Sizin için önemli olan o kişi ile aranızdaki tüm belirsizlikler ortadan kalktı, arzu ettiğiniz güven ortamı oluştu, kendinizi özel ve önemli hissederek sahip olduğunuz güçlü bağlılık duygunuzla yaşamda yol alırken ilişkinizin aslında bir alışverişten ibaret olduğunu hiç düşündünüz mü?
Sevmeyi ondan öğrendiğimi her fırsatta dile getirdiğim Eric From’un dediği gibi; “Yaşamı paylaşmak, sevgiyi paylaşmaktır. Anlaşmaktır. Vermeden alınamaz tek şeydir mutluluk. Önce ver; sonra al.” Bu cümleden de anlaşılacağı gibi her ilişki bir alışveriştir aslında…
İlişkimize sevgimizden, ilgimizden, bilgimizden vermemeye, katkıda bulunmamaya başladığımızda veya bize sunulan şeyleri görmezden geldiğimizde bu kıymetli alışverişin dengesine ciddi şekilde zarar vermiş oluruz. Yeni başlayan, yıllar öncesinden süre gelen, hatta mutlu günlerini mumla arayan bir ilişki içindeyseniz paylaşacağım bu dört niteliği hayatınıza katmanız ve karşılıklı alıp vererek dengeye oturtmanız ilişkinize sihirli bir dokunuş katacaktır.
Sihirli dokunuş olarak adlandırdığım; ilgi göstermek, olduğu gibi kabul etmek, şefkat göstermek ve takdir etmek aslında bizim çocukluk dönemlerimizde özgüven ve sağlıklı bir oluşturabilmek için ailemizden almamız gereken niteliklerdir. Bununla birlikte bir ilişkide sevildiğimizi almak için ilk baktığımız niteliklerin de en başında geliyor.
İLGİ GÖSTERMEK
Duygu ve düşüncelerimiz karşımızdaki kişi tarafından önemsendiğinde, fiziksel ve ruhsal ihtiyaçlarımıza cevap verildiğinde, karşımızdaki kişi bize karşı duyarlı olduğunda ve bizi merak ettiğinde bu niteliği yoğun şekilde hissederiz. Sevildiğimizi anlamak için ilk baktığımız kriter ilgidir ve bu davranış bizi mutlu eder. Eşinizle, sevgilinizle çıktığınız bu yolda onu dinlemeyi, merak etmeyi unutarak bu dengeyi biraz bozmuş olabilirsiniz ama hiçbir şey için geç değil. Hayatınızdaki kişiyi dinlemek, önemsediğinizi dile getirmek, onun ihtiyaçlarına, duygu ve düşüncelerine karşı duyarlı olduğunuzu gösteren davranışlarda bulunmak atılabilecek en güzel adımlardan birkaçıdır.
Etrafınızda bazen ilgiden bunaldığını, hayatındaki kişi onunla aşırı ilgilendiği için bu durumdan bıktığını söyleyen insanların serzenişlerini duyarsınız, bilin ki orda ilgi değil kontrol vardır. Kontrol edildiğinizde özgürlüğünüze müdahale edildiğin hissederek gerilirsiniz ve şikayet edersiniz. Gerçek ilgi ise sizi asla bıktırmaz, bunaltmaz, sıkmaz aksine daha mutlu olmanızı ve gözlerinizin parlamasını sağlar.
KABUL GÖRMEK
Eleştirmeden, yargılamadan, seçimlerimize, fikirlerimize saygı gösterilmesi, sahip olduğumuz her şeyle karşımızdaki kişinin bizi kabul etmesi alabileceğimiz en güzel hediyedir. Danışanlarla yaptığım çalışmalarda en çok karşılaştığım konuların başında, insanların dışarıdan onay almaya duyduğu ihtiyaçtan nedeniyle kendi düşüncelerinden, isteklerinden, arzularından ve hedeflerinden vazgeçmeleri geliyor. Öncelikle sahip olduğunuz artılarınızı, eksilerinizi, sahip olduğunuz tüm güzellikleri ve kusurları kucaklayarak kabul ettiğinizde artık dışarıdan onay almaya ihtiyaç duymazsınız. Onay kaygısı taşımadığınız için de hayatınızdaki kişilerin istediği insan olmak zorunda da kalmazsınız.
Kendinizi olduğunuz gibi kabul etmek, hayatınızdaki kişiye verebileceğiniz en güzel hediyedir. Hayatınızdaki bu sorunu çözdüğünüzde onu da olduğu gibi kabul ederek, değiştirmeye çalışmadan kendisi olmasını izin verirsiniz.
ŞEFKAT GÖSTERMEK
Şefkat kelimesinin köküne indiğimizde sevgi ve merhamet kavramlarıyla karşılaşırız ve bu duygular birbirimize daha yakın hissetmemizi sağlar. Saçımızın okşanması, elimizin tutulması, uyurken üzerimizin örtülmesi veya yanağımıza tatlı bir öpücük kondurulması şefkat göstermenin yollarından bi’kaçı olabilir. Hepimiz için şefkat kavramının tanımı birbirinden farklıdır, bu durum tamamen çocukluktan getirdiklerimizle ilgili aslında.
Şefkat görmeden büyümüşsek, karşımızdaki kişiye bu duyguyu yansıtmamız pek mümkün olmayacaktır. Çocukluk dönemimizde bize şefkat gösterilmemesi, yaşamımızın geri kalanında değersiz hissetmemize ve kendimizi sevilmeye layık bulmamamızı beraberinde getirebilir. İlişkinize bu kıymetli niteliği katabilmek için şefkat göstermeye önce kendimizden başlamanız gerekmektedir. Kendinizi değerli hissettiğinizde ve sevilmeye layık bulduğunuzda artık benimsediğiniz bu duyguyu hayatınızdaki kişiye de yansıtabilirsiniz. Birbirinize gösterdiğiniz şefkat aranızdaki bağın daha da güçlenmesine yardımcı olacaktır.
İlişkinizde birbirinize şefkat gösterip göstermediğinizi anlamak için tartışma ve çatışma anlarınızı ele almanızı istiyorum. Aranızda şefkat yoksa tartışma sırasında aşağılayıcı, yargılayıcı, kişiliği hedef alan kırıcı sözler söyler ve duyarsınız. Tartışma sırasında sabır göstererek, sakince dinlemeye ve anlamaya çalışıyorsanız, birbirinizin kişiliğini hedef almadan, haklı çıkmaya çalışmadan problemi çözmeye odaklanıyorsanız ilişkinize bu niteliği fazlasıyla katmışsınız demektir.
TAKDİR ETMEK
Yaşamımız boyunca aldığımız takdirler doğrultusunda oluşan inançlarımız bugünkü bizi meydana getirir. Hepimiz varlığımızın, yaptıklarımızın takdir edilmesine ihtiyaç duyarız. Takdir, minnet, teşekkür içermeyen bir ilişki kendimizi eksik ve yetersiz hissetmemize sebep olur. Kendinizi acımasızca eleştirdiğinizde, yargıladığınızda, küçümsediğinizde, sahip olduğunuz güzellikleri fark etmediğinizde, hayatınızdaki insanında güzel yanlarını fark edemez ve dolayısıyla takdir edemezsiniz. Kendinizle imzaladığınız barış sonrasında, hayatınızdaki kişinin olumlu özelliklerini ve güzel yanlarını daha çok fark edeceksiniz. Oluşturduğunuz bu farkındalık onu daha çok takdir etmenizi sağlayacak.
Yazımın başında Eric From’un cümlesini paylaşarak, ilişkinin bu dört temel ihtiyacımızın alışverişi olduğunu belirtmiştim. Sevildiğimizi hissetmek ve sevdiğimizi hissettirebilmek için bu dört niteliğe ilişkimizde yer vermek bizim mutlu ve dengeli bir ilişki yaşamamızı ve bu ilişkinin çok uzun yıllar sürmesini sağlayacaktır. Unutmayın hiç kimse kabul edildiği, takdir edildiği, ilgi ve şefkat gösterildiği bir ilişkiden gitmek istemez.
İlişki Yaşam ve Yönetici Koşu Ayşen Tek,