Kontrolsüz güneşlenme ve solaryumlar neticesiyle maruz kalınan ultraviyole ışınları derideki hücrelerin DNA’larında kalıcı hasarlara yol açabilmektedir. Bu hasarlanma hücrelerde kontrolsüz bölünmeye yol açarak kötü huylu deri kanserlerinden olan melanoma ve yassı hücreli deri kanserine sebebiyet verebilmektedir” diye konuştu.
Melanomun hayatı tehdit edebilen, ileri evrelerde hızlı seyredebilen kötü huylu bir deri kanseri türü olduğuna dikkat çeken Onur Çapkan, “Son yıllarda bilgilendirme çalışmalarıyla, tarama muayeneleriyle erken evrelerde saptanan çok sayıda melanom hastasına rastlanmaktadır.
Böylece kanser erken evrede saptanmakta ve tedavi edilen hastanın hayatı kurtarılmaktadır. Melanomların yüzde 70’i normal deri üzerinden gelişirken, yüzde 30’u var olan bir ben üzerinden oluşabilmektedir. Benlerde meydana gelen değişimler mutlaka dikkate alınmalıdır.
Bu yöntem ile şüphelenilen ben dermoskop denilen alet yardımıyla büyütülerek yapısı incelenmektedir. Risk faktörü taşıyan bireyler 3-6-12 ay aralarla dermoskopik muayene için takibe alınmaktadır” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin bulunduğu konum itibariyle neredeyse 4 mevsim güneş ışınlarına yoğun olarak maruz kaldığını ifade eden Dermatoloji Uzmanı Onur Çapkan, “Risk faktörlerinden birine dahi sahip olan bireylerin tüm yıl boyunca doğrudan güneş ışınlarına maruz kalmaması ve doğru güneş koruyucu kullanması gerekmektedir.
Özellikle çocukluk çağında oluşan güneş yanıkları riski çok arttırmaktadır. Bu nedenle çocukların da güneşten korunmalarına özen gösterilmelidir. Güneşten iyi bir korunma için minimum 30 faktörlü güneş koruyucu kremler kullanılmalıdır.
Güneşe çıkmadan kremler 15-20 dakika önce sürülmeli, 2-3 saat aralarla yenilenmelidir. Denize, havuza girmek gibi aktiviteler sonrasında güneş koruyucu kremler yeniden sürülmelidir.
Güneşin daha dik olduğu 10.00-14.00 saatleri arasında güneşlenmekten kaçınılmalıdır. Kendi kendimizi sıkça muayene edip, saptadığımız şüpheli durumlarda mutlaka bir dermatologa muayene olmalıyız” uyarısında bulundu.