Ayşegül Aydoğan Atakan Okul çocuklarında rastlanan en önemli sorunlardan biri olan ve özellikle ilköğretim çocuklarının okula başlamasıyla sıklıkla teşhis edilen dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB), erkek çocukların
yüzde 10’unda, kız çocuklarının ise yüzde 4’ünde olan bir sorun.
Genellikle yerinde duramayan, duvara tırmanan çocukların sorunu olarak bilinen DEHB, tedavi edilmediğinde önemli sonuçlar doğurabiliyor. Bu sorunu yaşayan ünlüler arasında azınlık grupta yer alsalar da Mozart, Einstein, Kennedy gibi büyük bilim, sanat ve devlet adamlarının bulunduğu biliniyor. DEHB’li çocuklarda ilaç tedavisiyle, davranış bozukluklarında çok belirgin düzelmeler sağlanabiliyor. Ancak ilaç tedavisinde anne - babanın rolü büyük.
Özellikle yaz geldiğinde bu çocuklardaki en büyük sorun, tatilde aileleri tarafından tedaviye ara verilmesi. Okulların kapanmasıyla birlikte pek çok aile, çocuğunun tedaviye olan ihtiyacının azaldığını düşünerek ilaçlarını kesiyorlar. Oysa uzmanlar, bunun son derece sakıncalı olduğunu söyleyerek, aileleri uyarıyor.
Kanada’da 28 yıldır çalışmalarını sürdüren ve DEHB konusunda dünyaca tanınan Toronto Üniversitesi Tıp Fakültesi Profesörü ve Scarborough Hastaneleri Psikiyatrik Araştırmalar Direktörü, Scarborough Hastaneleri’nde Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Kliniği Eğitim ve Araştırma Enstitüsü Direktörü; Çocuk ve Genç Psikiyatrisi Ana Bilim Dalı Başkanlığı ile Kanada Dikkat Eksikliği Eğıtim ve Araştırma Örgütü Kurucu Üyesi ve Eğitim Direktörü olan Prof. Dr. Atilla Turgay, konuyla ilgili sorularımızı yanıtladı.
DEHB’in görülme sıklığı nedir?
Çocukların yüzde 6 - 8’i bu bozuklukla doğuyor. DEHB, çocukluklarda her 3 - 4 erkek çocuğa karşılık 1 kızda görülüyor. Türkiye’de yapılan çalışmalara göre DEHB, dünyadaki kadar sık görülüyor. 13 yaşına kadar olanların yüzde 8’inde, 18 yaşına kadar olan çocukların ve gençlerin yüzde 6’sında bu rahatsızlık var.
Okul başarısının dışında çocuğun hayatını nasıl etkiliyor?
Ağırlıkla üzerinde durduğumuz konu, akşam okuldan çıktıktan sonra çocuklukların yaşamında ne büyük değişiklikler yaptığı. Mesela yemek saatinde yaptığı değişiklikler var. Yemek saati ile uyku saati arasında ailenin yaşam kalitesini dahi etkileyebiliyor.
Yemek sırasında ne gibi olumsuz davranışları oluyor?
Ailelerin en büyük sorunu, bu çocukların yemek saatinde masaya oturmaması. Eğer tedavide kullanılan ilaç uzun etkili değil, kısa etkili metilfenidat grubu ilaçsa, aile akşam yemeğini birlikte yeme hazzını yaşayamıyor. Örneğin öğle saatinde ilaç hâlâ etkinse oturup da yemeğini yiyen çocuk, akşam saatine kadar ilacın etkisi kalmadığı için, aile ilacı öğleden sonra vermediyse akşam sorun yaşanıyor.
İlacın verilme saati bu nedenle önemli yani...
Tabii. Kısa süre etkili (4 saat kadar) ilaçlar var. Bir de uzun süre etkili ilaçlar var. Onların da etkisi 12 saat sürüyor. Bu ilaçlar Türkiye’de 3 yıldır kullanılıyor. İlaç 12 saat etkiliyse akşama kadar etkisi sürüyor. Bu nedenle ilacın etkinliği geçmeden ailenin yemek yemesini tavsiye ediyoruz.
İlaçların kullanımıyla ilgili yeni yaklaşımlar neler?
Uluslararası derneklerden ABD, Avrupa ve Kanada’daki psikiyatri örgütleri, uyarıcı ilaçların kullanılmasında bazı ilkelerde anlaştılar. Bunlardan bir tanesi DEHB, okulun sorunu değil, yaşamın sorunudur. Sorunların yarısı okul içinde yaşanıyor ama diğer yarısı da aile içinde yaşanıyor.
İlaca tatil yok
Tedavide en sık yapılan yanlışlar neler?
Benim üzüntüm, Türkiye’ye gelince duyuyorum, yaz gelince hiperaktif çocuğu olan aileler, ilaçları vermiyorlar. Oysa ilaca ara verilmemeli, çünkü ilaca tatil yok. Tedavi eşittir okul dönemi olarak algılanıyor ki bu çok yanlış. Sadece okul döneminde ilaç verirseniz, çocuğun sorununun yarısını tedavi etmiş olursunuz. Çünkü DEHB, çocuğun aile ve kardeşleriyle olan ilişkilerini de etkiliyor. Ailelere şiddetle tavsiyemiz, 365 gün boyunca çocuklarına ilacını vermeleri. Tedaviye ara vermeler, ilacın metabolizmasını değiştiriyor. Çocuğa çok zararlı olabiliyor.
İlaç tedavisi, çocuğun hayatını nasıl değiştiriyor?
Öncelikle çocuğun olumlu ilişkiler kurmasına yardımcı oluyor, davranışını düzeltiyor. Eğer tedavi edilmezlerse DEHB’lilerin yaklaşık yarısı saldırgan, saygısız davranışlarda bulunan, arkadaşları tarafından itilen çocuklar oluyor. En önemli sorunlarından biri de okuldan atılmalarına yol açan, söyleneni yapmamak, başka çocukları ve hayvanları kızdırmaktan hoşlanmak gibi davranışları. Ancak bu davranışların okulla bir ilgisi yok, hatta okul tatil olduktan sonra, yaz tatilinde daha çok görülüyor. Çünkü yaz tatilinde çocukların günlük yaşamı değişiyor, bir öğretmen onları denetlemiyor.
Saldırgan davranışlarını kardeşlerinde gösteriyor
DEHB’li çocukların kardeşleriyle ilişkileri nasıl?
Normal şartlarda bu çocukların kardeş ilişkileri çok bozuk. Çocuk hiperaktif, öğrenemiyor diye ailesi o kadar çok ilgi gösteriyor ki, o zaman diğer çocuklarda göreceli bir ana baba yoksunluğu oluyor. Yani öbür kardeşler ihmal ediliyor. İkinci bir sorun da DEHB’li çocuk saldırganlık davranışlarını daha çok kardeşlerinde çıkarıyor. Okulda öğretmen ceza veriyor diye okulda sorun olmuyor belki ama evde anne baba tepki göstermiyorsa o çocuğun kardeşlerinde bir korkma, çekinme, kaygı, her an başıma bir şey gelecek, bana bir şey yapacak endişesi oluyor. Hatta kardeşleri şiddet içinde büyüyebiliyorlar.
Ama kardeş ilişkilerinde ilaçla çok olumlu düzelmeler oluyor.