Kişisel Gelişim Ve Enerji Eğitmeni Sevgi Keleş

Kişisel Gelişim Ve Enerji Eğitmeni Sevgi Keleş

sevgikeles@sevgikeles.com

Tüm Yazıları

Yaşam büyülü bir yolculuktur. Bazen takılı kaldığımız, bazen akıp gittiğimiz, bazen akışa yön verdiğimiz bazen de akışa yön veriyorum derken kendimizi akıntıya bıraktığımız bir yolculuk... Sadece baktığımız, gördüğümüz ve anladığımız kadar büyülü bulabileceğimiz bir yolculuk...

Çoğunlukla değişimin seçim ya da gereklilik sonucu olduğunu düşünürüz. Fakat bazen kişi değişmese de frekansı değişir. Bu konuya içeriden baktığımızda süreci fark etmemiz zordur. “Sende bir değişiklik mi var?” sorusuna “Hayır, aynıyım” diyerek karşı tarafı değişmediğimize ikna etmeye çalışırız. Bunun için dışarıdan bir gözlem ve örnekle devam edersek daha verimli olabilir. Aylardır, yıllardır tanıdığınız bir kişi size bir anda sanki başkalaşmış gibi gelebilir. Sanki daha soğuk gibi, sanki dargın, bir şeylere kızmış gibi gelebilir. Böyle bir durumda kuvvetle muhtemel ilk yapacağınız şey, önce kendinizi suçlamak ve “Acaba ne yaptım da böyle oldu?” demek, sonrasında da onu suçlamak ve “Niye böylesin? Farklısın, düzelmelisin, eskisi gibi olmalısın” gibi bir geri bildirimde bulunmak olacaktır. Fakat karşı taraftan bir şeyin değişmediğini, her şeyin yolunda olduğunu duyabilirsiniz. Ancak bilirsiniz ki aynı değildir. Alıştığınız ritim değişmiştir. Şimdiki duruma kötü diyemezsiniz, somut bir kötüleşme yoktur. Bununla birlikte “Çok iyiyiz, sorun yok” demeye de diliniz varmaz. Bu durum bir süre böyle devam ettikten sonra pes eder, buna da alışırsınız. Belki yaşadıklarındandır, belki geçmişindendir, belki olgunlaşmış ve dinginleşmiştir, belki sizden belki de ondan kaynaklıdır ama artık durum budur. Peki, kişi sorun olmadığını söylüyorsa, yeni haliyle ilgili bir gerekçe sunamıyorsa ve kendisine aynıymış gibi geliyorsa ne değişmiştir? Frekans…

Haberin Devamı

Frekans birçok sebeple değişebilir. Kişinin farkındalık seviyesi, yaşadıklarına olan bakış açısı ve yaşam tarzındaki değişiklikler, maruz kaldığı olaylar, motivasyon alanları vb. birçok şey frekansı etkileyebilir. Aslında hepimiz frekans değişikliğini fark ederiz. Bir gün bir şey olur ve eskisi gibi hissetmezsiniz, işte frekans o değişikliklerden biridir. Kişiler aynı da olsa eskisi gibi hissettirmez. Sanki şarkının bestesi aynıdır da ritmi değişmiş gibidir. Aynı sözleri duyar ama aynı tınıyı duymazsınız. O size aynı şarkı diye ısrar eder, siz farklı duyduğunuzu, değişik bir şey olduğunu söylersiniz. Bazen de bu frekans artı yönde değişir ve eskiden kopuk, uzakken birden daha yakın olursunuz. Frekans artı yönde değişince insan sebep aramaz, ritim hoşuna gidince beste güzelleşir. Bu esnada ritim ilk haline dönerse dikkat çeker çünkü insan bir kere farkına vardığı hiçbir şey için artık fark etmezlikten gelemez. Artarak çoğalan güzellik olunca peşi sıra mutluluk gelir. Artarak azalmaya başlayınca kaygı tetiklenir. “Böyle durumlarda ne yapmak gerekir?” sorusunu duyar gibiyim. Kişinin frekansını düzeltmesini talep etmek müziğin sesinin kapanmasına sebep olabilir. Bu yüzden kendinize sorun: Ritmi değişmese de bu besteyi dinlemeyi istiyor muyum? Bu besteyi sevmemin tek sebebi bana sunduğu ritim miydi? Cevap hayırsa frekanslar ayrılmaya başlamıştır. Zaman içinde kalıcı uzaklaşma ihtimali olabilir. Cevap evetse besteyi ilk kez duymuş gibi ritmi bu haliyle dinleyip bu notaları tanımak, anlamak gerekir. Madem beste aynıymış, madem kendisinin size karşı aynı olduğunu söylüyor, değişmediğini iddia ediyor, o zaman bu frekansı tanıyıp bu ritme kulak vermeniz gerekir. Alıştığınız besteyi farklı ritimle dinlerken ön yargılı olmadıkça şarkının bu halini de sevebilirsiniz. Her ilişkinin, her kişinin kendisi için önemli olan konu, durum, olay ya da frekansını etkileyecek herhangi bir şeyle evrilebileceğini bilmek, iletişimi ve ilişkiyi pozitif anlamda destekleyecektir.

Haberin Devamı

Her insanın frekans algısı farklıdır. Bazen insanlar küsmez, kopmaz, kırmaz, dökmez, acıtmaz ama farklılaşır. Her insan bir yaşamdır. Tıpkı bize getirdiklerine rağmen yaşamın dilini öğrenip devam etmeye çalıştığımız gibi yaşamımızın bir parçası saydığımız kişilerin de frekanslarını, enerji dillerini öğrenerek yaşayabiliriz. Bazen doğrudan her şey bizimle ilgili değildir. Bizim olaylara bakış açımız ve verdiğimiz anlamla karşı tarafınki aynı olmayabilir. Frekansı değişen kişi, bu süreci farkındalık düzeyine göre bir gün fark edecektir. Fark ettiği zaman bu süreçte yanında olup onun her ritmine olan uyumunuzu gördüğünde artık aranızda enerji bağları oluşur. Bu bağlar “Yıllardır biz neleri aştık, neler gördük, o dönemlerde de beraberdik” diye hatırlayacağınız konu başlıklarını düğümler. Aranızda görünmez bir dil oluşur.

Haberin Devamı

Unutulmamalı ki zümrüdün bir parçası kopsa, çizilse, kırılsa ya da törpülense de kalan parça yine zümrüttür, öyle değil mi? Zümrüt değerinden bir şey kaybetmiş midir? Değerini çokluk, azlık ya da görmek istediğimiz şekil değil, ona verdiğimiz anlam belirlemez mi? O sizin için zümrütse bu haliyle de kıymetli değil midir? Artık istediğiniz gibi değilse değerini yitirmiş midir? Peki, siz ondan vazgeçtiğiniz zaman başka biri ona baktığında gördüğü yine zümrüt değil midir?