Azoospermi olgularının yarıya yakını mikroTESE ameliyatı ile testislerden elde edilen spermler kullanılarak çocuk sahibi olabilir. Ancak geri kalanında ne yazık ki olgun sperm hücresi çıkmadığı için tedavileri devam edecektir. Testislerden olgun sperm hücresi çıkmaması durumunda, küçük bir doku örneği biyopsi olarak alınır ve histopatolojik incelemeye gönderilir. Testis biyopsisi, azoospermi olgularının çoğunda başvurulan yerleşmiş bir uygulamadır. Buradan, testislerdeki sperm üretiminin durumu hakkında genel bilgi edinilir.
Devamını okuKış aylarının yaklaşmasıyla birlikte havalarda soğuma da kendini hissettirmeye başladı. Bunun üreme fonksiyonlarını nasıl etkileyeceği konusu da ister istemez akla geliyor. Eskiden beri genel bir kanı olarak kış aylarında ve bahar başlangıcında kadınların gebe kalmasının daha kolay olduğuna inanılmıştır. Acaba bu gerçekten bilimsel olarak da doğru mu?
Devamını okuAzoospermik erkeklerin yaklaşık %15’inde, bir şekilde tedavi ile normal sperm çıkışı sağlanabilmekte. Bu şanslı grubu başlıca kanal tıkanıklığı olan ya da beyinden testisleri besleyen FSH ve LH hormonlarının salgılanması bozulmuş erkekler oluşturur. Geri kalanları için mikroTESE vazgeçilmez bir tedavi alternatifi olarak bekler. Ancak mikroTESE ile de olguların yarısı olgun sperm bulunarak tüp bebekle devam edebilmekte. Diğer yarısında şans oldukça azalmıştır. Azoospermi tedavisinde belki de en zorlayıcı tanılardan birini de Y kromozomundaki gen eksiklikleri oluşturur.
Devamını okuÇiftlerin yaklaşık %15’inde, istemelerine rağmen bir şekilde çocuk olmaması söz konusudur. Bunların yarısında sorun erkekte de bulunur. Hiç kuşkusuz çok sayıda faktör burada etkili olabilir. Bunlar arasında spor ve egzersizler de erkekte üreme fonksiyonları üzerinde olumlu ya da olumsuz yönleriyle yer almakta.
Devamını okuGenel popülasyonda %1, infertil erkekler arasında ise %10 oranında görülen azoospermiye bağlı kısırlık, mikroTESE yöntemi ile testislerden alınan spermlerin kullanılmasıyla olguların önemli bir kısmında üstesinden gelinebilmektedir.
Devamını okuOlgun sperm hücresine spermatozoa adı verilir. Yaklaşık 50 mikrometre boyunda uzun bir kuyruğu bulunur. Kuyruğun salınarak hareket etmesiyle de ileri doğru yol alır. İşte spermin yumurtaya erişebilmesi için, kuyruğunun normal ve sağlıklı bir hareket kabiliyetine sahip olması gerekir. Ancak döllenmenin gerçekleşebilmesi için sadece hareket yetmez, aynı zamanda spermin başının, yumurtanın kılıflarını eritip, içindeki genetik malzemeyi yumurtaya bırakması da lazımdır. Yumurtanın etrafındaki kılıfları eritecek enzimler ise sperm başının hemen önünde, şapka gibi geçmiş bir kese içerisinde bulunur. Yumurtaya yaklaşınca bu kese açılır ve içindeki enzimler de açığa çıkarak yumurtanın zarlarını eritirler. İşte, burada da önemli olan akrozom dediğimiz bu kesenin kendiliğinden açılması olayıdır.
Devamını okuAzoospermi olgularının büyük kısmı, testislerde sperm üretiminde azalmaya bağlıdır. MikroTESE yöntemi bu erkeklerin baba olması için büyük şans olmuştur. En azından olguların üçte birinde testislerde olgun sperm çıkıp, tüp bebekle çocuk sahibi olunabilir. Böyle erkeklerde sperm üretiminin neden bozulduğu üzerinde çok sayıda çalışma yapılmıştır.
Devamını okuÇocuk sahibi olamamış çiftlerde en sıkıcı sonuç kuşkusuz tahlillerde hiç sperm hücresi görülememesi, yani azoospermi bulunmasıdır. Burada ilk akla gelen, “acaba tedavi ile normal sperm çıkışı başlayıp, doğal yolla gebe kalınabilir mi?” sorusudur. Her şeyden önce tek tahlile güvenilmemeli, en az 2 hafta ara ile test tekrarlanmalı. Çünkü bir kaç tane de olsa olgun sperm görülmesi, çok şeyi değiştirir.
Devamını oku