Bir kadının hayatı boyunca karşılabileceği en şiddetli ağrılardan biri de doğum ağrısı. Sosyal medya, doğumu deneyimlemiş annelerin tecrübeleri, içinde bulunulan kültürel yapı ve kadının kendi bedenini tanıyamaması gibi etkenlerle bu ağrı korkusu adeta bir kabus haline gelebiliyor. Dolayısıyla doğum ağrısı yaşama kaygısı anneleri sezaryene yönelten en yaygın nedeni oluşturuyor. Öyle ki yaklaşık her iki kadından birinin ideal doğum şeklinin vajinal doğum olduğuna inanmasına rağmen, doğum ağrısı kaygıları nedeniyle sezaryeni tercih ettiği gözleniyor. Anne adaylarına verilen eğitimler, hekimleriyle süreci birlikte yönetme şansı, ağrı yönetimi için uygulanabilir yöntemler (nefes egzersizleri, yoga, hipnoz, epidural anestezi gibi) doğum ağrılarının büyük oranda hafiflemesini sağlarken doğumun kalitesini de artırıyor. Ayrıca doğumdan hemen sonra anne ve bebeğin ten tene temas etmesi ve her fırsatta emzirebilmek, anne ile bebeğin ruhsal ve fiziksel sağlıkları açısından büyük önem taşıyor.
Normal doğumdan kaynaklanan pelvik taban travması nedeniyle pelvik bölgesindeki organların sarkacağı ve bunun sonucunda idrar kaçırma sorunu yaşanacağı kaygısı da anne adaylarını sezaryene yöneltebiliyor. Vajinal bölgede yaralanma korkusu, vajinal doğumdan kaynaklanan idrar ile dışkı kaçırma/zorluk gibi sorunlar anne adaylarının sezaryen doğum istemesine yol açabiliyor. Aslında her hamilelik ile doğum pelvik bölgesindeki organ sarkmaları için risk oluşturuyor ve doğum sonrasında organ koruyucu egzersizler yapılması öneriliyor.
Doğal vajinal doğum başlangıçta yolunda gitse de bazen çeşitli etkenler nedeniyle forseps veya vakum gibi aletlerle yapılan operatif vajinal doğuma ya da acil sezaryen doğuma geçiş olabiliyor. Müdahaleli ve sezaryen doğum, yolunda gitmeyen veya eylemin durakladığı dönemde bir kurtarma yöntemi olarak uygulanıyor. Dr. Özge Kaymaz Yılmaz, konuyla ilgili "Enfeksiyon ve kanama gibi fiziksel sorunlara ek olarak, acil sezaryenle doğum hastalar için genellikle duygusal olarak travmatik bir deneyim oluyor. Bunun sonucunda doğum sonrasında depresyon ve travma sonrası stres bozukluğu sorunları gelişebiliyor. Dolayısıyla anne adayları bu tür travmalardan kaçınmak için sezaryene yönelebiliyor. Aslında normal doğum esnasında sorunlar nadir yaşanıyor. Ayrıca yaşansa dahi komplikasyon riski de günümüzde oldukça az" ifadelerini kullandı.
Vajinal doğumlarda doğum kanalının en son bölümünde gelişebilecek olan yırtıkları önlemek, kimi zaman da doğumu hızlandırmak amacıyla yapılan ve epizyotomi olarak adlandırılan kesiler de sezaryene yönelmenin bir başka önemli nedenini oluşturuyor. Ancak son yıllarda nefes egzersizleri, doğum öncesindeki eğitimler ve bilinçlenme sayesinde epizyotomi oranı önemli ölçüde azalmış durumda. Ayrıca veriler, vajinal kesi girişimlerin doğum sırasındaki anüs yaralanması riskini azalttığını gösteriyor.