Kuşaklararası travma aktarımı üzerindeki çalışmalar hem psikolojik hem de biyolojik olarak gerçekleşiyor. Biyolojik çalışmalar üzerinde tartışmalar devam etse de travmanın genetik olarak çocuğa aktarıldığı görülüyor. Çocuklara genler aracılığıyla travma miras edilmesine epigenetik deniliyor. Epigenetik değişim kavramı, kişinin genetik diziliminde bulunan ancak aktif olmayan çeşitli çevre koşulları ve deneyimlerle genlerin aktiflik biçimini değiştiriyor. Epigenetik değişim mutasyon anlamına gelmiyor. Travmalar genler yoluyla aktarılıyor mu? sorusu için yapılan çeşitli çalışmalar var. Bu deneylerden biri şöyle:
Fareler üzerinde yapılan bir deneyde fareler öncelikle kiraz çiçeği kokusuna maruz bırakılmış. Kiraz çiçeği kokusuna maruz bırakılan farelere hafif bir şekilde elektroşok verilip ardından da kiraz çiçeği kokusunu koklamamaları üzerine eğitilmişler. Kiraz çiçeği kokusu almaması için eğitilen farelerin diğer nesilleri kiraz çiçeği kokusu aldıklarında stres seviyelerinin arttığı ve stres belirtileri gösterdiği görülmüş. Travmanın genetik aktarımı üzerine yapılan çalışmalardan bir diğeri de uzun süredir kıtlık sorunu çeken bireylerin çocuklarının, kıtlıkla karşı karşıya kalmasalar dahi vücutlarının herhangi bir kıtlık durumu için kalori tutmaya ve kilo almaya meyilli olma gibi tedbirler aldıkları görülmüş.
Yapılan son çalışmalara göre, travma gibi baş etme mekanizmasının da kuşaklararası genlerle aktarıldığı görülmüş. Ailesi kıtlık, deprem, sel veya savaş görmüş bireylerde çocukların stres ve durumla baş etme stratejileri aktarılıyor. Travmalarıyla sağlıklı bir şekilde baş eden ebeveynlerin çocuklarının da yaşadıkları durumlarda stresle baş edebilme ve durumu işleyebilme kapasitelerinin yüksek olduğu gözlemleniyor.