27.09.2020 - 15:30 | Son Güncellenme:
Nur Demir: Nazar en basit tabirle “bakış” demek. Bunun yanında niyet, düşünmek, aklından geçirmek, dikkatini vermek gibi yan anlamları da var. Karşıdakine zarar verici de olabilir bu bakış tabii. Biz nazarı daha çok bu yanıyla biliyoruz zaten. Nazarın kötü yönde ortaya çıkması için duygular çok önemli. Bir şeyi çok beğenmek, aynısından çok istemek, çok kıskanmak… Bakın “çok” diyorum hep, çünkü duygunun yoğunluğu önemli. Bizim görme kapasitemiz %400 ama biz bunun çok azını kullanabiliyormuşuz. Oysa bu kapasitenin çok üstünde kullanabilen insanlar yok değil. Mesela Rusya’da 14 yaşında bir kız çocuğu röntgen makinesinin makine olarak çektiğini gözüyle görebiliyormuş. Yani şunu anlatmaya çalışıyorum, bazı insanların gözünden yayılan o ışık, enerji kapasitesi çok daha fazla olabiliyor. Parapsikolojide kaşığı gözleriyle eğen, nesneyi hareket ettiren insanlar var. Altan Altanoğlu “Düşüncenin Enerjiye Dönüşümü” adlı kitabında nazarı “Gözden beyne gönderilen mesajların, beyinde düşünce sistemiyle enerjiye dönüştükten sonra yine gözden çıkarak hedefine doğru büyük bir hızla ilerleyip menzilinde meydana getirdiği tahribat” olarak ifade ediyor.
N.D.: Kıskançlık bir yokluk enerjisidir. İnsan kendinde olmadığında kıskanır. Dolayısıyla kıskançlık nazara eşlik eden güçlü ve zarar verici bir duygu durumu. Bu kıskançlık hali o güzelliği karşıdan çekip alma isteği oluşturuyor. Haset etmek bir nevi, içinden ondan gitmesini istemek. Her insanın etrafında kendi duygu frekans durumu ile alakalı bir manyetik alan var. Ve bu bazılarında negatif bazılarında pozitif. (Negatif ve pozitif olması kişinin iç dünyasının yansıması ile alakalı). Negatif enerji yüklü insanların nazarı karşıdakini hasta edecek kadar yıkıcı olabilir.
N.D.: Nazarın hissedilir etkileri daha çok fizikseldir. Vurucu bir ışık enerjisi olduğu için ya kişide bazı belirtiler ortaya çıkar ya da değdiği nesnede. Mesela o nesne çatlar, kırılır vs. Biz orada deriz ki “Aaa nazar çıktı.” İnsanda ise baş ağrısı, enerji çekilmiş hissi dolayısıyla ağırlık, iç sıkıntısı, sık sık esneme olarak kendini hissettirir. Ağır etkileri ise kişinin enerjisi bununla çok fazla etkilendiğinde tüm yaşamına sirayet eder. Çünkü etrafınızdaki manyetik alan bundan etkilenir ve sizden etrafınıza bu tarz sinyaller çıkmaya başlar. Sizde olumsuz olay ve insanları mıknatıs gibi çekmeye başlarsınız. Bir insanın nazardan etkilenmesinin en önemli sebebi aurasının zayıf olmasıdır. Aura insan bedeninin etrafındaki elektromanyetik enerji alanıdır. Bir nevi vücuda kalkan görevi görür. Ve bu kalkan zayıflayınca kişi dışarıdan gelen negatif enerjilere açık hale gelir ve daha kolay hastalanır. Hastalıklar önce enerji bedende ortaya çıkar oradan bedene girer. Bu yüzden enerji bedenin sık sık temizlenmesi ve güçlü tutulması çok önemlidir.
N.D.: En başta kabul etmeyerek. Bazen insanlar kendi kendini bile bloke edebilir. Sürekli “bana çok nazar değiyor” dediğinizde onayı verdiniz demektir, bundan sonrasında izini vermiş ve o enerjiyi kendinize çekmiş oluyorsunuz. Shaman Durek’in bir sözü vardı çok severim. “Evini mavi boncuklarla doldursan da sen birisinin sana nazar değdirdiğini söylediğinde… Bitti! Kapıyı açtın demektir.” Şamanlar mesela kendilerinde bir rahatsızlık hissettikleri anda şöyle derlermiş “Nereden geldiysen oraya git! Kim yolladı ise ona dön.”
Nazarın oluşması için iki tarafında bilinçsiz bunu gerçekleştiriyor olması lazım. Yani şöyle söyleyeyim, bir insan kolay kolay bilinçli bir şekilde yoğunlaşarak nazar değdiremez. O duygu durumunun kendiliğinden oluşması lazım. (Kıskançlık hissi gibi) Benzer şekilde nazar edilen kişi de bilinç olarak eğer bunun farkına vardıysa nazar oluşamaz. Nasıl? Çünkü tedbiri anında alırsınız. Hissettiğiniz anda hemen enerjinin boşaltılması gerek, topraklama veya suyla. Bizim inancımızda dua en önemli korunmaların başındadır. Ama bunun yanında nazardan korunmak için tüm kültürlerde çok farklı ritüeller vardır.
Hatırlar mısınız anneannelerimiz çengelli iğne takarlardı yeleklerinin üstüne? Bu eski kültürlerde aslında kıskançlık ve nazar enerjisini üzerine toplasın diye takarlarmış. İğne karardığında artık enerjiyi toplamış görevini yerine getirmez diye yenisi ile değişirlermiş. Yine tüm kültürlerde tuz kullanılır. Evde bir kaseye koyduğunuz tuz o eve gelen kişilerin kötü enerjisini üzerine çeker.
Bana kalırsa en etkili iki yöntem var. Su ve toprak ile arınma. Su negatif enerjiyi söndürür, tüm birikmiş öfkeyi temizler. Sık sık bu niyetle duş yapıldığında negatif enerji birikmesini önlersiniz. Toprak ise vücutta birikmiş negatif enerjiyi kendine çekerek boşaltır.
En basit yollardan biri de "güneş" çakrasını (göbek deliğinizi) ellerinizle kapatmaktır. Nazar vücuda karın çakrasından girer. Bu tip bir koruma, çoğu kişi tarafından kullanılmaktadır. Özellikle de sürekli göz önünde olmak zorunda olanlar tarafından. Ritüeller ile ilgili bu inançlar kadim kültürlerde nasıl bulunup uygulanmaya başladı bilemiyoruz ama bir söz var, masal uydurma olsa da içinde yol gösterecek ipuçları vardır.
N.D.: O taşın koruma özelliği olmasından değil. Hani bakış dedik ya, dikkat bir anda mavi renkli objeye kaydığında paratoner etkisi gösterip o zarar veren enerjiyi üzerine toplayabiliyor. Ama bunun yanında doğal taşların da vücutta negatif enerjiyi pozitife dönüştürme etkisi var.
N.D.: Düşününce neye nazar değer? Güzele, zenginliğe, başarıya, yeni evlenmiş bir çifte veya güzel anlaşan bir çifte, bebeğe, yeni alınan eve, arabaya vs. değil mi? İnsanların hep çok istedikleri şeyler dikkat ederseniz. Dolayısıyla istemsizce arzuladıkları için olabiliyor.
N.D.: Evet, böyle bir iddia var; mavi ve ela gözlü kişilerin gözlerinde daha yıkıcı ışınlar çıktığı söyleniyor. Ama ben duyguların daha etkili olduğunu düşünüyorum.
N.D.: 12. yy düşünürlerinden birisi Fahreddin Razi de bunun ruhi bir mesele olduğunu savunur ve bunu şöyle açıklar: ”Bir şeyi güzel görme esnasında o güzelliğin kaybolacağına dair şiddetli bir korku meydana gelir. Şiddetli korku da, ruhun, kalbin içinde sıkışıp kalmasını iktiza eder. İşte o zaman ruh ve kalp çok ısınır. O zaman, ruh-i bâsirede kuvvetli ve sıcak bir hal meydana gelir. İşte bu ruhun ısınması, gözler aracılığı ile karşı tarafa ulaşarak onu etkilemektedir.” diyor. Burada sevenin kaybetme korkusu farkında olmadan kendi enerjisini olumsuz yönde harekete geçiriyor yani. O güzelliğin kaybolacağına dair şiddetli bir korku meydana geliyor, o korku da kalbi sıkıştırıyor. Ruh ve kalp çok ısınıyor bu hisle. İşte bu sıcaklık göz aracılığıyla karşıya gidebiliyor. Ya da o kişide olan güzelliğe (ya da beğenilen her neyse) istemeden de olsa böyle bir istek meydana geliyor vücutta. Eski düşünürler ve alimler bunu şöyle anlatıyorlar: “Nazarı değen kişinin gözlerinden o esnada zehirli bir ateş, sıcaklık çıkar.” Bazı yılan türlerinde varmış bu, göz attığında aynı şekilde insana nazar gibi tesir edermiş.
N.D.: Aslında yıldız düşüklüğü denilen şey doğum haritanızda gezegenlerin zorlu açılarda çalışması. Mesela Satürn sizi sürekli disipline etmeye çalışırken bunu bazı şeyleri kısıtlayarak yapacaktır. Aslında yıldız düşüklüğü görünüşte kötü gibi dursa da yüksek bilince erişenler daha çok buradan çıkabilir. Yıldızı yüksek dediğimiz çok şanslı olanlar şımarıp kaybedenlerden de olabilir. Ya da aura dediğimiz enerji bedenimizdeki zayıflık nedeniyle enerji kaçağı oluşuyor veya nazara uğramış olabilir diyebilirim. Nasıl anlarız? Eğer hayatımızda normalin üstünde seyir eden olumsuzluk akışı varsa kişi bu noktada tersliği hissediyor, benim -halk içindeki deyim ile- yıldızım düşük galiba diyebiliyor.
N.D.: En başta şunu söylemeliyim bunu sizin adınıza kimse yapamaz. Siz kendinizi yükseltirsiniz. Bunun için de enerji temizliği, su ve toprak ile negatif enerjiyi boşaltmak, dua etmek, manevi çalışmalar, özellikle insanlara yardım etmek, sizde ne çoksa onu paylaşmak mesela, bir şekilde hizmete gönüllü olmak işe yarayabilir. Kendimizi olumsuz duygu durumundan çıkarmak ve frekansı yükseltmek, sık sık doğada yürümek, pozitif insanlarla beraber olmak gerekir. Frekansı düşüren ya da yükselten en önemli şeylerden biri yanımızda, çevremizde bulunan insanların enerjileridir. Olumsuz ve karamsar insanların yanında nasıl yaşam enerjinizin düştüğünü, çok neşeli hayat dolu birinin yanında nasıl enerjinizin yükseldiğini fark etmişsinizdir. Bu uyumlanma doğal olarak gerçekleşir, sizi o kişinin rezonansına çıkarır bir anda.