Pırlantanız Roberto Bene'den!

Bundan 15 yıl önce bırakın evlenirken tek taş almayı annelerimizin bile pırlanta takısı yoktu diyebiliriz. Pırlantası olanları ise parmakla gösterirlerdi. Bir tane pırlanta yüzüğü olanlar o takıyı güvenli bir yerde saklamaya çalışırlardı. Çünkü bundan 15 ya da 20 yıl önce o kadar yüksek paralar ödediler ki onun kıymetini iyi bilirler.

Pırlanta satanlar parmakla gösterilirdi. Takanlar da … Bundan seneler önce bir kuyumcu dükkanının vitrininde pırlanta bir ürünü nadir görürdünüz. Bugün ise kırk bine yakın kuyumcunun her birinin vitrininde bu değerli taşlar pırıl pırıl göz kamaştırmakta.

Peki ne yapmak lazım pırlanta satın alırken, nelere dikkat etmek lazım?

Sizi çok bunaltmadan, yormadan kısaca bahsetmek isteriz. Aynı büyüklükte iki pırlanta tek taş nasıl oluyor da birbirinden bu kadar farklı fiyatlarda olabiliyor. Birine on lira derken birine 30 lira diyebiliyorlar.

Biri diyor ki ben markayım. Biri diyor ki onun taşı iyi değil. Biri devamlı reklam veriyor.

Peki, biz kime nasıl inanacağız?

Siz siz olun, işi gerçekten pırlanta olan firmaları birbiri ile kıyaslayın. Peki, bu ne demek?

Çok basit. Bunun anlamı şudur. Bazı kuyumcular vardır vitrininin bir kısmına ortasına ya da sağına soluna pırlanta ürünler koyar. Bu firmalar toptancılardan bu ürünleri kendi üretmeden alırlar, vitrinlerine koyarlar ve satarlar. Zaten hissedersiniz. İstediği kadar iyi bir tezgâhtar olsun yine de hissedersiniz.

Bazı firmalar ise sadece pırlanta satarlar. Vitrinlerinde sadece pırlanta vardır. Kendi verdiği sertifikalar dışında uluslar arası geçerli sertifikaları da vardır. Bu kişiler pırlantadan anlarlar. Bu kişiler pırlantanın rengini ışıltısını ruhunda anlarlar. Bu değerli taşı ellerinde tutarken onu maddi değerinden değil, o taşı gerçekten sevdikleri için avuçlarının içinde saklarlar. Çünkü bu taşın onlara ışık verdiğini, eğer doğru kişinin elinde ise bu taş ona hayat vereceğini bilirler.

İşte kuyumcu ile gerçek pırlantacıyı böyle ayırt edeceksiniz.