Tedaviye rağmen tekrarlama riski taşıyan kanser türleri var. Bazı kanserlerin tekrarlama ihtimalleri günümüzde artık genomik testler ile öğrenilebiliyor.
Kanser hakkında belki de en fazla duyduğumuz söz budur ancak bilimsel kaynaklar bunun yanlış olduğunun altını çiziyor. Buna göre doğru yapılan bir cerrahi operasyon ya da biyopsi kanserin ne yayılmasına ne de büyümesine sebep olur. Bir kişiye kesin kanser tanısı koymanın tek yolunun biyopsi olduğunu düşünecek olursak bu düşünceyle hareket etmenin ne kadar zararlı olduğu anlaşılacaktır.
Pek çok kişinin umutla başvurduğu bu yöntemler kanser tedavilerinin yarattığı birtakım yan etkileri bastırmada yararlı olabilir. Ancak her şeye rağmen bunları tamamıyla faydalı ya da kanseri tedavi ediyormuş gibi kabul etmek asla doğru değil. Bu nedenle tedaviye ek olarak bu tür ürünler ancak kanser tedavisi yürüten doktor ile görüşüldükten sonra kullanılmalı. Öyle ki bazı bitkisel ürünler kemoterapi ya da radyoterapinin etkisini azaltabiliyor.
Fazla şeker tüketiminin sağlığımız için iyi olmadığını hepimiz biliyoruz. Peki, şekerin kanser üzerindeki etkisi ne? Kanser hücreleri de dahil olmak üzere vücudumuzdaki tüm hücreler enerji için şeker kullanır. Uzmanlar burada öncelikle “zararlı” olarak anılan şeker grubuyla vücudumuzun ihtiyacı olan “masum” şeker grubunu ayırmakta fayda olduğunu belirtiyor.
Türk Kanser Derneği’nin verdiği bilgilere göre yapılan araştırmalar, kandaki şeker oranı düştüğünde kanser tedavisinin yüzde elli oranında daha etkili olduğunu gösteriyor. Ancak şunu da unutmamak gerekiyor; kanserden korunmak ya da kanser tedavisi esnasında sağlığımıza dikkat etmek adına şekeri hayatımızdan tamamen çıkarmak çözüm değil.
Bu noktada şekeri olabildiğince doğal yollardan almak en doğrusu. Taze ve kuru meyveler, kuru yemişler, hurma, bal kabağı ve bal masum şeker alternatifleri olabilir. Yapacağımız tatlılarda da şeker yerine bal ve benzeri doğal şurupları ya da kuru meyveleri kullanmak da çok daha iyi olacaktır.
Tıbbı Onkoloji Derneği’nden Dr. Nilüfer Avcı “Kortizol ve adrenalin stres hormonları olarak da bilinir. Bu hormonlar ile stres döneminde beden savunulur. Beden direnç dönemi olarak adlandırılan bu dönemde stres ile başa çıkamaz ise tükenme dönemine girer. Stresle mücadele etmek için tercih edilen zararlı davranışlar (sigara, alkol, diyette değişiklik vb.) hastalık sürecine katkıda bulunur. Kanser ve iş stresi arasında net bir ilişki gösterilemese de stresin oluşturduğu olumsuz etkiler ile kanserin yayılması arasında kuvvetli bir ilişki olabileceği düşünülmektedir” diyor.
Dr. Avcı’ya göre göre stres; kanser hücrelerinde DNA tamirini değiştirerek kanser hücrelerinin yayılmasını hızlandırıyor. Kanser hücrelerinin beslenmesini sağlayacak damar yapısını artırıyor. Bağışıklık sistemindeki savunma hücrelerini de azaltıyor.
Kanser insandan insana bulaşan bir hastalık değildir. Buna neden olabilecek tek durum, kanserli bir organın veya dokunun naklidir. Ancak bu risk de her şeye rağmen oldukça düşüktür.
Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Dr.Öğr. Üyesi Tayfun Hancılar bu konuda şunları söylüyor: "Yüksek doz iyonlaştırıcı radyasyon, vücuda değdiğinde DNA hasarı yaparak kansere yol açabiliyor. Gamma, X ışınları ve mor ötesi yani ultraviyole ışınlar bu özelliktedir, yani tehlikeli radyasyon içermektedirler. Bu özellik, radyoterapi ve radyolojide kullanılan bazı cihazlarda var.
Cep telefonu, mikrodalga radyo televizyon ise iyonize olmayan enerji taşıyorlar. Bu tür cihazların kanser oluşturduğuna dair elimizde kanıt yok. Mikro dalga ve cep telefonlarının değdikleri dokuda, ısıyı arttırdığı biliniyor ancak zararlı olduğuna dair bulgu yoktur."
Kanserli hücreleri öldürürken sağlıklı hücrelere etki etmeyen akıllı ilaçlar artık hemen her kanser türünde kullanılıyor. Kemoterapiye nazaran yan etkileri yok denecek kadar az olan bu ilaçlar, gelecekte daha da geliştirilerek çok daha etkin bir formda kullanılabilecek.
İlk akıllı ilacın 2001 yılında kullanılmaya başlandığını belirten Hematoloji Uzmanı Doç.Dr. Ömür Gökmen Sevindik “Her akıllı ilaç her kanserde uygulanamaz. Çünkü akıllı ilaçların her hastalık için ayrı geliştirilmesi gerekiyor. Öte yandan hangi yöntemin kullanılacağına hekim karar vermeli çünkü bu tedaviler doğru noktada uygulanmalı.
Her ne kadar akıllı ilaç da olsa tümörde çok akıllı ve bazen bu akıllı ilaçlara karşı direnç söz konusu olabiliyor. Yani akıllı ilaç eşittir yüzde yüz başarı demek değil. Bu nedenle her hastalıkta, belli bir algoritma içerisinde hem birden fazla akıllı ilacı kullanabilirsiniz hem akıllı ilaçları kemoterapi veya radyoterapiyle birleştirebilirsiniz” diyor.
Sigarayı bırakın, sigara içilen ortamlarda durmayın. Güneş altında fazla durmayın, güneş yanıklarını önlemeye çalışmak için tedbirler alın. İşlenmiş tüm gıdalardan uzak durarak meyve ve sebzeden zengin beslenin. Fazla kilolarınızdan kurtulun.
Alkol tüketimini minimuma indirin. Hayatınızdan sporu asla eksik etmeyin. Genetik riskler taşıyorsanız kontrollerinizi aksatmayın. Sizi kanserden koruyacak Hepatit B ve HPV aşılarınızı olun. Stresinizi yönetmeyi öğrenerek psikolojinizi sağlam tutmaya çalışın.