Tuz, kan basıncını arttırma eğilimine sahiptir. Yüksek tuzlu besinlerin tüketimine bağlı olarak artan kan basıncı ise iç kulaktaki hassas kan damarlarına zarar verebilir. İç kulakta bulunan kan damarları, seslerin beyne iletilmesi adına kritik bir rol oynar. Kan basıncındaki artış, damar duvarlarında baskı oluşturur ve zamanla damarların hasar görmesine neden olabilir. Şeker ve işlenmiş gıdalar, vücudumuzda iltihaplanmayı tetikleyici etkiler gösterir. Yüksek şeker tüketimi, kan şekerinin dengesizleşmesine yol açar. İşlenmiş gıdaların fazla tüketilmesine bağlı olarak vücutta iltihap oluşumu gözlemlenebilir. Vücudun doğal dengesinde meydana gelen bozulmalara bağlı olarak iç kulakta hasar oluşabilir. Hasarın seviyesine bağlı olarak ise işitme sağlığınız tehlikeye girebilir.
Su, vücudun genel fonksiyonları için olduğu kadar, iç kulaktaki bu hücrelerin sağlıklı kalması için de hayati öneme sahiptir. Dolayısıyla vücudun yeterince su almadığı durumlarda, iç kulaktaki işitme hücrelerine ulaşan kan akışı azalabilir, kan hacmi ve sıvı dengesinde meydana gelen bozulma iç kulaktaki hücrelere gereken besin maddelerinin ve oksijenin ulaşmasını engelleyebilir.
Antioksidan tüketiminin az olduğu durumlarda vücutta oksidatif stres meydana gelmeye başlar. Serbest radikallerin sayısı artar, buna bağlı olarak ise vücutta oksidatif hasar oluşumu gözlemlenebilir. Antioksidanlar ise serbest radikallerin neden olduğu oksidatif hasara karşı koruma sağlayarak işitme hücrelerinin sağlığını destekler. Bu nedenle, antioksidan açısından zengin meyve ve sebzeleri düzenli olarak tüketmek gerekir.