbike: Uzun boylu, endamlı kadın.

    Sümbül: Zambakgillerden süs bitkisi

    Sümbülveş: Sümbüle benzeyen, sümbül gibi güzel.

    Sümeray: Sümerlerin ayı

    Sümeyra: Çağla meyvesi / Kıvrılmış yaprak

    Sümeyra/Sümeyre: Meyve çağlası, kıvrılmış yaprak

    Sümeyre: Meyve çağlası. 2. Yaprak kıvrımı.

    Sümeyye: İlk Müslüman olan sahabelerden bir kadınının ismidir. İslam’ın ilk şehididir.

    Sümre: Esmerlik, kara yağızlık

    Sünbüle: Başak

    Sündüs: Ham ipek, ipekli

    Sündüz: Altın veya gümüş tellerle işlenmiş parıltılı nakışlı bir tür ipek kumaş adıdır.

    Sürmeli: Gözleri doğuştan sürmeli kız.

    Süsbil: Başak.

    Süsen: Çiçekleri iri, güzel görünüşlü ve kokulu süs bitkisi

    Süslü: Süsü olan, süslenmiş, bezenmiş.

    Süveyda: Kalbin ortasında var kabul edilen siyah nokta. Aşkın doğduğu yerdir.

    Süveyde: Kalbin ortasında var olduğuna inanılan siyah benek. Süveyda

    Süzül: Bakıl, sevil, beğenilen.2. Süzgün bakışlı.

    Süzülay: “Nazlan, süzül, nazlı nazlı salın” anlamında kullanılan bir ad.

     

    24/30‘Ş’ İle Başlayan Kız Bebek İsimleri ve Anlamları

    ‘Ş’ İle Başlayan Kız Bebek İsimleri ve Anlamları

     

    Şadan: Neşeli, sevinçli

    Şadiye: Sevinç, neşe, mutluluk

    Şaduman: Sevinçli, neşeli, memnun

    Şaeste: Onurlu.

    Şafak: Tan vakti

    Şafaknur: Şafak aydınlığı

    Şafir: Kır, bozkır.

    Şafiye: Şefaat eden, birinin bağışlanması için aracılık eden.

    Şah’Name: Şahların yaşam öyküsünü anlatan manzum eser.

    Şahande: Dindar, mutlu, temiz kalpli

    Şahane: Hükümdarlara yakışacak kadar güzel, eksiksiz olan.

    Şahbanu: Hükümdar eşi, şah hanımı

    Şahdane: Büyük inci, kenevir tohumu

    Şaheser: Üstün ve kalıcı nitelikte olan

    Şahide: Mezarın baş ve ayak ucuna dikilen, üzeri yazılı ve çiçekli mermer taşı

    Şahika: Yüksek, yüce, dağın zirvesi

    Şahizar: Zar etmekten gelir. Ağlayan, dert çeken, içli anlamındadır.

    Şahmeran: Mitolojide başı insan, gövdesi yılan biçiminde efsanevi canavar

    Şahmerdan: Çok ağır bir tür tokmak ya da çekiç. 2. Vurucu ağırlığı mekanik olarak yükselten ve düşüren makina.

    Şahname: Şahların yaşam öyküsünü anlatan manzum eser

    Şahnaz: Nazlı, çok naz yapan

    Şahnigar: Resmedilen.

    Şahnisa: Sözü geçen, otoriter ve saygın kadın.

    Şahnur: Aydınlık kimse

    Şahrah: Büyük yol, ana yol, ana artel.

    Şahsar: Dallı budaklı ağaçlar. 2. Ağaçlık yer, koruluk.

    Şahsen: Kendisi. 2. Yüzünde görülen. 3. Cisim, şekil, görünüş bakımından.

    Şahsene: Kızların en güzeli

    Şahsenem: Güzel kadınların en güzeli, şaheser

    Şahser: Gücünü gösteren.

    Şahseren: Gücünü gözler önüne seren, güçlü.

    Şahver: Büyük inci

    Şaibe: Leke, kusur. 2. Kötü eser ve iz.

    Şaika: İstekli, hevesli, arzulu

    Şaikane: İsteklice, şevkli olarak.

    Şairan: Şairler, ozanlar.

    Şaire: Şiir yazan kadın.

    Şaiyan: Değer, kıymet.

    Şakayık: Düğün çiçeğigillerden, çiçekleri türlü renkte, çok yıllık güzel bir süs bitkisi.

    Şakire: Şükreden, durumundan memnun olan kimse

    Şakrak: Güzel ötüşlü bir tür kuş.

    Şamiha: Yüksek. 2. Afili, kibirli.

    Şamile: Kaplayan, içine alan, çevreleyen. 2. Genel olan, herkese ait olan. (Ar.)

    Şan: Ün, nam, şöhret

    Şanal: Adın duyulsun, şöhretli ol

    Şara: İki şeyi birbirinden ayıran uzaklık, aralık, boşluk

    Şarika: Doğan parlayan.

    Şarkan: Doğu yönünden.

    Şathiye: Genellikle şeriata aykırı düşen, öteki dünya ile ilgili şeyleri alaylı bir dille işleyen manzumeler.

    Şayan: Yakışır, yaraşır

    Şayeste: Değerli, layık.

    Şayia: Yayılmış haber. 2. Yaygın söylenti.

    Şayian: Yayılmış olarak, herkesçe duyularak.

    Şaylan: Nazlı, neşeli.

    Şaziment: Benzeri olmayan, farklı.

    Şaziye: bk. Şadiye: Mutlulukla ilgili olan

    Şebnem: Çiğ, gece nemi, jale

    Şebnur: Gecenin ışığı, Ay ışığı

    Şefaat: Birinin bağışlanması için aracı olma, bağışlanmasını dileme. 2. Arka çıkma.

    Şefika: Şefkatli, acıması, esirgemesi bol olan

    Şefkat: Acıyarak ve koruyarak sevme sevecenlik, sevgi duygusu.

    Şehamet: Zeki ile aldı birleştiren.

    Şehbal: Kuşkanadının en uzun tüyü

    Şeher: “Seher” isminin bir söyleniş biçimi.

    Şehime: Akıllı, kurnaz

    Şehla: Tatlı şaşı, yarım şaşı

    Şehnaz: Doğu müziğinde bir makam / Çoknazlı

    Şehper: Kuş kanadının en uzun tüyü.

    Şehrazat: 1001 gece masallarında bir masal kahramanı kadındır. Kendi kendine yaşayan özgür manasındadır.

    Şehri: Terbiyeli, şehirli, nazik anlamlarındadır. Bir başka anlamı ise aya ait, aylıktır.

    Şehriban: Kentin en büyüğü, vali.

    Şehrinaz: Kentin nazlısı

    Şehriye: Çorba yapmakta kullanılan, türlü biçimlerde kesilerek kurutulmuş buğday unu hamuru.

    Şeker: Sevimli, cana yakın

    Şekerpare: Çok tatlı bir kayısı çeşidi. 2. Bir çeşit hamur tatlısı. 3. Çok sevimli, cana yakın kız.

    Şekibe: Sabır, dayanma, tahammül.

    Şekliye: Şekilcilik. biçimsellik.

    Şeküre: Şükreden.

    Şelale: Büyük çağlayan, çavlan, akarsuyun yüksekten yere düştüğü bölümü

    Şemime: Güzel kokulu şey, güzel kokan.

    Şemin: Ahududu.

    Şeminur: Mum ışığı, mum aydınlığı.

    Şemsinisa: Kadınların aydınlığı

    Şemspare: Güneş parçası, çok parlak

    Şenahi: Zenginlik, refah.

    Şenay: Mutlu geçen ay

    Şenbahar: Bahar kadar güzel ve onun neşesini taşıyan.

    Şenbul: Neşeli mutlu ol.

    Şengil: Şen kimse, neşeli kimse, içtenlikli

    Şengül: Neşeli ve gül gibi kimse

    Şengün: Neşeli gün ve güneş gibi kimse

    Şeniz: Sevinçli, mutlu iz

    Şennaz: Hem nazlı hem de neşeli.

    Şennur: Işık saçan, neşe saçan

    Şensu: Mutlu ve su gibi berrak

    Şenyurt: Neşeli, mutlu yurt

    Şerare: Kıvılcım, ateş parçası.

    Şerbet: Tatlı ve şirin, meyve suyu ile şekerli su karıştırılarak yapılan içecek

    Şerefnaz: Büyük, ulu ve nazlı, edalı.

    Şerefnur: Saygıdeğer ve nurlu insan.

    Şeren: Güzel sözler sarf eden

    Şerife: Şerefli, kutsal, temiz kişi

    Şerin: Şirin, sempatik.

    Şermegin: Utangaç, utanan, mahcup.

    Şermin: Utangaç, mahcup

    Şervin: Hayrı seven

    Şetaret: Sevinç, neşe.

    Şevkiye: Şevk ile ilgili. 2. Neşeye, sevince dair.

    Şevval: Hicri takvime göre Ramazan ayından sonra gelen aya verilen addır. Şevval ayının ilk üç günü Ramazan Bayramıdır.

    Şewane: Mısra, şiir, nazım.

    Şeyda: Sevda nedeni ile aklını yitirmiş; çılgın, deli divane

    Şeydacan: Arkadaş canlısı, dostlarına düşkün olan.

    Şeydagül: Gül delisi, gül hayranı.

    Şeydanaz: Naz yapmaya meraklı, çok nazlı.

    Şeydanur: Herkesin derdine derman bulmaya çabalayan, yardımsever.

    Şeyma: 1. Çok kıymetli, değerli 2. Vücudunda ben olan

    Şeyma Nur: Şeyma ve Nur kelimelerinin birleşiminden oluşmuş bir isimdir

    Şeza: Koku, aroma

    Şezre: Süs için takılan veya asılan inci ve altın.

    Şık: Güzel, zarif, modaya uygun. 2. Modaya uygun giyinmiş olan. 3. Bir konuda seçilebilecek yolların alınabilecek kararların her biri, seçenek.

    Şıra: Üzümden yapılan mayhoş bir içecek, sarımsı renkte.

    Şıray: Çok aydınlık, çok ışıklı

    Şıvan: Çoban, sığırtmaç.

    Şifa: İyileşme, kurtulma

    Şiir: Bir yazın türü

    Şila: Doğuda böğürtlene verilen isim olarak geçen bir sözcüktür. Anlamı tam olarak bilinmiyor. Çizgi film kahramanlarının ismi olarak sık sık karşımıza çıkıyor.

    Şilan: Kuşburnu, yaban gülü, dağ gülü

    Şimal: Kuzey yönü

    Şira: Sirius yıldızının Kuran-ı Kerim’ de geçen adıdır. Şi’ra-yı Yemen de denir o yıldıza.

    Şirame: Buğdaygillerden bir bitki.

    Şiraze: Düzen, nizam

    Şirem: tatlım, bena ait şire

    Şiren: Mitolojide, belden aşağısı kuş ya da balık, belden yukarısı kadın biçiminde tasvir edilen, deniz cini. 2. Tiz ve yüksek bir ses çıkaran uyan düdüğü; alarm, canavar düdüğü.

    Şiret: Öğüt, nasihat.

    Şirin: Cana yakın, sevimli

    Şirine: Tatlılık.

    Şişan: Güzel kokulu çiçek.

    Şive: Naz, eda

    Şivecan: Nazlı arkadaş, dost.

    Şivekar: Edalı, işveli, nazlı.

    Şivenaz: Çok nazlı

    Şivenüma: Nazlanan, naz gösteren. 2. Türk müziğinin makamlarından biri.

    Şiveyar: Nazlı sevgili.

    Şivin: Eser, yapıt.

    Şiyar: Farkında olan, uyanık.

    Şoreş: Devrim, ihtilal.

    Şöhret: Herkesçe tanınma durumu

    Şölen: Bir olayı kutlamak amacıyla bir araya gelinerek yenilen yemek, ziyafet

    Şuara: Kuran-ı Kerim’ de bir sure ismi; “şairler” manasında

    Şule: Alev, ateş alevi

    Şura: Konsey, danışma meclisi, kurul

    Şuride: Karışık. 2. Tutkun, aşık, sevdalı.

    Şüheda: Şehitler

    Şükran: İyilik bilme, minnettarlık

    Şükrane: İyilik bilmenin belirtisi.

    Şükriye: Görülen iyiliğe karşı şükretmek, hoşnut olmak

    Şükriye/Şükrüye: İyilik bilme, minnettarlıkla ilgili.

    Şükrüye: Minnettarlık

    Şükufe: Açmamış çiçek, tomurcuk.

    Şüküfe: Filiz, çiçek

     

    25/30‘T’ İle Başlayan Kız Bebek İsimleri ve Anlamları

    ‘T’ İle Başlayan Kız Bebek İsimleri ve Anlamları

     

    Tabende: Parlayan, ışık veren.

    Tacızer: Altın taç.

    Taciser: Baştacı, en çok sevilen.

    Tacizer: Altın taç.

    Taç: Soyluluk, iktidar, güç veya hükümdarlık sembolü olarak başa giyilen, değerli taşlarla süslü başlık.

    Taçeser: Değerli, nitelikli yapıt.

    Taçlan: Taç takılması, baş tacı edilmesi manasındadır.

    Taçlı: Tacı olan.

    Taçlıyıldız: Taç takınmış olan, saygı duyulan ünlü, tanınmış kimse.

    Taçmin: Kraliçe

    Taçnur: Mutluluk

    Tadım: Tat aldığım, güzelim .

    Taflan: Yabanmersini, kışın yapraklarını dökmeyen meyveli ağaç.

    Tagan: Güvercin.

    Tagangül: Güvercin gibi uçarcasına hareketli olan güzel.

    Tahire: Gündoğusundan esen rüzgar

    Tahsine: Beğenip alkışlama. 2. Güzelleştirme, süsleme, bezeme

    Tahsire: Hasret bırakılma, özletme.

    Taibe: Tövbe eden, pişmanlık duyan

    Takiye: Günahtan, haramdan kaçınan, dinine bağlı kimse.

    Talay: 1. Dal gibi ince ve ay kadar güzel. 2. Büyük göl, deniz.

    Talha: Güzellik

    Talia: Güzel, şirin

    Talibe: isteyen, istekli, talepte bulunan.

    Taliha: Rastlantıları düzenlediğine ve insanlara iyi veya kötü durumlar hazırladığına inanılan doğa üstü güç, şans, felek

    Taliye: 1. Sonradan gelen, bir şeyin arkası sıra giden. 2. Kur’an okuyan.

    Talu: Seçkin, üstün.

    Talya: 1. Doğanın uyanışı, baharın müjdesi 2. Mitolojide doğanın ve hayvanların koruyucusu olan tanrıça

    Tamam: Arka arkaya doğan kız çocuğundan sonra erkek çocuk olması dileğiyle

    Tamara: Van gölü efsanesinde adı geçen kız.

    Tamay: Dolunay, en parlak ay, çok güzel

    Tamgül: Gül gibi güzel olan.

    Tan: Şafak vakti

    Tanay: Secde eden

    Tandan: Şafakta doğan

    Tanegül: Gül tanesi

    Tanelgin: Tan vakti yurdundan uzak düşmüş kimse

    Tanem: Tek olan, Benim Tanem, birtanem

    Tangöze: Sabah aydınlığı ve kaynak

    Tangül: Şafakta açan gül

    Tangülü: Tangül

    Tangüner: Sabah aydınlığı alacakaranlık

    Tangüz: Güz mevsiminde tan vakti.

    Tanhatun: Şafak vakti gibi parlak, güçlü kadın.

    Tannur: Tan vakti ışığı.

    Tansel: Aydınlığa ait, sabahla ilgili

    Tanseli: Şafak vakti gelen sel

    Tanses: Sesi güzel olan kimse.

    Tansu: Şafakta parlayan su

    Tansuğ/Tansu: Şafağın aydınlattığı su gibi parlak ve temiz olan.

    Tanyel: Şafak rüzgârı

    Tanyeli: Şafak vakti esen rüzgâr

    Tanyeri: Şafağın başladığı yer

    Tanyıldız: Güneş doğmadan önceki alaca karanlıkta ışıyan yıldız, sabah yıldızı

    Tanzer: Sarı altın rengindeki tan.

    Tara: Sahur zamanı doğan kız çocuğuna verilen ad

    Tarçın: Kabuğu bahar olarak kullanılan bir bitki.

    Tarımbike: Tarımla uğraşan kadın.

    Tasvir: Tasarlama, bir şeyi sözle veya yazıyla anlatma, göz önünde canlandırma.

    Tatlı: Şeker tadında olan. 2. İnsanı çeken, göze kulağa hoş gelen.

    Tavge: Şelale, çağlayan.

    Tavık: Güneşli havada yağan yağmur.

    Tavus: Sülüngillerden, erkeğinin tüyleri uzun, kuyruğu parlak, güzel renkli,

    Taya: Dadı.

    Tayfur: Küçük bir kuş türü.

    Tayyibe: İyi davranış, hoşa giden söz

    Taze: Dinç, yıpranmamış, yorulmamış. 2. Yeni, son, zamanı geçmemiş. 3. Genç kadın.

    Tazegül: Yeni kopartılmış gül.

    Teberrük: Kutsal ve uğurlu sayma.

    Tebessüm: Gülümseme.

    Tekane: Biricik, tek.

    Tekgül: Eşsiz güzellikte olan.

    Tekmile: Ek, eklenmiş.

    Teknur: Eşsiz bir ışık saçan.

    Teksin: Bir tanesin, eşin benzerin yok

    Telmize: Öğrenci, talebe.

    Telvin: Renk verme, renklendirme, boyama.

    Temayül: Bir yanı tutma, o tarafa eğilim gösterme.

    Temen: Değer, kıymet. 2. Kıymet bilme.

    Temenni: Dileme, dilek.

    Temime: Nazarlık, nazar boncuğu.

    Temre: Bir tek hurma.

    Temsil: Benzetme. 2. Bir şeyin tıpkısını yapma. 3. örnek söz. 4. Tiyatro oyunu. 5. Biri yada bir topluluk adına davranış,

    Tenay: Uygun, yakışan, dine uygun hareket eden

    Tendü: Öz, asıl

    Tenigül: Güzel tenli olan.

    Tennaz: Nazlı, teni güzel olan.

    Tennur: Güzel tenli, parlak tenli; güzel

    Tennure: Mevlevi dervişlerinin sema ayını sırasında giydikleri kendine özgü geniş etekleri olan giysi.

    Tenperver: Yeyip içmeyi, keyfini rahatını düşünen.

    Tenzile: İndirilen, azar azar indirme (Kur’an’ın)

    Terbiye: Eğitim, Görgü

    Teren: Nesteren gülü.

    Terken: 1. Kraliçe. 2. Güzel kız. 3. Bir tür ok.

    Terlan: Dişi şahin.

    Teslime: Allaha teslim olan.

    Tesnim: Cennet Suyu, Cennet Irmaklarından Biri, Hoş İçimli Su

    Teşekkür: Yapılan bir iyiliğe karşı duyulan kıvanç ve gönül borcunu anlatma.

    Teşrife: Onurlandırma, şereflendirme. 2. Gelmesiyle bir yeri onurlandırma.

    Teşrinisani: Kasım ayı, yılın 11. ayı.

    Tevfika: Uydurma, uygun duruma getirme. 2. Uzlaştırma, barıştırma. 3. Tanrı’nın yardımına kavuşma.

    Tevger: Töre, adet, gelenek.

    Tevhide: Bir araya getirmek

    Tevrat: Hz. Musa’ya bildirilen Tanrı buyruklarını kapsayan, İbranilerin din kitabı.

    Tezay: Çabuk giden ay

    Tezer: Çabuk ve erken.

    Tezgül: Güzelliğiyle çabuk serpilen.

    Tezkan: Sıcakkanlı, hemen davranan

    Teznur: İçi içine sığmayan.

    Tezsal: Aceleciliğiyle tanınan.

    Tıflıgül: Gül tomurcuğu.

    Tılsım: Doğaüstü güç

    Ticen: Taçlar

    Tijen: Taç, taçlar

    Tilbe: Derviş; gezgin ozan

    Tiraje: Gök kuşağı. 2. Koni biçiminde tepe.

    Togay: Dere kıyılarındaki sık çalılık, tokay, dolunay

    Toköz: Gözü gönlü tok

    Tolunbike: Ayın on dördü gibi parlak ve güzel olan kadın.

    Tomris: İskit kraliçesi, kahraman kadın

    Tomur: Bitkinin çiçek ya da yaprak verecek duruma gelmiş filizi, tomurcuk

    Tomurcuk: Çiçek verecek olan gonca

    Topay: Dolunay, ayın ondördü.

    Topaz: Kahverengi, veya soluk sarı renkte değerli süs taşı

    Toprak: 1. Yer kabuğunun canlılara yaşama ortamı sağlayan yüzey bölümü. 2. Ülke, memleket. 3. İşlenmiş arazi.

    Tuana: Cennet bahçesine düşen yağmur damlası

    Tuba: Cennette olduğu söylenen ağaç

    Tuba / Tuğba: Cennette var olduğuna inanılan ağaç

    Tuğba: Cennette var olduğuna inanılan ağaç

    Tuğçe: Küçük tuğ; cennetteki Tuğba ağacının dallarına verilen ad

    Tuğsem: Baş tacı

    Tuhfe: Armağan, hediye. 2.Yeni çıkma, hoşa giden güzel şey.

    Tula: Çok uzun, uzun boylu.

    Tulca: 1. Tül kadar ince. 2. Hayalden de güzel.

    Tulen: Boyca, boyunca uzun.

    Tulu: Doğuş, doğma (Güneş için) anlamında.

    Tuluğ: Doğma, doğuş ile ilgili.

    Tulü: Doğuş, dogma

    Tunay: Ay ışığı, mehtap, aydınlık

    Turçin: Sevinç kaynağı olan kız.

    Turfa: Az bulunur, nadir, değerli.

    Turhatun: Kız çocuk doğumuna son vermek için konulan bir ad.

    Turna: Turnagillerden, Avrupa ve Kuzey Afrika'da toplu olarak yaşayan, göçebe, iri bir kuş

    Tusem: Cennette esen ılık rüzgâr

    Tutam: Bir desteden daha / parmak uçlarıyla alınabilen / Tutmaktan tutam

    Tuti: 1. Papağan. 2. Konuşmayı seven, konuşkan.

    Tutku: Bir şeye karşı duyulan aşırı istek eğilim

    Tutkun: Gönül vermiş, bağlanmış, çok sevmiş, tutulmuş

    Tutkunay: Çok seven ve Ay gibi güzel olan

    Tutya: Sürme

    Tülay: Şeffaf ve parlayan, güzel

    Tülcan: İnce yürekli, nazenin.

    Tülen: İlk defa çocuk sahibi olan kadın.

    Tülin: Ayna; ayın çevresindeki ışık

    Tülinay: Ayın “Tülin” hali.

    Tülün: 1. Kimi kez ayın çevresinde oluşan dairesel hale. 2. Ayna.

    Tümay: Dolunay

    Tün: Gece.

    Tünay: Gece ve ay

    Tünaydın: Akşam üzerleri söylenen bir selamla sözü.

    Türkan: Kraliçe; güzel kız

    Türkine: Türk gibi güzel.

    Türkiye: Türkiye Cumhuriyeti’nin yer aldığı ülke.

    Türknur: Aydın olan Türk.

    Türkü: Bir halk müziği türü

    Tütün: İçinde nikotin olan, sigara yapılan bir bitki.

    Tüzel: Tüzeye uygun, tüze ile ilgili

    Tüzenur: Adaletiyle ışık saçan

    Tüzün: Soylu, asil olan, yumuşak basil

     

    26/30‘U’ İle Başlayan Kız Bebek İsimleri ve Anlamları

    ‘U’ İle Başlayan Kız Bebek İsimleri ve Anlamları

     

    Ubeyde: Köle, kul

    Ufuk: 1. Düz arazide ya da açık denizde gökle yerin birleşir gibi göründüğü yer. 2. Anlayış, kavrayış, görüş, düşünce gücü. 3. Çevre, dolay Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

    Uğanbike: Güçlü, kuvvetli kadın.

    Uğraş: Kötülük ve güçlükle mücadele.

    Uğur: Şans, talih, baht, insana iyilik getirdiğine inanılan iyilik kaynağı

    Uğurgül: Uğurlu gül

    Uğurgün: Uğurlu olduğuna inanılan gün, 2. Uğurlu bir günde doğmuş olan.

    Uğurgüz: Sonbaharın uğur getirmesi

    Uğurnaz: Nazlı, şanslı.

    Uğurnur: Işığıyla şans veren.

    Uğurser: “Uğur dağıt” anlamında kullanılan bir ad.

    Uğurşah: Uğurlu, güçlü.

    Uğurşan: Uğurlu, şanlı, şöhretli,

    Uğurten: Teninin güzelliğiyle uğur saçan. 2. Şanslı güzel.

    Uhde: Birinin yapmakla yükümlü olduğu iş, görev

    Ukde: 1. Zor ve karışık durum. 2. Bir gezegen yörüngesinin her iki ucu.

    Ula: Birinci, şan şeref sahibi kimse

    Ular: Erkek keklik.

    Ulca: Savaşta ele geçirilen mal, olca

    Ulcay: Rastlantılarla insanlara iyi ve kötü şeyler hazırladığına inanılan şey

    Ulufer: Yüce, aydınlık, ulu ışık.

    Ulum: Ulu, yüce olanım

    Ulun: 1. Büyük, ulu. 2. Temrensiz ok. 3. Buğday, arpa kökü Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

    Ulunay: Ayın yüceliği.

    Ulviye: Yüce, yüksek, gökle ilgili

    Ulviyet: Yücelik, ululuk, yükseklik.

    Ulya: En yüce, en ulu, yüksek

    Umay: Umut eden

    Umnise: Ana kadın, kadınana.

    Umran: Bayındırlık. 2. Uygarlık, medeniyet 3. İlerleme, mutluluk, refah.

    Umur: Görgü, deneyim

    Umut: 1.Ummaktan doğan, ümit edilen. 2. Ümit.

    Unan: Sadakat, bağlılık, hak

    Unat: Doğru yolu bulmuş.

    Uraz: Şans, talih

    Urçun: Kurumuş iğde dalı

    Uruç: Yukarı çıkma yükselme

    Urza: Hedef, amaç

    Usare: Özsu

    Uslu: Toplumu, çevresini rahatsız etmeyen, edepli. 2. Akıllı, zeki.

    Usul: Belli bir sonuca erişmek için, belli bir plana göre izlenen yol.

    Usun: Hüzün.

    Usunbike: Hüzünlü Hanım

    Uşi: Salkım, ahenk.

    Utku: Pek çok emekten sonra ulaşılan mutlu sonuç

    Utkugül: Güzel bir sonuca ulaşma

    Uygu: Uyum, ahenk

    Uysal: Yumuşak başlı, uyumlu

    Uzam: Bir nesnenin uzayda kapladığı yer.

    Uzan: Yetişen, büyüyen, gelişen.

    Uzay: Sonsuz boşluk

    Uzca: Yetenekli, becerikle

    Uzel: Usta, becerikli

    Uzlet: Tek başına yaşama

    Uzviyet: Canlılık

     

    27/30Ü’ İle Başlayan Kız Bebek İsimleri ve Anlamları

    'Ü’ İle Başlayan Kız Bebek İsimleri ve Anlamları

     

    Übeyde: Küçük köle, kölecik.

    Übük: 1. İbibik kuşu. 2. İbik.

    Üçgül: Yabani yonca.

    Üftade: Düşkün, biçare aşık.

    Üfüle: Serin, rüzgarlı, esen.

    Ülcan: Ele avuca sığmaz, çok canlı

    Ülez: Gün batımı.

    Ülfer: Büyük su, ırmak anlamındadır

    Ülfet: Alışma, kaynaşma / Dostluk, arkadaşlık

    Ülgen: Ulu, yüce, yüksek, sağlam; iyilik tanrısı

    Ülger: Boğa burcunda yedi yıldızdan oluşan takımyıldız, Ülker

    Ülgür: Gökyüzünün kuzey kıyısında bir yıldız takımının adı

    Ülke: Bir devletin egemenliği altında bulunan toprakların bütünü, memleket

    Ülkem: Benimsenmiş ülke, yurt

    Ülken: Senin yurdun, memleketin

    Ülkenur: Yurdu aydınlatan ışık.

    Ülker: Boğa burcunda yedi yıldızdan oluşan takım

    Ülkü: Ulaşılmaya çalışılan yüce dilek, amaç, erek

    Ülkü-Ülküm: Uğrunda özveride bulunmaktan çekinilmeyen yüce dilek

    Ülkühan: Bir ülküsü, amacı olan hükümdar.

    Ülküm: Amaç edinilen, ulaşılmak istenen şey

    Ülküsel: Ülkü ile ilgili olan

    Ülküye: Ülkü sahibi.

    Ülüfer: Nilüfer.

    Ümera: Emirler, emredenler.

    Ümeyra: Hükmeden, efendi.

    Ümit: Beklenti, umut etmek

    Ümmiye: Ana ile, anne ile ilgili.

    Ümmü: Uğur getiren, umut veren

    Ümmügülsüm: peygamber efendimizin kızının ismi

    Ümmühan: Hükümdar annesi

    Ümniye: 1. Umut. 2. İstek, arzu. 3. Niyet.

    Ümran: Mutluluk, bereket

    Ünlem: Ses, seda, çağrı.

    Ünlü: Ün salmış, şöhretli

    Ünlüay: Ay gibi güzelliğiyle ünlenmiş olan.

    Ünlücan: Dost canlısı olmasıyla bilinen.

    Ünlügül: Güzelliğiyle ünlenmiş olan.

    Ünlünaz: Nazlılığıyla ünlenmiş olan.

    Ünlünur: Saçtığı iyilik ışığıyla ünlenmiş olan.

    Ünlüşan: Şan şöhret sahibi olmuş.

    Ünlüyar: Herkesin kendisine sevdalanmasıyla ün yapmış olan.

    Ünsal: Herkes tarafından tanınan

    Ünsay: “Ünlen, adın duyulsun” anlamında kullanılan bir ad.

    Ünsel: Ünüyle şöhretiyle coşan.

    Ünseli: Ünü sellere benzeyen

    Ünsiye: 1. Alışmış, sokulgan. 2. Arkadaş, dost.

    Ünsiyet: Ahbaplık, arkadaşlık, dostluk.

    Ünzile: Gönderilmiş

    Ürem: Faiz

    Ürme: Örme, örgü.

    Ürmegül: Sarmaşık.

    Ürpek: 1. Ürperen, ürpermiş. 2. Mazı ağaçlarının üstündeki tüylü nesne

    Ürper: Titreme, titreyiş.

    Ürün: Doğadan elde edilen yararlı şeyler.

    Ürünay: Ay gibi bir eser güzelliğinde olan.

    Ürüncan: Dostluğunu ortaya koyan.

    Ürünela: Gözlerinin güzelliğiyle bilinen, tanınan.

    Ürüngül: Gül gibi bir eser güzelliğinde olan.

    Ürünnaz: Nazlı güzel, nazenin.

    Ürünnur: Herkesi ferahlatan, herkese ışık saçan.

    Ürünsel: Coşkuyla üretilmiş, yapıt, bolluk.

    Ürünser: Başarılarını gözler önüne seren.

    Ürünsu: Bolluluk, verimlilik.

    Ürünsun: Verimli ol. 2. Başarılarını gözler önüne ser.

    Üstün: İyi nitelikli, yüksek düzeyli

    Üstünay: Benzerlerinin çok üstünde ve ay gibi güzel

    Üstünbüke: Üstün güzel, çok güzel,

    Üstüncan: En iyi dost, yürekli dost

    Üstünel: Usta, becerikli

    Üstüngül: Çok üstün güzel.

    Üvercinka: Güvercin kanadı.

    Üzer: Üst, kaynak, faiz.

    Üzgü: Yersiz ve gereksiz olarak çektirilen üzüntü, eziyet

    Üzgün: Üzülmüş, üzüntü duymuş.

    Üzüm: Asmanın tane veya kuru olarak yenilen salkım şeklindeki meyvesi

     

    28/30‘V’ İle Başlayan Kız Bebek İsimleri ve Anlamları

    ‘V’ İle Başlayan Kız Bebek İsimleri ve Anlamları

     

     

    Vacibe: Yapılması şart olan şey

    Vacide: Varlıklı, zengin

    Vadi: İki dağ arasındaki geçit.

    Vadide: Söz veren. 2. Yapacağını söyleyen. 3. Vaat de bulunan, söz veren.

    Vaha: 1.Çölde bulunan su. 2. Nadir, az bulunur.

    Vahibe: Hibe eden, bağışlayan

    Vahide: Tek, BİR, yalnız

    Vahime: Kurma, kuruntu.

    Valide: Doğuran, 2. Anne, ana

    Vamıka: Seven, âşık.

    Varak: Yaprak, yazılı kağıt

    Varide: Gelen şey, gelen evrak

    Vasfiye: Nitelikli

    Vasıla: Ulaşan, birleşen.

    Vebün: Çiçek açmak.

    Vecahet: 1. Güzel yüzlülük, gösterişlilik, güzel yüz. 2. Saygınlık.

    Vechiye: Yüze ait, yüzle ilgili.

    Vecibe: Ödev, boyun borcu, vazife.

    Veciha: Güzel, hoş.

    Vecihe: Güzel, hoş, uygun olan

    Vecize: Derin ve anlamlı söz, özdeyiş.

    Veda: Sevilen şeyden ayrılma

    Vedia: Korunması için bırakılan emanet

    Vedide: Dost, arkadaş.

    Vefakar: Sevgisi güçlü ve kalıcı olan.

    Vefia: 1. Vefalı, bağlı. 2. Tam, mükemmel, eksiksiz.

    Vefika: Düşünceleri birbirine uyan, uyumlu, arkadaş, yoldaş

    Vehbiye: Allah vergisi, doğuştan olan

    Vekil: Temsilci. 2. Birinin işini görmesi için kendi yerine bıraktığı veya yetki verdiği kimse. 3. Bakan.

    Velide: Yeni doğmuş çocuk

    Veliye: Ermiş, evliya kadın.

    Vemiş: çoban yıldızı, 2. Güneş’e en yakın olan ikinci gezegen.

    Venüs: Bir gezegen, çoban yıldızı

    Vera: Günahtan kaçınmak

    Verda: Gül

    Verdinaz: Nazlanan güzel.

    Verka: Yabani güvercin

    Verna: Hakikat

    Vesalet: Aracı olma, vasıta olma

    Vesamet: Güzel yüzlü, nur yüzlü.

    Vesile: Sebep, elverişli durum

    Vesime: Hoş, güzel yüzlü

    Vezime: Hediye, armağan

    Vezin: Tartı. 2. Ölçü

    Vezire: İradeci, kadın komutan.

    Vicdan: İnsanın içindeki adalet dürtüsü

    Vildan: Yeni doğmuş çocuklar / kullar, köleler

    Vira: Durmadan, aralıksız, sürekli

    Vuslat: Kavuşma, ulaşma, yetişme

    Vükela: Temsilcilerden, yöneticilerden.

    29/30‘Y’ İle Başlayan Kız Bebek İsimleri ve Anlamları

    ‘Y’ İle Başlayan Kız Bebek İsimleri ve Anlamları

     

    Yade: Hatıra

    Yadenur: Kutsal ışık

    Yadigâr: Anımsatan, hatırlatan kişi ya da şey

    Yağan: Gökten dökülen

    Yağış: Yağmur, kar, dolu gibi doğa olayı

    Yağmanaz: Gönülleri çalan, yağma eden güzel.

    Yağmur: Bir yağış şekli /Gökten damlalar halinde düşen su

    Yağmurca: Dağ keçisi, bir tür geyik.

    Yakar: Güzelliği ile yürek yakan.

    Yakut: Bir değerli taş

    Yalaz: Alev

    Yalaza: Alev – Kıvılcım – Aşk ateşi

    Yaldız: Eşyaya aytın veya gümüş görüntüsü vermek için kullanılan sıvı veya yaprak durumundaki madde, göz boyama

    Yalınca: Sadece, çıplakça.

    Yalıncan: İçi dışı bir olan, içten dost.

    Yamaç: 1. Dağın veya tepenin herhangi bir yanı. 2. Karşı. 3. Yan, yakın.

    Yankı: Eko, sesin çarpıp gelmesi

    Yapıncak: Seyrek taneli, kırmızı benekli bir tür üzüm.

    Yaprak: Ağaçların yeşil kısımları

    Yaprakgül: Gül yaprağı

    Yar: Çok sevilen, sevgili. 2. Dost, tanıdık. 3. Yardımcı.

    Yarcan: Çok sevilen, sevgili.

    Yârcan: Çok sevilen, sevgili.

    Yaren: Sevgili, arkadaş

    Yarence: Yaren gibi, yarene benzer.

    Yârıdil: Gönül dostu, sevgili.

    Yarıdil/Yârıdil: Gönül dostu, sevgili.

    Yarkınbüke: Güneş aydınlığı gibi güzel.

    Yarpuz: Çiçekleri birbirinden ayrı halka biçiminde, nane türünden, kısa saplı, az veya çok tüylü, güzel kokulu bir bitki.

    Yasa: Kural, buyruk, düzen

    Yasemin: Çeşitli renklerde kokulu çiçekleri olan bir bitki

    Yasemin/Yasmin/Yasemen: Zeytingillerden beyaz sarı çiçeklihoş kokulu bir çiçek, sarmaşık türünün adıdır.

    Yasna: Avesta'nın sureleri.

    Yaşagül: Yaşamın boyunca gül, mutlu ol.

    Yaşam: Hayat, doğumdan ölüme kadar geçen süre

    Yaşıl: Yeşil.

    Yaşın: Işık parlaklık, şimşek.

    Yaşıyan: Işıldayan, parlayan.

    Yaşmak: İnce yüz örtüsü, hafiflik.

    Yaylagül: Yaylada oturan güzel.

    Yaz: İlkbahardan sonraki mevsim, yaz-mak fiili

    Yazel: Yaz ve el kelimelerinden türetilmiş isim

    Yazgan: Süsleyici, sürekli yazan.

    Yazgı: Alın yazısı, kader

    Yazgül: Yaz gibi sıcak, gül gibi güzel.

    Yazgülü: Yaz ve gül tamlaması, yazın açan gül

    Yazmira: Yaz ve Mira kelimelerinden türetilmiş isim. Mira bir yıldız ismidir.

    Yediveren: Yılda bir kaç defa çiçek açıp meyve veren bir bitki.

    Yegah: Doğu müziğinin en eski makamlarından.

    Yegâh: 1. Bir, tek. 2. Türk müziğinde makam adı.

    Yegane: Biricik, tek.

    Yegâne: Biricik, tek.

    Yekta: Tek, eşsiz

    Yelcan: Rüzgar gibi hızlı olan.

    Yelda: Uzun ve kara; yılın en uzun gecesi

    Yeler: Rüzgar gibi hızlı, aceleci.

    Yelesen: Rüzgar gibi esen.

    Yelin: İnek, koyun, manda gibi hayvanların memesinde süt toplanan kısmın adıdır.

    Yeliz: Güzel, aydınlık, ferah

    Yelkin: Hazır duruma gelmiş, ayaklanmış.

    Yelten: Davran, teşebbüs et.

    Yenal: Üstün gelen, zafer kazanan, muzaffer.

    Yenigül: Yeni açmış gül kadar güzel.

    Yenigün: Yeni başlayan gün, yeni zaman.

    Yepelek: İnce yapılı, zarif, narin.

    Yeşil: Genç, taze, doğa rengi, bitki rengi.

    Yeşim: Değerli bir taş

    Yeter: Yeterli, kafi

    Yeterkız: Arka arkaya doğan kız çocuklarından sonra erkek çocuk olması dileğiy

    Yezda: Zerdüştlük inancına göre iyilik tanrısının ismi

    Yezdan: Zerdüştlerin iyilik tanrısı

    Yılay: Yıl ve ay.

    Yıldan: Belli bir yıl ile ilgili

    Yıldanur: Nurlu yıl, şanslı yıl

    Yıldıku: Yıldız.

    Yıldız: Parlak gök cismi

    Yıldızhan: Oğuzların Bozok kolunun inandığı üç gök tanrılarından biri

    Yılgül: Yılın en güzel gülü.

    Yılgün: Yıl ve gün.

    Yılşen: Yılın en şen insanı.

    Yipek: İpek

    Yoldaş: Dost, aynı hedefe gidilen arkadaş.

    Yomut: Uğur, şans getiren hediye.

    Yonca: Çayır bitkisi

    Yosma: Genç, güzel, güzelliğiyle baştan çıkaran

    Yosun: Çiçeksiz bitkilerin, suların yüzünde ve dibinde bulunan bir türü

    Yöre: Bir bölgenin belli yer ve çevresini kapsayan sınırlı bölümü

    Yudum: Bir içimlik sıvı

    Yumak: Top biçiminde sarılmış iplik.

    Yumuk: Yumulmuş olan, yumulmuş gibi duran. 2. Tombul

    Yuna: Yıkanmış, temiz, pak

    Yunak: Yıkanma yeri, banyo, hamam.

    Yunar: Temiz kişi, temizlik yapan kadın

    Yurdaal: “Yurda kabul et” anlamında kullanılan bir ad.

    Yurdagül: Ülkesini gül gibi güzel gören

    Yurdaser: Vatana önder, lider olan kimse.

    Yurdatap: “Yurduna hizmet et” anlamında kullanılan bir ad.

    Yurday: Yurda – ay

    Yurdum: Vatanım, ülkem

    Yurtsay: “Yurduna değer ver” anlamında kullanılan bir ad.

    Yurtsevil: Vatanı gibi sevilmek arzusunda olan.

    Yurtsevin: Vatanı ile sevinen

    Yücenur: Nurlu, uğurlu kişi

    Yüksel: Başarı kazan, yücel

    Yükselen: Yükseklere çıkan. 2. Durmaksızın aşama gösteren.

    Yümniye: Uğurlu, kutlu.

    Yüsra: Sol taraf. Sol el.

     

     

    30/30‘Z’ İle Başlayan Kız Bebek İsimleri ve Anlamları

    ‘Z’ İle Başlayan Kız Bebek İsimleri ve Anlamları

     

    Zafire: Savaşta düşmanı yenen, muzaffer

    Zahide: Doğruluktan ayrılmayan, dinin buyruklarını yerine getiren kimse, sofu

    Zahire: Dış Görünüş, Dış Yüz; Parlak, Aydınlık; Coşkun, Taşkın, Coşmuş

    Zaide: Artan, çoğalan

    Zaika: Tat alma

    Zakire: Zikreden, Allah’ı Anan, Zikir Ehli, Çok Dua Eden; Zikir Okuyan, Zikredici; Hatırlatan, Anımsatan, Akla Getiren

    Zaliha: Superisi

    Zambak: Bir çiçek adı

    Zamire: 1. İç, iç yüz. 2. Yürek, vicdan. 3. Gönülde gizli olan sır.

    Zana: Bilgin, bilgiç, alem.

    Zara: Çok asil, uysal, güzel

    Zarafet: İncelik, güzellik, zariflik

    Zarif: Hoş, nazik, güzel görünen

    Zarife: Nazik, kibar ve hoş tavırlı

    Zaruret: Mecburiyet, zorunluluk

    Zatinur: Nurlu kişi, aydınlık, özü temiz

    Zatiye: Kişisel, kendine ait

    Zayiçe: Yıldızların belli tarihlerdeki yerini gösteren cetvel

    Zebercet: Zümrütten daha açık yeşil olan, zümrüt kadar değerli olmayan bir süs taşı

    Zebur: Hazreti Davut’un kitabı.

    Zehra: Güzel yüzlü

    Zehre: Çiçek

    Zekavet: Anlayış, zekilik, çabuk kavrama.

    Zekire: Unutmayan, hafızasına güvenen.

    Zekiye: Zeki, çabuk kavrayan

    Zelal: Temiz, berrak

    Zeliha: Züleyha’ nın bir farklı yazılış halidir. Su perisi, çok güzel anlamındadır.

    Zeliş: Züleyha’ nın bir farklı yazılış halidir. Su perisi, çok güzel anlamındadır.

    Zemzem: Kâbe çevresindeki ünlü kuyu ve bu kuyunun Müslümanlarca kutsal sayılan su

    Zenan: Kadınlar

    Zennan: Kadınlar

    Zennişan: Ünlü, tanınmış kadın.

    Zennur: Zinnur, nurlu, ışıklı

    Zerafet: İncelik, güzellik, zariflik.

    Zercan: Altın kalpli arkadaş

    Zerda: Altın gibi olan kimse

    Zerefşan: 1. Altın saçan, altın saçıcı. 2. Altın kakmalı. 3. Bir lale türü.

    Zeren: Anlayışlı

    Zerengil: AJaLLı kişi.

    Zergûn: Altın renkli.

    Zergül: Altın gül.

    Zergün: Altın gibi güzel, değerli.

    Zeria: Vesile, bahane, sebep, fırsat.

    Zerile: Sarı asma kuşu.

    Zerin: Altından ya da altına benzer olan

    Zerka: Gök gözlü, mavi.

    Zernişan: Kılıç, kalemtıraş gibi şeylerin üzerine kakma altınla yapılan işleme

    Zerre: Çok ufak, çok az.

    Zerrin: Altından yapılmış, değerli, güzel

    Zerrinkâr: Altınla süslenmiş.

    Zerrintaç: Altın taç.

    Zerrişte: Altın, sırma tel. 2. San.

    Zerya: KürtçeOkyanus demektir.

    Zeryan: Güzel kadın, dilber, hülya.

    Zevce: Kadın, eş. 2- Erkeğin nikahlı karısı

    Zeycan: Cana yakın olan

    Zeynep: Mücevher, değerli, güzel, çekici

    Zeyniye: Süslü.

    Zeyno: Zeynep'in halk dilindeki söylenişi

    Zeyşan: İki cihanda tek olan

    Zıkra: Anma, hatırlama.

    Zıren: Dinç, sağlıklı. .

    Ziba: Süslü. 2. Güzel.

    Zican: Canlı, cana yakın, candan.

    Zihniye: Zihinle ilgili.

    Zikri: Anma ile ilgili.

    Zilan: Kürtçe; yeniden doğuş anlamına gelmektedir

    Zinet: Bezek, süs

    Zinnur: Nurlu, ışıklı

    Zinnure: Nurlu, ışıklı, aydınlık.

    Zişan: Tanınmış, şanlı

    Ziver: Süs, bezek.

    Ziyafet: Yemekli toplantı.

    Ziynet: Süs, süs eşyası

    Ziyneti: Süslü.

    Zozan: Kürtçe yayla demektir.

    Zöhre: Zühre, çoban yıldızı

    Zuhal: Satürn gezegeni

    Zulal: Hafif, güzel, soğuk su

    Zulfiyye: Saçları güzel olan

    Zübeyde: Öz, cevher

    Zühal: Satürn gezegeni

    Züheyra: Küçük çiçek

    Zühre: Venüs gezegeni, çoban yıldızı

    Zührenaz: Güzelliği dillere destan

    Zühtiye: Her türlü zevke karşı koyarak kendini ibadete veren.

    Zülal: Duru, şeffaf, berrak, saf tatlı, soğuk su

    Zülbiye: Arapçada gezegen anlamına gelir

    Züleyha: Su perisi / Hz. Yusuf’ un eşinin ismi

    Zülfibar: Zülfübar

    Zülfiyar: Sevgilinin zülfü, saçı.- bk. Zülfüyar

    Zülfiye: Güzel saçlı

    Zülfizar: Zülfüzar

    Zülfübar: Dağılmış, saçılmış saç.

    Zülfünaz: Sevgilinin nazı.

    Zülfüyar: Sevgilimin zülfü, saçı.

    Zülfüye-Zülfiye: Sevgilinin saçı.

    Zülfüzar: Saçı gür, bol saçlı.

    Zülüf: Yüzün iki yanından sarkan saç lülesi. 2. Sevgilinin saçı.

    Zümra: Güzel, iyi ahlaklı

    Zümran: Ahirette yeniden canlanmayı başlatan kadın

    Zümre: Topluluk, cemaat

    Zümrüt: Değerli bir taş

     

     

    En Güzel BEBEK İSİMLERİ için TIKLAYINIZ

     

    En Güzel KEŞFEDİLMEMİŞ BEBEK İSİMLERİ için TIKLAYINIZ

     

    Kur’an’da Geçen Kız ve Erkek BEBEK İSİMLERİ için TIKLAYINIZ

    EN ÇOK OKUNANLAR
    Endişeli bir ebeveynin 5 özelliği Kaygılar nesiller boyu yayılabilir
    Endişeli bir ebeveynin 5 özelliği! Kaygılar nesiller boyu yayılabilir
    “Anne olmuş bir kadının en büyük ihtiyacı dış seslerden biraz uzaklaşmak ve kendi içindeki sese güvenebilmek
    “Anne olmuş bir kadının en büyük ihtiyacı dış seslerden biraz uzaklaşmak ve kendi içindeki sese güvenebilmek"
    Vikinglerin yöntemi işe yaradı Mutlu ve öz güvenli çocuk yetiştirmenin 6 kuralı
    Vikingler'in yöntemi işe yaradı! Mutlu ve öz güvenli çocuk yetiştirmenin 6 kuralı
    Öğretmenleri tarafından keşfedildiler 2 kızın hayatını değiştiren olay
    Öğretmenleri tarafından keşfedildiler! 2 kızın hayatını değiştiren olay
    Yazarlar
    Dt. Pertev Kökdemir
    Dt. Pertev KökdemirDiş sıkma probleminden kurtulmanın 4 yolu
    Duygu Sevinç Sevin
    Duygu Sevinç Sevin5-11 Mayıs haftalık burç yorumları: En güçlü frekansta yaşanacak bir buluşma
    Astrolog Aslıhan Doktoroğlu
    Astrolog Aslıhan DoktoroğluGökyüzünde Mayıs ayı: Cesaret sınanıyor, yeni dönemin kapıları aralanıyor
    Kişisel Gelişim Dersleri Eğitmeni Sevgi Keleş
    Kişisel Gelişim Dersleri Eğitmeni Sevgi KeleşHayatına alan aç: Bazen tutmamak da gelişimdir
    Astrolog Aslıhan Doktoroğlu
    Astrolog Aslıhan Doktoroğlu21 Nisan Haftası Astroloji Yorumu: Boğa yeniayı ile köklere dönüş
    Duygu Sevinç Sevin
    Duygu Sevinç Sevin21–27 Nisan 2025 haftası burç yorumları: 'Bazen sallanmak, sağlamlaştığını fark etmek içindir'
    Dt. Pertev Kökdemir
    Dt. Pertev KökdemirDiş beyazlığını korumanın 3 doğal yolu
    Kişisel Gelişim Dersleri Eğitmeni Sevgi Keleş
    Kişisel Gelişim Dersleri Eğitmeni Sevgi KeleşZihinsel dayanıklık: Zorluklarla başa çıkma gücümüz
    Astrolog Aslıhan Doktoroğlu
    Astrolog Aslıhan Doktoroğlu14 Nisan Haftası Astroloji Yorumu: Kadersel rotada netleşme zamanı
    Dt. Pertev Kökdemir
    Dt. Pertev KökdemirSabah ağız kokusunun 7 nedeni ve çözüm yolları
    Duygu Sevinç Sevin
    Duygu Sevinç SevinBu hafta astroloji bize ne diyor? 'Kararınızı net olarak verin'
    Duygu Sevinç Sevin
    Duygu Sevinç Sevin13 Nisan terazi dolunayı! Denge geliyor: Burçları nasıl etkileyecek?
    Astrolog Aslıhan Doktoroğlu
    Astrolog Aslıhan Doktoroğlu7 Nisan Haftası Astroloji Yorumu: Kırılmadan güçlenmek
    Dt. Pertev Kökdemir
    Dt. Pertev KökdemirDiş ipi mi, ağız duşu mu? Hangisini tercih etmelisiniz?
    Duygu Sevinç Sevin
    Duygu Sevinç SevinBu hafta değişim haftası! 'Yaşamın iplerini kendi elinize alın'
    Astrolog Aslıhan Doktoroğlu
    Astrolog Aslıhan Doktoroğlu31 Mart Haftası burç yorumları: Derin bağlar ve şans kapıları
    Kişisel Gelişim Dersleri Eğitmeni Sevgi Keleş
    Kişisel Gelişim Dersleri Eğitmeni Sevgi KeleşZen gibi yaşamak: Nepal ve Tibet'te dinginliği bulmak
    Astrolog Aslıhan Doktoroğlu
    Astrolog Aslıhan Doktoroğlu24 Mart Haftası burç yorumları: Gökyüzü sahnesinde final perdesi
    İlgili Haberler
    Almeda Baylan diskalifiye oldu Pınar Sakadan olay paylaşım, Ayşe Yükseli hedef aldı
    Almeda Baylan diskalifiye oldu! Pınar Saka'dan olay paylaşım, Ayşe Yüksel'i hedef aldı
    Danla Bilice saldırı anına ait yeni görüntüler Başından aşağı içecek dökmüş
    Danla Bilic'e saldırı anına ait yeni görüntüler! Başından aşağı içecek dökmüş
    Trafik kazası geçiren Berk Atan son durumunu açıkladı Artık canım acımadan gülebiliyorum
    Trafik kazası geçiren Berk Atan son durumunu açıkladı! 'Artık canım acımadan gülebiliyorum'
    ‘Annelik oyunculuktan daha zor’
    ‘Annelik oyunculuktan daha zor’

    YAZARLAR

    ASTROLOJİ

    • Günlük Burç Yorumları
    • Aylık Burç Yorumları
    • Haftalık Burç Yorumları
    • Yıllık Burç Yorumları
    • Burç Özellikleri (2025)
    • Daha Fazla
      • Koç Burcu 2025
      • Boğa Burcu 2025
      • İkizler Burcu 2025
      • Aslan Burcu 2025
      • Başak Burcu 2025
      • Yengeç Burcu 2025
      • Terazi Burcu 2025
      • Akrep Burcu 2025
      • Yay Burcu 2023
      • Oğlak Burcu 2025
      • Kova Burcu 2025
      • Balık Burcu 2025
      • Burçlar
      • Yükselen Burç Hesaplama
      • Aşk Uyumu

    MODA

    • Stil
    • Ayakkabı
    • Aksesuar
    • Bugün Ne Giysem

    DİYET

    • Sağlıklı Beslenme
    • Diyetler
    • Egzersizler

    GÜZELLİK

    • Cilt Bakımı
    • Saç Bakımı
    • El ve Ayak Bakımı
    • Makyaj
    • Estetik

    İLİŞKİLER

    • Aşk
    • Evlilik
    • Cinsellik
    • Ayrılık

    AİLE

    • Hamilelik Hazırlığı
    • Hamilelik
    • Doğum
    • Doğum Sonrası
    • Bebek
    • Daha Fazla
      • Çocuk
      • Ergenlik
      • Gebelik Hesaplama

    DEKORASYON

    • Salon
    • Mutfak
    • Yemek Odası
    • Yatak Odası
    • Banyo
    • Daha Fazla
      • Dış Mekan
      • Kendin Yap (DIY)

    SAĞLIK

    • Kadın Sağlığı
    • Erkek Sağlığı
    • Çocuk Sağlığı
    • Cinsel Sağlık
    • Ruh Sağlığı
    • Daha Fazla
      • Alternatif Tıp
      • Genel Sağlık

    YAŞAM

    • Evcil Hayvan
    • Püf Noktası
    • Seyahat-Tatil
    • Editörün Seçtikleri
    • Rüya Tabirleri

    YEMEK

    • Çorba Tarifleri
    • Et Yemekleri
    • Hamur İşi
    • Zeytinyağlılar-Sebzeler
    • Tatlı Tarifleri
    • Daha Fazla
      • İçecekler
      • Salatalar-Mezeler
      • Diyet Tarifler
      • Yöresel Lezzetler
      • Bugün Ne Pişirsem

    PEMBENAR TV

    • Çocuk
    • Yemek
    • Sağlık
    • Diyet
    • Güzellik
    • Daha Fazla
      • İlişkiler
      • Başaran Kadın
      • Püf Noktası
      • Alternatif Tıp
      • Evcil Dostlar
      • Yaşam
      • Hukuk
      • Dini Sohbetler
      • Hakan Kırkoğlu İle Astroloji
      • Aysun Düz İle Pilates
      • Op. Dr. Gökçe Mık İle Ortopedi
      • Sevil Eskicioğlu İle Yaşam Koçluğu
      • Mustafa Altay ile Saça Dair
    BİZİ TAKİP EDİN
    UYGULAMALARI İNDİREBİLİRSİNİZ

    Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi http://milliyet.com.tr ; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez. Kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.

    © 2025 Milliyet.com.tr
    • • Künye
    • • İletişim
    • • Kişisel Verilerin Korunması
    • • Reklam
    • • Arşiv
    • • Üyelik
    milliyet logo