Av. Dilara Yeni

Av. Dilara Yeni

deryadilarayeni@gmail.com

Tüm Yazıları

Örneğin mirasçı kişi, miras bırakanı kasten öldürürse, bu halde mirasçı olması mümkün değildir. Zira bu halde mirastan mahrumiyet kendiliğinden hâsıl olur yani muris olarak ifade ettiğimiz vefat eden kişinin, bu yönde bir tasarrufta bulunmuş olması dahi gerekmez. Ancak her zaman bu derecede önemli bir mahrumiyet nedeni söz konusu değildir. Bu hallerde de saklı paylı mirasçılar olarak ifade ettiğimiz anne, baba, sağ kalan eş ve altsoyun mirastan mahrum edilmesi için hukuken başvurulması mümkün iki yol söz konusudur. Bu yollardan ilki mirastan feragat sözleşmesi olarak ifade ettiğimiz ve başka bir yazımızda detaylarına yer vereceğimiz ancak şimdilik şayet varsa mirastan mahrum edilmek istenen saklı paylı mirasçılar ile söz konusu kişileri mirasından mahrum etmek isteyen miras bırakan arasında ve daha doğrusu ileride miras bırakacak olan kişi arasında akdedilmesi gerektiğini söylemekle yetindiğimiz bir sözleşmedir. Zira mirastan feragat sözleşmesi adı üzerinde bir sözleşmedir ve niteliği itibari ile iki taraflı akdedilmesi gerekir. Dolayısı ile tıpkı diğer sözleşmeler gibi karşılıklı ve tüm tarafların arzu ve iradesine uygun şekilde gerçekleşmelidir. Diğer yol ise miras bırakanının yine sağlığında ve fakat bu kez tek taraflı iradesine bağlı olup mirasçıların kabulüne gerek olmayan ve hukuki niteliği itibari ile ölüme bağlı tasarruf olarak ifade ettiğimiz vasiyetnameyi düzenlemek suretiyle mirasçılarını, ıskat etmesi yani mirasından mahrum etmesidir. Vasiyetname ile ıskat müessesesi tahmin ettiğiniz üzere ve pek tabi mirastan feragat sözleşmesine kıyasen, uygulamada çok daha sık görülmektedir. Zira mirastan feragat sözleşmesinde mirasçıların da kabulü ve olumlu irade beyanı gerekmektedir. Ancak mirastan mahrum edilmek istenen mirasçı ile miras bırakanın karşılıklı bir mahrumiyet için akdi gerçekleştirecek kadar iyi ve samimi bir insani ilişkiye sahip olmaları insan ilişkilerinin doğasına pek uygun değildir. Vasiyetname yolu mirasçıların ıskat edilmesi konusunda iki önemli koşul söz konusudur. İlk olarak miras bırakanın ıskata yani mahrumiyete cevaz veren geçerli bir ıskat nedeni olmalıdır. İkinci olarak miras bırakan tarafından açıkça belirtilen bu ıskat nedenine dayalı bir vasiyetname yani tek taraflı bir ölüme bağlı tasarruf gerçekleştirilmiş olmalıdır. Iskat nedenleri ise Türk Medeni Kanunu’nun 510. Maddesinde düzenlenmiştir ve mirasçının miras bırakana veya yakınlarından birine karşı ağır bir suç işlemesi ile mirasçının miras bırakana veya miras bırakanın ailesi üyelerine karşı aile hukukundan doğan yükümlülüklerini önemli ölçüde yerine getirmemesi olarak ifade edilebilir. Mirastan mahrumiyet için söz konusu ıskat nedenlerinden birinin gerçekleşmesi gerekli ve yeterlidir.

Haberin Devamı

Örneğin mirasçı; miras bırakanı senelerce ve miras bırakandan kaynaklanan bir nedenden hasıl olmaksızın arayıp sormamış, bayramlarda ziyaret etmemiş yahut bakıma muhtaç olduğu halde kendisine bakmamış ise aile hukukundan doğan yükümlülüklerini ihlal etmiş demektir. Tabi örnek minvalinden yaptığımız bu değerlendirmede somut olay özelinde değerlendirme yapmak gerekir. Örneğin miras bırakan oğlu A’nın kendisini on yıldır aramadığını, sormadığını, kendisi ile görüşmediğini, bayramlarda dahi ziyaret etmediğini söylemekte ise de oğlu her aradığında miras bırakan telefonları açmamış, kapıya geldiği halde evine almamış, kendisi ile görüşmek istememiş ise bu halde geçerli bir ıskat nedeni olduğundan bahsedilemez. Özetle hukuken geçerli olan ıskat nedenini somut olay ve taraflar özelinde değerlendirilmesi gerekir. Netice itibariyle ıskat nedenlerinin varlığı halinde vasiyetname yapılmak suretiyle ve saklı paylı mirasçılar olarak ifade ettiğimiz kişilerde dahil olmak üzere tüm mirasçıların mirastan mahrum edilmesi mümkündür. Ancak yukarıda izah ettiğimiz gibi öncelikle geçerli bir ıskat nedeni olmalıdır. Sonrasında bu nedene dayanılarak miras bırakan tarafından bir vasiyetname düzenlenmiş olmalıdır. Vasiyetname; miras bırakanın kendi şahsi arzusuna ve tek taraflı tasarruflarına dayalıdır, uygulamada özellikle ispat noktasında sorun yaşanmaması adına vasiyetname ile mirastan mahrumiyet iradesinin ya noterde yada sulh hukuk mahkemeleri hakimleri önünde, tanıklar eşliğinde açıklanması yerinde olacaktır. Bu anlamda özellikle tanıkların seçilmesi konusunda oldukça hassas davranılmalıdır. Tanıklar söz konusu vasiyetname ile kendisine maddi manevi miras bırakılan kişilerden olmamalıdır. Diğer yandan ıskat söz konusu olduğunda ileride doğabilecek uyuşmazlıklar da gözetilerek tanıkların ıskat nedenlerine tanıklık etmiş yahut bilgi sahibi olması beklenen kişilerden olması önem arz etmektedir. Genel hatları ile bu hafta değindiğimiz konuda soru ve görüşlerinize istinaden önümüzdeki hafta sizden gelenlerden spesifik bir soru belirleyerek bu soruya cevaben değerlendirme yapacağım.

Haberin Devamı

 

Av. Dilara Yeni

Haberin Devamı

www.instagram.com/avdilarayeni/

www.linkedin.com/in/avdilarayeni