Uzman Diyetisyen Dursun’un danışanlarından Feyza Kömekçi ise meyve tüketimiyle değişen yaşamını şu sözlerle anlatıyor: “Diyetisyenime ilk geldiğimde meyveyi gereksiz bir atıştırmalık olarak görüyordum. Ama zamanla tatlı krizlerimi kontrol altına almama ve kilo yönetimime çok yardımcı olduğunu fark ettim. 4 ayda 15 kilo verdim. Bugün meyve, hayatımın doğal bir parçası. Hatta dışarı çıkarken çantama mutlaka meyve atarım.” Kömekçi’nin hikâyesi, sürdürülebilir beslenme alışkanlıklarının genç bireyler üzerindeki dönüştürücü etkisini somut biçimde ortaya koyuyor.
Uzman Diyetisyen Dursun, artan obeziteyle mücadelede bireysel çabaların yanı sıra eğitim, aile ve kamu politikalarının entegre şekilde yürütülmesi gerektiğini belirtiyor. Öneriler arasında şu başlıklar öne çıkıyor:
-Okullarda zorunlu beslenme eğitimi ve fiziksel aktivite saatlerinin artırılması,
-Kantinlerde sağlıklı ürün satışının teşviki,
-Ailelere yönelik bilinçlendirme programları,
-Gıda reklamlarının düzenlenmesi ve meyve tüketimini teşvik eden kamu kampanyaları.
Uzmanlar, gençlerde meyve tüketiminin sadece beslenme değil, halk sağlığı meselesi olarak ele alınması gerektiği görüşünde birleşiyor. “Meyvesiz geçen bir gençlik, sadece fiziksel değil; zihinsel ve duygusal gelişimi de sekteye uğratır” diyen Dursun, meyve tüketiminin artık bir tercih değil, zorunluluk olduğunu vurguladı.