Yaşam ‘Kapkaç yok bomba var’

‘Kapkaç yok bomba var’

15.07.2008 - 04:17 | Son Güncellenme:

Anadolu Ateşi önceki hafta Filistin’de ‘yandı’... Biz de onları izlemek için ülkenin kültürel merkezi Ramallah’taydık. Her köşe başında M16’lı bir adam var ama genel olarak şehirde asayiş berkemal. Kapkaç bile yok neredeyse... Ancak meydanın ortasında bir bomba patlasa kimse şaşırmayacak...

‘Kapkaç yok bomba var’

Anadolu Ateşi Filistin’de. Önceki hafta bu haberi görmüşsünüzdür gazetelerde. Mustafa Erdoğan yönetimindeki dans topluluğu zaten her daim dünya turnesinde. Ama bu kez farklı... Filistin pek öyle koşa koşa gidilecek bir yer değil. Beni de davet ediyorlar ve itiraf edeyim, koşa koşa gidiyorum.
Anadolu Ateşi’nin yaklaşık 50 kişilik turne ekibiyle birlikte yola koyuluyoruz 7 Temmuz’da. Filistin’e uçuş yok, Tel Aviv’e gidiyoruz. Otobüslere biniyoruz, ver elini Filistin. Sınırdan geçmek çok kolay, kimse bakmıyor Filistin’e girenlere. Bir saat sonra Ramallah’tayız. 

‘Filistin kanı taşıyorum’

Otele yerleştikten sonra şehir merkezine gidiyoruz. Mihmandarımız Yafa, 25 yaşında, Kanada’da uluslararası ilişkiler okuyan bir kız. Yafa’nın anlattığına göre 80 bin nüfuslu Ramallah, Filistin’in kültürel merkezi. Tiyatrosu, konservatuarı, kültür sarayı var. Hatta Filistin’in ilk dans festivali de 1950’lerde Ramallah’ta yapılmış.
“Aaa, o da ne Starbucks!” derken bir de bakıyoruz ki aynı logonun üstüne “Stars & Bucks” yazıyor. Çakma Starbucks yani! Sokakta yürürken her köşe başında M16’lı bir adamla karşılaşmak mümkün. Genel olarak asayiş berkemal şehirde, kapkaç bile yok neredeyse ama meydanın ortasında bir bomba patlasa kimse şaşırmayacak gibi...  

‘Fatiha suresini oku!’

Ertesi sabah Kudüs’e doğru hareket ediyoruz. Yafa bizimle gelemiyor, çünkü İsrail’e girmesi -Kanada pasaportu taşımasına rağmen- yasak. Nedenini soruyorum, cevabı iç sızlatıcı: “Çünkü Filistin kanı taşıyorum”.
Kudüs’e girerken trafik duruyor, meğerse yolda bomba varmış, imha ediyorlarmış. Burada gayet sıradan bir olay!
Müslümanların kutsal mekânı olan Haram-ı Şerif’e gidiyoruz. Kapıda Türkiye’den geldiğimizi pasaportumuzla, Müslüman olduğumuzu nüfus kâğıtlarımızdaki din hanesiyle ispat etmeye çalışıyoruz, yetmiyor. “Fatiha suresini oku” diyorlar. Okuyunca ikna oluyorlar ama iş orada bitmiyor. Kollarım da, başım da kapalı ama pantolon yasağına takılıyorum. Girişteki dükkândan bir çarşaf uzatılıyor ve nihayet Kubbet-ül Sahra’ya giriyoruz.
Buranın önemi, Hz. Muhammed’in Miraca yükseldiği yer olması. Zaten adımın geldiği olay burada cereyan etmese biraz zor katlanırdım bunca eziyete!

5 kez ara verildi festivale

Öğleden sonra Ramallah’a dönüyoruz. 15. yaşına giren Uluslararası Filistin Festivali’nin açılışı Anadolu Ateşi ile yapılacak. 15 yıl içinde beş kez ara vermek zorunda kalmışlar festivale çatışmalar nedeniyle. Dans ve müzik temalı festival, 21 Temmuz’a kadar Şilili ve İtalyan dans toplulukları ile Cezayirli şarkıcı Cheb Faudel’i ağırlayacak. Bunun dışında 6 Filistinli dans topluluğunun da gösterisi olacak. 

‘Gönül borcumuzdu’

 Ramallah Kültür Merkezi’nin 750 kişilik salonu tıklım tıklım dolu. Perde açıldığında müthiş bir heyecan ve minnetle alkışlıyorlar dansçıları. İki saatlik gösteri boyunca da alkışlar susmuyor. Gösterinin arasında Anadolu Ateşi’nin Filistin’e gelmesine önayak olan isim, Kudüs Başkonsolosu Büyükelçi Dr. Ercan Özer teşekkür plaketi sunuyor Mustafa Erdoğan’a. Finalde ise kıyamet kopuyor, herkes ayakta, dakikalarca alkışlıyor Anadolu Ateşi’ni.
Mustafa Erdoğan çok mutlu, “Sekiz yıl önce ilk turnemizi İsrail’e yapmıştık. Buraya da çok davet edilmemize rağmen güvenlik nedeniyle gelemedik. Şimdi Filistinlilere gönül borcumuzu ödüyoruz” diyor.
Salonu dolduran Filistinliler gösteriye bayıldılar ama en önemlisi bir Türk topluluğun kalkıp ülkelerine gelmesi onlar için. Çünkü Türkiye’den 1200 km uzakta, sürekli yürekleri ağızlarında yaşayan insanlar bu salonu dolduranlar. “Biz de varız” demek isteyen insanlar...
En acısı da şu: Barış içinde yaşayabilseler, Ramallah kısa sürede herkesin koşa koşa gitmek isteyeceği bir yer olacak. Ama bu günün “ne zaman ne olacağı belli değil.”

Haberin Devamı

Hz. İsa gelirse...Şam kapısından giriyoruz Kudüs Eski Şehir’e. İlk durak Hz. İsa’nın çarmıhı sırtında taşıdığı yol... Yol kutsal ama etraf  Mahmutpaşa... Terlikçiler, baharatçılar ve “Gümüş” dizinin tişörtleri.
Hz. İsa’nın çarmıha gerildiği ve mezarının bulunduğuna inanılan Kıyamet Kilisesi’nde ise bambaşka bir hava var; buradaki Hıristiyanlar 2 bin yıllık yaslarına devam ediyor. Bir başka yas da Ağlama Duvarı’nın önünde. Duvarın önünde dualar okunuyor, dilekler yazılıp deliklere sıkıştırılıyor. 
Kudüs gezimizi Zeytindağı’na çıkarak bitiriyoruz. Hz. İsa’nın buradaki bir kiliseye geleceğine inanılıyor. Bu nedenle 24 saat canlı yayın yapan kameralar var. Aşağıda milyon dolarlık mezarlar görünüyor. Burada yatanların cennete gideceğine inanan zengin Yahudiler ödüyorlarmış bu paraları.

Yazarlar