10.09.2020 - 00:32 | Son Güncellenme:
milliyet.com.tr
Doğu Akdeniz'de bilek güreşine tutuştuğu Türkiye önünde tepetaklak olan Yunanistan'da, medyada bugün hem yeni fotoğraflar hem de yeni anlaşma haberleri var.
Yarın Fransa lideri Emmanuel Macron ve Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis arasındaki buluşmayı bekleyen Yunanistan'da, bugün başka bir anlaşma haberi medyada geniş yer buldu.
Yunanistan, İsrail ve Güney Kıbrıs arasında askeri işbirliği anlaşması imzalandı, Yunan basını imzaların Genelkurmay Başkanı Konstantinos Floros'un önünde atıldığını aktarıyor. Anlaşmayla üç ülke ortak operasyon ve tatbikatlar gerçekleştirecek.
Yunan medyasında yer alan çarpıcı fotoğrafların adresi ise, İzmir Çeşme'nin karşısında yer alan Sakız Adası açıklarından. Bölgede hem Yunan hem de Türk savaş gemilerinin devriye gezdiği görülüyor.
Ayrıca bir Yunan C-130H savaş uçağının yine Çeşme-Sakız arasında uçtuğu göze çarparken, Yunan medyasında yerli üretim Türk savaş gemisi Bayraktar L-402'deki radar antenlerine dikkat çekildi.
Bölgeden geçen TGC Heybeliada korvetindeki Türk askerlerinin yakın çekim fotoğrafları da yine Yunan sosyal medya hesaplarında paylaşıldı.
ABD Dışişleri Bakanlığı'nın Atina'ya verdiği 'destek' açıklamasını öne çıkaran Yunan medyası, Türk araştırma gemilerinin Meis'e yaklaşma ihtimalinin olduğunu bildiriyor.
ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü basın toplantısında "Bunun doğrulanmamış bir bilgi olduğunu biliyoruz" derken, tarafların diyaloğa geçmesine güçlü şekilde destek verdiklerini aktardı.
Kathimerini gazetesi, Türkiye'nin ilan etmesi beklenen yeni NAVTEX duyurusuyla Oruç Reis sismik araştırma gemisi ve beraberindeki Türk donanmasının Meis Adası'na daha da yaklaşabileceğini bildiriyor.
Daha önceki NAVTEX bölgelerini gösteren bir harita yayımlayan Kathimerini, kritik tarihin 12 Eylül olduğunu ve şimdiden Atina'da alarm zillerinin çaldığını, endişenin giderek büyüdüğünü yazdı.
Yunan hükümet sözcüsü Stelios Petsas ise, Cumhurbaşkanı Katerina Sakellaropoulou'nun 13 Eylül tarihinde Meis Adası'na yapacağı ziyaretin Türkiye tarafından 'provoke' edileceğine inanmadıklarını söyledi.
Fransa'ya sarılan Yunanistan, Türkiye korkusuyla yeni bir silahlanma girişimi başlattı. Reuters, ekonomik darboğaz yaşayan Yunanistan'ın buna rağmen yeni silahlar satın alacağını ve elindeki mevcut silahları da modernize edeceğini duyurdu.
Yunanistan Başbakanı Miçotakis ve Fransa lideri Macron'un Korsika adasındaki randevusunda, bir numaralı pazarlık Yunanistan'a satılacak dördüncü nesil 18 Rafale jeti. Söz konusu jetlerin bir kısım yeni ve bir kısmı kullanılmış olacak.
Atina yönetimi Rafale'ler dışında Fransa'dan Mirage 2000 savaş uçakları, fırkateynler ve denizaltılar da almak istiyor. Söz konusu görüşmede savunma anlaşması da imzalanabilir.
Ethnos gazetesi, Yunanistan'ın ayrıca ABD, Fransa, Almanya ve Hollanda gibi ülkelerle de yeni fırkateynler, helikopterler ve denizaltılar için görüşmeler yürüttüğünü yazıyor.
Bloomberg'de yayımlanan bir yazıda ise, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Türkiye'nin bölgesel güç olma yönündeki ulusal çıkarlarını uygulamaya koymak için donanma kapasitesini artırdığı belirtiliyor.
Türkiye ve Yunanistan'ın Ege Denizi'nde karşı karşıya gelmeleri halinde nasıl bir tablo ortaya çıkacağını donanma kapasiteleriyle açıklayan Bloomberg makalesi, Türkiye'nin bu kapasitesini artırarak bölgesel güç olma yolunda askeri adımlar attığını aktarıyor:
"Geçen yıl Boğaziçi'nden geçen bir Türk filosu, Osmanlı amirali Barbaros Hayrettin Paşa'nın mezarını selamlıyordu. Bu, Osmanlı Devleti'nin Akdeniz'in büyük bir kısmına hakim olduğu zamanlardan kalma bir gelenek.
Ülkenin bugüne kadarki en büyük donanma tatbikatından dönen denizcilerin bu hareketi, sembolik bir önem taşıyordu. Türkiye donanma kuvvetini yeniden inşa ederken ve tartışmalı sularda hak iddiası mücadelesine girerken, Batı'daki geleneksel düşmanlarıyla bir kez daha ihtilaf halinde."
Doğu Akdeniz'deki doğalgaz rezervleri üzerinden yaşanan mücadeleye Türkiye ile birlikte Kıbrıs, Mısır, Yunanistan ve İsrail'in de dahil olduğunu belirten makale, gerilimin bölgede doğalgazın bulunmasından çok daha eskiye gittiğini savunuyor:
"Donanmasının ne kadar büyüdüğü, Erdoğan'ın, Avrupa, Rusya ve ABD ile kafa kafaya gidebileceği Müslüman bir bölgesel güç olma hedefinde ne kadar istekli olduğunu gösteriyor.
Yerli üretim gemileri ve denizaltılarının yardımıyla güçlenen donanma, Erdoğan'ın ülke sınırları dışında başarıyla güç kullanmasını sağladı. Bu denizlere kıyısı olan ülkeler hem şaşırdı hem de alarma geçti. Üstelik daha büyük fırkateynler de yolda, 27 bin tonluk bir uçak gemisinin de gelecek yıl hazır olması bekleniyor."
Bloomberg makalesinde Kaliforniya Deniz Çalışmaları Yüksek Lisans Okulu'nda Ulusal Güvenlik İlişkileri profesörü ve Türkiye'nin denizlerde yürüttüğü çalışmalar konusunda uzman Ryan Gingeras'ın görüşlerine de yer veriyor.
Gingeras, "Görünenin çok da altında olmayan bir yerde, onlar için çok daha heyecan verici bazı mevzular var. Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki en büyük güç olduğu fikri ve ona göre davranılması arzusu gibi… Kendilerini düşmanlar ve rakiplerle çevrili gibi görüyorlar ve bütün güçlerini, buna karşı gelmek için kullanacaklar. Çünkü bunun için yeterli güçleri var" diyor.
Türkiye'nin donanmasındaki gelişimin, gelişen yerel silah endüstrisinin sadece bir parçası olduğu belirtilen yazıda, "Savaş gemilerinden atak helikopterlerine, silahlı insansız hava araçlarına kadar her yeni üretim, Türk yetkililer tarafından Batılı tedarikçilere karşı 'stratejik bağımsızlık kazanma' yolu olarak tanımlanıyor" ifadelerine yer veriliyor.
Doğu Akdeniz'de müttefikleri Fransa, İtalya ve Güney Kıbrıs'la Ağustos ayında tatbikat yapan Yunanistan, Türkiye'nin azılı düşmanı Birleşik Arap Emirlikleri ile de tatbikata girişti.
Libya'dan Suriye ve Filistin'e her alanda Türkiye'nin karşısında yer alan Birleşik Arap Emirlikleri'nin Girit Adası'ndaki Suda hava üssüne gönderdiği dokuz savaş uçağının fotoğrafları Yunan Savunma Bakanlığı tarafından yayınlandı.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un 12 Ağustos tarihinde Doğu Akdeniz'e asker göndereceğini ilan etmesinin üzerinden 24 saat geçmeden, Yunanistan ve müttefiki Fransa Girit açıklarında ortak tatbikata girişmişti.
Tatbikatta birçok Yunan fırkateyninin yanı sıra Fransız filosunda helikopterlerin havalanabildiği FS Tonnerre tipi bir savaş gemisi de vardı. Tatbikatta ayrıca Girit'teki Suda'ya inen iki Fransız Rafale jeti de yer aldı.
Yunan basını, Türkiye'den çekinen Atina yönetiminin silahlanmaya yöneldiğini ve Fransa ile masaya oturduğunu bildiren birçok haber yayınladı. Yunanistan'ın Paris yönetiminden 18 Rafale jeti satın alacağı, ayrıca fırkateynler ve denizaltıların da görüşüldüğü belirtiliyor.
İlk fırkateynin teslimatı için 2024 yılı konuşulurken, Yunan medyası Atina'nın yaklaşık 3 milyar dolarlık proje için ekonomik darboğaz nedeniyle 300 milyon euroluk bir ödeme yapacağını da aktarmıştı. Kathimerini, 24 Ağustos'ta Atina yönetiminin Paris'le 18 Rafale savaş uçağının temini için görüştüğünü, aynı zamanda İspanya ve İngiltere'nin de Yunanistan'a fırkateyn desteği vermeye hazırlandığını yazdı.
ABD Jeolojik Araştırma Merkezi'nin (USGS) 2010 yılında yaptığı bir araştırmaya göre, Doğu Akdeniz'in Levant Havzası bölümünde tahmini 1,7 milyar varil geri kazanılabilir petrol ve 122 trilyon kübik fit gaz var."
Türkiye'nin Mayıs ayı sonunda Akdeniz'deki yeni ruhsat başvurularını Resmi Gazete'de yayımlaması ve Dışişleri Bakanlığı'nın Twitter hesabından paylaşılan haritalar, Yunanistan'ı paniğe sürükledi. Uluslararası destek arayışına giren Atina yönetimi, Girit ve Rodos açıklarında müttefikleriyle tatbikatlar yaptı.
Türk Dışişleri, bu hafta başında ise Ankara'nın Birleşmiş Milletlere (BM) bildirdiği Doğu Akdeniz'deki deniz sınırları içinde Oruç Reis sismik araştırma gemisinin faaliyet yürüttüğü bölgeyi gösteren haritayı paylaştı.
Twitter hesabında haritaya yer veren Dışişleri Bakanlığı İkili Siyasi İşler ve Denizcilik-Havacılık-Hudut Genel Müdürü Büyükelçi Çağatay Erciyes, "Yunanistan ana karasına 580 kilometre uzaklıktaki Kastellorizo (Meis) adlı 10 kilometrekarelik Yunan adası nedeniyle Yunanistan, 40 bin kilometrekare deniz yetki alanı talep ederek, Oruç Reis'i durdurmaya ve Doğu Akdeniz'i Türkiye'ye kapatmaya çalışmaktadır" dedi.
Türkiye Dışişleri Bakanlığı'nın yaptığı resmi açıklamada ise, Yunanistan'ın diyalog şansını kendi elleriyle kenara ittiği belirtilerek "Bölgedeki askeri varlığımız, herhangi bir tırmanmaya yol açma hedefi taşımamakta olup, tamamen, gerekmesi halinde meşru savunma hakkını kullanmaya yöneliktir. Sivil bir gemimize askeri müdahalede bulunulmasına tabiatıyla izin verilmeyecektir" denildi.
Yunanistan'ın Mısır ile 6 Ağustos Perşembe günü imzaladığı deniz yetki alanlarını belirleyen anlaşma, Türkiye ile Yunanistan arasındaki müzakerelerin yeniden askıya alınmasına neden oldu. Anlaşma, Girit ve Rodos adalarının kıtasahanlıklarının kısmen kullanılması şartıyla Mısır'ın kıtasahanlığı ile dikey bir koridor oluşturulmasını hedefliyor.
BBC Türkçe'nin haberine göre, Ankara'nın 'korsan' olarak tanımladığı anlaşmanın resmiyet kazanabilmesi için, iki ülke parlamentolarında onaylanması ve ilgili koordinatların Birleşmiş Milletler'e sunulması gerekiyor.
Türkiye ise, anlaşmanın ardından Oruç Reis araştırma gemisinin sismik çalışmalar için Akdeniz’e açılacağını, Pazartesi günü yayımladığı bir NAVTEX ile duyurdu. 10-23 Ağustos arası geçerli olacak NAVTEX kapsamında, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ait iki savaş gemisi de Oruç Reis’e eşlik ediyor. Yunanistan da aynı gün aynı bölge için NAVTEX ilan etti ve Türkiye'nin duyurusunun yasa dışı olduğunu kaydetti.
Almanya'nın başlatması beklenen arabuluculuk girişimi, Yunanistan’ın Mısır ile anlaşma yapması, Türkiye’nin de gemilerini yeniden ihtilaflı bölgeye göndermesi ile daha başlamadan son bulmuş oldu. Her iki tarafın denizde ve havada askeri varlıklarını artırıyor olmaları bölgedeki gerginliğin sıcak çatışmaya kadar varması riskini de beraberinde getiriyor.
Ege Denizi’nden kaynaklanan kıta sahanlığı, karasuları, adaların statüsü ve hava sahası hattı gibi konularda on yıllardır süren anlaşmazlıkların, özellikle son bir yılda Akdeniz’e de yayılması Ankara-Atina hattında çok daha sert bir sürecin başlamasına neden oldu.
Türkiye, 27 Kasım 2019’da Libya ile imzaladığı Deniz Yetki Alanlarını Sınırlandırma anlaşması ile Yunanistan’ın Girit, Karpathos ve Rodos adalarının güneyinde kalan bölgeyi kıta sahanlığı kapsamında gördüğünü ilan etmiş ve bu anlaşmayı BM’ye kaydettirmişti. Anlaşmanın uluslararası hukuka göre bir geçerliliği olmadığını savunan Atina, 1982 tarihli Uluslararası Deniz Hukuku Sözleşmesi’ne göre adaların kıta sahanlığı hakları olduğunu, Türkiye’nin ortaya koyduğu haritanın Yunanistan’ın egemenlik haklarını çiğnediğini ilan etmişti.
Avrupa Birliği (AB) de Yunanistan’ın açıklamalarını desteklemiş, Türkiye’nin 'yasa dışı' olarak tanımladığı hidrokarbon çalışmalarını durdurmasını talep etmişti. Siyasi alanda yaşanan bu gerilime rağmen, 2019’un ikinci yarısından itibaren Ankara ile yeni kurulan Atina hükümeti arasında diyalog kanalları açık tutuldu. Ancak Yunanistan’ın Fransa ile Türkiye arasında son dönemde giderek gerilen ilişkileri kendi lehine kullanma çabası ve başta AB olmak üzere uluslararası platformlarda köşeye sıkıştırmaya çalışması Ankara’nın tepkisini çekti.
Türkiye, Yunanistan’ın Kıbrıs Rum tarafı ile Akdeniz’deki diğer kıyıdaş ülkeler Mısır ve İsrail ile hidrokarbon faaliyetlerini devam ettirmesi, bunu yaparken de Türkiye ve Kıbrıs Türkleri’nin çıkarlarını göz ardı etmesine tepki duyarak pozisyonunu sertleştirdi.
Türkiye, 13 Temmuz’da Fransa’nın girişimiyle toplanan AB Dış İlişkiler Konseyi toplantısından bir hafta sonra 21 Temmuz’da 'denizcilere duyuru' anlamına gelen ilk NAVTEX’ini yayınladı ve Oruç Reis araştırma gemisinin Türkiye’nin BM’ye bildirdiği kıta sahanlığı sınırları ve 2012 yılında TPAO’ya verilen ruhsat sahaları içinde kalan bölgede sismik araştırmalar yapacağını ilan etti.
Yunanistan ise Türkiye’nin araştırma yapacağı alanların kendi kıta sahanlığı içerisinde olduğunu açıklayarak, sert tepki vermişti. Egemenlik haklarını koruma konusunda geri adım atmayacağını bildiren Yunanistan’ın teyakkuza geçerek bölgeye savaş gemilerini göndermesi, bunun üzerine Türk Deniz Kuvvetleri’nin Oruç Reis’e sağlanan güvenliği artırması bir anda sıcak çatışma tehlikesinin doğmasına yol açmıştı.
Taraflar arasındaki gerginlik, AB Dönem Başkanı sıfatıyla devreye giren Almanya Başbakanı Angela Merkel’in 22 Temmuz’da Erdoğan ve Miçotakis ile telefonda görüşmesi üzerine yatışmıştı. Ancak Ankara ve Atina arasında yeni bir diyalog sürecinin ilan edilmesinden bir gün sonra Yunanistan ile Mısır arasındaki deniz yetki sınırlandırma anlaşması imzalandı. Anlaşmanın 6 Ağustos’ta ilan edilmesinin hemen ardından Türk Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, Yunanistan-Mısır anlaşmasının 'yok hükmünde' olduğu çünkü iki ülkenin deniz sınırı olmadığı kayda geçirildi.
Yunanistan-Mısır anlaşmasına siyasi tepkinin ardından Türkiye'nin ilk somut tepkisi, 10 Ağustos sabah saatlerinde yayınlanan NAVTEX ile verildi. Duyuru, Oruç Reis gemisi ile ona eşlik edecek Ataman ve Cengiz Han gemilerinin 23 Ağustos’a kadar çalışacakları alanların koordinatlarını kayda geçirdi. Türkiye’nin NAVTEX’inden sadece saatler sonra Yunanistan da bir deniz duyurusu yayımladı ve Türkiye’nin ilan ettiği alanların Yunanistan kıta sahanlığı içinde olduğunu, dolayısıyla Türkiye’nin NAVTEX’inin yasa dışı olduğunu savundu.