Bunun yanında, sık soğuğa maruz kalma, sosyoekonomik düzeyin düşüklüğü, kötü beslenme, hepatit B sarılığı geçirme, fibrinojen yüksekliği, pıhtılaşmaya meyil nedenleri arasında sayılabilir. Klinik olarak 5 ana kriter (shionaya) esastır. Sigara içilmesi, 50 yaş altı, diz altı tutulumu, atheroskleroz risk faktör yokluğu ve üst ekstremite tutulumundan 4’ünün varlığı teşhis için yeterlidir. Hastanın şikayetleri üzerine atardamar muayenesinde çoğunlukla yukarıdaki kriterlere göre tanı konulmaktadır. Muayene sonrası sıklıkla tıkanıklığın yeri ve derecesini belirlemek için ultrasonografik ve doppler çalışmaları yapılmalıdır. Hastalığın arter ağacındaki tutulumu için tomografik anjiyografi gerekmektedir. Böylelikle tıkanıklığın yeri, tıkama miktarı, uzunluğu, parmaklara kan akış yolu ve en önemlisi yardımcı (kollateral) kan damar varlığı saptanır. Tedavide bu çok önemlidir. Bazı durumlarda istenen klasik anjiyografi ise hem tanı hem de tedavi amaçlıdır."
Tedavi için sigaranın bırakılması gerektiğini de sözlerine ekleyen Prof. Dr. Faruk Cingöz, "Öncelikle sigara kesinlikle bırakılmalı. Buerger hastalığı, sigaraya karşı gelişen alerji olarak değerlendirildiği için alerjen yani sigara bırakmak tedavinin ilk başlangıcı ve olmazsa olmazıdır. Çünkü alerjen ortadan kalkarsa hastalıkta da ortadan kalkacaktır. Sigarayı bırakan Buerger teşhisi konmuş hastaların yaklaşık yüzde 90’nında ayakta yara bile olsa iyileşme görülmektedir. Sürdürülebilir ve düzenli bir egzersiz programı zorunludur. Azami ölçüde soğuk havalardan ve soğuk travmasından korunulmalıdır. İlaç tedavisinde ise ağrı kesici, damar genişletici, pıhtı eritici ve engelleyici ilaçlar kullanılmaktadır.
Bu ilaçlar devamlı ve kesintisiz kullanılması gerekir, asla bırakılmaz. Yara varsa; lokal tedavinin yanı sıra ozon, yüksek basınçlı oksijen, PRP ve kök hücre uygulamaları yapılabilmektedir. Günlük kullanımdaki ağrı kesiciler ne yazık ki ağrıyı kısmen azaltsa da çoğu zaman etkisiz kalmaktadır. Bu durumda uzman hekim uyuşturucu nitelikli ağrı kesiciler verebileceği gibi epidural anesteziyi yani kısmı anesteziyi gerekli görebilmektedir. Bu tedavilere cevap alınamazsa öncelikle anjiyografik olarak damarın açılması amaçlanmaktadır. Yine de sonuç alınamazsa hasta uzvu besleyen damarları daraltan sempatik sinirlerle birlikte açık rekonstrüktif damar ameliyatları yapılır. Bunlara da cevap alınmazsa ne yazık ki ilgili bölgenin kesilme kararı verilmektedir. İyileşme ve tekrar hastalık oluşması ile birlikte hastalık ilerler daha önce kesilen yerin üzerinden kesilmesiyle süreç devam eder gider. Ancak hastaların büyük çoğunluğunda alışkanlıklarını damar sağlığı yönünde değiştiren ve geliştiren, ilaçlarını düzgün kullanan ve kontrollerini aksatmayan hastalarda klinik durgunluk oluşarak kişi kötü tablolardan kurtulabilir" dedi.