Tiroid nodüllerinin bir kısmında tiroid kanseri gelişme riski vardır. Bu nedenle özellikle ülkemiz gibi tiroid hastalıklarının yaygın olduğu bölgelerde tiroid muayene ve taramaların yapılması hayati önem taşımaktadır. Bu nodüllerin varlığı durumunda vakit kaybetmeden bir endokrinoloji uzmanına başvurulmalıdır. Muayenede detaylı hasta öyküsünün dinlenmesinin ardından riskli bulunan nodüllerden biyopsi istenmektedir. Kanser riskini belirlemede ultrason eşliğinde kullanılan 'tiroid ince iğne aspirasyon biyopsisi' yöntemi, hastalığın tanısının konulmasını ve ameliyata gerek kalmadan nodül hakkında bilgi edinilmesini sağlamaktadır.
Anestezi gerektirmeyen bu yöntemde; kan almada kullanılan enjektörle nodülün içerisinden çok az miktarda sıvı alınır ve alınan örnekteki hücreler mikroskop altında incelenir. Biyopsi öncesi aç kalmaya gerek yoktur ve biyopsiden hemen sonra kişi iş ve sosyal hayatına dönebilir. Tiroid kanserleri, erken dönemde yakalandıklarında kemoterapi ve radyoterapiye gerek kalmadan tedavi edilebilen hastalıklar oldukları için erken tanı büyük önem taşımaktadır.
Özellikle birinci derece yakınlarında tiroid kanseri öyküsü olan kişilerin mutlaka tiroid testlerini ve muayenesini düzenli aralıklarla yaptırmaları gerekmektedir. Bu kişiler ayrıca tiroid nodülleri varsa bunların takibini de aksatmamalıdır. Tiroid hastalıklarında ailevi yatkınlık sık görülmektedir. Ailesinde tiroid kanseri öyküsü olanlarda, tiroid kanseri yatkınlığı olan genetik hastalıklarda, radyasyona maruz kalmış kişilerde ve ayrıca nodülün büyük olduğu veya şüpheli özellikler gösterdiği durumlarda nodüllerin kanser hücreleri içerip içermediği mutlaka araştırılmalıdır.